- Rektörlüğü 8 Ağustos'ta devredecek olan Prof.Dr. Cemil Çelik, açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı
İnönü Üniversitesi Rektörlüğü sona eren Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik, “Üniversitemizi bir gurubun, hizibin, partinin, cemaatin üniversitesi yapmamak için ne lazımsa arkadaşlarımızla birlikte üzerimize düşen görevi yerine getirdik” dedi.
Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde bir araya gelen Rektör Çelik, 8 yıl boyunca yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgiler vererek, kendisine yöneltilen soruları cevapladı.
Çelik, “8 yıl dile kolay. İnsan ömrünü de düşündüğümüzde 41. yaşına giren bir üniversitenin yaşını da düşündüğünüzde 8 yıl önemli bir zaman dilimidir. Kendi suyunu içtiğim, ekmeğini yediğim, doğduğum, lise yıllarına kadar yaşadığım şehrimin üniversitesine hizmet etmek nasip oldu. Malumunuz olduğu üzere 8 Ağustos 2016 Pazartesi günü 8 yıldan beri yürüttüğüm İnönü Üniversitesi Rektörlüğü görevinden ayrılıyorum. 19 Temmuz 2016 günü sizlerle bir araya gelerek vedalaşmak ve son 8 yılda Üniversitemizde yaşanan gelişmeleri anlatmak istemiştim. Hatta davetiyelerimizi de sizlere göndermiştik. Fakat ülkemizin maruz kaldığı 15 Temmuz FETÖ/PDY darbe teşebbüsü nedeniyle o toplantıyı iptal etmek durumu hâsıl oldu. Kısmet bugüneymiş. Ülke olarak bir taraftan yaralarımızı sararken diğer yandan bireysel, toplumsal ve kurumsal hayatı da kendi kuralları içinde devam ettirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
“ÜNİVERSİTE OLARAK BU KONUDA SIKINTILAR YAŞADIK”
İnönü Üniversitesi’ni siyaset üstü tuttuklarını ifade eden Çelik, “Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en şiddetli kalkışmasıyla, bir terör örgütünün devlet yapılanması içerisindeki geldiği bir durumdan dolayı ülkemize yaşattığı bir anormal tabloyla karşılaştık. Çok şükür o tabloyu defettik. Umuyorum bundan sonra Türk Devletini yönetenlerin bu tip yapılanmalara sadece bu yapılanmalara değil, Her türlü devlet ve millet iradesinin dışında özellikle millet iradesinin dışında topluma nizamat vermek ve devleti kontrole almak isteyen güçlere karşı daha uyanık, cesur ve daha üzerimize düşeni yaparız. Üniversite olarak bu konuda sıkıntılar yaşadığımızı ifade etmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti üniversiteleri içerisinde bu tip yapılanmalara en az prim veren üniversitelerden bir tanesiyiz. Genel olarak baktığınızda bunu rahatlıkla çıkartabilir, anlayabilirsiniz. Ama şunu da ifade etmek istiyorum; bugün devletimizi idare eden kurumlarımızın, siyasi partilerimizin ve ülkeye sahip çıkmak isteyen insanlarımızın geldiği bugün ki nokta neyse 8 yıl öncede biz bu noktada bu üniversiteyi idare ettik. Siyaset üstü tuttuk. Üniversitemizi bir gurubun, hizibin, partinin, cemaatin üniversitesi yapmamak için ne lazımsa arkadaşlarımızla birlikte üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Devlet ve millet bilinci budur. Devlet ve millet anlayışı budur. Bundan sonrada Türkiye Cumhuriyeti üniversiteleri umuyorum ki bu tip kalkışmalara izin vermez, bu tip yapılanmalara izin vermez. Biz üzerimize düşeni bu kısa zaman içerisinde yaptık. Yarım olan işlerimizi ise bizden sonra göreve gelecek olana arkadaşlarımız takip edecekler. Umuyorum aynı mihman üzerine üniversitenin, ülkenin bütünlüğü, devletin menfaati ve bekasıyla ilgili konularda ödün vermeden üzerlerine düşeni yerine getireceklerdir. Bu vesileyle Pazartesi günü saat 09.00’da görevi teslim edeceğim Prof. Dr. Ahmet Kızılay’a da başarılar diliyorum. Mahkeme kadıya mülk değildir. Zamanı gelen görevini bir başkasına devredecektir. Yeni gelende aynı bilinçle bulunduğu kurumu daha ileriye taşımak için gayret edecektir. Ben böyle ümit ediyorum. Bizden sonra arkadaşlarımız bizim yaptıklarımızdan daha güzel şeyler yaparak Malatya’ya, ülkemize, bilime, dünya bilimine katkıda bulunan bir üniversite olma yolunda üzerlerine düşeni yerine getirirler” şeklinde konuştu.
REKTÖR ÇELİK, YAPTIKLARI HİZMETLERLE İLGİLİ BİLGİLER VERDİ
Rektör Çelik, 8 yılda yaptıkları çalışmalar ve hizmetlerle ilgili bilgiler verdi.
Çelik, “Bildiğiniz üzere, İnönü Üniversitesi, 2016 yılı itibarıyla hem fizikî altyapısını hem de akademik yapılanmasını büyük oranda tamamlayarak olgunluk yaşında ve uluslararası tanınırlığı her geçen gün daha da artan bir üniversite konumuna geldi. Üniversitemizin, bugün itibarıyla 14 fakültesi, 5 enstitüsü, 1 devlet konservatuarı, 3 yüksekokulu, 12 meslek yüksekokulu, 23 araştırma ve uygulama merkezi bulunuyor. 2008 yılında yaklaşık 400 olan öğretim üyesi sayısı, 2016 yılında 800’ü buldu. Sekiz yıl önce 17 binlerde olan öğrenci sayımız 41 bin 500’e yükseldi. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin sayısı 3 bin, yabancı uyruklu öğrencilerimizin sayısı bin 200 olmuştur. Üniversitemizin bugüne kadar mezun ettiği öğrenci sayısı da 100 bini geçmiş bulunuyor. Gerek fizikî altyapı gerekse akademik yapılanma anlamında Üniversitemizin son 8 yıl içinde gerçekleştirdikleri, sizler de takdir edersiniz ki, önceki 33 yılda gerçekleştirilenlerden daha fazladır. Teknopark yaptık. Bu Teknopark’ın bütün yükünün yüzde 55’i Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın, yüzde 50’u üniversitenin, geriye kalan yüzde 13’lük kısmı ise şehrin diğer paydaşları tarafından tamamlandı. Ama bunun içinin doldurulması lazım. Hem üniversite hem de şehir tarafından buranın tamamlanması, içinin doldurulması lazım. Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santralini yaptık. Enerji sektöründe enerji ödülünü aldık ama Malatyalılar bu kadar büyük bir şeyi görmedi. Üstelik öz gelirlerimizle yaptık” dedi.
“ÖNEMLİ OLAN ÖĞRETİM ÜYELERİNİN BELLİ BİR KALİTE, BİLİMSEL EDEBE, DÜZEYE GETİRİLESİDİR”
Öğretim üyelerinin belli bir kaliteye, belli bire bilimsel edebe, belli bir düzeye getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Çelik, “Barcelona’nın teknik direktörünü Malatyaspor’a teknik direktör olarak alsak ve oyuncularda mevcut Malatyaspor’un oyuncuları olsa, Türkiye’nin değişik yerlerinden oyuncular almış olsak, ne kadar katkıda bulunabilir? Asıl önemli olan oyuncuların yani öğretim üyelerinin belli bir kaliteye, belli bire bilimsel edebe, belli bir düzeye getirilmesidir. Umuyorum bundan sonra üniversiteler, bugün içinde bulunduğumuz buy sıkıntılar halledildikten sonra bu anlamda problem çözen devletin kurumları olur. Eğer bu ülkede sosyal bilimler, fen bilimleri, tıp bilimlerindeki araştırmalarımızla topluma öncülük etsek, siyaset kurumu başta olmak üzere ciddi raporlar, bilgiler, doneler ortaya koysak, devlette daha iyi, daha donanımlı olarak idare edilir. Siyasetçinin de, devleti temsil eden insanlarında işini kolaylaştırmış olacağız. Umuyorum bundan sonra bu şekilde yolumuza devam ederiz” ifadelerini kullandı.
“ÜNİVERSİTE’NİN HALKLA İÇ İÇE OLMASI BUDUR”
Çelik, önemli sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirdiklerini ve bu projelerin Türkiye’ye örnek olduğunu kaydederek, “Hastane oteli önemli bir sosyal sorumluluk projesiydi. Burada kalanların yüzde 30’u ücret ödemiyor. Kahvaltı veriyoruz, akşam çorba saati var. Yine üniversitede açtığımız yemek evinde parasız olarak üniversitenin çıkardığı yemeği veriyoruz. Buranın altında birde hayır mağazası var. Duyarlı işadamlarımızın gönderdikleri eşyalar, ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor. Bazen konuşuluyor ‘üniversite halkla nasıl bir ilişkide.’ Benim anladığım işte üniversitenin halkla iç içe olması budur. Yoksa bir siyasi partiyle üniversiteyi idare etmesi değildir. Her gün 150-200 kişi buradan hizmet alıyor. Ama bunu yaparken Malatya Büyükşehir Belediyesi, MİAD ve üniversitenin yaptığı en büyük hizmettir. Bu Türkiye’ye model oldu. Sosyal sorumluluk projelerini bizden örnek alarak yapmaya başladılar” şeklinde konuştu.
“ÜNİVERSİTEDE 3 YERDE CUMA NAMAZI KILINIYOR”
‘Üniversitede cami yok’ iddialarının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Çelik, “Üniversitenin bir camisi vardı ve 20 yıldır hantaldı. Bekledim ki Malatyalılar bunu yapsın. Çünkü Malatyalılar konuşmada, birbirimize ayet, hadis okumada üstümüze yoktur. Baktım olmuyor, Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüştük, destek aldık. Malatya’nın cemaat kapasitesi en yüksek olan camisi oldu. Halen birileri ‘üniversitede cami yok’ diye gazetelere yazıyor. Üniversitede 3 yerde Cuma namazı kılınıyor. Elazığ tarafında askeriyeden aldığımız yeri de cami yeri olarak ayırdık. Eğer bir hayırsever varsa yapsınlar, oradan geçen insanlarımızda camiden istifade ederler. İşin lafıyla değil, ihtiyaç mıdır değil midir, onu göz önünde bulundurarak yapmak lazım” dedi.
“TÖTM SAĞLIK TURİZMİ AÇISINDAN CAZİBE MERKEZİ OLACAKTIR”
Turgut Özal Tıp Merkezi’nin gelecekte sağlık turizmi açısından bir cazibe merkezi olacağını dile getiren Çelik, şunları söyledi: “Üniversitemizin akademik hastanesi olan Turgut Özal Tıp Merkezi’nin yatak sayısı 8 yıl önce 700’lerdeydi. Bugün bu sayı, 160’ı Karaciğer Nakli Hastanesinde olmak üzere bin 300’lere yükselmiş bulunuyor. Yoğun bakım yatak sayısı da 120’den 300’lere çıktı. Bu yıl inşaatı başlayacak olan Onkoloji Hastanesi bittiğinde ise Tıp Merkezimizin toplam yatak sayısı 1500’leri bulacak. Turgut Özal Tıp Merkezi, yaptığı nitelikli sağlık hizmetleriyle hem bölgemiz hem de çevremizdeki diğer ülkeler açısından önemli bir konuma geldiği için gelecekte sağlık turizmi açısından bir cazibe merkezi olacaktır.”
“KENDİ ÖZ KAYNAKLARIMIZLA GÜNEŞ SANTRALİNİ KURDUK”
Çelik, İnönü Üniversitesi’nin sosyal sorumluluk projelerine ve çevreci yatırımlara önem ve öncelik veren bir üniversite olmayı da başardığını ifade ederek, “ Bu bağlamda; konseptleri birbirinden farklı 200yataklı Hasta Yakınları Oteli, 110 yataklı Kalegöl Otel ve 45 yataklı Kampüs Otel ile hizmet verilmektedir. Ayrıca Merkez Kampüs ve diğer yerleşkelerin ağaçlandırılmasına da bu dönemde hız verildi. 8 yılda çoğu 2 metre yüksekliğinde yaklaşık 100.000 fidan ile toplam 150.000 badem ve meşe palamudu toprakla buluşturuldu. Merkez Kampüs ve diğer yerleşkelerimiz, engelsiz kampüs hüviyetine de kavuşturuldu. Ülkemizde ilk kez bir üniversite 5.3 MW kapasiteli bir güneş santralini kendi öz gelirleriyle kurarak ülkemize model oldu. Turgut Özal Tıp Merkezi’nin ihtiyacı olan enerjinin1/3’ünü bu santral karşılıyor. Meslek yüksekokullarımızı, adlarını taşıdıkları ilçelerde yaptırdığımız binalara taşıyarak ilçelerimizin gelişmesine katkı sağlayacak süreci tamamladık. Malatya’ya kazandırdığımız Teknopark ile de üniversite-sanayi işbirliğinin temellerini attık. Dönemimizde gerçekleştirilen projelerin yüzde 70’i Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin, yüzde 23’ü İnönü Üniversitesinin, yüzde 7’si ise hayırsever hemşerilerimizin sağladığı desteklerle gerçekleştirildi. Öğretim elemanlarımız arasında proje hazırlama ve patent kültürünün gelişmesi için bu dönemde yoğun çaba sarf edildi. BAP ve TÜBİTAK destekli proje sayısında artışlar yaşandığı gibi, yayın sayısı ve kalitesinde de yükselme oldu. Üniversitemizin bilimsel dergi sayısı ise bugün itibarıyla 8 olmuştur. Ayrıca Üniversitenin uluslararası bilimsel işbirlikleri artırıldı ve yabancı uyruklu öğrenci kabulüne başlandı. Üniversitemiz, bu dönemde hızla normalleşerek ülkemizin en huzurlu üniversitelerinden biri hâline geldi. İnönü Üniversitesi, akademik duruşundan ödün vermeden toplumla barışık olmayı başarmış ve önemli katkılarda bulunmuştur” diye konuştu.
“KALEGÖL OTEL MALATYA VE BÖLGEMİZ İÇİN PRESTİJ OLDU”
Kalegöl otelin Malatya ve bölge için prestijli bir proje olduğuna değinen Rektör Cemil Çelik, “Buraya gelenlerin yarısında çoğu Elazığlı. Elazığ’daki Fırat Üniversitesi öğretim üyeleri bizden daha çok buradan faydalanıyor. Bu sene ikinci senesi ve şehirdeki birçok otelin doluluk oranının üzerinde yer alıyor. Hafta sonları 250-300 kişi burada kahvaltı yapıyor. Bunun yanında su sporları merkezi de yaptık. İki yıl sonra randevusuz burası konaklama ve restoran hizmetlerini kabul etmeyecek. Ama birçok adam bunu Valimizin Yama Dağı’nda yaptığı tesisle karşılaştırdı. Yama Dağı’danki 6 senedir devam ediyor ve orada dağın tepesinde otel olması mümkün değil. Otel tabanda olur. Yazlık evler olabilirdi. Kayak bir zengin sporu. Parası olan adam Kartalkaya’ya, Erciyes’e, Sarıkamış’a gider. Niye benimde doğduğum topraklar olan Yama Dağı’na gelsin? Yama Dağı’na temiz hava almak için, ayran içmek için, cirit ve tura oyununu izlemek için gelir. Kalegöl otelin yanında Su Sporları Merkezi yaptık. Burası tamamlandığında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Su Sporlarıyla ilgili eğitim merkezi olacak” dedi.
“SENATOMUZ; DEVLETİN, MİLLETİN VE MEVCUT SİYASİ İRADENİN YANINDA YER ALDIĞINI AÇIKLAMIŞTIR”
Çelik, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimini kınayarak, şunları ifade etti:
“Sinsi ve hain yöntemlerle devletimizin ve milletimizin içine sızarak tarihimizin hiçbir döneminde görülmemiş farklılık ve büyüklükte bir ihaneti örgütleyen FETÖ/PDY, 15 Temmuz gecesi, doğrudan devletimizi ve milletimizi hedef almış, devletimizin en güzide ve en stratejik kurumlarına, milletimizin en önemli değerlerine ve siyasi iradesine alçakça saldırmıştır. Devletsizliğin ne demek olduğunu bazı bölge ülkelerindeki duruma bakarak bizzat tecrübe eden aziz milletimiz, bu saldırı karşısında, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek canı pahasına sahip çıktığı devletini, siyasi iradesini ve geleceğini, FETÖ/PDY’nin bu darbeci hainlerine ve teröristlerine teslim etmemiştir. Üniversitemiz de aynı gecenin sabah erken saatlerinde Senato’yu toplayarak devletin, milletin ve mevcut siyasi iradenin yanında yer aldığını kamuoyuna açıklamıştır. Söz konusu terör örgütü ile iltisaklı unsurların kamu kurumlarından temizlenmesi amacıyla devletimizin yürüttüğü çalışmalar kapsamında, İnönü Üniversitesinde de soruşturma başlatılmış olup, kararlılıkla sürdürülmektedir. Üniversitemizin yeni yönetiminin de, aynı duyarlılık ve kararlılık içinde, kurumumuzu FETÖ/PDY ile iltisaklı unsurlardan arındırma konusunun takipçisi olacağına yürekten inanıyorum. Milletimizin darbe teşebbüsüne karşı verdiği kutlu mücadelede, devletimizin istiklâli ve ülkemizin istikbali için gözünü kırpmadan hayatlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.”
“ÇİZGİM NEYSE OYUM, KİMSE GİBİ DÖNEK OLMADIM”
Çelik, FETÖ/PDY'yle suçlanan ve yurt dışında bulunan Emre Uslu ve Önder Aytaç'ın bir milletvekili (AKP'li Mustafa Şahin olduğu iddia ediliyordu) aracılığıyla, İnönü Üniversitesi'ne alınmaları yönünde istekte bulunulduğu ve kendisinin bunu kabul etmediği yolundaki iddiaların sorulması üzerine, 20 yaşından beri çizgisinden sapmadığını ifade ederek, “Şuan içerisinde bulunduğumuz konjonktür buna uygun değil. Ben şunu biliyorum ki, bu tip dönemlerde kendi altyapısı yeterli olmayıp da, konjonktürden yararlanmak isteyen insanlar, puan kazanmak isteyen insanlar değişik manipülatif işlere girişirler. Bununla ilgili devlet bana bilgi sorarsa, ben o konuyla ilgili bilgi veririm. 2009 yılında bu üniversiteye Emre Uslu denilen adamı almadım. Devlet adamlığı da, bilim adamlığı da budur. Ben bu adamı almadığım dönemde, onun arkadaşı olup, şuan yurt dışında olan bir başkasını buraya getirip, partinin toplantılarında konuşturdular ve bir gazetede o gün benim ‘Ergenekoncu’ olduğumu, ‘karanlık güçlerin adamı’ olduğumu söylediler. Her dönem değiştiğinde beni farklı şeylerle itham ettiler. Bir dönem ‘ başörtüsü düşmanı’, bir dönem ‘paralelcileri koruyan.’ Ben, 20 yaşından beri çizgim neyse oyum. Kimse gibi dönek olmadım. Devlete düşman olmadım. ‘Bu ülkeye vergi verilmez’ demedim. Bu ülkede oy kullananlar, 'oy kullanmak haramdır' çizgisinden geldi. Ama benim devlet edebim bugüne kadar bunları kamuoyuyla paylaşmaya el vermediği için bu konuların hiç birisine girmedim ” diye konuştu.
MİLLETVEKİLİ ŞAHİN: "KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİL.."
Bu arada, rektöre Uslu ve Aytaç için ricada bulunduğu öne sürülen AKP Milletvekili Mustafa Şahin, bunun kesinlikle gerçek dışı olduğunu söyledi.
Şahin, yaptığı açıklamada, "Ben haberde adı gecen Emre Uslu'yu tanımam. Rektörlüğe de böyle bir isteğim olmamıştır. İddiada bulunanlar bunu ispatlamak durumundadır. Aksi durumda yalancıdır , müfteridir. Böyle bir isteğimiz olduğunu ispatlasınlar, milletvekillğini bırakırım."dedi.
Selahattin GÖKATALAY, Ferdi DURDU- Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com