WikiLeaks adlı internet sitesinin belgeleri dünya gündemine bomba gibi düştü. Site şu ana kadar 251 bin 287 belgeden sadece 243ünü yayınladı. Esas fırtınanın ise bundan sonra peyderpey yayınlanacağı açıklanan belgelerle kopacağı sanılıyor. Şimdiye kadar yayınlanan belgelerden 27si ABDnin Ankara Büyükelçiliği, 3ü de İstanbul Başkonsolosluğundan kaleme alınmış. Belgelerden ABDnin, AK Parti iktidarını yakından izlediği, dedikoduları bile kayda aldığı görülüyor.
İFŞAATLARIYLA uluslararası siyaseti etkileyen WikiLeaksin son yayınladığı belgeler, Türkiyeyi de yakından ilgilendiriyor. Site, çeşitli ülkelerdeki Amerikan Büyükelçiliklerince kaleme alınan rapor, brifing ve takibat analizlerinden oluşan 251 bin 287 belgeyi ele geçirdiğini söylüyor. Şu âna kadar bu belgelerin yalnızca 243ü yayınlanmış durumda. Belgelerin kalan kısmının, önümüzdeki günlerde yavaş yavaş yayına konulması bekleniyor.
Suudi Arabistan ve Suriye hemen engelledi
Bu arada Suriye ve Suudi Arabistan hükümetleri, WikiLeaks serverlarını yasak listesine alarak, vatandaşlarının bu siteye erişimini engelledi. 243 belgeden 27si, ABDnin Ankara Büyükelçiliği tarafından kaleme alınmış. 3 tane de İstanbul Konsolosluğundan gönderilen kripto bulunuyor. Ayrıca diğer Büyükelçilik ve Konsolosluklardan gönderilen belgelerin bir kısmı da, Türkiyeyi dolaylı ya da doğrudan ilgilendiriyor. Kısacası, daha şimdiden, Türkiyede iç ve dış siyaseti etkileyebilecek yüzlerce sayfalık gizli belge, internet ortamında sunulmuş durumda. Belgelerden, ABDnin, Ak Parti iktidarını oldukça yakından izlediği, Türkiyede yaşanan siyasi gelişmeleri düzenli bir biçimde analiz edildiği görülüyor.
Generaller AKPyi zayıf göstermek istiyor
22 Temmuz 2007 seçimlerine çok kısa bir süre yapılan Türkiye analizinde, orduyla Hükümet arasında yaşanan gerginlik ve çıkar çatışmasına ayrıntılı bir şekilde yer verilmiş. Bu analizin yorum bölümünde, Generaller açıkça, süregiden PKK terörizmini ve Kuzey Irakta bir sınır-ötesi operasyonun gerekliliğine ilişkin tartışmadan da yararlanarak, AKPyi terörizm karşısında zayıf göstermek için perde arkasında çalışıyor ifadesi var. Ayrıca yine aynı bölümde, ABDnin PKKya doğrudan ya da dolaylı olarak silah yardımı sağladığına ilişkin iddiaların arkasında da, askerler olduğu görüşü savunulmuş. TSKnın bütün bunları, AKPyi, ulusal güvenlik politikaları açısından zayıf gösterip, kararsız seçmeni, daha sert sekülerlik yanlısı partilere yönlendirmek amacıyla yaptığı öne sürülüyor.
Türkiye İrana, ABDden aldığı silahı mı satıyor?
10 Şubat 2010 tarihli bir belgede, bazı Türk firmalarının, İrana silah satmayı planladığı ve bunun önlenmesi gerektiği, bunun, 1747 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararına aykırı olduğu vurgulanıyor. Bu Türk firmaları arasında, Makina ve Kimya Enstitüsü Kurumunun (MKEK) yanısıra, Mercan Tanıtım ve Dış Ticaret ve Mühendislik Ltd. Şirketi sayılırken, İrana ihraç edileceği öğrenilen bir 40 mmlik otomatik bomba atarın, 1995 yılında Amerikadan Türkiyeye satılan ürün olduğuna ilişkin endişeler dile getiriliyor.
İranla iş anlaşmaları arkadaşlarına yaradı
Büyükelçi James Jeffrey, 27 Şubat 2009da yazdığı bir raporda, İranla Türkiye arasında yapılan iş anlaşmalarından Başbakanın arkadaşlarının yararlandığını söylüyor. İki ülke arasında doğalgaz üretimi ve doğalgaz boru hattıyla Avrupaya taşınması işini kapsayan bir joint venture yatırımında Başbakanın imam-hatipten arkadaşı Sıtkı Ayanın sahip olduğu SOM Petrolün, İrandan elektrik ithalatı işinde de başka bir arkadaşı Cihan Kamerin Şavk Elektrikin devrede olduğunu yazıyor.
Türkiyeye radar yoksa kalkan da yok
Büyükelçi James Jeffrey, 26 Ocak 2010da yazdığı bir kriptoda, füze savunma sistemi ile ilgili radar meselesine açıklık getiriyor. Buna göre Amerikalılar Türkiyeye proje kapsamında bir AN/TPY-2 radar ve gerekirse başka sistemler kurmak istiyor. Eğer Türkiye radarın kendi topraklarına kurulmasını kabul etmezse, sistemin dışında kalıyor.
Erdoğanın yanında köstebek mi var?
Öte yandan 8 Haziran 2005 tarihli bir belge, Erdoğanın yakın çevresinde bir köstebek olduğu izlenimi yaratıyor. Belgede, adı xxxxx olarak verilen Erdoğanın danışmanlarından birinin, AKPye ilişkin içeriden oldukça zengin içerikli bilgiyi kendilerine aktardığı ifade ediliyor. Belgeye göre köstebek, Erdoğanın öngördüğü kabine reformunun muhtemel unsurlarını, daha yapılmadan Amerikalı diplomatlara aktarmış. Belgede, bakanlık görevinden uzaklaştırılması muhtemel isimler arasında Abdülkadir Aksu, Murat Başesgioğlu, Ali Coşkun ve Kürşad Tüzmen sayılıyor. Bu dört ismin hepsi, şu ya da bu nedenle, geçen zaman içinde bakanlık koltuğunu kaybetmişti. İsmi geçen diğer iki isim Beşir Atalay ve Cemil Çiçekse görevini koruyor.
Destek istemiş
Raporlarda dikkat çeken noktalardan biri, Amerikalı diplomatların, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında, işin başından beri bir ihtilaf olduğu kanısına sahip olmaları. 2004 yılının Ocak ayında hazırlanan raporda, Gül ve Erdoğan arasında gerginlik var deniliyor. Hattâ Gülün, Ak Parti içinde yaptığı görüşmelerde, Erdoğanı küçümseyici ifadeler kullandığı, bir keresinde aynı tavrı, dönemin İsrail Başbakan Yardımcısı Ehud Olmertle gerçekleştirdiği bir buluşmada da sergilediği belirtiliyor. Büyükelçi Ross Wilson, 8 Aralık 2005te Gülden Erdoğanın içerideki baş rakibi diye bahsediyor. 2007 yılının Mayıs ayında kaleme alınan bir başka birifingdeyse, Abdullah Gülün, kendisinin cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi için kulis yaptığı, hattâ eşi Hayrünnisa Gülün bile bu çalışmaya katkıda bulunduğu öne sürülüyor. Aynı raporda, o dönemlerde medyada çıkan, Gül, Arınçın diretmesiyle aday yapılmadı tarzındaki haberlerinse gerçeği yansıtmadığı, tam aksine, Abdullah Gülün bizzat Bülent Arınça giderek, kendisinden destek istediği belirtiliyor.
Gül, Batı tezlerine Erdoğandan yakın
Başbakan Erdoğanın, İranın nükleer silah üreteceğine ilişkin uluslararası kaygının, bir dedikodudan ibaret olduğunu söylediği iddiası, Amerikalı diplomatlarca yakından takip edilmiş. Öyle ki, Jeffrey, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğluyla bizzat bu konuyu konuşmuş ve bunu da 9 Kasım 2009 tarihli bir kriptoyla yazıya dökmüş. Raporda, Tayyip Erdoğanın dedikodu sözcüğünü kullanıp kullanmadığının kesin olmadığı sonucuna varılırken, yine de, Başbakanın, İran konusunda, ABD ve diğer Batı ülkelerinin tezlerine sıcak bakmamasından yakınılıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gülse, Batı tezlerine, Erdoğandan daha yakın durduğu için övülmüş. Başbakanın, iyi bir Washington ziyareti arzusunun, İran konusunda, uluslararası toplumla aynı görüşleri dile getirmesi karşısında yerine getirileceği garantisi, Türk Hükümetine karşı kullanılabilecek bir argüman olarak yine bu kriptoda formüle ediliyor.
Sayesinde bakanmış
Dönemin ABD Büyükelçisi Eric Edelman, bir raporunda AK Partili Şaban Dişlinin elçiliğe söylediğine göre kabineye seçilen (Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı) şimdiki Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın eşi Emine Erdoğan ile yakın ilişkisi sayesinde bu göreve getirildiğini yazıyor.
Fevkalade üzüldüm
MİLLİ Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Wikileaks internet sitesinde açıklanan gizli ABD belgelerinde kendisiyle ilgili ifadelerden rahatsız olduğunu söyledi.
Belgelerde, Erdoğan üzerinde İslamcı görüşün etkisini anlatmak için muhafazakar Savunma Bakanı Gönül, kısa bir süre önce bize Gülün yakın çalışma arkadaşı Davutoğlunu aşırı tehlikeli olarak tanımladı şeklinde adının geçtiği belirtilen Bakan Gönül dün bir açıklama yaptı. Gönül şunları söyledi: Wikileaks adlı sitede dönemin ABD Büyükelçisine iç politika ile ilgili bazı değerlendirmeler yaptığım iddia edilmektedir. Milli Savunma Bakanı olarak, büyükelçilerle görüşmemiz belli bir format dahilinde yapılır. Bütün bu görüşmeler kayda alınır, zabıt tutulur. Ayrıca bu görüşmelerde bakanlığımızın Genel Plan ve Prensipler Dairesi Başkanı amiral mutlaka bulunur. Ayrıca ziyaretin konusuyla ilgili kişiler de mutlaka bulundurulur. Bakan Gönül, Bütün bu tedbirlere rağmen şahsıma izafe edilen gerçek dışı ifadelerden dolayı fevkalade üzüntü duyduğumu belirtiyorum diye konuştu.
Erdoğan bizden nefret ediyor
Kriptolardan birinde, 26 Ekim 2009 tarihinde, İsrailin Ankara Büyükelçisi Gabi Levinin, ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffreyyle yaptığı bir görüşmenin özetine yer verilmiş. Bu özette, Levinin, Jeffreyye, Erdoğan için O bir radikal, bizden dinen nefret ediyor dediği aktarılırken, bu tespitin, yapılan başka görüşmelerde de doğrulatıldığı belirtiliyor.