Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Malatyalı İşadamları Derneği'nin konuğu olduğu toplantıda yaptığı konuşmada, yatırım yapma konusunda geç kalmamaları için uyardı.
MİAD'ın Türkiye Sanayisinin Global Pazardaki Yeri ve 2010 Yılı Hedefleri konulu 42. aylık toplantısına konuk olan bakanın konuşması ve bu toplantıyla ilgili olarak dernek tarafından yayınlanan basın bülteni şöyle:
"MİAD (Malatyalı İşadamları Derneği) ın konuğu olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, yatırımcıları yatırım yapmakta geç kalmamaları konusunda uyardı:
2010 yılı toparlanma yılı olacak. Yatırım yapmak
için krizin etkisinin geçmesini bekleyenler kaybederler
MİAD Başkanı Yunus Akdaş, Asıl gündem ekonomi, sanal gündem ise konuşulanlardır dedi.
MİADlı sanayiciler asıl gündemin ekonomi olduğunu belirterek kod, ÇED raporları, vizeler konusunda ilgili bakanlıklara daha çok telkinde bulunulmasını isterken, Bakan Ergün de Organize Sanayi bölgelerinin şehir dışına taşınmasından yeni pazarlara, işsiz stoklarının eritilmesinden serbest ticaret anlaşmalarına, vizelerin kaldırılmasından yeni yatırımlara pek çok ekonomik konuya değinerek şunu söyledi: Çıkış trendinde olan insanların ayağında gereksiz bağlar olmamalıdır. Siz okyanusa açılmaya mı karar verdiniz? Benim işim yelkeninize rüzgar doldurmaktır.
MİAD (Malatyalı İşadamları Derneği ) ın 42. Aylık Toplantısı çerçevesinde İstanbul Bağcılar Holiday Inn Otelde yapılan Türkiye Sanayisinin Global Pazardaki Yeri ve 2010 Yılı Hedefleri konulu toplantıda konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Yeni yatırım yapmak, yeni ihracat kanalları açmak, iç ve dış piyasaya yeni ürünler sunmak için, krizin etkilerinin tamamen geçmesini bekleyenler, yanlış yaparlar. Çünkü böyle yapanlar, her şeyin güllük gülistanlık olmasını beklerken, atı alanlar Üsküdar'ı çoktan geçmiş olurlar dedi.
MİAD Genel Sekreteri Ahmet Turan Koçerin MİADı tanıttığı sunumdan sonra açılış konuşmasını yapan MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş, asıl gündemin ekonomi, sanal gündemin ise konuşulanlar olduğunu belirterek şunları söyledi:
IMF ile anlaşma olmadığı halde krizler çıkmadığını gördük
Sanayinin değişen yapısı, uzak coğrafyaların artık çok yakın olması Ar-Ge ve yenilikçiliği ön plana çıkarıyor. Artık dünya böyle: Atı alan Üsküdarı geçmiyor, dünyanın her tarafını dolaşıyor. Bizler komşularımızla iyi ilişkiler kurulabileceğini, IMF ile anlaşma olmadığı halde krizler çıkmadığını gördük. Ama asıl gündem ekonomi, işsizlik, kapasite kullanım oranları, girdi maliyetleri ve iç huzur. Dünyaya değer katan barışı düzenleyen, iş ve aş kaygısı olmayan bir Türkiye en büyük dileğimizdir.
İş birliği, güç birliği projelerini destekliyoruz
Salonu tamamen dolduran 300ün üzerinde sanayici ve ticaret erbabından oluşan MİAD üyelerine hitap eden Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün; eskiden işadamlarının, kendileriyle aynı şehirde, aynı işi yapan firmaları rakip olarak gördüklerini, bu anlayışla şirketlerini geliştirmenin önünü kapattıklarını kaydederek şöyle dedi.
Şimdi ise firmalarımız dünya ile rekabet edebilmek için diğer firmalarla ittifak kurmak gerektiğini, ortaklık ve birleşme kültürünü geliştirmek gerektiğini biliyorlar. Bu bizim zayıf noktamız. Dünya şirketleri için zaruret olan şey bizim KOBİ ler için zafiyet. Rekabet öncesi güç birliği, iş birliği projeleri ile gelenleri destekliyoruz.
Bugün yeni bir işletme kurarken veya mevcut bir işletmeyi yönetirken, bulunulan şehrin veya Türkiyenin şartlarına göre değil, dünyanın şartlarına göre hareket etmek gerektiğine işaret eden Ergün, her fırsatta Türkiyenin büyük ve güçlü bir ülke olduğunu söylediklerini ve potansiyeliyle övündüklerini vurgulayarak şunları söyledi:
Böyle bir ülkenin kendi içine kapanmak gibi bir alternatifi, tercih hakkı yoktur. Biz, ülke olarak dünyaya açılacağız, dünyayı tanıyacağız. Sadece dünyada yaşanan gelişmelerden etkilenen bir ülke olmayacağız, dünyada yaşanan gelişmelere yön veren bir ülke de olacağız. Bunu başarabiliriz, kendimize güvenirsek, heyecanımızı taze tutarsak, korkulara prim vermezsek, dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olabiliriz.
Dünyada işlerin iyi gittiği dönemlerde bile, kendi dinamiklerinden kaynaklanan küçük çaptaki sarsıntılarla alt üst olan ekonomimiz, dünyada büyük çalkantılara neden olan bu küresel kriz karşısında oldukça başarılı bir performans sergilemiştir. Ekonominin toparlandığına ve işlerin yoluna girmeye başladığına dair birçok olumlu sinyal almaya devam ediyoruz.
Krizden çok, dedikodusundan etkilendik
Merkez Bankası tarafından açıklanan Ocak ayına ait kapasite kullanım oranının, 2009 yılının ikinci çeyreğinden itibaren olumlu seyir gösterdiğine dikkati çeken Ergün, açılan şirket sayılarına bakıldığında da Aralık ayında 4 bin 177 şirket kurulduğunu ve bir önceki yılın aynı ayına göre, yüzde 56 gibi yüksek bir artış yaşandığını dile getirdi.
Ergün, ekonomik krizin, ekonomik şartlar ve piyasalardaki durum kadar psikolojik faktörlerden de kaynaklandığını belirterek, Türkiyenin ekonomik krizden daha çok, krizin dedikodusundan etkilendiğini ifade etti.
Bireylerin ve işletmelerin gelecekle ilgili olumsuz öngörülere sahip oldukları ekonomilerde, işlerin daha kötüye gideceğini belirten Ergün, açılan şirket sayısındaki artışın, psikolojik eşiğin de aşıldığını, tahminlerin olumluya döndüğünü, girişimcilerin ekonomiye gün geçtikçe daha çok güvendiklerini gösterdiğini vurguladı.
Bakan Ergün, Türkiyedeki güven ve istikrar ortamını bozacak her türlü teşebbüs, Türkiyeye yapılacak en büyük kötülüktür. Dünya pazarlarına güçlü gireceğiz ki ekonomimizi büyütelim. Biz iş adamlarımıza dedik ki siz okyanus pazarına mı gireceksiniz, biz yelkenlerinize rüzgar doldururuz. Bir de yelkenleri kesmeye çalışanlar da var onlarla da mücadele ediyoruz diye konuştu.
Bu güvenin ortaya çıkmış olmasının, 2010 yılında ekonominin toparlanma sürecini de çok olumlu etkileyeceğini ifade eden Nihat Ergün, bu durumun Türkiyenin gelecek yıllardaki performansının artmasına katkı sağlayacağını anlattı.
Bakan Ergün, Türkiyenin en çok ihtiyaç duyduğu şeyin güven olduğunu vurgulayarak, hükümet olarak 7 yıldır her zaman güven ve istikrar üzerinde durduklarını kaydetti.
Türkiyenin, özel sektör yatırımlarıyla girişimci ruhunu artırarak, daha çok üretim ve ihracat yaparak güçleneceğini dile getiren Ergün, bir ülkede girişimlerin artması için, yatırım ortamının düzeltilmesi ve risk algısının azaltılması gerektiğini söyledi.
'Avrasya bölgesinin teknoloji üretim merkezi
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, eskiden Türkiyenin en büyük sorununun kamu maliyesinde yaşandığını ve her yıl üst üste verilen büyük bütçe açıkları neticesinde, faiz ve enflasyonun çok yüksek, ekonominin oldukça riskli olduğunu, şimdi ise mali disipline riayet eden bir iktidar olduğunu, kriz döneminde dahi bütçe açığını orta vadede risk oluşturmayacak bir seviyede tutmayı başardıklarını vurguladı.
Ergün, Türkiyenin artık makroekonomik düzlemde güçlü bir altyapıya sahip olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Önümüzdeki süreçte, özel sektörümüzün yeniden yapılanmasına, daha dinamik bir yapıya bürünmesine ve gelişmesine odaklanmamız gerekiyor. Orta ve uzun vadede, katma değeri yüksek ürünlere geçmeyi, Avrasya Bölgesinin teknoloji üretim merkezlerinden biri olmayı hedefliyoruz. Türkiye, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyorsa, bu yapısal dönüşümü hayata geçirmek zorundadır.
Sanayimizin rekabet edebilirliğini ve verimliliğini artırmak için, bu dönüşümü hızlı ve başarılı bir şekilde hayata geçirmek durumundayız. İşletmelerimizin belli bir başarıyı yakalamaları kadar, o başarıyı sürekli yenilemeleri ve dönüştürmeleri için de becerilerini sürekli artırmaları gerekiyor. Küresel ekonomik düzen, işletmeleri sürekli yenilenmeye mecbur etmektedir, bu dinamik çevrede bir müddet dinleneyim dediğiniz anda, birileri gelip sizi geçebiliyor.
Kendilerini sürekli yenilemeyen, farklı müşteri tercihlerine odaklanamayan, kalite vurgusunu güçlendiremeyen firmaların, özellikle kriz ortamlarında büyük zorluklar çektiğini bildiren Ergün, bu nedenle, işletmelerin tasarım ve markalaşma çalışmalarına büyük önem vermeleri gerektiğine işaret etti.
Atı alanlar Üsküdarı çoktan geçmiş olur
Bakan Ergün, 2010 yılının Türkiye için uzun ve istikrarlı bir büyüme döneminin ve yapısal değişimlerin başlangıç yılı olacağına işaret ederek, bu nedenle bu yıl atılacak adımların, gelecek açısından büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, şunları kaydetti:
Yeni yatırım yapmak, yeni ihracat kanalları açmak, iç ve dış piyasaya yeni ürünler sunmak için, krizin etkilerinin tamamen geçmesini bekleyenler, yanlış yaparlar. Çünkü böyle yapanlar, her şeyin güllük gülistanlık olmasını beklerken, atı alanlar Üsküdarı çoktan geçmiş olurlar. Unutmayalım, ekonomide mutlak iyimserlik diye bir şey yoktur, bütün risklerin ortadan kalkması gibi bir durum söz konusu değildir.
Ekonomik ortamda risk her zaman olacaktır, mühim olan bu riski yönetebilmektir, zaten girişimcilik, yöneticilik bu riskleri başarıyla üstlenebilme, idare edebilme sanatıdır. Birçok uluslararası rapor ve tahmin, Türkiyenin önümüzdeki dönemde en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olacağını göstermektedir. Türkiyede bu dönemde yatırım yapanlar, uzun dönemde karlı çıkacaktır. Bu noktada sizleri de cesur olmaya, yatırım yapmaya, teşviklerden yararlanmaya, dünyaya açılmaya, okyanusları aşmaya davet ediyorum. Hükümet olarak, yatırımcının, bu ülke için istihdam oluşturan, üretim yapan, kalkınma hedefimize katkı sağlayan herkesin yanında olacağımızı bir kez daha vurguluyorum.
Güney Amerika Ülkeleri ile serbest ticaret anlaşması
2010 yılı Haziran ayında Uruguay, Paraguay, Arjantin ve Brezilya ile serbest ticaret anlaşması imzalanacağını bu ülkelere vize olmadığını, Afrika ülkeleri ile ticaretin 3 yıl içinde 5 milyar dolardan 17 milyar dolara çıktığını hatırlatan Bakan Ergün, Güney Amerika pazarından çok umutlu olduğunu da belirtti.
Toplantı sonunda ÇED raporları, sahte fatura nedeniyle koda alınmalar konusundaki soruları yanıtlayan Bakan Nihat Ergün, Organize sanayi bölgelerinde ve organize sanayi içinde olmadığı halde sanayinin yoğunlaştığı Ergene havzası gibi alanlarda ıslah çalışmaları yapabileceklerini açıkladı.
MİADın 42. Aylık Toplantısına katılan Bakan Ergüne MİAD üyesi tecrübeli iş adamı Mahmut Çalık tarafından bir plaket verildi."