SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Nüfusumuzu Artırmak İçin Bir Dizi Önlem Aldık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nüfusumuzu artırmak için bir dizi önlem aldık uygulamaya başladık ancak meselenin maddi teşviklerin ötesinde bir medeniyet tasavvuru olduğunu unutmamalıyız." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) 5. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Genel Kurul'un ülkeye, millete ve kadınlar için hayırlara vesile olmasını diledi.

Kuruluşundan bugüne KADEM çatısı altında kadın haklarının korunması ve demokrasinin güçlendirilmesine emek verenlere teşekkür eden Erdoğan, Genel Kurul'da görevini devreden Saliha Okur Gümrükçüoğlu ve yönetim kurulu üyelerine bugüne kadarki çalışmaları, mücadeleleri ve fedakarlıkları için şükran sundu.

Erdoğan, KADEM Başkanlığını devralan Canan Sarı'ya ve yönetim kurulu üyelerine Allah'tan üstün başarılar niyaz ederek, "Hep olduğu gibi bundan sonra da 'hayra destek, şerre engel olmaya matuf' tüm çabalarınızda yanınızda olmayı, sizlere her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.

Vakfın ülkenin iki önemli meselesini aynı çatı altında buluşturarak, konunun aslında insanın bizatihi kendisi olduğunu ortaya koymak suretiyle hayırlı bir görevi yerine getirdiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Fıtraten kadın ve erkekten oluşan insanı ayrıştırarak birbirine rakip ve hatta düşman yapma, birbiriyle çatıştırma zihniyeti bizim medeniyetimize ait değildir. Kadını ve erkeği karşı karşıya getiren anlayış asırlarca yönünü şaşırmış bir vaziyette insanlığa en karanlık deneyimleri yaşatan Batı'ya aittir. Bu müflis ve müfsit zihniyet daha 1-2 asır öncesine, hatta 1960'lı, 1970'li yıllara kadar devam eden utanç tablolarını örtmek için kendine sahte bir tarih inşa etmeyi başarmıştır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak bu sahte ama parıltılı, içinde istismarı barındıran, "hak, özgürlük, eşitlik" ambalajıyla reklamı yapılan çarpık demokrasi anlayışının albenisine uzunca süre kapıldıklarını kaydetti.

Bunun da sıkıntılarını çok farklı alanlarda yaşadıklarına dikkati çeken Erdoğan, "18 aydır Gazze'de devam eden soykırım başta olmak üzere son dönemde yaşanan hadiseler, 'Batı değerleri' denilen kavramların aslında içlerinin ne kadar boş olduğunu hepimize göstermiştir. Hunharca katledilen her masum çocukla, kadınla, bebekle birlikte Batı'nın zaten iyice zayıflamış olan ahlaki üstünlüğü de yok olmuştur." ifadelerini kullandı.

"Medeniyetimiz kadın, erkek demeden, yaratılanı eşit görür"

Erdoğan, gelinen noktada demokrasi kavramının Batı'nın boyunduruğundan kurtarılarak, hakiki manada bir hak ve özgürlük meşalesi olarak insanlığa kazandırılmasının şart olduğunu dile getirdi.

Kadın haklarıyla ilgili Batı patentli kampanyalara ve argümanlara da aynı zaviyeden bakmaları gerektiğine inandıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bizim inancımızda ve kültürümüzde erkekle kadın arasında ne bir rekabet ne bir üstünlük yarışı ne de insanın eşrefi mahlukat sıfatına aykırı bir durum söz konusu değildir. Çünkü medeniyetimiz kadın, erkek demeden, yaratılanı eşit görür, hayatı, insanı, canı kutsal görür, dokunulmaz görür." şeklinde konuştu.

"Hatalı yorumlardan kaynaklanan kötü örnekler ve pratikler esas değil, istisnadır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) 5. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, inançlarında üstünlüğün asla cinsiyette, kökende, renkte, ırkta değil, ilimde, ahlakta, takvada, merhamette ve erdemde aranması gerektiğinin emredildiğini kaydetti.

Bunları söylerken kimi toplumlara sirayet etmiş yanlış uygulamaları da inkar etmediklerini belirten Erdoğan, "Hatalı yorumlardan kaynaklanan kötü örnekler ve pratikler esas değil, istisnadır. Bertaraf edilmesi gereken marazlardı. Sui misal emsal olmaz. Bizim ülkemizde kadınlarla ilgili sizlerle beraber omuz omuza verdiğimiz mücadelenin özünde işte bu yaklaşım vardır. Sorunlarımızı halının altına hiçbir zaman süpürmedik." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her meseleyle cesaretle yüzleştiklerini, üzerine kararlılıkla gittiklerini dile getirerek, "Kimi zaman töre denilerek, kimi zaman güya dinimize atfedilerek meşrulaştırılmak istenen hatalı uygulamalar yerine doğruyu, iyiyi, güzeli, insani olanı ikame etmeye çalıştık." ifadesini kullandı.

Hangi engellerle karşılaşıldığının en yakın şahidinin kadınlar olduğunu aktaran Erdoğan, bu mücadelede çoğu zaman rüzgara karşı yürüdüklerini kabul ettiklerini söyledi.

Erdoğan, Türkiye'de özellikle 1960'lı yıllardan itibaren Batı'nın desteği ve teşvikiyle yürütülen siyasi, sosyal ve ekonomik politikaların işlerini zorlaştırdığına dikkati çekerek, bu sinsi politikaların kendi dinamikleriyle çözebilecekleri pek çok konu gibi kadınlarla ilgili sorunları da farklı mecraya taşıdığını belirtti.

"En iyimser projeksiyonlar bile Türkiye nüfusunun 10 yıl sonra artıştan azalışa döneceğine işaret ediyor"

"Önceleri televizyon, radyo, gazete, dergi gibi medya araçlarının, son dönemde etrafımızı örümcek ağı gibi saran sosyal medya platformlarının yıkıcı etkileri karşısında direnebilmek gerçekten meşakkatliydi." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Aynı zorlukları hala iliklerimize kadar hissediyoruz. Tahribat öyle büyük ki telafisi kolay olmuyor. Sosyal medyanın kaotik atmosferi ise çabalarımızı daha da güçleştiriyor. Açık konuşmak gerekirse kendi insanımızın bir kısmının evlatlarının inancıyla, hayat biçimiyle, siyasi algısıyla, sosyal çevresiyle, bambaşka dünyalara kapılıp gitmesine engel olamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Çocuklarımızın zihinleri ve gönüllerinin kontrolü, tamamen bizim dışımızda olan sanal dünyanın tesiri altındadır. Bu, sadece ülkemize mahsus bir sorun da değildir. Batılı devletler dahil herkes insanın kendi elleriyle ortaya çıkardığı bu 'Frankeştayn'la mücadele içindedir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, demografik yapıdaki dramatik değişimi de bundan ayrı göremediklerini söyledi.

Birilerinin yüzleştikleri tehditlere gözlerini kapatmış durumda olduğuna değinen Erdoğan, "Bu konuyu her gündeme getirdiğimizde bizi eleştirmek, bizi yaftalamak, ezberlenmiş cümlelerle bize saldırmak dışında hiçbir şey yapmıyorlar ama en iyimser projeksiyonlar bile Türkiye nüfusunun 10 yıl sonra artıştan azalışa döneceğine işaret ediyor. Mevcut tablonun devam etmesi halinde içinde bulunduğumuz asrın sonunda nüfusumuzun 10 milyon gerilemesi bekleniyor. Yani ülkemizi ve milletimizi özellikle nüfus konusunda endişe verici bir gelecek bekliyor." bilgisini paylaştı.

"Bu, ülkemiz için savaştan çok daha önemli bir tehdittir"

Erdoğan, bir tarihçinin bu durumu nasıl değerlendirdiğini şöyle aktardı:

"Türkiye bir kabusa gidiyor. Anadolu'daki Türk nüfusu hızla yaşlanıyor. Milletimiz kendisini toparlayamazsa, bu topraklardaki yaşama kabiliyetini kaybeder. Bu bir beka sorunudur. Prut Savaşı'nda 1711'de Rusları yendiğimizde bizim nüfusumuz 30 milyon, Rusların nüfusu 16 milyondu. Meşhur 93 Harbi dediğimiz 1877-78 büyük bozgununa gelindiğinde Ruslar 100 milyona ulaşmıştı, Osmanlı 26 milyondu. Birinci Dünya Savaşı'nda Rusya 175 milyona çıkarken, Osmanlı 22 milyona gerilemişti. Cumhuriyet döneminde 1960'larda yanlış bir iş yaparak doğum kontrol sistemiyle Türk nüfusunu azalttılar. Bu, ülkemiz için savaştan çok daha önemli bir tehdittir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz içi boş kavramlar uğruna birbirimizle didişirken, kavga ederken vaktimizi ve enerjimizi fütursuzca harcarken, milli bünyemizi işte böyle zayıflattılar, böyle içeriden çökerttiler. Ülkemize açıkça söylemek gerekirse büyük pusu kurdular. Yanlış eğitim politikasıyla, yanlış nüfus kontrolü politikasıyla milletimize güç ve zaman kaybettirdiler." değerlendirmesini yaptı.

İhanet kelimesinin tarif edebileceği bu yanlışın bugün de muhalefet ve muhalefet belediyeleri eliyle hala devam ettirilmeye çalışıldığını kaydeden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Batı'nın bile kurtulmak için yollar aradığı cinsiyetsizleştirme politikalarının ülkemizdeki savunuculuğunu dikkat ederseniz muhalefet yapıyor. Belediyelerde personele maaş dahi ödeyemezken bakıyorsunuz, milletin kaynaklarını sapkın akımlara peşkeş çekmekten utanmıyorlar. LGBT paçavralarıyla donattıkları belediyelerde ortaya çıkan yolsuzlukları ise hepimiz ibretle takip ediyoruz. Elbette mesele sadece muhalefetin ihanetiyle sınırlı değil, neoliberal kültürün özendirdiği hayat tarzının olumsuz etkileriyle de karşı karşıyayız. Toplumun temeli olan aile kurumu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tehdit ve tehlike altındadır. Ailenin, aile kurmanın, çocuk sahibi olmanın daha önce hiç olmadığı kadar örselendiği bir dönemin içindeyiz."

"Gençler tek başlarına yaşıyor ve '1+1' ev onlara yetiyor"

Erdoğan, bugün pek çok ailenin 25, 30 ve 35 yaşına gelmiş çocuklarını evlenip yuva kurmaya, çocuk sahibi olmaya ne yazık ki ikna edemediğini aktardı.

İnşaat sektörünün artık "4+1" veya "3+1" değil, daha ziyade stüdyo tarzı "1+1" konutlar yapmaya yöneldiğinin altını çizen Erdoğan, "Asıl tehlike budur çünkü gençler tek başlarına yaşıyor ve '1+1' ev onlara yetiyor. Avrupa devletleri, kendi nüfusları ülkenin çarklarını çevirmeye yeterli olmadığı için sürekli dışarıdan göçmen alıyor. Bunun için sosyal medya mecraları dahil her türlü propaganda aracını kullanıyorlar. Türkiye'yi sürekli karalayan, ülkemizi kötüleyen paylaşımların önemli kısmı, bu kara propagandanın ürünüdür. Muhalefet de bu algı operasyonuna taşeronluk yapıyor. Eş zamanlı olarak yabancı düşmanlığı körüklenerek ülkemiz ekonomisine ve insani diplomasiye zarar verilmek isteniyor." dedi.

"Kendi nüfusumuzu, kendi insanımızla artırmak için bir dizi önlem aldık ve uygulamaya başladık"

Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) 5. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, ülkede birilerinin kin kustuğu Suriye'den, Türk cumhuriyetlerinden ve diğer coğrafyalardan gelen misafirler olmasa, pek çok sektörün ciddi sıkıntıya düşeceğine inandıklarını söyledi.

Bunun tercih ettikleri bir durum olmadığını ancak vakanın böyle olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Daha önemlisi, karşımızdaki tablonun felaketimiz olduğunu anlamak için 10 yıl daha beklemeye gerek yok. Kendi nüfusumuzu, kendi insanımızla artırmak için bir dizi önlem aldık ve uygulamaya başladık. Ancak meselenin maddi teşviklerin ötesinde bir inanç, bir kültür, bir medeniyet tasavvuru olduğunu unutmamalıyız. Zihinleri değiştirmeden, kalpleri mutmain etmeden, bilhassa yanlış algıları yıkmadan hedeflediğimiz noktaya varamayız. Her şeyi pozitivizmi esas alan bizimle izah etmeye ve çözmeye çalışmak bize patinaj yaptırır, vakit kaybettirir, kaynak israf ettirir. Unutmayın, yitik kaybedildiği yerde aranır. Biz irfanımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Hatta pek çok noktada irfanımızı kaybettiğimiz de bir hakikattir. Ecdat on yıllar süren savaşlar, yokluklar, yoksulluklar, baskılar, zulümler döneminin taşlı yollarını irfanın rehberliğinde aşmayı başarmıştır. Biz de öyle yapacağız. Önce irfanımıza sahip çıkacağız, önce onu dirilteceğiz ve böylece kendimize geleceğiz."

Ömer Seyfettin'in yaşadığı ibret dolu bir anekdotu anlatmak istediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ömer Seyfettin, çalıştığı okulda öğretmen arkadaşlarıyla tartışırken, 'İlim başka, irfan başka. Alim başka, arif başka.' diyor. Ama arkadaşları bu görüşe katılmıyorlar. Bir gün arkadaşlarına, 'Avusturya'dan vagonlar dolusu şeker geliyor. Şeker çok ucuzlayacak.' haberini veriyor. Bunu duyan herkes şeker kıtlığı bitecek diye sevinmeye başlıyor. Ömer Seyfettin aynı haberi o sırada öğretmenler odasına temizliğe gelen bir hademeye de söylüyor. Hademe, 'İnanma beyim. Avusturya bu savaş zamanı şekeri bulsa kendi yer. Bize niye yollasın?' deyip oradan çıkıyor. Bunun üzerine Ömer Seyfettin arkadaşlarına dönerek şöyle diyor, 'Gördünüz mü? Siz bütün ilminize rağmen böyle bir habere inandınız ama o irfanı sayesinde bunu yutmadı.' Demek ki arif başka, alim başka, irfan başka, ilim başkaymış. Evet, bizim yapmamız gereken de ister bilinçli bir projenin, ister çıkarcı bir popülizmin ürünü olsun, milletimize, özellikle de kadınlara ve çocuklarımıza yapılan dayatmalara itibar etmemektir."

"Dirayetli tutumumuzu bundan sonra da devam ettireceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özümüze dönecek, köklerimize yeniden sarılacağız. Yönümüzü, yolumuzu, istikametimizi, inancımızın aydınlığında, kültürümüzün zenginliğinde, irfanımızın rehberliğinde kendimiz bulacağız. Milletimizin geleceğini, ülkemizin kadınlarının, kızlarının, çocuklarının gönüllerini milli ve manevi hasletlerimizin bereketiyle fethederek biçimlendireceğiz." ifadelerini kullandı.

KADEM'in bu husustaki liderliğine güvendiğini belirten Erdoğan, "Kadınların eğitiminden siyasi temsiline, çalışma hayatına katılımından teşebbüs desteğine kadar sayısız başlık altında hayata geçirdiğimiz uygulamaları en iyi sizler biliyorsunuz. Keza kadına yönelik şiddetle mücadele hususundaki samimiyetimizin, kararlılığımızın, 'sıfır tolerans' yaklaşımımızın en yakın şahidi sizlersiniz. Kadına ve çocuğa karşı şiddetle mücadele, aile kurumunu güçlendirmeyi amaçlayan politikalarımızın en önemli unsuru olmayı sürdürüyor. Hükümetlerimiz döneminde yürürlüğe giren 6284 sayılı Kanun'un tavizsiz uygulanmasına verdiğimiz önemi, bugün bir kere daha ifade ediyorum. Sözleşme değil, kanun yaşatır. Bu anlayışla bu konudaki dirayetli tutumumuzu inşallah bundan sonra da devam ettireceğiz." diye konuştu.

"İş dünyası, eğitim ve siyaset başta olmak üzere kadınların kazanımlarında herhangi bir geriye gidişe izin vermeyiz, vermeyeceğiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Unutmayalım, uzatılan her mikrofona, yapılan her paylaşıma, gördükleri her habere kin kusanlar, şunu çok iyi bilsin ve anlasın. Kadınların başörtülerinden, inançlarından, düşüncelerinden dolayı ayrımcılığa uğradığı karanlık günler artık geride kaldı. Kadınlar 23 senede sizin buram buram kibir kokan düzeninizi yerle bir etti. Yıllarca büyük bir titizlikle inşa ettiğiniz o cam tavanlar paramparça oldu. Kadınların başörtüsüne, kılık kıyafetine, inancını kamusal alanda yaşama iradesine saygı duymayı öğreneceksiniz. Kamunun ve özel sektörün tepe noktalarında daha fazla kadın görmeye alışacaksınız. Kadınların hayatın her alanında özgürce yer aldığı, düşüncelerini özgürce ifade ettiği, inançlarını özgürce yaşadığı yeni Türkiye'ye eninde sonunda uyum sağlayacaksınız. Tekrar söylüyorum. Kadın düşmanı zihniyet, AK Parti iktidarıyla artık tarihe karışmıştır. Biz sorumluluk makamında olduğumuz sürece de orada kalacaktır. Son 23 yılda Türkiye'yi kadınlarla birlikte büyüttük, kalkındırdık, demokrasi ve özgürlüklerde parmakla gösterilen bir konuma getirdik. Türkiye Yüzyılı'nı da inşallah yine siz kadınlarla birlikte omuz omuza inşa edeceğiz."

"Terörsüz Türkiye çalışmalarımıza sizlerden güçlü destek bekliyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınlarla dayanışma içinde tesis ettikleri güçlü, hukuki ve sosyal altyapı üzerinde KADEM ve benzeri sivil toplum kuruluşlarının çok daha etkin çalışmalar yürüteceğine yürekten inandığını dile getirdi.

"Terörsüz Türkiye" sürecine değinen Erdoğan, "Sizlere veda etmeden önce bir hususa dikkati çekmek istiyorum. Cumhur İttifakı olarak az konuşup çok iş yaparak büyük bir hassasiyetle yürüttüğümüz terörsüz Türkiye çalışmalarımıza sizlerden güçlü destek bekliyoruz. 40 yıldır ağır bedeller ödediğimiz terör sorunu en fazla kadınlara zarar verdi. Diyarbakır kadınlarını bir kenara koyamayız, onları yaraladı. Terörün yol açtığı acı ve gözyaşı herkesten fazla kadınların yüreklerini dağladı, annelerin yüreklerini dağladı. Terörün olmadığı bir Türkiye'den de en büyük faydayı Allah'ın izniyle kadınlar görecektir. Türkiye güvenli, huzurlu ve terörsüz bir geleceğe sizlerin sahiplenmesiyle yürüyecektir." dedi.

Kadınlar için verilen anlamlı mücadele dolayısıyla KADEM'i tebrik eden Erdoğan, 5. Olağan Genel Kurulu'nun hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, görevi devreden Saliha Okur Gümrükçüoğlu'nu tebrik etti, görevi devralan Canan Sarı'ya da başarılar diledi.

Programdan notlar

Programda, KADEM'in tanıtım videosu izletildi.

Görevini devreden KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu ve başkanlık görevine seçilen Canan Sarı da konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, program sonunda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Gümrükçüoğlu, Sarı ve 55 ilin KADEM temsilcileriyle aile fotoğrafı çektirdi.

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

7 yorum yapılmış

  • Suriye (2 hafta önce)
    Gençlere ne vadediyorsunuz? Okuyor atana yok. Mülakatla atanmasının önüne geçiliyor. Özel sektör bile torpil olmuş. Özel sektörde 6 gün çalış gece gündüz aldığı maaş ev kirasına faturaya markete ucu ucuna yetmiyor bile. Siz 23 senelik iktidarınızda çeyrek asırda suriyelilere yapılanlar kadar gençlere yapmadınız. Düşünsenize bir cumhurbaşkanı ülkenin yetişmiş doktorlarına giderse gitsinler dedi ya. Bakın halk artık bu kişinin halka daha neler demesi lazım. Gençler değişim istiyor cumhurbaşkanı adayını içeri atıyorsun ortada delil yok 2 gizli tanıkla. Ümit özdağ ortada iddianame yok 80 gündür içeride duruşmasına 2 ay sonraya atıyorsun. Bıktık adaletsizlik, hukuksuzluk, berbat ekonomide yaşamaktan. Hiçbir güvencemiz yok bir de evlenemiyoruz, beyefendinin istediği kadar çocuk yapamıyoruz diye neredeyse azar işiteceğiz. Hay Allahım 23 senedir bizi sınıyorsun.
    %0
    %100
    Yanıtla
  • MUSTAFA (3 hafta önce)
    Anlamak mümkün değil. Gençlerin evlenememe sebeblerinden en büyüğünün ekonomik olduğunu herkes biliyor. Güneş balçıkla sıvanmaz. Ev kirası asgari ücretin üzerindeyse, işsizlik had safhadaysa, ev sahibi olmanın imkansız hale geldiği bir ülkede gençler nasıl evlensin? Bu herkesçe bilindiği halde sebebi başka yerlerde aramak neden? Çünkü bunun arkasında başka kaygılar yatıyor. Azalan oy oranı ve seçim. Siz bizim dikkatimizi başka yerlere çeksenizde, biz her şeyin farkındayız. Vatandaş kimin umurunda? Çok şükür aklımız var ve bunlara kanmıyoruz.
    %91
    %9
    Yanıtla
  • Çok doğru bir yazı. İktidar elindeki medyalarla istediği yöne yönlendirmeye çalışıyor. Buna kanmıyoruz, sizlere inanmıyoruz. Ülkedeki temel problemler: adalet , hukuk sistemi , anayasayı tanımama, ekonomi, liyakatsizlik, torpil, kayırma, eğitim, sağlık,tarım,dış politika, iç politika, sığınmacı sorunu, gelecek kaygısı... say say bitmez. Böyle bir ortamda yine istediği yöne çekip konuyu farklı yere odaklatıyor. Milyonlarca oy almış , 20 senelik akp ibb sinde 2 kere denetleme olmuş , 5 senelik chp ibb sinde 1200 ün üzerinde müfettiş denetim yapmış didik didik etmiş bir şey bulamamış, uyduruk masak raporlarıyla, 2 gizli tanıkla içeri at. Sonra milli iradeye saygılıyız de. İğneyi kendine hiç ama hiç batırma. Sonra milli iradeye saygılıyız de. İmamoğlu anketlerde birinci çıkıyordu , kanal İstanbulun yıkım projesini her fırsatta anlatıyordu kamuoyuna. İçeri attınız şimdi kanal İstanbul etrafındaki tarım alanlarını hemen imara açtınız. Yıllar önce katarlılara satmıştınız. Küçük kataristan kurulacak nüfus patlayacak. Ne alt yapı , ne kanalizasyon , ne eğitim ne ulaşım yetecek. İmamoğlu depreme hazırlayalım diyor bunlar ihanet ettikleri İstanbula ihanete devam ediyor. Halkın bir kısmı da hala gözünü açmamış uyuyor. Yazık
    %0
    %100
    Yanıtla
  • Gece (3 hafta önce)
    Çözüm belli doğurganlık özelliği olan Suriyelileri getireceksiniz bu kadar binalar evler Malatya da olduğu gibi ve 11 deprem şehirlere yerleştirilecek vatandaşlık verilecek sonra çözüm bulundu denilecek bu mesajı okuyanlar bir gün beni olursa hatırlarlar saygılar
    %90
    %10
    Yanıtla
  • Haciwhat (3 hafta önce)
    Gençler niye evlenmek istemiyor?Neden 2-3 çocukları olsun istemiyorlar?Anlamak mümkün değil diyen varmı?
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hakim (3 hafta önce)
    Türki cumhuriyetlerine bakın.şayet onlar bize göre yok olmalılar.yaklaşık nüfusları,Azerbaycan 10 milyon, Türkmenistan 5 milyon, Kazakistan 20 milyon, Kırgızistan 7 milyon, Özbekistan 35 milyon.Balkanlar ve Avrupa bu ülkelerden daha az.Bulgaristan yüzyıldır 6-8 milyon arası nüfus artışı ve azalımı oluyor.şayet nüfus ekonomik gerçeklere rağmen artırlmak istenirse, bizim gibi adil olmayan,yolsuzluğun,hırsızlığın çok olduğu ülkelerde yaşam kalitesi daha vahim ve rezil bir hal alacağı kaçınılmaz bir son olacaktır.din veya ırk farketmeksizin onlarca ülke rezil bir hayat koşuluna sahip.hristiyan olan Brezilya, Meksika,Kolombiya, müslüman olan Nijerya, Bangladeş, Pakistan, Mısır örnekleriyle nüfusu bodoslama çoğaltmanin bir ülkenin geleceği için ne denli felaket olduğunu kim inkar edebilir.katılmayana saygı duyarım ancak gerçek şu ki Çin ve Hindistan da yaşam kalitesinin iyi olduğunu hangi akıl iddia edebilir.İşte ülkemiz.ekonomik gerçekler ortadayken nüfusumuz şayet Mısır kadar olsaydı kimse Mısır'da iş gücü maliyeti düşük diye fabrikasını Mısır a ya da Bangladeş e taşımazdı.halk bilincinde ki ülke şartları dünya şartlarına göre daha vahim.niteliği sağlıklı yaşam şartları iyi olmayan bir ülke için nüfus artışı istemek tam bir kölelik düzenini talep etmek değilde nedir.turki cumhuriyetleri ya da başka ülkelerde yok olacağız diyor mu, hayır.işte depremler sonrası konut ihtiyacı fazla diyerekten, sağlamlık dışında,oldukça vasat kümes gibi toki evlerini halka reva görenlerin derdi nüfus artışı olması tam bir rezilliktir.bir depremle, deprem öncesi varolan hayat pahalılığı,daha zalimce hayat şartlarına maruz kalan bizlere çıkıp nüfusla ilgili rezil siyaset yapmak tam bir aldatmacadır.Cumhuriyetten bu yana yüzyıldır ne adalet,ne eğitim ne konut ne de ulaşım araçları gibi devasa sorunlar bir çözümü kavuşmuş.ülke refahının adil dağılımı ne mümkün ola.ancak nüfus durmadan artmış ama insanlık kalitemiz yok olmak üzere.şimdi kim inkar edebilir ki bizlerin ahlak seviyesi batıdan ilerde.kim idda edebilir ki ülkemizin oldukça iyi yaşam kalitesine sahip şehirleri var diye.yapılan vasat toki evleriyle ülke refahını nasıl adil dağıldığını görüyoruz.oysa ki ülkede yapılan hırsızlıklar sonucunda vatandaşına insani yaşam alanlarını dahi çok gören bir düzene sahip ülkede nüfus artışını istemek tam bir şenaatliktir.inkar mı edelim ülkenin gerçeklerini.devletin parti farketmeksizin nerdeyse tüm belediyeleri, bakanlıkları ve diğer kurumları yolsuzluk hırsızlık batağında.yalan mı
    %72
    %28
    Yanıtla
  • Sandık (3 hafta önce)
    Ülkenin geleceği için biz de sandıkta önlem alacağız ve sandıkla geldiniz sandıkla uğurlayacağız emekliliğe sizi.
    %84
    %16
    Yanıtla