Radikal Gazetesi'nde yazan sinemacı Adıyamanlı Sırrı Süreyya Önder, "Nemrut'un kızı güldürdün bizi" yazısında "Malatya ile dalgasını geçti"!.
Kamuoyunun daha çok "Beynelmilel" filmiyle tanıdığı Önder'in, failleri arasında bir de Adıyamanlı hemşehrisinin bulunduğu Zirve Yayınevi cinayetine de atıf yaptığı söz konusu yazısı şöyle:
"Nemrut'un kızı güldürdün bizi
Hürriyet Gazetesi yazarı Vahap Munyar, Cuma günü köşesinden bir haber verdi.
Malatyalılar, Nemrut Dağına turistleri gemiyle taşıyacaklarmış!
Başlığı okuyunca, Fatih Sultan Mehmet gibi gemileri dağlardan yağlı kızakla mı aşıracaklar acep diye işkillendim. Yazının tamamını okuyunca, bir Adıyamanlı olarak kâsem çekilecek bir şey olmadığını anlayıp rahatladım. Çünkü turistler önce Malatya merkezinden 20 dakika mesafede olduğunu ileri sürdükleri Kale İlçesine gideceklermiş. Oradan da gemiye binerek 1 saat yolculukla Bakımlı Köyüne varacaklarmış. Bakımlı Köyünden tekrar arabaya binerek dağın eteğine gideceklermiş. En sonunda da yürüyerek Nemrut Dağına çıkacaklarmış. Valinin hesabına göre toplam 2 saat sürecekmiş. Vali herhalde eskortla giderken saat tuttu. Ayrıca Adıyamandan bir minibüse binerseniz 1 saat sonra dağın eteğindesiniz. Bu masraf niye?
Gemi alacağınıza ağaç dikin
Malatya Valisi Ulvi Saran, bu fantezi için Malatya halkının 2 milyon TLsini bir gemiye yatıracakmış. Şimdiden bir özel şirketle anlaşmışlar, işletmeyi de onlara devredeceklermiş. Özel İdare, niyeyse sadece küçük ortak olacakmış.
Vali ayrıca diyesiymiş ki Tabii gemi aynı zamanda davetler için de kullanılacak.
Sevgili Adıyamanlılar telaşlanmayın bu haberin Nemrutla ilgili kısmı fos!
Fos olduğu da son cümlede gizli. Aslında fakir fukaranın, garip gurebanın parasıyla baraj gölünde gezecekler, hepsi bu. Bir de iskele yapıyorlar ki hiç bir işe yaramaz. Baraj gölü dediğinin sürekli yüksekliği değişir; su bırakma ve yağış durumuna göre alçalır, yükselir. Su çekildiğinde iskeleden turistleri pamuk balyası misali lığlayarak mı bindireceksiniz?
Munyarın haberinde, Malatya için hayırlı bir tek şey var o da üniversitenin diktiği ağaç sayısı.
2 milyon TLyi, yüksek zevatın gezinti teknesine vereceğinize, bir orman dolusu ağaç daha dikersiniz.
Nerede o eski muhafazakârlar...
Bizde muhafazakarlık hep arka tampon kısmından anlaşılmıştır. Bu ülkede gereçek anlamda muhafazakâr iki elin parmağını geçmez. Bu ülkenin muhafazakâr geçinenleri, para söz konusu olduğunda her türden ilkeyi unutmaya hazırdır.
Adıyamanda ilk Nemrut Festivali 70li yılların ortalarında Vali Hakkı Kavlakoğlu tarafından yapılmıştır.. İkincisi yapılacağı zaman memleket CHP-MSP koalisyonuna teslim edilmişti. Erbakan Hoca ve talebeleri, tabanı bu koalisyona ikna etmek için Rahmetli Ecevitin aslında evliya torunu olduğunu anlatıyorlardı. Adıyamanın kısmetine MSP kontenjanından bir vali düşmüştü. İlk yaptığı icraat festivali iptal etmek, ikincisi de Nemruta giden yolu dozerlerle tahrip ettirmekti. Gerekçesi de hazırdı Oraya gidip putlara tapıyorlar! Dönemin MSPsinin turizm meselesine bakışı da çok kısa ve netti Turist ahlaksızlık getirir!
Zamanın ruhu değişti. Turistin bagajındaki ahlaksızlık valizi unutuldu. Slogan da Turist döviz getirir şeklinde revize edildi. Şimdi iki muhafazakar il yöneticileri Nemrut Dağının aslında kendi il sınırları içinde olduğunu kanıtlamak için mahkeme kapılarını aşındırıyorlar. Yolu tahrip etmeyi bırak, gemi alıyorlar. Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr!
Nemrut, sözde bir Kürt- Ermeni kralıdır!
M.Ö. 1. Yüzyılda Ermeni Kral II Tigranes tarafından Korduene (Kürdistan) fethedilmiştir. Kral Tigranes, Korduene yani Kürt kralı Zarbienusu da suikast düzenlete-rek öldürtmüştür.Yunanlı tarihçi Plutarch M.S. 1. yüzyılda, Kürdistan kralı Zarbienusun Ermenistan kralı Tigranesin baskısına karşı ittifak için Roma konsolosu Appius Claudius yoluyla Roma Generali Lucullusla gizlice irtibata geçtiğini aktarmış. Biri Kürt diğeri Ermeni, aktaran da Yunanlı olunca bir miktar hain emeller sezdim ama acı gerçek başka kaynaklarda da böyle. Hatta bazıları Tigranesin de Kürt olduklarını söylüyorlar.
Sevgili Malatyalılar, aramızda kalsın ama bu gerçeği biliyor muydunuz? Nemrut Dağındaki Kommagene Uygarlığı bir Kürt-Ermeni cenginin izlerini taşır.
Cenk önceden yapılmış, uygarlık savaş olmadan kurulmuş ve savaşsız dağılmıştır. Nemrut Türktür, Türk kalacaktır demeden önce British Museumdaki ilk Ermeni paralarına bakın. Sonra da Kral Antiochosun Nemrut Dağına diktirdiği tanrı heykellerinin baş kısımlarını dikkatlice inceleyin. Yaaa!..
Ama bu aramızda kalsın. Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde başımıza yeni işler açmayalım.
Aziz Malatyalı Hemşehrilerim!
Biz hoşgürülü bir milletiz, zaten kendi istekleriyle gitmeden önce bir sürü Ermeni komşumuz vardı! dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ben safım, inanırım ama elin Hıristiyan turisti buna asla inanmaz. Zirve Yayınevinde kör bıçakla kesilen dindaşlarının kanı halen yargılama sürecinde akmaya devam ediyor.
Siz bunlara ses çıkarmadan bakınırken Adıyaman halkı, Süryani ve Ermeni kiliselerini ihya ederek ibadete açtı.
Adıyamanlılara sordum, Nemrutu Malatyalılara veririz ama bir şartla diyorlar.
Kapıya bir levha
Önce gemi alacağınız o paraya bir hatıra ormanı dikin. Vahap Munyarın ballandırdığı zenginlerinize de söyleyin kapısına bir levha yaptırsınlar. Üzerine en güzel hemşehriniz Hrant Dinkin adıyla Zirve Yayınevinde katledilenlerin adlarını yan yana yazın. İlk çiviyi de sizin bu gemi saçmalığınıza destek veren Adıyamanlı Kemal Güneş çaksın.
İşte o zaman Nemrut Dağı kumuyla taşıyla sizindir. İster gemiyle gidin, ister kayısı dikin.
Yok biz bunu yapamayız ağa derseniz, hemşehriniz bir Mesih var, onun tarihi ve turistik özellikleriyle idare edeceksiniz artık."