Karış karış gezdikleri Malatya’yı en iyi şekilde tanıtan bisikletçiler, aynı zamanda bisikletin yaygınlaşmasına da vesile oluyor. Hafta sonu şehrin gürültüsünden, sesinden, kalabalığından kaçmak isteyenler, doğal güzelliklere, kültürel ve tarihi mekanlara pedallıyorlar.
Bisiklet, ‘özgürlüğü temsil ediyor’ dersem sanırım yanlış olmaz. Hayatın karışıklığından uzaklaşmak için yanınıza almanız gereken tek şey bisiklet olabilir. Önceleri hevesle başlayan bisiklet kullanımı zamanla yerini tutkuya bırakıyor. Pedal çevirip, uzun zamandır gitmek istediğiniz yere hem de en ucuz şekilde gidebilmek. Bir sırt çantası ve matarayla birlikte en güzel yerleri bisikletle gezerek görmek oldukça mümkün.
Malatya’da bisikletçilerde tamda bu anlattıklarımızı yapıyorlar. Bir araya gelip 'demir at'larını doğal güzelliklere, kültürel ve tarihi mekanlara sürüyorlar. Zorlu yollardan geçip sonunda mutluluğa ulaşıyorlar. Bisikletleriyle keşfedilmeyi bekleyen rotalara pedallayan bisikletçiler, hem yeni insanlarla tanışıyorlar hem de tarihi, doğal ve kültürel güzellikleri yeniden görüyorlar.
“BİSİKLETİN DEĞERİ ANLAŞILMAYA BAŞLADI”
Bisiklet sporuyla ilgilenen Ömer Ali Delibaş, “Bisikletin kullanım amacı günümüzde ülkeden ülkeye farklılıklar gösterebiliyor. Kalabalık nüfusa sahip olan Hindistan gibi ülkelerde ekonomik şartlar ön plana çıkarken, Avrupa’da birçok ülke vatandaşı çevresel, trafik, siyasi şartların doğurduğu nedenlerden dolayı bisikleti hayatlarının bir parçası haline getirmişler” diyor.
Delibaş, bisiklete olan ilginin her geçen gün arttığını ifade ederek, “Dünyada olduğu gibi Malatya’da da bisikleti spor, sosyalleşme, hobi ve ulaşım aracı olarak kullanan insan sayısı her geçen gün artıyor. Sosyal mesafe kurallarının gündemin üst sıralarında olduğu bu günlerde havalarında iyice ısınmasıyla bisiklet satan iş yerleri siparişlere yetişmekte zorlanıyor. Her yaş ve cinsiyetten birçok kişi artık bisikletin değerini daha fazla bilmeye başladı. Korona virüsün hayatımıza girmesiyle birlikte artık kalabalık ortamlardan ve toplu taşıma araçlarından uzak durmanın önemini çok iyi anladık” diye konuştu.
“BİRÇOK BİSİKLET TOPLULUĞU DOĞMAYA BAŞLADI”
Bisikletin, insanların hayatına çok küçük yaşlarda girdiğini anlatan Delibaş, şunları söyledi: “Eskiden karne hediyesi olarak sadece çocuklara ait bir ürün olarak görülen bisiklet artık yetişkinler tarafından daha fazla tercih edilmeye başladı. Böylelikle Malatya’da sayıları hiç azımsanmayacak seviyelerde birçok bisiklet toplulukları doğmaya başladı. Yeşilyurt Belediyesi Kent Konseyi bünyesinde bisiklet çalışma grubu birkaç yıldır çeşitli faaliyetlerde bulunmakta. Aynı zamanda sosyal medya platformlarında oluşturulan çeşitli gruplarda insanlar artık gidecekleri rotaları birbirleriyle paylaşarak birlikte doğa turları düzenliyor. Bunlar arasında Malatya Bisiklet Topluluğu ve Malatya Bistur üyeleri yıllardır yılın neredeyse tüm aylarında çeşitli organizasyonlar düzenleyerek şehrin doğasını, kültürünü daha yakından hem tanıma fırsatı buluyor hem de bu güzellikleri fotoğraflayarak dünyaya servis ediyor.”
“İNÖNÜ VE KIŞLA CADDESİ TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK BİSİKLET YOLU HALİNE GELDİ”
Delibaş, kent merkezlerinde bisiklet sürebilmek için özel alanlara ihtiyaç olduğunu ifade ederek, “Trafikte önceliğin öyle pek de arabalarda olması gerekmiyor. Bisikletlilerin yollarda kendilerine ayrılmış alanlara ihtiyacı var. Bu gerçekleştiğinde kentlerdeki pek çok insan bu çevre dostu ulaşım alternatifini tercih edebiliyor. Mesela korona virüsün yayılmasını önlemek amacıyla Malatya’da İnönü ve Kışla Caddeleri uzunca süre trafiğe kapatıldı. Caddenin trafiğe kapatıldığı günden itibaren ulaşımımı bisikletim üzerinde gayet güvenli bir şekilde yaptım. Yolu bu caddeye düşenler mutlaka bisikletli insan sayısının arttığını fark etmişlerdir. Tıpkı benim gibi birçok insan bisikleti tercih ederek otobüse, otomobile binmekten kurtuldu. Belki de o insanlar Malatya’nın korona virüs vaka sayısının artmamasına yardımcı oldu. Bisikleti tercih etmeyerek toplu ulaşıma araçlarına binip virüs kapabilir hatta bu virüsü başkalarına da bulaştırabilirlerdi. İnönü ve Kışla caddeleri kısa süreliğine de olsa sanki Türkiye’nin en büyük bisiklet yolu haline geldi. Şehrimizin daha geniş bisiklet yollarına ihtiyacı var. Bu konuda büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin her geçen gün yeni çalışmalar yürüttüğünü görüyoruz. Belediyelerimizin, kamu kurumlarımızın bu konuda daha çok yol alabilmesi için, bisiklet kültürünün kamu kurumlarındaki yetkililerine de bulaşması gerekiyor. Ben eminim; kamu kurumlarında iş yerlerine bisikletleriyle gelmek isteyen birçok çalışan var. Bu insanlara gerekli şartların olgunlaştırılması gerekiyor. Neler yapılabilir diye soracak olurlarsa; ilk aklıma gelen şey iş yerlerinin güvenli alanlarına bisiklet garajlarının yapılmasıdır. Aslında bu söylediklerim hala birilerine garip gelebilir. Ancak şunu bilmeliler; şehir merkezindeki trafik sorununun azalması için cadde üzerindeki araç sayısının minimum seviyeye indirilmesi gerekiyor. Bunun içinde insanlarımızı iki tekerli yaşama adapte etmeliyiz. Eğer sağlık problemlerinden ötürü pedal çeviremiyorlarsa en azından çocuklarına iki teker sevgisini mutlaka aşılasınlar” diye konuştu.
“EKMEK ARASI PEYNİRİN TADI BİSİKLETLE ÇIKAR”
Bisikletin hem yeni insanlarla tanışma hem de tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri yerinde görebilme açısından insanların hayatında önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Delibaş, “Son olarak; sosyal mesafe kurallarına uyarak geziler yapın. Yeni yerler keşif edin. Ama mutlaka güvenlik tedbirlerinizi alın. Başınızda kaskınız yüzünüzde maskeniz mutlaka olsun. İki tekeri her zaman özgürlüğe atılan adım olarak görün. Rotanıza Orduzu Pınarbaşı’nı, Çınar Parkı, Eskimalatya’yı hatta Levent Vadisi’ni ekleyin. Ekmek arası peynir ve domates yemenin zevkini bir de bisikletinizle yapacağınız gezide yaşayın. Sağlıklı yaşam ve iyi bir bağışıklık sistemine sahip olmak istiyorsanız sizleri de stresten uzak kalmaya bisiklet sürmeye davet ediyorum” dedi.
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi