Malatya'da 2 ay önce dünyaya gelen ve doğuştan gırtlak perdelenmesi (nefes alamama) teşhisi konulan Dicle bebek yaşam mücadelesi veriyor. Anne Derya Kaplan, ''Yardım istiyorum, çocuğumun hastalığına çare bulunsun'' dedi.
Derya Kaplan Malatya'da iki ay önce doğum yaparak Dicle Şevval Kaplan'ı dünyaya getirdi. Ancak Dicle bebek doğuştan gırtlak perdelenmesi (nefes alamama) teşhisiyle hayata gözlerini açtı. Doğumundan itibaren Turgut Özal Tıp Merkezi'nde solunum cihazıyla yaşama tutunmaya çalışan bebeğin ailesi kızlarının bir an önce sağlığına kavuşması için yardım bekliyor.
Kaplan çiftinin ikinci çocuğu olan Dicle Şevval isimli bebeğe nefes alamadığı için İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde solunum cihazı takıldı. Böylelikle nefes alabilen Dicle, tedavisinin devam etmesi gerektiği belirtilerek yoğun bakıma alındı.
Anne Derya Kaplan doğduğu günden beri hastanede olan bebeğin tedavisi için Malatya'dan Ankara'ya yönlendirildiklerini, fakat umutla geldikleri Ankara'da da herhangi bir çözüm bulunamadan tekrar geri gönderilmek istediklerini kaydederek, '' Dicle Şevval doğuştan gırtlakta perdelenme sorunuyla dünyaya geldi. Malatya'da doğumdan sonra doktorlar kızımın gırtlağında perde olduğunu, nefes alamadığını fark ettiler. Orada entübe edildi. Daha sonra Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Eğitim Araştırma Hastanesine sevk ettiler. 36 saat sonra kızıma kanül takıldı. İlk açıklama, 'Kızınızın gırtlağında perdelenme var. Bu gırtlak yapısında gelişim olmamasından kaynaklı bir olay. Bu dünyada görülmüş üçüncü bir vaka. Daha önceki iki kişi vefat etmiş. Sizde de çocukta iğne deliği kadar çocukta bir delik tespit edildi. Ondan entübe edilerek çocuğunuz kurtuldu. İki ay sonra bir ameliyat geçirecek. Bundan sonra kızınızı bir ameliyat edeceğiz. Türkiye'de ilk def rastlanan bir durum da olsa ameliyat edeceğiz. Size sağlıklı bir şekilde üçüncü ayda teslim edeceğiz' şeklinde oldu. İlk kanülden sonra tıkanmalar devam etti. Malatya'da yoğun bakımda yattı. Çocuk aspire edileceği zaman tıkanıyor, simsiyah oluyor, ağzı köpürüyor. Orada çırpındığı zaman ben bir anne olarak çok kötü oluyordum'' ifadelerini kullandı.
''Ben çocuğuma iğne batmasından korkarken bana aspire edeceğimi söylüyorlar''
Dicle bebeğe daha sonra ikinci bir kanül takıldığını kaydeden Kaplan şöyle devam etti:
''İkinci bir kanül takıldı. Daha sonra bir doktor buldum ve çocuğumu ameliyat edip etmeyeceğini sordum. Doktor ise, 'Ameliyat çok riskli olduğu için bunu yapmaktan vazgeçtik. Çocuğunuzu ameliyat edecek doktor bulmakta da zorluk çekiyoruz' dedi. Bunun üzerine bende haber kanallarına çıkıp doktor bulayım dedim. Sonuçta çocuğumun ölmesini istemiyorum. Kanallara çıktıktan sonra Sağlık Bakanlığı araya girdi. Çocuğun ameliyatın yapacak doktorun bulunduğu söylendi. Ankara'ya göndereceklerini söylediler. Bir umutla geldik. Normalde çocuğumun solunum sıkıntısı omasına rağmen bir uçakla bile buraya gelemedik. Kara yoluyla 10 saatte geldim. En az yüz defa çocuğum tıkandı. Buraya ilk geldiğimde yoğun bakımdaki doktorlarla görüştüm ve bunun ilk defa görülen bir vaka olduğunu söylediler. Çocuğun bir ömür boyu böyle yaşayacağı söylendi. Daha sonra Tanıl Kendir hocayı gördüm. Tanıl Bey de bebeğim küçük olduğunu ve belki ilerde bir ameliyatla kurtarılabileceğini söyledi. İbn-i Sina'dan Kürşat Bey'le görüştüm. O da ameliyatı yapacağını söyledi. Kızımız artık kurtulacak dedik. Salı günü İbn-i Sina'da çocuğumu aldılar ve Kürşat Gökçen bünyesinde bir ameliyat oldu. İstenilen olmamış denildi. Bu saatten sonra eve dönüş nasıl yapılır onu göstereceğiz dediler. Benim çocuğum daha ufacık bir bebek. Malatya'daki hastanede çocuğumun ses tellerinin olduğu ve iki ay sonra ameliyat edildiğinde sorunun çözüleceği söylendi. Buraya geldiğimizdeyse çocuğun ses tellerinin yapışık olduğu veya Malatya'da bir şeyler yapılmış dedi. Eşim de ben de atanmış kişiler değiliz. Öyle olsaydık yurt dışında başka arayışlarda olurduk. Net hiçbir şey yok. Çocuk aspire edilirken o kadar zor bir şey ki. Ben çocuğuma iğne batmasından korkarken bana aspire edeceğimi söylüyorlar".
Ankara'ya umutla geldiklerini fakat hayal kırıklığı yaşayarak geri gideceklerini belirten Kaplan, ''Bir umutla geldiğim yerden umutsuzlukla gidiyorum. Malatya'da çocuğumun ses tellerinin olduğu söylenirken, burada olmadığı hatta bir ömür konuşamayacağı söyleniyor. Herkes anne baba derken, benim çocuğum anne baba diyemeyecek şu durumda. Çocuğum hala oksijene bağlı. Gözlerini çok nadir açıyor. Hala oksijene bağlı olan bir çocuğun eve gidip tedavi edilmesi isteniyor. Ben ne yapacağım? Çocuğumun iyileşmesini istiyorum. Çocuğumun hastalığına çare bulunsun. İmkanım olsa size niye yalvarayım. Çaresizlik bu kadar kötü bir şey. Bizim istediğimiz çocuğumuza bir umut, bir tedavi" şeklinde konuştu.
Ankara, iha