TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu ile Genel Merkez Yürütme Kurulu ve deprem bölgesindeki tüm şubelerin katılımıyla Malatya Mimarlar Odası’nda “Yerinde Dönüşüm” sürecine ilişkin kapsamlı bir basın açıklaması düzenlendi. Açıklamada, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli ve 20 Şubat 2023’te Hatay merkezli meydana gelen depremlerin, etkilediği alan ve yol açtığı yıkımlarla Türkiye’nin son yüzyılda yaşadığı en büyük afetlerden biri olduğu vurgulandı. Resmi verilere göre 50 binden fazla yurttaşın hayatını kaybettiği, yaklaşık 14 milyon kişinin ise doğrudan etkilendiği hatırlatılarak, afetlerde yaşamını yitiren yurttaşlar anıldı.
Basın açıklamasında konuşan TMMOB Mimarlar Odası Genel Sekreteri Tores Dinçöz, depremin ardından bölgede hem doğrudan hem de dolaylı etkilerin hâlen devam ettiğini söyledi. Dinçöz, Mimarlar Odası olarak bölgedeki birimlerle birlikte, afetlere karşı sağlam, sağlıklı ve güvenli kentleşmenin sağlanması, kültürel, tarihi ve mimari mirasın korunarak geleceğe aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi.
Yapılan açıklamada, afetin ardından çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri, kanun değişiklikleriyle birlikte riskli ve rezerv alan ilan edilen bölgelerde yeniden yapılaşma sürecinin başladığı, kalıcı konut projelerinin uygulamaya konulduğu aktarıldı. Ancak yerinde dönüşüm projelerinde ciddi sorunların yaşandığı ifade edildi.
YEREL DÜZEYDE PLANLAMA EKSİKLİKLERİ VE MEVCUT SORUNLAR
Dinçöz, özellikle depremden ağır etkilenen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illerinde; hasarlı yapı stoku, rezerv ve riskli alanlarda planlama eksiklikleri, hasar tespitlerine yönelik itiraz ve hukuki süreçlerin devam ettiği, orta ve az hasarlı yapılarda ise güçlendirme uygulamalarının henüz tamamlanamadığına dikkat çekti. Altyapı yetersizliklerinin sürdüğünü, bazı bölgelerde mevcut imar planlarının hâlâ güncellenmediğini ve kadastro sorunlarının çözülemediğini belirtti.
Yeni yapılaşma alanlarında nüfus ve altyapı ihtiyacı gibi temel planlama kriterlerinin belirsiz olduğunu, yeni imar planlarının tamamlanamaması nedeniyle çok sayıda teknik sorunun devam ettiğini söyleyen Dinçöz, bazı illerde ihtiyacın üzerinde konut üretildiğini; buna karşın hak sahipliği, yapım süreci ve mali destek konularında yurttaşların yeterince bilgilendirilmediğini dile getirdi. Ayrıca sağlanan hibe ve kredi miktarlarının yetersiz kaldığını, yerel yönetimler ve kamu kurumlarının kaynaklarının süreci yürütmekte yetersiz olduğunu, kurumlar arası yetki karmaşası nedeniyle uygulamalarda aksaklıklar yaşandığını belirtti.
YERİNDE DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE ZAMAN BASKISI VE DESTEK YETERSİZLİĞİ
Yerinde dönüşüm projelerine yönelik başvuruların halen sürdüğünü hatırlatan Dinçöz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlükleri tarafından başvuru için son tarih olarak 30 Haziran 2025’in belirlendiğini, ancak bu sürenin yetersiz ve sınırlayıcı olduğunu ifade etti. Bölgede afet sonrası oluşan derin barınma sorununun kısa vadeli tarihlerle çözülemeyeceğine dikkat çeken Dinçöz, yerinde dönüşüm başvuru süresinin süresiz olarak uzatılmasının ve verilen mali desteklerin artırılmasının zorunlu olduğunu belirtti.
KAPSAMLI VE BİLİMSEL BİR DÖNÜŞÜM ANLAYIŞI ŞART
Mimarlar Odası olarak afet sonrası yeniden yapılaşma ve dönüşüm süreçlerinin yalnızca mevcut yapıların yeniden inşasıyla sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayan Dinçöz, dönüşüm süreçlerinin kamu yararını gözeten, bilimsel şehircilik ve planlama ilkeleri doğrultusunda yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Kentsel ve kırsal alanlarda mevcut yapı stokunun aynı imar koşullarında dönüştürülmesi yerine; ekonomik, sosyal, çevresel ve kültürel etkenleri dikkate alan, kapsamlı bir kentsel yenileme, onarım ve dönüşüm anlayışının benimsenmesi gerektiğini söyledi.
PLANLAMA İLKELERİ VE KATILIMCI SÜREÇLER VURGULANDI
Basın açıklamasında, güvenli, sağlıklı ve yaşanabilir bir yapılı çevre oluşturulabilmesi için bazı temel ilkeler ön plana çıkarıldı. Bu ilkeler arasında; nitelikli mimarlık ve mühendislik hizmetlerine erişimin sağlanması, kentsel alanlarda nüfus yoğunluğunun artırılmaması, konut, ticaret, sosyal ve kamusal hizmet alanlarının dengeli biçimde planlanması yer aldı. Aynı zamanda kamu ve toplum yararının ön planda tutulması, doğal kaynaklar ile enerji tüketiminin planlama süreçlerinde dikkate alınması ve tarihî, kültürel ve mimari mirasın korunarak restorasyon ilkelerine uygun şekilde gelecek nesillere aktarılması gerektiği vurgulandı. Planlama ve tasarım süreçlerinde ise kentlilerin, sivil toplum kuruluşlarının, meslek örgütlerinin, üniversitelerin ve ilgili tüm bileşenlerin katılımının sağlanması gerektiği belirtildi. TMMOB Mimarlar Odası, tüm bu hedefler doğrultusunda sahip olduğu mesleki bilgi birikimi, uzmanlık ve deneyimle yeniden yapılaşma süreçlerine katkı sunmak amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan resmi randevu talep ettiklerini kamuoyuyla paylaştı.
Açıklamanın sonunda konuşan Genel Sekreter Tores Dinçöz, “Afet bölgelerinde yurttaşlarımızın yerinde barınma hakkının korunabilmesi için, yerinde dönüşüm başvurularına getirilen süre sınırlamasının kaldırılması ve verilen mali yardımların artırılması çağrımızı yineliyoruz. Sağlıklı kentleşme için bilimsel, planlı ve toplumu gözeten bir yaklaşımın benimsenmesi artık zorunluluktur,” ifadelerini kullandı.
Bülten- AA
