Malatyalı Üniversite Öğrencileri Derneği(MÜNÖD)nin Sabancı Kültür Merkezi salonunda düzenlediği ve iki gün süren toplantının son gününde Malatya Kültürü konulu panel gerçekleştirildi.
Panele konuşmacı olarak usta öykücü hemşerimiz Necati Güngör, Başbakanlık müşaviri şair hemşehrimiz Cumalı Ünaldı ve edebiyatçı Sadık Yalçın Uçarlar katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Cumali Ünaldı; Malatya çok özellikli bir şehir. En büyük özellik, suçatında yer almasıdır. Bütün medeniyetler suçatılarında yer almıştır. İndus, Fırat, Dicle gibi nehirler bütün büyük medeniyetlere beşik olmuştur. Malatyada bu özellikler nedeniyle Milattan önce (MÖ)8 binli yıllarda Aslantepede kurulmuştur. Aslantepede yapılan kazı çalışmalarında 27 tabaka bulunmuştur. Bunun anlamı Malatyada 27 medeniyet hüküm sürmüştür. Aslantepeden bugünkü Battalgaziye geçiş MÖ 42 yılında olmuştur. Üçüncü yer değişikliği ise 1830lu yılların sonunda gerçekleşmiştir. Her geçişte kentimizin ismi değişmemiştir. Bu bütün dünya da olan bir olgudur. diye başladığı konuşmasını Türkiyenin en yeni şehirlerinden biri olan Malatya en modern şehir olma şansını iyi kullanamadı. Bu Malatyamız için büyük bir kayıp. Malatyanın tarihinde Pavlikanlar çok önemli bir yer tutar. 800lü yıllarda Hıristiyan olmalarına rağmen Bizanslıların din anlayışlarına uymadıkları için soykırıma uğramışlardır. Yardım talebini sadece Malatyalılar olumlu karşılamışlar ve burada ikamet etmişlerdir.
Malatyanın insan kaynakları da Anadolu tarihinde çok önemli yer tutar. Yakın tarihten 2 isim. Çok sıkıştığında Malatya şivesini kullanmaktan çekinmeyen ve Malatyaya ekonomik anlamda bir çok yatırım yapan Özal. Aynı zamanda ilimiz insanlarının eğitimli olmasını en ön planda tutan İsmet İnönü. 1950li yılların sonunda gözde üniversitelerimizden biri olan İTÜnün İnşaat Mühendisliği bölümünün öğrencilerinin yarısı Malatyalı idi. İnönü, zamanın en iyi eğitimcilerini Malatyaya göndermekten büyük onur duyardı. Partisinden istifa ettiği için milletvekilliğinden de istifa eden Doğanşehir Sürgülü Mehmet Delikaya. Bir cesaret örneği olan Hamido, Alevi Dedesi olan ve alkol ile sigarayı yasaklayan Ahmet Aşıkı, Sultan bacı, Ali Çelebi ve Niyazi Mısri, Ebul Ferec, Osman Nuri Ergin ve daha niceleri. Kendi içinde çok kültürü yaşayan kent olan Malatyada farklı dinleri taşıyan insanlar bir arada ve sorunsuz yaşarlardı. Bunlardan biri de Hrant Dink idi. Gerçek bir Anadolu aydını ve Malatya evladı idi. diye sürdürdü.
Necati Güngör, sözlerini Burada bir avuç genç Malatyalı, kültürünü -istikbalini arıyor. Ama yöneticiler, idareciler, yatırımcılar kısaca kentte yön verenler ve idare edenler yok! Bu durumda onların kültürün neresinde olduğunun bir göstergesidir. diye başladığı konuşmasını özetle Sizlere yaşadığım 50li 60lı yılların Malatyasını anlatmaya çalışacağım. Yani gördüklerimi ve yaşadıklarımı. O dönemlerde kıymetini bilemediğimiz değerlerini. 10 civarından kitabevimiz vardı. Kitapçı demek büyük zenginlikti. 7-8 sinema vardı. Kültüre özlem vardı. Bugünleri görünce geleceğe umutla bakamıyorum. Güzellik zenginlik değildir. Beton binalar Malatya kültürünü yansıtıyor mu? Maalesef yok. Bir çok yönden bu eksikliği arıyorum ve özlüyorum. Örneğin Malatya mutfağı. Selçuklu mutfak geleneğinin birebir devamı olan Malatya mutfağı kültürünü koruyacak, yaşatacak kişi veya kişiler var mı? Örneğin Türkiyede örneği görülmeyen Erik salçası, Köpük pestili. Bunların korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması gerekir. Ayrıca Şam şeftalisi, Limon ve kaya armudu üretimleri ne durumda kaldı mı acaba? Bunların korunmasında, yaşatılmasında ve gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli sorumlulukları olan yerel yöneticiler nerede? Malatya, yaşam kültürü , meyvelerinin yanı sıra yetiştirdiği önemli insanlarla da önemli bir şehirdir. Örneğin ilk Fransızca çeviriyi yapan ve Kavalalı M.Ali Paşanın damadı Yusuf Kamil Paşa, Udi Nevres, yüzlerce bestesi olan Malatyalı Fahri.
Tarihimiz, kültürümüz yok olmakta, değerlerimiz unutulmakta. Yetkililer bu konulara fazla önem vermemektedirler. Etnografya müzesi kurulması için bazı çalışmaların başlatıldığını öğrendik. Ama şimdiye kadar neredeydiniz? diye sorası geliyor insanın. diye bitirdi.
Sadık Yalçın Uçarlar ise özetle Malatyada dünyanın bütün büyük ve önemli kentlerin aldığı bedduayı almış sanki. Bunu, TRT için hazırladığımız ve Battalgazi ilçesinde gerçekleştirdiğimiz tek programlık Battalgazinin yaşamını anlatan belgesel sonrasında konuştuğumuz bir amca şöyle özetlemişti. Önemli olan dünyaya gelmemektir, geldikten sonra yaşlanıp ölmenin önüne geçemezsiniz diye. Malatyamız da buna benzer bir kader paylaşıyor. Zümrüt yeşili, çağlayan suları yok oluyor. diye konuştu.
Panel soru- yanıt bölümü ile sona erdi.
HABER-FOTO: Yaşar KARAASLAN