Malatya'da, Türkiye Cumhuriyeti'nin 87. yıldönümü nedeniyle "Cumhuriyet ve Yönetim" konulu panel düzenlendi.
İnönü Üniversitesi Ahmet Yesevi Konferans Salonu'nda düzenlenen paneli Doç. Dr. Abdulkadir Baharçiçek'in yönetirken, konuşmacı olarak da Yrd. Doç. Dr. Gökhan Tuncel ve Doç. Dr. Ahmet Karadağ katıldı. Yrd. Doç. Dr. Gökhan Tuncel, "Cumhuriyet ve Bürokrasi" konulu sunumunda, Cumhuriyet ve Bürokrasi arasındaki etkileşimden bahsetti. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanında var olan kamu bürokrasisinin ise arka plan olarak Osmanlıdan geldiğini belirten Yrd.Doç.Dr.Tuncel, Cumhuriyet rejiminin kurulmasında kamu bürokrasisinin etkinliğinin büyük olduğunu, rejimi kollama ve koruma adına etkinliğini sürdürdüğünü ifade etti.
Doç. Dr. Ahmet Karadağ da "Cumhuriyet ve Demokrasi" başlıklı sunum yaparak, ülkemizin demokratikleşme sürecinden bahsetti. Demokratikleşmenin üç aşamada olduğunu ifade eden Doç. Dr. Karadağ, bu süreçler, egemenliğin el değiştirmesi, anayasal devletin oluşturulması ve demokrasinin konsolide edilmesi olduğunu, belirtti. Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin Osmanlı dönemine yansıyan kısmında egemenliğin el değiştirmediğini söyleyen Karadağ, "Bu dönemde toplum ve devlet bir anayasayla tanışmış olmasına rağmen anayasalı devletten anayasal devlete geçişi tam anlamıyla başaramamıştır. Demokratikleşme sürecinin birinci aşaması olan egemenliğin el değiştirmesi açısından Cumhuriyet rejimine geçiş bir dönüm noktası olmuştur" dedi.
Panelin yöneticisi Doç. Dr. Abdulkadir Baharçiçek ise "Cumhuriyet ve İnsan Hakları" konusunda konuşma yaptı. Baharçiçek, "İnsan hakkı, insanı insan yapan, insanın insan olduğu için doğuştan var olduğunu saydığımız haklardır. Bireyin devletten talep ettiği, devletin ise çiğnememesi, koruması ve geliştirmesi istenilen haklarıdır. Devletin gücünü sınırlamadan insan haklarını koruyamazsınız. Cumhuriyet ise gücün kaynağının halk olduğu rejimdir, demokrasi ve insan hakları en iyi Cumhuriyet rejimi içerisinde gelişir" şeklinde konuştu.
Devlet birey ilişkisi ve azınlık haklarına da değinen Doç. Dr. Baharçiçek, insan haklarının sınırsız olarak algılanmaması gerektiği ve insan haklarının sınırlanmasında, yasayla sınırlandırma ve hakkın özünün korunması gerektiği ve bu hakların ancak hukuk devletinde korunabileceğini dile getirdi.