SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Bakana "Kalkan" Ziyareti

A- A+ PAYLAŞ

AKP Malatya Milletvekilleri Öznur Çalık, Mustafa Şahin ve Cemal Akın’ın, Kürecik’e kurulacak Füze Kalkanı radar tesisleriyle ilgili olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu makamında ziyaret ettikleri, sistem konusunda bilgi aldıkları bildirildi. Ziyaret sonrası açıklama yapan milletvekili Şahin, kurulacak sistemin Türkiye’nin ve NATO’nun çıkarlarıyla ilgili olduğunu söyledi.

BAKAN NE DEDİ?..

Milletvekili Şahin’in aracılığıyla basın kuruluşlarına gönderilen bültende, bu ziyaret sırasında Füze Kalkanı Radarı ile ilgili olarak Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun şöyle konuştuğu belirtildi:

“Hükûmetimizin en birinci önceliği ülkemizin, bugünkü vatandaşlarımızın ve gelecekteki torunlarımızın, gelecekteki vatandaşlarımızın güvenliğini sarsılmaz bir şekilde garanti altına almaktır. Çünkü, nükleer teknoloji, balistik füze teknolojisi öylesine hızla gelişiyor ki bırakınız tek tek ülkeleri, küçük grupların elinde dahi bulunması hâlinde çok büyük risk potansiyelleri oluşuyor.

Önümüzdeki kısa bir dönemde bu tür balistik füze teknolojisinin en az otuz ülkede, yani komşularımızla ilgisi olmayan en az otuz ülkede olabileceğine ve belki de çok sayıda devlet dışı aktörlerin elinde olabileceğine dair bilimsel, stratejik analizler var. Bizim vazifemiz, ülkemizin bütününü ve gelecek nesillerimizi de koruyacak tedbirler almaktır. Bunun da iki yolu var. Bir, kendi ulusal füze savunma sistemimizi geliştireceğiz. Bununla ilgili Başbakanımız gerekli talimatları verdi. Savunma Sanayi Müsteşarlığı bu konudaki her türlü çalışmayı yapacak.

İkincisi de müttefiki, ortağı olduğumuz, kurucu üyelerinden olduğumuz, ilk üyelerinden olduğumuz NATO ittifak sistemi içinde gerekli tedbirlerin alınmasıdır.

Ülkemizin tümüyle nükleer güvenlik şemsiyesi altına alınması, yani dünyanın hangi köşesinden gelirse gelsin Türkiye'nin bütün topraklarının güvenlik şemsiyesi altına alınması bizim ilkesel bir pozisyonumuzdu, bunun temin edilmesini şart koştuk ve bir seneyi aşkın süren teknik çalışmalarla bununla ilgili gerekli teminatlar alındı.

Eğer bu radar sistemi… Füze savunma sistemi değil, füze kalkanı değil, Türkiye'ye bir tek füze yerleştirilecek değil, bu bir erken uyarı sistemidir. Eğer bu erken uyarı sistemi Türkiye'de değil de başka bir ülkede -ismini zikretmek istemiyorum ama Bulgaristan, Romanya, herhangi bir ülkeyi düşünebilirsiniz- olması hâlinde, Türkiye topraklarının sadece Marmara Bölgesi bu koruma altına giriyordu. Biz ülkemizin bütünlüğünü, bütününü koruma altına almak durumundayız. Bu konuda da -herhangi bir- Türkiye'de mümkün olan en optimum nokta Genelkurmay Başkanlığımızla, MİT Müsteşarlığımızla, teknik bütün heyetlerle tespit edilerek bu sonuca ulaşıldı.

Üçüncüsü: Türkiye'nin bu kurulacak tesise Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevlendirdiği yetkin subayların bu güvenlik sistemini denetleyebilmesi ve her yerine (…)(x) olması. Bu da sağlanmıştır. Yani Türk toprakları içinde bu radar sistemi tümüyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin denetimine açıktır ve bu konuda gerekli teminatlar alınmıştır.

Dördüncüsü de -gündeme geldiği için- komuta kademesinde, bu bir saldırıya karşı cevap mahiyeti taşıyacağı için erken uyarı sistemi, zaten bir saldırı olmazsa düğmeye basmaya gerek kalmayacak ama bir saldırı olursa otomatik olarak işleyen devrelerde, her aşamasında Türkiye'nin diplomatik ve askerî müdahalesi olacak. Nasıl mı olacak? Bir, Biz NATO üyesiyiz, NATO Konseyinde daimî temsilcimiz var. Alınan her kararda yetkilendirmeyi daimî temsilcimizin de içinde bulunduğu heyet yapacak. Bunu kim uygulayacak? Bunu SACEUR Komutanlığı uygulayacak yani NATO'nun askerî kanadı uygulayacak. Bu uygulamada da garanti altına almak için şart koştuğumuz husus Almanya Ramstein'da bulunan Yüksek Komutanlığın bünyesinde en üst düzeyde bir Türk generalinin daimî olarak bulunmasıdır. Bu da teminat altına alınmıştır. Yani Türkiye'den habersiz herhangi bir sürecin devreye girmesi veya Türkiye'nin denetimi dışında bir sürecin devreye girmesi söz konusu değildir, hiçbir ülkeye bilgi aktarılması da bu anlamda söz konusu değildir.

Ayrıca Eskişehir'deki NATO Merkezi, Koordinasyon Merkezi bu radar üssüyle daimî temas hâlinde olacak ve Almanya'daki NATO karargâhındaki komutanımızla da daimî temas hâlinde olacak. Dolayısıyla bizim için kendi ulusal güvenliğimizi riske edecek herhangi bir adım atılması durumunda ya da daha önce NATO Konseyinin almış olduğu kararlar dışına çıkılması durumunda sürecin her aşamasında Türkiye müdahil olabilecektir.

Eğer bütün bunlar, tedbirler alınır, buna rağmen tespit edilen prensiplerin dışına çıkılması hâlinde ise bütün bu anlaşma iki yıl süreyle kısıtlanmıştır, iki yılda bir otomatik olarak yenilenir ama herhangi bir noktada Türkiye tek taraflı olarak feshettirme yetkisine de sahiptir. Bu konuda Türkiye'nin ulusal çıkarları tümüyle korunmuştur.

Çevresel etki bakımından da bütün bilimsel kurumlarımızı, askerî yetkililerimizi ve ilgili bütün kurumlarımızı çalıştırdık. Bu konuda ne Malatya'da ne Kürecik'te herhangi bir çevresel etkisi olmaması için zaten lokasyon da ona göre tespit edildi. Bu çevresel etki konusunda da gerekli tedbirler alındı.

Serpinti konusu da bazen gündeme geliyor. Bir kere, bu teknolojiyi bilenler gayet iyi bilir ki eğer… Hiçbir zaman olmasını istemeyiz çünkü bu sistem nihayetinde caydırıcı bir sistemdir, savunma Dolayısıyla, bizim için -tekrar söylüyorum- tek ve birinci önceliğimiz, ülkemizin, vatandaşlarımızın ve gelecek nesillerimizin güvenliğini temin etmektir. Herhangi bir sistemin başka bir niyetle ülkemizde veya dışarıda oluşturulmasına izin vermeyiz, bu yapılan çalışma da tamamıyla bu hedefe matuftur.

Sistemlerinin tümü caydırıcıdır, kendisi saldırı sistemi değil, ümit ederiz ki böyle bir sistem caydırıcı bir etki yapar ve hiçbir zaman bu sistemi kullanma ihtiyacı gerekmez. Ama velev ki böyle bir durum ortaya çıktı, o zaman herhangi bir füze hareket ettiğinde Türkiye topraklarına veya NATO'nun başka bölgesine, o füzeyi imha edecek karşılıklı füze ise o atmosferin üstünde tahrip edilecek bu füze. Dolayısıyla atmosfere inmesi, atmosferde herhangi bir serpinti yapma ihtimalî söz konusu değil.”

MİLLETVEKİLİNİN DEĞERLENDİRMESİ..

Milletvekili Şahin de görüşme sonrası yaptığı değerlendirmede şöyle dedi:

“Güzel şeyler yapıldıkça muhalefetin görevi  güzel olsun çirkin olsun yapılan hizmetlere karşı çıkmakmış  gibi davranmaktadır.Geçtiğimiz cumartesi Malatya’ya yaptığım yolculuğumda protokolde 24 kişinin olduğunu bunun sebebinin ne olduğunu sorduğumda ise muhalefetten gelen kişilerin olduğunu öğrendim Kürecik bölgesine kurulacak olan füze kalkanıyla ilgili olarak geldiklerini burda yapılacak olan yürüyüşe destek vermek amacıyla geldiklerini öğrendim.

Bilindiği gibi orası eskiden bir radar üssüydü ve radar üssüyle alakalıda geçmişte olan 1950’li yıllarda Nato’ya gİrmemizle bırlıkte kominist bloğun tehtidi altında dünyaya karşı kurulan bir radar sistemiydi. Bügun ise yine bu bölgede kurulmasına uygun görülmüş Dış işleri bakanlığımızdan bilgi almak üzere milletvekillerimizle gittik ve onlardan detaylı bilgiler aldık .

Şu anda muhalefet’in  cazgırlık ettiği ,bağırıp çağırdığı gibi zerre kadar bölgemizle alakalı ,ülkemizle alakalı ve komşularımızla alakalı bir çalışma ve yaptırım söz konusu değil,eğer biz Nato ülkesiysek bizden evvel 60-70 yıl önce sistem  nasıl işlemişşe insiyatif bizde olmak kaydıyla böyle bir çalışma içerisine girilmiştir.Daha önceden var olan radar üssüne çok sayıda asker görevlendirilecek,komuta kademesinin başında da Türk generallerden biri bulunacak .Kesinlikle İsrail’e karşı bir bilgi verilmesi söz konusu değildir. Bu konu muhalefet tarafından istismar edilmektedir. İsrail kalkanı olarak ifade ettikleri bu konuyla ilgili olarak düne kadar İsrail’in avukatlığını yapanlar halkımızın İsrail’e karşı  durumumuzu bildikleri için bunu istismar etmeye çalışıyorlar .İsrail’in ne Amerika’nın nede Nato’nun  üyesi olmayan ülkelere bilgi akışının olması söz konusu değildir .Tamamen Türk askerlerinin, Türk generallerinin  insiyatifinde olan bir çalışmadır.Bu bölgede daha önce yapılmış olan radar faaliyetinin bir benzeri  tekrar yapılmaktadır. Füzeyle ilgili bir tehdit oluştuğunda bunu çok kısa bir süre içerisinde bir komuta merkezine bildirip oradan hareket geçmek kaydıyla hiç bir komşumuza zarar vermeyecek şekilde yapılmış bir üst değildir, tamamen Türkiye’nin ve Nato’nun çıkarları doğrultusunda yapılan bir çalışmadır .Kesinlikle İsrail’i korumak gibi bir aşağılık ifade hiçbir yerde yer almamıştır. Cumhuriyet Halk Partisine düşünce olarak saygı duyuyoruz ama işleyiş olarak gerçekten zerre kadar dürüst davranmıyorlar .Bu ülkenin hayrına yapılan herşeye karşı çıkmanın kendilerine bir görev olduğunu biliyorlar .Düne kadar biliyorsunuz hangi merkezlerden yönetildikleri belli olmayan insanların bunlarla beraber alanlara indiklerini görüyoruz .Gelen insanların içerisinde 3-5 siyasi partinin mensuplarının olduğunu görüyoruz. Bunlar insanlarımızın hafızalarını yanlış bir şekilde iğfal etmeye çalışıyorlar .Bunun için biz bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlığında bu iktidar ayakta kaldığı sürece ne komşularımız aleyhine ne insanlarımızın aleyhine zerre kadar her hangi bir sıkıntı oluşmasına hiçbir zaman müsade edilmediği gibi bundan sonrada müsade etmeyeceğiz .Bunun için düne kadar sol zihniyetten gelen insanlar kim olursa olsun gelen her hayırlı şeye karşı çıkmak onlar için ibadetmiş gibi olan bitene karşı çıkıyorlar. Bu ülkede iyisiyle kötüsüyle herkes bizi takdir ederken muhalefetin bir zerresi hizmetlerden bir tanesine Allah razı olsun bunlarda yol konusunda ,sağlık konusunda ,eğitim konusunda dış işlerinde refah düzeyinin yükselmesi noktasında standartlarımızın yükselmesi noktasında insan haklarında yapılanların birtanesinide kabul edin bunu da doğru yaptınız demenizi beklerdik.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız