Organize Sanayi Bölgelerindeki sanayi kuruluşlarının sözde arıtılmış atık sularının Tohma Çayı ve Karakaya Baraj Gölü’nde,..
Organize Sanayi Bölgelerindeki sanayi kuruluşlarının sözde arıtılmış atık sularının Tohma Çayı ve Karakaya Baraj Gölü’nde yarattığı kirliliği geçtiğimiz aylarda çevreye duyarlı iki vatandaş olan Kasım Gümüş ve Orhan Alkaya’nın fotoğraflarıyla aktarmıştık.
İçerisinde, yönetmelikte belirtilen değerlerin çok çok üzerinde ağır metal ve kimyasal atıklar barındırdığı, bu nedenle ölümcül bir kirlenmeye neden olduğu İnönü Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde görevli Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe’nin yürütücülüğünü yaptığı “Tohma Çayı Havzası’nın Hidrobiyolojik Yönden Araştırılması ve Ekosistemin Değerlendirilmesi” projesi kapsamında tüm çıplaklığı ile bir kez daha ortaya konulurken, kirliliğin sadece su yüzeyinde kalmadığını da bu fotoğraflar gözler önüne serdi.
Başta kanser olmak üzere birçok ölümcül hastalığa yol açtığı bilinen ağır metal içeren OSB’nin atık suları, yağışların azalması ve baraj kapaklarının açılmasıyla su seviyesinde önemli bir azalmanın meydana geldiği Karakaya Baraj Gölü’nün tabanında yarattığı kirlilik facianın ne denli büyük olduğunu kanıtlar nitelikte…
Biri 2010 yılında, diğerleri bu yıl Şubat ve Nisan aylarında çekilen ve Karakaya’daki kirliliği yansıtan bu fotoğraflar, aynı zamanda yetkisini kullanıp kirliliği önlemesi gerekenlerin bugüne kadar parmaklarını dahi kıpırdatmayıp seyrettiğinin ve kendilerine ‘süslü dayanışma’ ve ‘bir arada harekete’ dair isimler koyup her seferinde memleket idaresine ilişkin görüşlerini aktarmaktan geri durmayan ve demokrasi havarisi kesilen sözde ‘sivil toplum örgütlerinin!’ duyarsızlığının ve tepkisizliğinin de manzarası…
Köylülerin isyanı ile Malatya İdare Mahkemesi’nin gecikmeli de olsa verdiği ihtiyatı tedbir kararının ardından 2. OSB’nin atıklarını Şahnahan Deresi’ne verilmesine mühür vurulmasından sonra bu kez zehirli atıkların Tohma’ya verilmesiyle, bölgedeki biyolojik yaşamın nasıl yok edildiğinin de İnönü Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Hidrobiyolog rd. Doç. Dr. Didem Gökçe’nin “Tohma Çayı Havzası’nın Hidrobiyolojik Yönden Araştırılması ve Ekosistemin Değerlendirilmesi” projesi kapsamında hazırladığı “Tohma Çayı Ağız Bölgesinin Su Kalitesi ve Karakaya Baraj Gölü’ne Olan Etkisi” başlıklı rapor, Tohma Çayı’nda yaşanan çevre felaketini bütün ayrıntıları ile ortaya koymuştu.
Raporda, sudaki kurşun oranının su kalitesini 3. sınıf değere düşürecek düzeyde olduğu, civa miktarının izin verilen maksimum değerin çok üzerinde ve yüksek düzeyde tehlike içerecek oranda olduğu, izin verilen alüminyumun maksimum değeri 1 mg/L iken Tohma Çayı numunelerinde bu oran 12.495 mg/L gibi yüksek tehlike arz eden düzeyde tespit edildiği, kısaca ekolojik dengenin tamamen tehlikede olduğu vurgulanmıştı.
BARAJIN ÜSTÜ GİBİ ALTI DA KİRLİ
Geçtiğimiz Şubat ayında ‘kontrolsüz ve sorumsuz sanayileşmenin’ Karakaya Baraj Gölü üzerinde bıraktığı kirliliği çarpıcı fotoğraflarla kamuoyunun gündemine sunmuştuk.
Bu ay ise, Tohma Çayı üzerinden Karakaya’ya akıtılan bu kirliliğin, sadece su yüzeyinde kalmadığı, yağışların azalması ve muhtemelen baraj kapaklarının açılmasıyla suların çekildiği Karakaya Baraj’ının tabanı da kirlettiği ortaya çıktı.
Organizenin Karakaya ve onu besleyen dere yataklarında yarattığı kirliliğin aynı zamanda su tabanında yayılacağını daha önce de vurguladıklarını söyleyen İnönü Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Hidrobiyolog Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe daha önceki aylarda yaptıkları çalışmalarda Tohma’ya Şahnahan’dan büyük bir kirlilik karıştığını tespit ettiklerini ve bununda Karakaya’ya aktığını kaydederek ‘Yüzeysel su kalitesinde çok olumsuz etki yaptığını gördük. Oksijen miktarının tamamen sıfıra indiğini gördük. Yağışların azalması, baraj kapaklarının azalmasıyla birlikte su seviyesinde önemli bir azalma meydana gelmiş. Daha önceden su yüzeyi üzerinde görülen ağır metal kirliliği bu kez akarsu tabanına çökecekti. Maalesef suyla birlikte taşınamıyor ve ekosistemi karartıyor. Yüzeydeki kirlilik aynı zamanda tabanda da görülüyor.
Bununla birlikte havaların ısınmasıyla bu kirlilik, canlıların da etkisiyle karasal ekosisteme geçecek ve önce hayvanlara daha sonra besin zinciri yoluyla insanlara bulaşacak. Bunun dışında Karakaya Balıkçılık ekonomisi yönünden Malatya için önemli. Onlarca insanın hem besin hem geçim kaynağı. İşin bir de bu tarafı var. Biz artık herkesin sorumlulukla hareket etmesini beklemekten başka bir şey istemiyoruz’ diye değerlendirdi.