Malatya'nın, 6 Şubat 2023 depremlerinde ağır hasar aldığı için yıktırılan Hükümet Konağı'nın (Valilik) yerine aynı projeyle yenisinin inşa edilmesinin ardından, bu binanın arkasında bulunan ve 1940'lardan itibaren 'Millet Bahçesi' son dönemde de Vilayet Parkı olarak bilinen alanın, 2012 yılında dönemin Valisi Ulvi Saran'ın, park işletmecisiyle bir Vali Yardımcısı arasında oluşan sorunun ardından boşaltılmaya zorlanıp, belediye ve ilgili kurumlara baskı yapılarak 'yıllar içerisinde' her türlü kanunsuzluğa açık mezbelelik bir alana dönüştürülmesi tartışılırken, bu alan için önceki dönemde yapılan işlemler bir kez daha konuşuluyor. Malatya'nın, en son Hükümet Meydanı'nın 'anormal' bir peyzaj projesi uygulanması nedeniyle tartışılır hale gelmesinden de sorumlu olduğu değerlendirilen mevcut Valisi Seddar Yavuz'un iniyasitifiyle, bu kez 'asayiş sorunu' başta olmak üzere çeşitli gerekçelerle, etrafının beton duvar ve demir korkuluklarla çevrilerek, Hükümet Konağı'nın 'avlusu'na dönüştürülmesi, geçmişte dava konusu olan 5 bin metrekarelik bu alanın Malatya için ne ifade ettiğine ilişkin, 2012 yılında hazırlanan ve İdare Mahkemesi'nin de isabetli görerek olduğu gibi kabul ettiği ve buna göre karar oluşturduğu görüşünde, bugünkü yöneticilerin 'anlamadığı-anlamak istemediği' saptamalar yer aldı.
VALİ YARDIMCISI YÜZÜNDEN PARKI DÖNEMİN VALİSİ MEZBELİLİĞE DÖNÜŞTÜRDÜ
Vilayet Parkı olarak bilinen parkı 2012 yılına kadar işletme sözleşmesi bulunan Şükrü Algül, o dönem bir Vali Yardımcısıyla yaşanan olumsuz bir diyaloğun ardından, dönemin Valisi Ulvi Saran'ın 'husumet' oluşturmasıyla parkı boşaltmasına ilişkin yapılan baskı ve çalışmalar üzerine Malatya idare Mahkemesi'ne başvurmuştu.
Dava, "Malatya lli, Merkez Saray Mah. 125 ada 170 parselde kayıtlı bulunan mülkiyeti hazineye ait taşınmazın 5.000 m2'lik kısmının kiracısı olan davacı tarafından, tescilli bulunan Malatya Hükümet Konağının güney kısmında bulunan ve imar planında park alanı olarak belirlenen alanda 25.07.2012 tarihinde Malatya Belediyesi tarafından uygulamaya konulacak olan çevre düzenlemesine ait peyzaj projesinin kabul edilmesine ilişkin Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 26.01.2012 tarih ve 190 sayılı kararının, 125 ada 170 nolu parselin 5000 m2'lik kısmının uzun yıllardır kiracısı olduğu, taşınmaz için yatırımlar yaparak, taşınmazı önemli hale getirdiği ve alanda koruduğu ağaç sayısının 594 sayısına ulaştığı, koruma altındaki Hükümet Konağının bulunduğu bu taşınmazın ifrazı ve 5000 m2'lik yeşil alanın ayrılarak bedelsiz olarak tesliminin hukuken mümkün olmadığı. Belediyenin Koruma Kurulu'nca reddedilen arka cepheye yönelik projeyi tekrar Koruma Kurulu'na sunarak kurulu yanılttığı, söz konusu proje sonucu alanda çok az miktarda ağaç kalacağı, mevcut enerji sağlayan trafonun projelerde gösterilmediği ve mevcut yerinin yapı alanı olarak planlandığı, tapuda tescilli trafo binasının bulunduğu parselin yok sayılarak bu alanın valilik binası alanı içine alındığı, yapı yapılacak alanın eğiminden yararlanılarak daha büyük yapı yapılacağı, proje gerekçesi ön cephe iken projenin tamamen arka bahçe ile ilgili olduğu, Koruma Kurullarının projenin uygulanma tarihini belirlemekle değil, uygunluğunu onaylamakla yükümlü olduğu, halen var olan ağaçların yok sayılarak yol kısmındakiler hakkında karar verildiği, 5000 m2'lik kiralık alanın ait olduğu parselden ayrı bir parsele dönüştürülmek istendiği, trafo binasının kaldırılabilmesi için yeni bir alan belirlenerek bu yere trafo yapılması gerektiği, söz konusu peyzaj projesine dayanak 2011 yılı plan değişikliğinin imar mevzuatına ve hukuka uygun olmadığı iddialarıyla iptali istenilmektedir." diye özetlenmişti.
ARŞİV FOTO: 1941 yılında Hükümet Konağı'nın açılmasının ardından arkasındaki 5 bin metrekarelik alan da yeşillendirme projesiyle, ‘Millet Bahçesi’ne dönüştürülmeye başlanmıştı.

İdare ise, Valinin baskısıyla devletin diğer kurumlarından Orman İşletmesi'nin raporunu gerekçe göstererek, "Malatya Orman İşletme Müdürlüğünce koruma altındaki park alanı içinde yer alan ağaçların kesilmesi veya taşınmasında herhangi bir sakınca bulunmadığının bildirildiği, bu yazı ile "Vilayet Parkı Halihazır Planı" bir arada değerlendirilerek peyzaj projesinin uygun bulunduğu, davaya konu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği.." savunmasını yaptı.
DEMEK Kİ VİLAYET PARKI NEYMİŞ?!
Malatya İdare Mahkemesi, 1 Temmuz 2013'te 'Türk Milleti Adına' oy birliğiyle oluşturduğu kararda, 3 kişilik uzman bilirkişi heyetinin ayrıntılı ve yok edilmek istenen Vilayet Parkı'nın Malatya için ne anlamı ve işlevi olduğunu belirten raporunu dayanak yaptı.
Saray Mahallesi tapu sınırlarında olan Vilayet Parkı ile ilgili taşınmazın, Valilik baskısıyla hazırlanan belediye tarafından 'çevre düzenlemesi' adı altında hazırlanan peyzaj projesinin iptali istemiyle davanın açıldığı belirtildikten sonra, şu değerlendirme yapılmıştı:
"2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 3. maddesinde; "Korunma alanı": taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alandır şeklinde, "Koruma amaçlı imar plânı; bu Kanun uyarınca belirlenen sit alanlarında, alanın etkileşim-geçiş sahasını da göz önünde bulundurarak, kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla arkeolojik, tarihi, doğal, mimari, demografik, kültürel, sosyo-ekonomik, mülkiyet ve yapılaşma verilerini içeren alan araştırmasına dayalı olarak; hali hazır haritalar üzerine, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren iş yerlerinin sosyal ve ekonomik yapılarını iyileştiren, istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esasları ve kullanma şartları ile yapılaşma sınırlamalarını, sağlıklaştırma, yenileme alan ve projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve taşıt ulaşımını, alt yapı tesislerinin tasarım esasları, yoğunluklar ve parsel tasarımlarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanan, hedefler, araçlar, stratejiler ile planlama kararları, tutumları, plån notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar planlarının gerektirdiği ölçekteki plänlardır şeklinde, "Sokak sağlıklaştırma proje ve uygulamaları"; kentsel sit alanları ve koruma alanlarında, korunması gerekli taşınmaz kültür varlıkları ile sokaktaki diğer yapıların özgün sokak dokusunu tanımlayan tüm öğelerle birlikte korunması ve belgelenmesine yönelik rölöve, restitüsyon, restorasyon, kentsel tasarım projeleri ile mühendislik dallarında yapılması gereken her türlü proje ve bunların uygulamalarıdır şeklinde tanımlanmış, aynı Yasanın 17/a. maddesinin birinci fıkrasında; bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanının, bu alanda her ölçekteki plän uygulamasını durduracağı, sit alanının etkileşim-geçiş sahası varsa 1/25.000 ölçekli plân kararları ve notlarının alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilerek ilgili idarelerce onaylanacağı hükmüne yer verilmiştir.
ARŞİV FOTO: Vilayet Parkı, şehrin merkezinde tek yeşil alan idi, 2012'den itibaren adım adım yok edildi

26/07/2005 tarih ve 25887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Koruma Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulaması, Denetimi ve Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmeliğin "Plan Hazırlama Esasları" başlıklı 6. maddesinde, koruma amaçlı imar planları hazırlanmasına esas ilkeler sayılmış; (a) bendinde; bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanının, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durduracağı, sit alanının etkileşim çevresine ilişkin varsa 1/25000 ölçekli plan kararları ve notlarının alanın sit statüsü dikkate alınarak, yeniden gözden geçirileceği ve ilgili idarelerce onaylanacağı; (e) bendinde; koruma amaçlı imar planlarının varsa etkileşim geçiş sahaları da göz önünde bulundurularak ve sit alanının bütününü kapsayacak şekilde içinde bulunduğu yerleşme ile ilişkileri kurularak hazırlanmasının esas olduğu; (i) bendinde; koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması aşamasında; tarihi çevre, kültürel ve doğal miras, sosyal, kültürel ve ekonomik yapı, teknik altyapı, sosyal donatı, yapı ve sokak dokusu, mülkiyet yapısı, ulaşım, dolaşım sistemi, örgütlenme biçimi ve benzerlerine ilişkin gerekli etütlerin kent bütünü ile ilişkilendirilerek yapılacağı, tespit edilen sorunların çözümü ve tarihi, kültürel, doğal çevrenin yaşanabilir ve sürdürülebilir biçimde korunabilmesi için alana özgü stratejiler belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, Malatya lli Merkez İlçe, Saray Mahallesi'nde tapunun 125 ada 170 parselinde kayıtlı mülkiyeti Maliye Hazinesi'ne ait Malatya Hükümet Konağı'nın, Sivas Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 02/11/2009 tarih ve 1485 sayılı kararı ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 6. maddesi gereği korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiği, Sivas Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 05.12.2009 tarih ve 1535 sayılı kararı ile de. Malatya Hükümet Konağının güney kısmında bulunan ve imar planında park alanı olarak belirlenen alanı da kapsamak üzere koruma alan sınırının belirlendiği, davacının Malatya Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğünce yapılan ihale sonucu 9.139 m2 yüzölçümünde olan 170 nolu parselin Hükümet Konağının güney kısmında bulunan ve imar planında park alanı olarak belirlenen 5.000 m2'lik kısmını çay ocağı olarak işletmek üzere 20.07.2007 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle kiraladığı ve kira süresinin 20.07.2012 tarihinde dolması nedeniyle taşınmazdan tahliye edildiği, öte yandan; Malatya Belediye Meclisi'nin 07.10.2008 tarih ve 221 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ve 1/5000 ölçekli revizyon imar planı ile söz konusu koruma alanın çevresindeki Cumhuriyet Caddesi ve Ferhadiye Sokağın koruma alanı kapsamındaki parka doğru genişletilerek park alanının daraltıldığı: Malatya Belediye Başkanlığı'nın 05.12.2011 tarihli dilekçeyle 170 nolu parsel üzerindeki park alanını kapsayan çevre düzenlemesi ve peyzaj projesi teklifinin kabulü yönündeki başvurusunun, Sivas Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 15.12.2011 tarih ve 138 sayılı kararı ile projede tespit edilen hukuki ve teknik eksikliklerin giderilmesi halinde yeniden değerelendirilmek üzere reddedildiği, bunun üzerine Malatya Belediye Başkanlığı'nca yeni bir çevre düzenlemesi ve peyzaj projesi hazırlanarak 19.01.2012 ve 23.01.2012 tarihli dilekçelerle yeniden Koruma Bölge Kuruluna başvurulduğu, söz konusu projenin Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nca hazırlatılan Restorasyon Projesi Raporu ve Malatya Orman İşletme Müdürlüğü'nün ağaçların kesilmesi veya taşınmasında sakınca olmadığına dair 09/01/2012 tarih ve 130 sayılı yazısı dikkate alınarak 26.01.2012 tarih ve 190 sayılı kararı ile kabul edilmesi üzerine bu kararın iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır."
FOTO: Valilik binasının arkasındaki alan, mevcut Vali Yavuz'un da talimatıyla bir kısmı oto parka, kalan kısmı da halka kapatılmak suretiyle ‘avlu’ yapıldı.

BİLİRKİŞİ DERS VERDİ..
Mahkemenin yerinde, bilirkişi heyeti Yüksek Mühendis Mimar- Şehid Plancısı Prof.Dr. Şule Karaaslan, Harita Mühendisi Namık Gazioğlu, Şehir Plancısı Yard. Doç. Dr. Adem Erdem Erbaş tarafından 2013 Şubat ayında yapılan keşifle hazırlanan raporuyla ilgili görüşlerine, kararda ayrıntılarıyla yer verildi.
Bugün 'Valilik binasının avlusuna dönüştürülen' Vilayet Parkı ile ilgili olarak, mahkeme kararında şöyle denildi:
"Uyuşmazlığın çözümü teknik bilgiyi gerektirdiğinden Mahkememizin 10.08.2012 günlü kararı gereğince mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda, Yük Müh Mim.-Şehir Plancısı Prof. Dr.Şule Karaaslan, Harita Mühendisi Namık Gazioğlu, Şehir Plancısı Yard. Doç. Dr. Adem Erdem Erbaş tarafından düzenlenen 05.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu peyzaj projesinde Valilik giriş kesiminde imar planında trafo alanına ayrılan bölümde rampalar yoluyla erişilecek bodrum katta WC alanı düzenlendiği ve dolgu yapılacağının belirtildiği, trafo alanının da küçültülerek güney kesime kaydırıldığı, teknolojik gelişmeye bağlı olarak trafo binalarının güçlerinin artırıldığı ve görsel kirlilik yaratmayacak şekilde tasarımları yenilenerek daha küçük alanları kapsayacak şekilde inşa edilmekle birlikte ilgili kurum görüşleri alınmadan ve mülkiyete ilişkin gerekli çözüm oluşturmadan değişiklik yapılmaması gerektiği; ancak uygulama imar planında WC yapısının bulunduğu yerin trafo alanında kaldığı, Peyzaj Projesinde mevcuttaki trafonun yerinin kaldırılacağının yazıldığı, bu durumda peyzaj projesinin, dayanağı olan uygulama imar planı hükümlerine uygun olmadığı: dava konusu çevre düzenlemesine yönelik peyzaj projesi kapsamında söz konusu park alanı içerisinde yer alan ağaçlardan bir kısmının, yol ve kaldırım genişletilmesi amacıyla kesilmesine ilişkin olarak, kurulun ilk olarak söz konusu projeyi kabul etmediği, kaldırılması gerekli ağaçlar için Orman Müdürlüğü'nden görüş alınmasını istediği, bunun üzerine Malatya Orman İşletme Müdürlüğü tarafından hazırlanan inceleme raporunun tek sayfadan ibaret olduğu, peyzaj projesi kapsamında kesilmesi istenilen ağaçlarla ilgili bir görüş istenildiği, buna göre ağaçların kesilebileceği veya taşınmasında bir sakınca bulunmadığına ilişkin bir görüş verildiği:
2863 sayılı Yasa hükümlerinin geçerli olduğu bir alanda, kentin herhangi bir yerinden farklı koruma koşullarının geçerli olacağı, kentsel yerleşmedeki gelişmenin düzenlenmesi ve kontrol edilmesiImar planları yoluyla olurken, 2863 sayılı yasa kapsamındaki alanların 3194 sayılı İmar Kanunu'na ek olarak bir takım koruma ilke ve kararları ile korunduğu, ancak alanın çevresindeki Cumhuriyet Caddesi (bu caddenin adı Şehit Servet Aktaş'a dönüştürüldü) ve Ferhadiye Sokağın (bu sokağın adı Şehit Fahri Koçyiğit'e dönüştürüldü) genişletilmesinin 2008 onaylı revizyon imar planı ile sağlandığı belirlenmekle birlikte alandaki mevcut dokunun koruma kararı ile birlikte değerlendirilmesi ve alanın kente katkıları ve olumlu etkilerinin dikkate alınması gerektiği, bu nedenle Malatya gibi önemli bir kentin merkezinde yer alan tescilli Valilik Binası'nın güney bahçesinde yer alan ağaçları, kentin herhangi bir yerindeki ağaçlardan farklı düşünmek ve algılamak zorunluluğunun bulunduğu, bu ağaçların tek tek anlamları ve kente olan katkılarının yanı sıra bir öbek halinde kente yaptığı etkilerin de göz önünde tutulması gerektiği: dolayısıyla Ağaç Rölöve Planı'na göre hazırlanmış Ağaç Durum Raporu'nda, tek tek ağaçların yanı sıra bunların bir arada oluşturdukları (öbek halinde) anlam ve değerlerin de göz önünde tutularak bir karar verilmesinin beklendiği; kaldı ki bu konuda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun 5.11.1999 tarihli 666 sayılı ilke kararında belirtilen, "d) Kent dokusunu tamamlayan, kent imajına etkisi olan grup, dizi veya tek ağaçların" da göz önüne alınması gerektiği, dava konusu alanda, kesilmesine izin verilen ağaçların Valilik Bahçesi olan park alanını sınırlayacak şekilde, 30-35 yıllık bir süreçte yetiştirildikleri, 8-9 m boylarında oldukları ve kentsel dokuyu tamamlayan, kentsel peyzaj değerlerini yansıtacak özellikte olduklarının görüldüğü, buna göre projede, parkın güney kesiminde yol alanında kalan tüm ağaçların (yaklaşık 30 adet) kesilmesine izin verildiği, bu kararın Ferhadiye Sokak'ın genişletilmesi için alındığı, trafik yolu için bu genişletilmenin yapıldığı,
FOTO: Yeniden yapılan Hükümet Konağı'nın arkasındaki alan, bu inşaatın şantiyesine dönüşmüş, bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle ağaçlar büyük zarar görmüştü.

ancak her ne kadar 2008 onaylı revizyon planına dayansa bile bu karar ile kente değer katan ve yıllara dayalı emekle oluşturulan park alanındaki ağaç sayısında bir azalmanın olacağı, kentin merkezindeki zaten az olan aktif yeşil alanın da azaltılması anlamına geleceği ve koruma ilke ve prensiplerine uygun olamayacağı, öte yandan, 2008 onaylı revizyon imar planı ile 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda değişiklik yapılarak Cumhuriyet Caddesi ile Ferhadiye Sokağın söz konusu parka doğru genişletildiği, kent merkezindeki yeşil alanın azaltılması yönünden benimsenmemekle birlikte 2008 onaylı revizyon imar planının dava konusu olmadığı, ancak kente değer kattığı gibi yıllara dayalı emekle yetiştirilen ve park alanında korunan ağaçların bir kısmının kesilmesine imkan sağlamanın koruma ilke ve prensipleri ile çeliştiği; dava konusu peyzaj projesi ile, valilik girişinin binanın güney tarafından park alanı içinden yaya bağlantılarının, Fuzuli Caddesi tarafından ise araç bağlantılarını sağlayacak şekilde düzenlendiği, bu düzenlemenin Valilik binasının kuzey girişi ile güney girişi arasında bir farklılık oluşturulmak için alındığı, ancak Valilik yapısının bahçesi ile bir bütün olarak korunması gerektiği, yapının tescillenmesi ile birlikte bir koruma alanının da belirlendiği, bu koruma alanı içine daha önce tescillenmiş yapılar ile karakteristik kentsel dokusunun dahil edildiği, buna göre Valilik Bahçesinin de bu koruma alanı içinde bir bütün olarak ele alınmasının zorunlu olduğu, tescilli bir alanda olmasından dolayı da koruma ilke ve prensiplerine uyulmasının zorunlu olduğu; dava konusu 170 parselde sadece 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre işlem tesis edilemeyeceği, 2863 sayılı Yasa ve ilgili mevzuat çerçevesinde koruma ilke ve kararlarına göre düzenlemelerin esas olduğu, fakat 170 parsel sayılı taşınmazın, bir park alanı olduğu, kent ve kentlilerin bir buluşma mekanı olarak kentin kimliği ve geçmişinde yer ettiği olgusunun göz ardı edildiği, bu alanın bir oturma, buluşma sohbet etme gibi önemli sosyal aktivitelerin dışında sadece Valilik giriş ve çıkışına hizmet edecek şekilde düzenlendiği, bu haliyle bir geçiş alanı olacağı, proje içinde herhangi bir oturma grubuna bile hizmet edecek alanların oluşturulmadığı. bununla birlikte kurul tarafından projede düzeltme yapılarak birkaç yere bank alanı konduğu, fakat bunun kentin gereksinimini karşılamada yetersiz olduğu;
proje içinde büyük bir WC alanı öngörüldüğü, bu alanın da uygulama imar planında trafo alanı olarak ayrılan alanda yapıldığı, dolgu alanı yapılarak, bodrum katta WC planlandığı; bugünün çağdaş planlama yaklaşımları içinde özellikle kentin merkezi alanlarında, yaya hareketlerinin fazla olduğu alanlarda, trafiğin azaltılması, kısıtlanması ile birlikte yayalaştırma alanlarının arttırıldığı, bu yaya bölgelerinin kentin yaşam kalitesini arttırmada önemli nefes alanları olduğu, fakat öngörülen düzenleme ile kentin merkezi alanında trafik dolaşımına öncelik verecek şekilde bir düzenleme yapıldığı, buna karşın duran trafik ile ilgili herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı, oysa zeminde fiili olarak parklanmaların ikinci sırayı oluşturduğu, bu durumun da trafiği darboğaza soktuğu, buna göre yol genişletilmesi yapılmak istenilmesinin uzun vadede bir çözüm olamayacağı, kent merkezlerinde, yayaların konforlu ve güvenli dolaşabilecekleri, kentsel hizmetlere kesintisiz olarak erişebilecekleri mekanları yaratmanın, şehir planlamasının vazgeçilmez önceliklerinden olduğu, bu nedenle, yaya trafiğinin yoğun olduğu ve trafik sirkülasyonu için alternatif güzergahların bulunduğu durumlarda, belirli arterleri araç trafiğine kapatarak yaya yolları oluşturmanın, öncelikle uygulanan bir çözüm olarak ortaya çıktığı, ancak, bu düzenlemeler yapılırken, kentin genel ulaşım ilişkilerinin de gözden kaçırılmaması gerektiği;
Malatya'da Vilayet Meydanı gibi, çok sayıda arterin birleştiği, bu arterler arasındaki geçişlerin kent trafiği açısından çok önemli olduğu ve çevredeki doğal yapı nedeniyle bu geçişlere alternatif olabilecek başka arterler bulunmadığı durumlarda, zaman paylaşımı yoluyla mevcut bağlantıları belirli zaman dilimlerinde yayalara, belirli zaman dilimlerinde araçlara ayırmak, ya da aynı zaman diliminde her ikisinin de güvenli bir şekilde kullanabileceği düzenlemeler olan "paylaşımlı yol" uygulamalarının önem kazandığı paylaşımlı yol uygulamalarında, mevcut bağlantılar üzerindeki araçları diğer bağlantılara yönlendirmek ya da tamamen kısıtlamak yerine, bölgedeki araçların hızlarını düşürmek ve araç sayısı azaltmak için bazı önlemler alınması gibi yöntemlerin uygulanmakta olduğu, ulaştırma planlaması terminolojisine "trafiğin hafifletilmesi" (traffic calming) ya da "hız yönetimi" olarak giren bu kavramın, değişik kaynaklarda değişik biçimlerde tanımlanmakla birlikte, tüm tanımların, araç hızının azaltılması, güvenliğin ve yaşam kalitesinin arttırılması hedefini paylaştığı, kent merkezlerinin yanı sıra, yaya önceliği bulunan tüm kentsel mekanlarda uygulanan bu kavramın, yasal hız kısıtlaması, yol daraltılması, yol platformu ortasında adalar oluşturulması, yol üzerine hız kesici engeller yerleştirilmesi, trafik sirkülasyonunun değiştirilmesi v.b. bir çok değişik uygulaması bulunduğu, yaya kaldırımlarının geniş, taşıtların önlem alınarak hareket edebileceği, paylaşımlı yolların düzenlenmesinde; "şişe boynu" olarak isimlendirilen darboğaz oluşturulmamasının önem kazandığı, tarihi kentlerin merkezlerindeki araçların hızlarını düşürmek ve araç sayısı azaltmak için bazı önlemler alınmasının ve yayalar ile araç sürücülerinin güvenliklerinin arttırılmasının, güncel planlama yaklaşımlarına uygun olacağı; netice olarak, çevre düzenlemesine yönelik hazırlanan peyzaj projesinin kabulüne ilişkin dava konusu kararın, mevcut imar planlarına, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na, imar mevzuatına, Koruma Kurulu ilke kararlarına uygun olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
FOTO: Valilik arkasındaki eski parkın etrafı çepeçevre beton duvarla örülüp, demir korkuluklar döşenerek bütünüyle halka kapatıldı

Bilirkişi raporu, mahkeme kararına esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olup, davalı tarafın itirazları raporu sakatlar nitelikte bulunmamıştır." denildi.
VE İDARE ALEYHİNE KARAR..
Malatya İdare Mahkemesi, bu değerlendirmelerin ardından verdiği kararda, davacı olan park işletmecisini haklı, idaresi haksız bularak, yapılan işlemi şu görüşle reddetti:
"2863 sayılı Yasa kapsamındaki alanlar 3194 sayılı İmar Kanunu'na ek olarak bir takım koruma ilke ve kararları ile korunduğundan 2863 sayılı Yasa hükümlerinin geçerli olduğu bir alanda, kentin herhangi bir yerinden farklı koruma koşullarının geçerli olacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; koruma alanı kapsamına giren bahse konu park alanı çevresindeki yolun parka doğru genişletilmesi 2008 onaylı revizyon imar planı ile düzenlenmişse de, yol genişletilmesi nedeniyle koruma altındaki park alanının daraltılarak yola isabet eden ağaçların kesilmesi öngörüldüğünden 2863 sayılı Yasa kapsamındaki bu alanların 3194 sayılı İmar Kanunu'na ek olarak bir takım koruma ilke ve kararları ile korunması gerekmektedir. Bu bağlamda, bahse konu park alanındaki kesilmesi planlanan 30-35 yıllık 8-9 metre boylarındaki ağaçların, kentsel dokuyu tamamlayan ve kentsel peyzaj değerlerini yansıtacak özellikte olup projede Kültür ve Tabiat Varlıklarım Koruma Yüksek Kurulu ilke kararlarına aykırı şekilde ağaçların bir sıra öbek halinde kente yaptığı olumlu katkının değerlendirilmeyerek ağaçların kesilmesine izin verildiği, park alanının kentlilerin bir sosyal buluşma mekanı olarak kentin kimliği ve geçmişinde yer ettiği olgusu göz ardı edilerek sadece valilik giriş ve çıkışına hizmet edecek bir geçiş alanı şeklinde düzenlendiği, bunun kent merkezindeki zaten az olan aktif yeşil alanın da azalmasına yol açacağı, bunun yanı sıra söz konusu park alanı çevresindeki yol genişletmenin de trafik sorununa çözüm oluşturamayacağı, ulaştırma planlaması bakımından kent merkezinde tarihsel nitelikli ve yaya hareketlerinin fazla olduğu bu tür alanlarda, trafiğin azaltılması ve kısıtlanması ile birlikte yayalaştırma alanlarının arttırılması gerekirken kent merkez alanında trafik dolaşımına öncelik verecek şekilde düzenleme yapıldığı, buna karşın asıl sorun oluşturan duran trafik (iki sıra halinde park eden araçlar) ile ilgili herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı, öte yandan; dava konusu peyzaj projesinde WC yapısı olarak gösterilen yerin uygulama imar planında trafo alanında kaldığı gibi peyzaj projesinde imar plarında mevcut trafonun kaldırılması öngörüldüğünden peyzaj projesinin, dayanağı uygulama imar planı hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmakla, dava konusu peyzaj projesinin kabulüne dair kararın koruma ilke ve prensiplerine, 2863 sayılı Yasaya, imar mevzuatına ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
FOTO: Vilayet Parkı'nın ‘avluya’ dönüştürülmesi kapsamında, parktan alınarak oto parka dönüştürülen alan

Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin ve yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen (Duruşmalı) avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, keşif ve bilirkişi ücreti avansından artan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 01/07/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
MAHKEME KARARINI UYGULATMAYAN 'HİLELİ İŞLEM' NEYDİ?
Bu kararın, davalı idareye tebliği bir Cuma günü yapılmak istenirken, Valilik gücünü kullanan idare, söz konusu kararı tebellüğ etmedi ve sonraki haftaya bıraktı.
Valilik, sonraki Cumartesi ve Pazar günleri, İdare Mahkemesi'nin reddettiği iş ve işlemleri, ağaç sökerek, park alanını daraltarak, duvarlarını yıkarak gerçekleştirdi ve fiili olarak parkın yok edilmesi, şehrin göbeğinde asayiş sorunlu, mezbelelik alana dönüştürüp yaklaşık 13 sene bu durumda kalmasına yol açan sürece neden oldu.
Mevcut Vali Seddar Yavuz ise, bilinen 'ben yaptım oldu' mantığı ve 'devletin şefkat yüzü bir de kılıç yüzü' olduğuna ilişkin felsefesi gereği, yeni binanın yapımının ardından asayişinin sağlanması ve fiziki koşullarının düzenlenmesiyle yeniden kent merkezindeki tek yeşil alan- vaha potansiyeli bulunan alanın, Valilik binasının 'avlusuna' dönüştürülmesini uygun gördü. Parkın bir bölümünün oto park, kalan bölümünün de ağaçlarının kuruduğu, vs. gerekçelerle halka kapatılmasına, açık olması halinde buradaki asayiş sorunu potansiyelini de gerekçe göstererek, kendinden sonraki Valiler ve yöneticilerin ilk düzeltecekleri yanlış işlem olan bu yeni düzenlemeye imza attı
Levent BARIŞ- malatyahaber.com