MALATYA'DA DAVAYA FETÖ'CÜ SAVCILAR BAKMIŞTI.. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, Büyük Birlik Partisinin (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yaşanan süreçleri aktaran açıklama yaptı. Açıklamada, “Gelinen aşamada, olayın nasıl meydana geldiği, olayın oluşumunda harici kişilerin kastı, kusuru ya da ihmali bulunup bulunmadığı gibi hususlarda tüm soru işaretlerinin giderilmesine yönelik yeni bir rapor hazırlanması için konusunda uzman isimlerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti teşekkül ettirilmiştir" denildi.
Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesinden Yozgat’ın Yerköy ilçesine helikopterle gitmek üzere hareket eden BBP Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının içinde bulundukları helikopterin Keş Dağı’na çarpması sonucunda meydana gelen olayla ilgili olarak Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan basın açıklamasında yaşanan süreç özet olarak anlatıldı.
Olayın ardından başlatılan soruşturma sonunda, 2016 yılında 132 şüpheli yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı sonrası yapılan itiraz üzerine, Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Hakimliğinin, 10 Nisan 2018 tarihinde bazı şüpheliler yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırdığı, bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Soruşturma kapsamında şüpheli ve tanıkların ifadelerinin alınması, dosyaya yansıyan iddiaların ayrıntılı araştırılması ve bunlara ilişkin somut delillerin toplanması için gerekli çalışmalar yapıldığına dikkati çekilen açıklamada, “Sulh ceza hakimliğinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırma gerekçesi dikkate alınarak FETÖ/PDY'nin olayla irtibatına dair geniş kapsamlı bir araştırma yapılmıştır. Bu kapsamda, ülke genelindeki ByLock içerikleri ile dijital materyal taraması yapılmış, ana dosyayla ilgili diğer ifadeler de alınarak soruşturma sürdürülmüştür. Bilirkişi raporlarında olay mahallinde uçuşu bulunduğu belirtilen pilotların ifadeleri alınmış bir pilotun ise adresinin yurt dışı olması nedeniyle ifadesi henüz alınamamıştır. Ayrıca olay mahallindeki uçak sayısı, uçak pilotlarının kimlikleri, uçakların güzergah ve irtifalarının netleştirilmesi ve teyidiyle yeniden aldırılacak bilirkişi raporuna esas olmak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığından yeniden bilgi istenilmiştir. Bu çalışmalar neticesinde süreç içerisinde dosyayla bağlantılı oldukları tespit edilen bir kısım şüpheli ve tanıkların ifadelerine başvurulmuş alınan bu ifadeler doğrultusunda soruşturma genişletilmiştir” denildi.
"Soruşturma dosyasındaki ihbar mektuplarının tamamı incelenmiştir"
Açıklamada, şüphelilere ait soruşturma ve kovuşturma dosyalarının mahkemelerden ve cumhuriyet başsavcılıklarından talep edildiği belirtilirken, tüm evrakların da değerlendirildiği ifade edildi.
Açıklamanın devamında, "Soruşturma dosyasındaki ihbar mektuplarının tamamı incelenmiştir. Dosya kapsamında birçok mesnetsiz beyan ve iddiada bulunan tanık ve gizli tanıkların yeniden ifadelerine başvurulmuştur. Şahısların FETÖ/PDY irtibatları ayrıntılı araştırılmış, HTS analiz raporları aldırılmıştır. Olay sonrasında FETÖ/PDY'nin gerek arama kurtarma faaliyetleri öncesi ve sonrasında gerekse soruşturmanın gereği gibi yürütülmesi esnasında aşama aşama dosyaya müdahalelerde bulunarak kamuoyunu yanlış bilgilerle manipüle etmeye, soruşturmayı içinden çıkılmaz hale getirerek toplum nezdinde adalete duyulan güveni sarsmaya çalıştıkları iddialarını güçlendiren delillere ulaşılmıştır. Bu kapsamda postayla gönderilen imzalı bir ihbar mektubunun yaptırılan kriminal incelemesinde imzanın takliden atıldığı belirlenmiş, sahte ihbar mektubuyla Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki bir kısım subay ve generallerin telefonlarının dinlendiği görülmüştür. FETÖ/PDY irtibatlı dönemin yargı mensuplarınca ifadelerine başvurulan bir kısım gizli tanıkların yeniden başvurulan ifadelerinde gizli tanık sıfatıyla verdikleri ifadeleri inkar yoluna gittikleri dolayısıyla gerçek olmayan ifadelerle kurgulama yapılmış olduğu anlaşılmıştır" denildi.
"17-25 Aralık süreci ve 15 Temmuz’da önemli deliller elde edildi”
"17-25 Aralık süreci ve 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı bazı devlet adamlarının ve hükümet mensuplarının uydurulmuş delillerle yargılanmalarına yol açabilecek bir kumpas davası hazırlığı içinde olunduğuna dair önemli deliller elde edilmiştir" ifadesine yer verilen açıklamada, bu kapsamda, terör örgütü üst yapısıyla teması bulunduğu ortaya çıkan birçok tanığın dosyaya asılsız beyanlarının dahil edildiği ve bunların genişletilen soruşturma usulleriyle delillendirme çabalarına girişildiğinin belirlendiği bildirildi.
Örgüt mensubu olduğu belirlenen ve o dönemin askeri personeli tarafından kırıma uğrayan helikopterin kara kutu özelliği olmayan parçalarının sökülerek görüntülerin sosyal medyaya servis edildiği kaydedildi.
Usulsüz dinleme kararı veren hakim ve savcılar ve irtibatlı şüpheliler hakkında Hakimler ve Savcılar Kuruluna suç duyurusunda bulunulduğu belirtilen açıklamada, “Aynı doğrultuda, gerek kollukta gerekse dönemin Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK 250. maddesi ile özel yetkili savcılık) nezdinde yapılan işlemlerde soyut ihbar mektubu içerikleri ile birçok kişinin adı konulmamış bir suç örgütüne mensup olduğu iddia edilerek, 3 yıla varan sürelerle teknik takibe alındıkları tespit edilmiştir. FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda yürütülen soruşturmaya farklı biçimlerde müdahalede bulunan bir kısmı FETÖ/PDY mensubu bir kısmı ise örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütle irtibatlı olarak aynı amaca yönelik yalan tanıklık, iftira ve suç uydurma gibi eylemleri işledikleri, hayatın olağan akışına aykırı beyan ve iddialar ile dosyaya ibraz edilmeyen görüntülerin varlığından bahisle, soruşturmayı içinden çıkılmaz hale getirmeye çalıştıklarına dair yeterli delil bulunan 17 şüpheli hakkında, ana soruşturma dosyasından tefrik edilerek düzenlenen iddianame, yetkili ve görevli Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiştir. İddianameyle aynı zamanda Göksun Asliye Ceza Mahkemesi ve Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesinde devam eden bağlantılı davaların maddi gerçeğin ortaya çıkması için birleştirilmesi gerektiği hususları mahkemenin takdirine sunulmuştur” denildi.
"Arama kurtarma çalışmalarını yöneten üst düzey kamu görevlileri hakkında Yargıtay 5. Ceza Dairesinde görevi ihmal suçundan yargılama devam etmektedir”
Sivil Havacılık Genel Müdürü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturmanın tamamlandığı belirtilen açıklamada, “Gelinen aşamada, olayın nasıl meydana geldiği, olayın oluşumunda harici kişilerin kastı, kusuru ya da ihmali bulunup bulunmadığı gibi hususlarda tüm soru işaretlerinin giderilmesine yönelik yeni bir rapor hazırlanması için konusunda uzman isimlerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti teşekkül ettirilmiştir. Yine arama kurtarma çalışmalarındaki ihmal ve gecikme iddialarıyla ilgili dönemin Jandarma Bölge Komutanı ve yardımcısı, Sivil Havacılık Genel Müdürü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturma tamamlanmış, Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesine hitaben iddianame düzenlenmiştir. Arama kurtarma çalışmalarında ihmal ve gecikme iddialarına ilişkin olarak ise arama kurtarma çalışmalarını yöneten üst düzey kamu görevlileri hakkında Yargıtay 5. Ceza Dairesinde görevi ihmal suçundan yargılama devam etmektedir” denildi.
YARGITAY'DAKİ DAVANIN MÜTALAASI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili 9 üst düzey kamu görevlisinin yargılandığı davada sunduğu esas hakkında mütalaada, sanıklara ilişkin değerlendirme bölümünün başlangıcında, helikopter pilotu Mustafa Kaya İstektepe'nin önceden bildirdiği uçuş ve cep telefonu sinyal bilgileri ile helikopterin geçmesi muhtemel hava sahası bölgelerinde yaşayan vatandaşların beyanları doğrultusunda kaza yerinin kısa sürede tespit edilebileceği vurgulandı.
Kahramanmaraş Valiliğinden, ilçe kaymakamlıkları aracılığıyla kazanın kendi bölgelerinde olup olmadığı araştırılması istenilmesine rağmen etkin ve ciddi bir çalışma yürütülmediğine işaret edilen mütalaada, "Arama kurtarma faaliyetinde etkin olan İl Jandarma Komutanlığının ise karakollara ve köylere haber verilip bilgi toplanması talimatı vermesine karşın, bu talimatın bazı karakollara geç ulaştırıldığı, böylece yerel ve yöresel bilgi kaynaklarının da tespitinde gerektiği ve beklendiği ölçüde hız ve sorumlulukla hareket etmediği anlaşılmıştır." tespitine yer verildi.
Kazada yaralanan gazeteci İsmail Güneş'in, 112 Acil Servis merkezini aradığı, kaza yerinin tespit edilmesi için Güneş'in telefon numarasının jandarma ve emniyet birimlerine ulaştırıldığı ifade edilen mütaalada, söz konusu kolluk kuvvetlerinin, yer tespitine ilişkin saat 16.00'ya kadar TİB'e herhangi bir yer tespiti talebinde bulunmadıkları vurgulandı.
Kazadan saatler sonra yer tespitine yönelik ilk talebin TİB'e Başbakanlıktan bir görevli ile Yozgat İl Jandarma Asayiş Müdürlüğünden bir asker tarafından iletildiği, bunun üzerine TİB jandarma temsilcisi Yaşar Kalkan'ın durumu eski TİB Başkan Yardımcısı Basri Aktepe'ye ilettiği, onun da tekniker Yusuf Tarcan'ı görevlendirdiği aktarılan mütalaada, saat 16.25'te elde edilen 1 kilometre eninde 30 kilometre boyunda harita içermeyen yoruma muhtaç bilgi formu oluşturulduğu anlatıldı.
Bu bilginin Kalkan tarafından saat 16.27'de Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesine iletildiği bildirilen mütaalada, Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürlüğünün de yer tespit talebini gecikmeli olarak Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Dairesi üzerinden 16.30'da TİB'e gönderdiği belirtildi.
Kaza yerinin tespiti için sorumlu olan görevlilerin insiyatif kullanmadıkları vurgulanan mütalaada, şu tespite yer verildi:
"TİB tarafından elde edilen bilginin aynısı EGM temsilcisine verildiği, cep telefonu sinyal bilgisi ve GSM numarasından yer tespiti ile ilgili konuda İl Jandarma ve İl Emniyet Müdürlüğünün sahip oldukları sorumlulukla bağdaşık hız ve seviyede TİB EGM temsilcisi Hüseyin Keskinkılıç, JGK temsilcisi Yaşar Kalkan'ın zamanında inisiyatif kullanamayarak, bölgenin haritalarının hazırlanmasında gecikmelerin yaşanmasına neden oldukları, konunun hayati değerle ilgi aciliyetine rağmen Süleyman Akdoğu'nun çalışmalarında yeterli özeni göstermediği, İl Emniyet Müdürlüğü bildiriminin içeriği ve aciliyeti karşısında, Gürsel Aktepe'nin, istenen hız ve etkinlikte inisiyatif kullanmayarak süreçte uzama ve aksaklıklara yol açtığı anlaşılmıştır."
"Hayati öneme haiz bilgiler iletilmedi"
TİB'in saat 16.25'te haritaya bağlı olmayan yoruma muhtaç bilgisinin ardından bu kez Turkcell ve Avea tarafından kaza yerine ilişkin yaklaşık değerlerin sayısal olarak bildirildiği kaydedilen mütalaada, Kalkan'ın bunları harita üzerinde değerlendirmesi için izinli olan Süleyman Akdoğu'yu karargaha çağırdığı ifade edildi.
Akdoğu'nun da saat 17.00'de görev yerine geldiği, sayısal bilgi analizi ile oluşturduğu haritanın saat 17.15'te Kahramanmaraş İl Jandarma İstihbarat Şubeye iletildiği bildirilen mütalaada, şunlar kaydedildi:
"Bölgedeki vatandaşlar ve bazı yetkililerin kazanın 'Keş Dağı'nın yüksek noktalarında olabileceği, aramanın burada yoğunlaşması' yönünde güçlü ifadeleri değerlendirme dışı tutulup, bir sonraki gün yürütülecek arama kurtarma planlarına dahil edilmediği, arama kurtarma faaliyetini yürütenler için hayati öneme haiz bilginin bir şekilde iletilmediği, bazı bilgiler yeterli değerlendirmeden geçirilmeden önemsenip, bunun sonucu gereksiz yere birtakım yerlerin defalarca arandığı, bunun hedefe ulaşma sürecinde aksama ve gecikmelere neden olduğu, kaza olay yeri koordinatörü ve onun yetki verip, görevlendirmesiyle bu iş yönünden kriz merkezi yönetiminin asıl sorumluluğu işi etkin bir şekilde yürütüp yerine getirmesi iken planlama, örgütleme, personel yönetimi, yönetme ve yönlendirme, raporlamada, koordinasyon çerçevesinde idari amacı gerçekleştirmek için başarılı, etkin bir çalışma yürütemediği, krize çare bulmak yerine kendi içinde kaos ve karmaşaya neden olup, zaman içinde bilinen ve beklenen çerçevede kriz merkezi niteliğine ulaşamadığı, bu halin de sürecin uzaması ile toplumda hassasiyete neden olduğu, ortaya çıkan bazı aksaklıkları gözden uzak tutacak şekilde ceride kayıtları oluşturulmuştur."
Arama kurtarma faaliyetlerine ilişkin hazırlanan raporlarda, bazı olumsuzluk ve gecikmeler için ilaveler yapıldığı kaydedilen mütalaada, özellikle ilk güne yönelik faaliyetlerin başlangıç saatinin doğru gösterilmediği aktarıldı.
Bütün bu gelişmelerin, kazaya ilişkin şüphelerin ciddi ölçüde artmasına neden olunduğu vurgulanan mütalaada, arama kurtarma faaliyetlerine katılan sanıkların yönetmelik hükümlerine aykırı bir şekilde görevlerinin gereklerine uygun davranmadıklarının altı çizildi.
Mütaalada, bu tutumlarıyla mağduriyete neden olan sanıkların görevi kötüye kullanma suçu işledikleri aktarıldı.
MALATYA'DA DAVAYA BAKAN SAVCILAR FETÖ'CÜ ÇIKMIŞTI
Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası ile ilgili dosyaya 3 yıl süreyle Malatya Adliyesi’nde bakan dönemin 2 özel yetkili cumhuriyet savcısı da, “FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatlarının olduğu sabit görüldüğü” gerekçesiyle meslekten men edilen savcılar arasında yer almışlardı.
Kahramanmaraş’ta 25 Mart 2009 tarihinde meydana gelen ve BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası ile ilgili soruşturma dosyaları BBP Genel Merkezi ve Yazıcıoğlu’nun ailesinin talebi üzerine 2 Mart 2011 tarihinde Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine gönderilmişti.
Soruşturma dosyasına dönemin Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Özden Doğan ile Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Şeref Gürkan bakmıştı.
Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının kaldırılması nedeniyle soruşturma dosyaları 3 yıl aradan sonra 17 Mart 2014 tarihinde yeniden Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti. Dosya ile ilgili en önemli aşama ve iddialar Malatya Adliyesindeki soruşturma aşamasında gündeme gelmişti.
Yazıcıoğlu dosyasına bakan Cumhuriyet Savcısı Özden Doğan, Aralık 2013’te Ankara-Sincan Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine atanırken, Şeref Gürkan ise Haziran 2015’te İstanbul-Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığına atanmıştı. FETÖ darbe girişimi sonrasında görevden alınan ve haklarındaki soruşturmalar nedeniyle tutuklanan savcı ve hakimler arasında yer alan Doğan ve Gürkan, HSYK Genel kurul kararı ile “FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatlarının olduğu sabit görüldüğü” gerekçesiyle meslekten ihraç edilen 2 bin 847 hakim ve savcı arasında da yer almışlardı.
Doğan ve Gürkan, 3 misyonerin öldürüldüğü ve yargılaması 9 yılı aşan Malatya’daki Zirve Yayınevi davasının soruşturmalarına da bakmıştı.
Olay sonrasında, Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düştüğü sırada, bölgede Malatya 7. Ana Jet Üssü'nden kalkan uçakların uçuşta olduğu, bunların kazaya yolaçtıkları iddiaları dile getirilirken, kaza sonrası aramaların ardından helikopterin enkazının bulunduğu bölgeye ulaşan, Malatya'daki 2. Kara Havacılık Alayı'na bağlı personelin, helikopterde kazaya ilişkin bilgi edinilebilecek kritik parçaları söktükleri ve kazayı karartmaya yönelik çaba gösterdikleri iddiaları da dile getirilmiş, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra bu personelin tamamının FETÖ Silahlı Terör Örgütü ile irtibatlı oldukları belirlenmişti.
DARBE GİRİŞİMİNDEN ÖNCE VERİLEN TAKİPSİZLİK KARARINA TEPKİ GÖSTERMİŞLERDİ..
Bu arada, Malatya'da bu olayla ilgili bir başka davada verilen takipsizlik kararına, BBP'nin o dönem il başkanı olan Avukat Sema Altuntaş tepki göstermişti
Altuntaş, FETÖ Silahlı Terör Örgütü'nün 15Temmuz 2016'daki darbe girişimlerinden iki hafta önce 1 Temmuz 2016'da Malatya Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, tepkisini “25 Mart 2009’da, Çağlayancerit’ten Kayseri Erkilet’e oradan Yozgat Yer köyüne giderken, Göksun Kızılöz köyü ile Şahin Kayası Sisne Obası arasındaki Keş dağları Karayakup Tepesi’nde bindikleri helikopterin kırıma uğratılması sonucu Muhsin Başkanımız ve arkadaşları şehit olmuşlardı. Dün itibariyle, dahili ve harici imkansızlıklara ve yalnız bırakılmamıza rağmen şehitlerimizin aileleri ve camiamızla yürüttüğümüz hukuki süreçle alakalı karar maalesef takipsizlikle neticelendirilmiştir. Bu takipsizlik kararı, elim bir terör olayının şokunun yaşandığı ve bu bahaneyle ulusal medyaya sansür ve sınırlamaların getirildiği, internetin yavaşlatılmasıyla özgür sosyal medyanın devre dışı bırakılmaya çalışıldığı bir günde onca hengamenin yaşandığı bir zaman dilimi içerisinde kamuoyuyla paylaşıldı. Bu elim olay taa en başından itibaren sert hava şartları ve pilotaj hatası kaynaklı basit bir havacılık kazası gibi kamuoyuna takdim edilmişti. Hatta bu istikamette daha sonra uyduruk olduğunu ispatladığımız kaza kırım raporları hazırlanmıştı. Tıpkı şimdi verilen takipsizlik kararındaki hükmün gerekçesinde olduğu gibi. Lakin ilerleyen zamanlarda Büyük Birlik Partisi, şehit liderimizin ve şehit olan kardeşlerimizin aileleri ile onca imkansızlık ve engellere rağmen bu elim olayı idari ve adli tüm ilgili ‘resmi’ kurumlarla muhatap etmeyi başardık. Bu gayretler neticesinde, tesadüflere bağlanamayacak derecede olağan üstü birçok olumsuzluklar ve ‘derin kuşku’ oluşturan bilgiler peyderpey dava dosyasına sokularak ‘delillendirilmeye’ başlandı. Kamuoyunun da hayret ve kuşkuyla takip ettiği bu süreç içerisindeki kusur, ihmal ve kasıtlar peş peşe ortaya çıkarılmaya başlandı. Helikopterin ne şekilde kırıma uğradığı, sonrasında oluşturulan bilgi kirlilikleri, müthiş teknolojik imkanlara rağmen enkaza ulaşılamaması, rezil bir şekilde yürütülen arama kurtarma safhasının aslında ‘örgütlü’ bir ‘Aramama- Kurtarmama’ süreci olduğu, ulaşılamayan olay yerine aslında olayın hemen akabinde ulaşıldığı gibi nice gerçek istihbari, inzibati, teknik bilgiler ışığında yüzlerce bilgi ve delille birlikte dava dosyasına girdi” sözleriyle dile getirerek, bu suikastin kaza olarak geçiştirilmeye ve karartılmaya çalışıldığını söylemişti.,
Kahramanmaraş, iha- Ankara, AA- malatyahaber.com