Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şube başkanı Ali Ekber Tunçdemir, İzmir'in işgali sırasında işgalcilere ilk kurşunu atan Gazeteci Hasan Tahsin'in ölüm yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, bu dönemde de aynı oranda çıkmazla karşı karşıya olunduğunu öne sürdü.
Tunçdemir, yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:
"İstilacı güçlerin İzmire işgale başladığı 15 Mayıs 1919'da ilk kurşunu atıp Yunan bayraktarını yere indiren sonra da şehit olan Gazeteci Hasan Tahsinin ölümünün 91 Yıl dönümünde saygı ile anıyoruz.
Türk Ulusunun tarihinde önemli günler vardır. Bu günler acılı ya da sevinçli günlerdir. Ulusça acılı günleri anar, sevinçli günlerimizi de kutlarız. Türk tarihinde yerini almış, büyük günlerimizle de onurlanır, gururlanırız. Acılı günlerimizden biri olan 15 Mayıs 1919dur. O gün istilacı güçler İzmiri işgal ediyor. Ancak o gün Gazeteci Hasan Tahsin güzel İzmirimize kirli ayakların değmesine dayanamayıp ortaya çıkıyor ve Kurtuluş savaşına koşacak olanları uyarıyor, uyandırıyor. Gazeteci Hasan Tahsin milli mücadelenin ilk kurşununu istilacı güçlerin bayraktarına sıkıyor.
Gazeteci Hasan Tahsin ilk kurşunu yüreklerimizdeki insan sevgisi ve yurtseverliğini, baskı ve zulüm yöntemleri ile söküp atmak isteyenlere karşı atıyor. 15 Mayıs 1919da istilacı güçlere ilk kurşunu atarak şehitlik mertebesine ulaşan Gazeteci Hasan Tahsinin ardından Miralay Süleyman Fethi Bey, Kaymakam Dr. Şükrü Bey, Kolağası Hüseyin Necati Bey, Yüzbaşı Nazım Bey, Yüzbaşı Ahmet Bey, Doktor Fehmi Bey, Mülazım Faik Bey, Mümeyyiz Nadir Bey ve Mümeyyiz Ahmet Hamdi Beyler de şehitlik mertebesine ulaştılar.
Bu günlere ulaşmamızda gözünü kırpmadan vatan uğruna şehit olanların elbette yerleri büyüktür. Ancak Gazeteci Hasan Tahsin ilk kıvılcımdır, ilk kurşundur. Türk ulusunun tam bağımsızlık ve gerçek demokrasi yolundaki mücadelesi o ilk kurşunda, o ilk kurşunu sıkan yürekte vardı. Gazeteci Hasan Tahsinin istilacı güçlere İzmire girerken attığı ilk kurşun, yurdun dört bir yanından başka kurşunların atılmasına yol açtı, Kuvayi Basın mensupları Vatanı işgal etmek isteyen istilacı güçlere karşı ilk kurşunu sıkan kahraman şehidimiz Hasan Tahsinin bir gazeteci olmasından gurur duymaktadırlar ve de gurur duymaktayız. Bu gururu gerçek halk özgürlüğü olan, basın özgürlüğü içinde sürdürülmesini görmek istemekteyiz. Ama bugün maalesef basın özgürlüğü hiçe sayılmakta, basına gizli, dolaylı ve açık sansür uygulanmaktadır.
Bu dönemde Türkiye'nin siyasi, ekonomik, hukuki ve sosyal alanda yaşadığı sıkıntılar kadar kurum ve kuruluşların da aynı oranda çıkmazda ve sancılı olduğu bir gerçektir. Bunların en başında ne yazık ki, geçmişte dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen ama bugün her geçen gün yok edilmeye çalışılan basın gelmektedir. Basına her geçen gün artan siyasi baskılar, sindirme politikaları ve belli bir kulvara çekme uğraşları ne yazık ki beraberinde ciddi bir kamplaşmayı da getirmektedir. Bu şekliyle de demokratik yapımıza ciddi zararlar verilmektedir.. "Benden olmayana yaşam hakkı yok... Benim gibi düşünmeyen benden değil" zihniyetinin egemen kılınmak istendiği bir dönemde, meslek ilkelerine sırtını dayayan ve ülkenin laik, demokratik, Atatürkçü, hukuk ve sosyal devlet olmasından taviz vermeyen basın çalışanları sabırla direnç göstermektedir. Basın mensuplarına yönelik saldırıların yanı sıra haksız gözaltılar, tutuklamalar ise düşündürücü boyuta gelmiştir.
Kurtuluş savaşımızın ilk kurşunu ile zaferi müjdeleyen Şehit Gazeteci Hasan Tahsin ile arkadaşlarını minnet ve şükranla anarken, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün ve silah arkadaşlarının vatanımız için canını vermiş şehitlerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz."