bircans (7 yıl önce)
BİR REKTÖR NE İŞ YAPAR?
Üniversite, binlerce öğrencinin okuyup mezun olduğu bir eğitim kurumundan ibaret değildir. Düşünen, üreten, ürettiren, destekleyen, soran, sorgulayan, yanlışı söyleyen, doğruyu ortaya koyan, içinde bulunduğu kentin, bölgenin ve tüm ülkenin sorunları tartışan bir kurumdur. Üniversiteler bulundukları kentin sorunlarına çare üretmek için de vardır. Bu anlamda bireysel ve kurumsal çözümler üretir, kenti ilgilendiren önemli tartışma konularında görüş bildirirler. Evrensel konularda olduğu gibi kent ile ilgili konularda da toplantılar, paneller, konferanslar, söyleşiler, etkinlikler düzenler, yapılan her çalışma vasıtasıyla artı değer katar.
Bu zatın rektörlüğü süresince İnönü Üniversitesi, kaysının, kirazın, elmanın, cevizin üretim, işleme ya da pazarlanması tartışmalarına hangi katkıyı sundu? Kâğıt üzerinde 1-2 cılız kişisel çaba örneği verilebilir ama sonuç alıcı, somut bir çalışma örneği yok. Şehrin sosyal ve kültürel yaşantısına hangi değeri ekledi? Gerçek anlamda hangi saha çalışması ile Malatya köy köy, kasaba kasaba incelendi? Kente hangi sanat anlayışını yerleştirdi? Eğitim alanında, yüksek öğretime geçiş sınavlarında yerlerde sürünen Malatya için ne önerdi? İhalelerin eğitimden öncelikli olarak kabul edildiği döneminde üniversitenin bırakın şehri, kendine bile faydası olmadı.
Eksikleri yazmak zor, olanı yazmak daha kolay ama o da hiç yok!
Kısaca şehri markalaştırma adına ne yaptı?
(Dönemin İletişim Fak. dekanı TV de bir programda Belediye başkanına akıl veriyor. Yaptığı bir anket ile şehri marka yapacağını iddia ediyor. (Zannediyor.)Allahım bu nasıl bir hayal, nasıl bir ego. Bir de marka şehir olmak için şehrin idarecilerine üstten bakan bir tavırla akıl veriyor. Sen önce kendini, üniversiteni marka yapsaydın ya. Mevcut bölümlerin en az yarısına girmek için neredeyse sınava girmek yetiyor.)
Bunlarla ilgili değil ama yaptıkları da var.
Sağlanan imkânlar bakımından kıyas bile edilmeyecek T.Özal Tıp Merkezi’ni Devlet hastaneleri ile yarıştırdı. Tam tekmil sporcu ile bacakları olmayan engelliyi yarıştırıp birinci olduk diye yaygara yaptı yıllarca. Karaciğer naklinde hazır Avrupa 1. olarak aldığı hastaneyi bile kocaman bir sağlık ocağına çevirdi ve borç batağında devretti.
Şu kadar öğrenci var, bu kadar para harcıyorlar, Malatya ekonomisine yıllık şu kadar katkı sağlıyorlar. vs. vs. diye yıllarca anlattı. Kusura bakma o senin marifetin değil, öğrenciler aç mı kalsalardı. Bedava mı yaşasalardı?
Bu zatın döneminde Üniversite yönetimi maalesef yaşadıkları kente dair en küçük bir kaygı taşımadı. Onların tek derdi, öğretim üyelerini ayar edip sandıktan çıkmak oldu. Üniversitede neyin yapıldığı değil kimin yaptığı, neyin istendiği değil kimin istediği önemli hale geldi.
Ekibini oluştururken icracı, yetenekli olanları değil biat eden, itaatkâr olanlar tercih edildi. “Ayaklar baş, başlar ayak oldu” cümlesi tam karşılığını burada buldu. Siyaset maskesinin arkasında adeta bir derebeylik oluşturuldu.
Bizim Üniversite, her devrin adamı olanları üretti.
Rektörler yolcu oldu, onlar hancı…
Akademik ve idari olarak çok kötü yönetilmesinin (yönetilememesinin) doğal sonuçları bu zat döneminde tavan yaptı. Hülle yolu ile adaletsiz bir şekilde dağıtılan akademik ve idari unvanlar ile boynuna kul hakkı ipini de ahret günü çekilmek üzere taktı.
Otel yapmış külliyen zararda. Kendi personeli bile gitmiyor. Yapılacak en son yere, sıcağın sivrisineğin ortasına kondurmuş. Hangi fizibiliteyi yaptın da onu oraya koydun. Başkası yapsa ahkâm keserdi. Efendim yerinin bilimsel açıdan araştırılması gerekirdi falan vs.
Teknopark yapmış bomboş. Bırakın kenti, kendi hocası dahi gitmemiş, Sanki akşama kadar üniversitede Ar-ge çalışması var bunları nakde çevirmek için bir teknopark eksik! Bu işlere kafa yoracak olan rektör ve ekibi ki, genel sekreter bu işlerin icra makamıdır, maliyenin denetim elamanı olarak girdiği üniversiteden 7,5 yıllık görev süresinin sonunda doçent olarak çıkmıştır. Varın hangi işlerle uğraştığını siz tahmin edin. Bu görevi hakkı ile yapan birisi bırakın bilimsel çalışma yapmayı, kafasını bile senede ancak bir kez kaşıyabilir. Ama hazret günde 8 saat genel sekreterlik yapmış, geri kalan zamanlarını uyumadan bilimsel çalışmalarına ayırmıştır.(Bu arada İİBF’de derslere de girmiştir.) Bu muhterem, makamını da küçültmekten başka üniversiteye hiçbir katkı sağlamamıştır.
Üniversiteyi teslim ettiği zatlar Malatya’nın çocukları ile futbol topu gibi oynayıp oradan oraya atmışlar, kendini Malatyalı zanneden bu Rektör de tribünden maç izler gibi olanları izleyip yapılan işin keyfini çıkartıyor. Bu zatın 8 yıllık rektörlüğü boyunca ortaya çıkan sonuç; Yetkili olanların bilgisiz, bilgili olanların da yetkisiz olduğu bir kurum.
ŞİMDİ BUNLARI DA YAZ HATIRATINDA. . .