SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Büyükşehir Bu Kadroyla mı?!

A- A+ PAYLAŞ

İsmet YALVAÇ

“Büyükşehir”, Malatya’nın “yılan hikayesi”ne dönüşmüş değişmez gündem maddelerinin en başında gelenlerden biriydi.

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayladığı yasanın Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra, Malatya, yasanın öngördüğü diğer 12 il ile birlikte büyükşehir statüsü kazandı.

Peki, uzun yılların beklentisi nihayet gerçekleşti diyebilir miyiz?

Miting alanlarında konuşulan, sözü verilen ve halkın beklediği büyükşehir bu muydu?

Bu sorulara ‘Evet’ cevabını vermek bir hayli zor.

Çünkü büyükşehir statüsü, yıllardır uygulandığı, konuşulduğu, beklendiği, doğrularının-yanlışlarının test edildiği ve birçok şehirde başarıyla uygulandığı haliyle değil, yasa yapıcılarının da neyi onayladıklarını, artılarını, eksilerini ve nasıl bir şehir idari yapılanması öngördüğünü çok analiz etmeden ve bilmeden onayladıkları yeni yasa ile karşı karşıyayız.

Yeni yasa ile öngörülen büyükşehir statüsü, Pergel Modeli’ni devre dışı bırakarak ilin tüm sınırlarını büyükşehir belediyesinin yetki ve sorumluluk alanı olarak tanımlıyor.

Bu nedenle, yeni büyükşehir modeli, bilinen ve alışılagelmiş büyükşehir uygulamalarında görülen bir statüye sahip olmadığından, tüm Türkiye gibi, Malatya için de “nasıl uygulanacağı” konusunu tartışmak gerekiyor.

İl Özel İdaresi’nin bu yasayla kaldırılması, oluşturulan “Büyükşehir Belediyesi”nin, kasaba ve köylerin de mahalleye dönüştürülmesiyle birlikte tüm ile hizmet götürmek durumunda olması, büyükşehir beklentisi “belki Battalgazi ve Yeşilyurt ilçeleri ile bunların il merkezine yakın beldelerinin bağlanması” ile oluşturulacak bir sınır olmaktan çıkıp, tüm ili kapsayacak duruma gelmesiyle birlikte akıllara gelen ilk soru, “hangi kadroyla?” oluyor.

Evet sormak gerekiyor: İktidar partisine mensup belediye olmanın tüm avantajlarına sahip olmasına karşın, Malatya’daki belediyecilik hizmetlerini kent merkezindeki birkaç cadde ve sokağın ötesine taşımak konusunda bugüne kadar başarılı bir sınav veremeyen mevcut belediyecilik anlayışı ve kadrosu ile artık mahalleye dönüştürülen 100 km ötedeki ücra bir köye hangi hizmeti, nasıl götüreceksiniz?

Kırsaldaki devlet hizmetlerinin en önemli taşıyıcısı olan İl Özel İdareleri’nin yeni yasa ile birlikte ortadan kaldırılması, bu kurumun yetki ve sorumluluklarının büyükşehir belediyesine devredilmesi, devletin bir bakıma yıllara dayanan tecrübesini yok ederek yeni bir deneme-yanılma sürecine doğru yelken açmasıdır.

İl Özel İdareleri’nin hizmet üretme yetenek ve tecrübesini kurumsal bir dağılmaya tabi tutarak, Malatya’nın  il geneline ulaştırılması gereken hizmetleri, bugün çevre mahallelere bile hizmet götürmek anlamında ciddi sorunları bulunan belediyecilik anlayışına devretmek, gelecekte bir hayli büyük sıkıntıların yaşanacağı konusunda güçlü işaretler veriyor.

Doğrudur, büyükşehir ile birlikte çok daha fazla paralarla daha büyük bütçeler oluşturulacak, idari ve teknik kadro genişletilecek, kaldırılan kurumlardan personel belediyelere devredilecek…

Ancak sorun daha fazla para, daha fazla kadro değil..

Mesele, yönetim anlayışıdır.

Mevcut belediyenin geleneksel yapısına, geçmiş ve halihazırdaki uygulamalara, sorunları saptama ve çözme yaklaşımına, kaynakları kullanım alışkanlığına, çok söylenmesine rağmen şeffaflıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan “kapalı yönetim” tercihine bakıldığında, bu yapının büyükşehirin iskeletini ve gövdesini oluşturmasından endişe duymamak mümkün değil.

5 kilometre yarı çapındaki bir alanda doğru düzgün bir hizmet planlaması yapamayan, yol yapım, düzenleme, kaldırım, alt yapı  çalışmalarını bir türlü sonuçlandıramayan, yanlış işlerini sorgulayamayan, “deneme- yanılma”yı  bir yöntem olarak kullandığını itiraf eden, hesabını veremeyen, meclisinde de böyle bir sorgulama ihtiyacı hissedilmediği görülen bir belediye yapısı mı, en uzak noktadaki yerleşim birimine, yasayla mahalle yapılan köye ya da mezraya hizmet götürecek?

Büyükşehir statüsünün bu daha önce hiç bilinmeyen,  ancak getirilen eleştiriler üzerine İstanbul ve Kocaeli örneği verilerek, buralarla somutlaştırılıp anlatılmak istenen şeklinin, bu iki ildeki durumla örneklendirilmesi elbette doğru bir yaklaşım değil.

Büyükşehir Belediyesi’ni oluşturacak kadrolar başta olmak üzere, buna katkı sağlayacak unsurların yeterliliği, ehliyeti, yeteneği konusunda ciddi kuşkularımız var. Hele mevcut potansiyele bakıldığında, endişe etmek de gerekiyor.

Görünen o ki, bu “Büyükşehir” yapısı epeyce sıkıntılı bir süreç olacak.

Siyaset kurumunun da, bu sıkıntıları çözmede yeterli olamayacağı mevcut örneklerle ortada.

AKP Milletvekili Öznur Çalık, bilinenden  ve uygulanandan tamamen farklı bir şekilde gündeme getirilip yasalaşan “Büyükşehir” konusuna, bu haliyle destek sağlamadıkları ve “eski sözlerininin yanında durmadıkları” için, “büyükşehir”i  en başta dillendiren ve yıllarca meclis kürsüsünde savunanları, bu tamamen bambaşka sonuca rağmen hedefine koymaktan geri durmuyor.

Aynı vekil, köy gezilerinde “prestij caddeleri, yolları” oluşturulacağı sözlerini çoktan vermeye başladı, zaten. Günde 20-30 bilemediniz 50 kişinin kullandığı, en fazla 3-5 aracın geçtiği köy yollarını milyonlar harcayarak Prestij Caddeleri’ne çevirme vaadi büyükşehir uygulamasından neyin anlaşıldığını, daha doğrusu kafa karışıklığının önemli göstergelerinden biridir.

Ayrıca, “Malatya Büyükşehir Belediyesi”nin oluşturulmasının ardından, merkezi de kapsayacak şekilde yeniden oluşturulan Yeşilyurt ve Battalgazi belediyelerinin merkezleri, bu ilçelerinin mevcut merkezleri olmayacak. Bu iki ilçe belediyesinin merkezi de, mevcut Malatya Belediyesi sınırları içerisine taşınacak.

İkiye bölünen; bu yapılırken, sosyoekonomik durum, gelişmişlik ve etnik yapının da, dahil edildiği ilçeye yakınlık- uzaklık gözetilmeden “ince bir şekilde” ayarlandığı gözlenen Malatya’da, bu durumlar ne kadar gerçekçi değerlendirilmiş, onu da zamanla göreceğiz.

‘Turgut Özal’ın hayaliydi’ gibi gerçeklere dayanmayan bir gerekçeyle pazarlanan büyükşehir statüsünün, Malatya’da gözle görülür bir heyecan ya da coşku yaratmadığının gözlenmesi de, Malatya’da gerçekte beklenen “büyükşehir”in bu olmadığını gösteriyor.

Bu konuda en çok konuşan olduğu için sözlerinden örnek verdiğimiz AKP Milletvekili Öznur Çalık’ın,geçtiğimiz günlerde çıkarılmasından dolayı ‘En mutlu’ olduğu yasanın 4+4+4 olarak bilinen eğitime dair yasayı söyleyip, büyükşehir yasasını es geçmesi, Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın Başbakana teşekkür mahiyetinde astırdığı birkaç afiş dışında bu şehirde büyükşehir statüsü kazanımına dair herhangi bir sevinç, coşku belirtisi olmaması da siyasilerin üzerinde düşünmesi gereken bir manzaradır.

(Bu yazı 10 Aralık 2012'de malatyahaber.com'da yayınlanmıştır)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız