SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Çok Yadırgadım"

0
Güncellendi - 2016-01-08 16:30:48
A- A+ PAYLAŞ

* CHP'li Ağbaba, Cem evlerinin masraflarının yerel yönetimler tarafından karşılanması amacıyla hukuk mücadelesi başlatacaklarını söyledi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e, 'Sen bir taraftan Alevilerin vergileriyle kırmızı Mercedes'e bineceksin, onunla kırmızı ışıkta geçeceksin, o kırmızı çizgin olmayacak. Alevilerin ödediği vergilerle her türlü imkanı kullanacaksın bu senin kırmızı çizgin olmayacak. Alevilere geldiğinde, 'cem evleri benim kırmızı çizgim' diyeceksin" dedi.

Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel Merkezi'ni ziyaret eden Ağbaba, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in 64. Hükümet Programı’nda yer alan, 'cem evlerine hukuki statü verilmesi'ne 'cem evlerinin caminin alternatifi, başka bir inancın mabedi gibi gösterilmesi kırmızı çizgimizdir' yorumunu sert bir dille eleştirdi.

"Cem evleriyle ilgili açıklama yapmasını çok yadırgadım"

Ağbaba, "Diyanet İşleri Başkanı 'Cem evleri bizim kırmızı çizgimizdir' diye bir açıklama yaptı. Türkiye'de bölgemizde ve dünyada çok önemli olaylar oluyor. Diyanet İşleri Başkanı'nı direkt ilgilendiren konularda açıklama yapmazken, cem evleriyle ilgili açıklama yapmasını çok yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Ortadoğu'nun bütün coğrafyasında Müslümanlar birbirlerini kesiyorlar, farklı inançlardan oldukları için birbirlerini öldürüyorlar. IŞİD, 10-13 yaşındaki çocukların mezheplerinden dolayı ciğerlerini söküyor. İnsanlar binaların üzerinden atılıyor. Kimisi Kürt, kimisi Ezidi, kimisi Şii, kimisi farklı bir inançtan, farklı bir mezhepten olduğu için IŞİD bu coğrafyada insanları katlediyor. Diyanet İşleri Başkanı'nın bununla ilgili açıklamasını duyamıyoruz. Acaba IŞİD ile ilgili bir kırmızı çizgisi var mı, merak ediyoruz" diye konuştu.

"Hukuk mücadelesi başlatacağız"

Cem evlerinin masraflarının yerel yönetimler tarafından karşılanması amacıyla hukuk mücadelesi başlatacaklarını kaydeden Ağbaba, "Önümüzdeki dönemde bir hukuk mücadelesi başlatacağız. Hem Malatya'da hem Türkiye'nin her yerinde cem evlerinin masraflarını yerel yönetimler, nasıl ki diğer ibadethanelere yapıyorsa, Kilise'si, Havra'sı, Cami'sine ne yapıyorsa, cem evlerine aynı şeyi yapmalıdır" ifadelerini kullandı.

"İsrail devleti bizim dostumuz değildir"

Ağbaba, Cuma namazı izni genelgesi ile ilgili de bir değerlendirme de bulundu.

'Herkes özgürce namazını da kılmalı, Cuma namazına da gitmeli' diyen Ağbaba, şunları söyledi:

"Geçtiğimiz günlerde Başbakan bir açıklama yaptı. Cuma namazıyla ilgili bir genelge yayınlandı. Hiç kimsenin ibadetinin engellenmesi taraftarı değiliz. Herkes özgürce namazını da kılmalı, Cuma namazına da gitmeli. Konumu ne olursa olsun Cuma namazına gidilmeli. Türkiye'de aslında böyle bir problem yoktu. Cuma namazıyla ilgili bir genelge tartışmasının altında yatan gerçek; geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı'nın 'İsrail'e muhtacız' demesidir. İsrail'e yıllardan beri 'İsrail devleti bizim düşmanımızdır. Onlarla barışmayız. Asla onlarla bir araya gelmeyiz" diyen AKP bir taraftan çark ederek, 'İsrail devleti bizim dostumuzdur. İsrail halkı bizim dostumuzdur' diyor. İslami vakıflara, derneklere, bu konuda öne çıkmış insanlara seslenmek istiyorum; AKP'nin düşüncesiyle ilgili bir söz söyleyecek misiniz? Örneğin bu sözü Cumhuriyet Halk Partili bir üye 'İsrail devleti bizim dostumuzdur' deseydi, ne tür tepki gösterirdiniz? Bu konudaki düşüncelerini merak ediyorum. Buradan söylemek istiyorum, İsrail devleti bizim dostumuz değildir. AKP'nin dostu olabilir, Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan'ın dostu olabilir ama İsrail devleti bizim dostumuz değildir. İsrail halkı tabi ki bizim dostumuzdur. Bugün masum Filistinlileri katleden hiç kimse bizim dostumuz olamaz. Cuma namazıyla ilgili problem yoktu. İnsanlar, memurlar gayet rahat Cuma namazına gidebiliyordu. Cumhurbaşkanı, 'İsrail'e ihtiyacımız var' dedi. Bu ihtiyaç nasıl doğdu? Niye ihtiyaç duyuyorsun? Tamamen burada manipüle etmek için, bunu görmezden gelmek için, yoksul, inanmış, inancını yaşayan samimi insanların inancını kullanmak için böyle bir manevra yaptıklarını düşüyoruz."

"Bizim kimseye bir zararımız yok"

Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel Merkezi Genel Başkanı Hasan Meşeli ise, "Bizim kimseye bir zararımız yok" dedi.

Meşeli, Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel Merkezi'ni herkesin iyi tanıdığını ifade ederek, "İşte buyurun 75 metre yanımızda Buhara Camisi var. Bizim Buhara Cami teşkilatına, cami cemaatine ne zararımız var? Onlarda buraya geliyor, bizden de oraya gidenler var. Cami'de ibadet eden 'Amin' der, Alevi'de burada ibadet eder 'Allah Allah' der. İkisi de aynı kapıya çıkıyor. O bakımdan Diyanet İşleri Başkanımızın bu talihsiz konuşması son derece yersizdir. 35 tane devletin bir araya gelerek Şii'lere, Alevi'lere karşı böyle bir tavır almaları, inanın Türkiye'deki Alevileri üzmektedir. Biz bundan büyük bir üzüntü duyuyoruz" şeklinde konuştu.

"Başbakan bana söz verdi"

Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel Merkezi'nin temelini zamanın 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in attığını anımsatan Meşeli, "2 Cumhurbaşkanı, 3 Başbakan, Malatya Valilerimiz, belediye başkanlarımız, sayın Veli Ağbaba, rahmetli Mevlüt Aslanoğlu yardım etti. Belediye Başkanı Mehmet Yaşar Çerçi yardım etti. Bizim bugüne kadar Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel Merkezi olarak bir Sünni kardeşimize bir zararımız olmuş mudur? O bakımdan devlet büyüklerimiz bu konuda gerçekleri görmeli, Alevilerin devletin birinci sınıf vatandaşı olduğunu anlamaları, bu cem evlerine Başbakanımız söz verdiği halde ortaya bir laf atarak, maalesef burada hafızalarda derin istihfaflar yaratılıyor ve Aleviler üzülüyor. İnşallah bu üzüntü sevi ve muhabbete döner. Sözlerinde dururlar. Başbakan bana söz verdi. 22 Ağustos Çankaya Köşkü'nden bana 'Sayın Başkanım biz geç kaldık. Ben, 1 Kasım seçimlerinde ister kazanalım, isterse koalisyon olsun ben Başbakan seçildiğim taktirde Alevilerin bu sorununu çözeceğim' dedi. Öyleyse Diyanet İşleri Başkanımızın bu talihsiz demeci ne? Altında ne yatıyor? İnşallah düzelir" ifadelerini kullandı.

"Kaygı ve üzüntü duyuyoruz"

Meşeli, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in yaptığı açıklamanın kendilerini hüsrana uğrattığını kaydederek, şunları söyledi:

"Türkiye'miz maalesef büyük bir süreçten geçmekte. Sosyal içtimai dengesizliklerle karşı karşıya kalmakta. Ortadoğu'da cereyan eden olaylar mezhepsel bir konuma getirildiği ve Türkiye'deki milyonlarca kitleyi oluşturan biz Alevileri büyük bir endişe içerisine maalesef sokmaktadır. Biz, Alevi çalıştayı olaraktan daha önceden Alevilere hükümet tarafından bazı haklar tanınacağını bildirmelerine rağmen, hükümet programlarına almalarına rağmen ne hazin ve garip bir tecellidir ki, maalesef Diyanet İşleri Başkanımız durup dururken 'cem evleri bizim kırmızı çizgimizdir' demesi yine Alevileri büyük bir hüsrana uğratmaktadır. Bundan büyük bir kaygı ve üzüntü duyduğumuzu da belirtmek istiyoruz."

"Alevilerin özerklik, otonom, eyalet sistemi istediğini ben duymadım"

Meşeli, Alevilerin özerklik, otonom, eyalet sistemi istemediğini ifade ederek, "Aleviler olarak laik sosyal hukuk devlet kavramlarına, aziz Atatürk'ümüzün devrim ve ilkelerine son derece de bağlı olduğumuz bilinen bir gerçektir. Biz Aleviler, bir hak elde etmek için, devletin askerini, polisini biz öldürmedik. Cem evleri yapılsın diye insanları öldürtmedik, onların kanına girmedik. Yine birileri gibi devleti bölmek için özerlikmiş, otonommuş, eyalet sistemi gibi böyle bir tavrımız yok. Alevilerin özerklikmiş, otonom, eyalet sistemi istediğini ben duymadım" dedi.

Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

1 yorum yapılmış

  • Yasin (8 yıl önce)
    Arkadas, Caminin, cemevinin, kilisenin kısacası ibadethanelerin gider ve masraflarını o inancın cemaati karşılasın. Bizim köyde 2 tane cami var, Toplasan 30 tane kılan yok. İsraf haram diyoruz, İsrafın alasını yapıyoruz. Bizden olmaz arkadaş...
    0
    0
    Yanıtla