Fotoğraf Sanatçısı Mahmut Orhan Alkaya, ‘Hüsn-ü Tabiat’ adını verdiği 2. kişisel sergisini Malatyapark AVM’de açtı.
Malatya ve çevre illerde farklı doğa ortamlarında çekilmiş 45 fotoğrafın yer aldığı sergide, genel anlamda insan - doğa ilişkisi yansıtılırken, kapitalizmin en büyük öğretisi olan tüketim hırsı ile sanayileşme ve kentleşmeye bağlı olarak insanoğlunun kendine yabancılaşması ve ‘kendi geleceği yok etmesi anlamına’ gelen doğada yarattığı tahribatı objektifin gözünden anlatıyor.
Sergi Pazar gününe kadar ziyarete açık olacak
19 Ocak Pazar gününe kadar açık kalacak olan serginin açılışına, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Kavuk, CHP Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hakan İnci, CHP Kadın Kolları Başkanı Güllü Tuncer, Battalgazi İlçe Başkanı Abdulvahap Ayzabar, Yeşilyurt Merkez İlçe Başkanı Banu Sevil, Ticaret Borsası Başkanı Gürsel Özbey, Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Fevzi Çiçek, çeşitli sendika ve sivil toplum örgütleri başkanları, amatör fotoğraf sanatçıları ile kalabalık bir davetli topluluğu katıldı.
“İnsanın ihtiyaç duyduğu her şey doğada var, yeter ki bakmayı ve görmeyi bilelim”
Fotoğraf Sanatçısı Orhan Alkaya, Hüsn-ü Tabiat adlı sergisiyle, doğadan uzaklaşan insanların gittikçe nasıl fakirleştiklerini göstermeyi amaçladığını ifade ediyor.
Kentleşme ve sanayileşme ile insanların metropollere, gökdelenlere hapsolduğunu, tüketim hırsının suyu ve toprağı yok ettiğini söyleyen Orhan Alkaya, fotoğraflarının yansıttığı mesajı şu sözlerle anlattı: “Esasında bakmayı ve görmeyi bilirsek doğa zaten bize her şeyi söylüyor. Benim buradaki bütün amacım, kentleşmenin, betonlaşmanın yarattığı sorunlarla insanların giderek doğal hayattan uzaklaştığını anlatmak. Aslında tabiattaki bu ritim, denge ve ahengin kaybolması insanlarda müthiş bir yabancılaşmayı da beraberinde getiriyor. İnsanların doğayla yabancılaşırken nasıl bir fakirliğe, nasıl bir yoksulluğa gittiklerini göstermek istedim. Tabiata ve doğaya daha saygılı davranılması gerektiğini anlatmaya çalıştım. Malatya’nın en güzel meyve bahçeleri şu anda betonla kaplanmış durumda. İşte bu fotoğrafların, gelecek nesillere bizim neleri kaybettiğimizi gösterme açısından bir belge olmasını istedim.”
Serginin açılışında konuşan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da, bir şehrin ürettiği ürünlerden daha fazla yetiştirdiği sanatçılarla var olabileceğini söyledi. Malatya’da olması gereken ama şimdiye kadar olmayan bir açılışı yaptıklarını ifade eden Ağbaba “Bir Malatyalı olarak böylesine değerli fotoğraf sanatçılarımızın olmasından büyük gurur ve mutluluk duyuyorum. Orhan Alkaya’nın bu çalışmalarının fotoğrafa ilgi duyan başka insanlarımıza ilham kaynağı olmasını temenni ediyorum. Orhan Alkaya’nın, bir fotoğraf sanatçısı olarak Türkiye’de Malatya’nın tanıtılmasında olduğu kadar Malatya’nın sanatsal birikimini Türkiye ve dünya gündemine taşıyacağına inanıyorum” dedi.
Daha sonra davetliler tarafından serginin açılışı gerçekleştirildi. 45 fotoğrafın yer aldığı sergi, gezenlerin büyük beğenisini topladı.
İlk kişisel sergisi “Güneşin Altın Yumurtası Kayısı” da büyük ilgi görmüştü
Aynı zamanda merkeze bağlı Alişar Köyü'nde kayısı yetiştiriciliği ile uğraşan fotoğraf sanatçısı Orhan Alkaya, ilk kişisel sergisini, Malatya'nın dünyaca ünlü tarımsal ürünü olan kayısıdaki insan emeğini konu alan "Güneşin Altın Yumurtası Kayısı" adıyla bir yıl önce yine Malatya Park AVM'de açmıştı.
Bakanlığın açtığı yarışmada birinci olmuştu
Fotoğraf Sanatçısı Orhan Alkaya, Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi ile Denizbank'ın işbirliğinde geçtiğimiz Aralık ayında 5. kez düzenlenen 'Ulusal Tarım ve İnsan Yarışması'nda 'Çiftçi ve Üretici' kategorisinde ikinci kez birincilik ödülü almıştı. Yarışmaya 5 ayrı fotoğrafla katılan Alkaya'nın diğer 4 fotoğrafı ise sergilenmeye değer görülmüştü.
Sergiye Çağrı yazısında doğaya saygı vurgusu
Fotoğraf Sanatçısı Mahmut Orhan Alkaya, ‘Hüsn-ü Tabiat’ adlı fotoğraf sergisi için hazırladığı ‘Sergiye Çağrı’ yazısında ise tabiatın vahşi bir tüketim alışkanlığı ile tahrip edildiğini vurgulayarak “Şimdilik savaşı insanoğlu kazanmış gibi gözüküyor. Ancak doğa henüz son sözünü söylemiş değil. Sanki insanoğlunun aşırı kar hırsının, çılgınca tüketme şehvetinin durulmasını bekliyor. Aklın ve sağduyunun ağır basmasını umuyor” dedi.
Sanatçının ‘Sergiye Çağrı’ yazısında şu görüşlere yer verildi:
“İkinci binyılın başlarında insanoğlu, teknolojinin yardımıyla tabiata egemen olma mücadelesinde epeyi bir yol almış gözüküyor.
Kapitalizmin aşırı kar ve tüketme hırsı; tabiat'ın kendini yenilemesini neredeyse engelleyecek aşamaya geldi. Bu savaş; Akarsuları, havayı, toprağı bitki çeşitliliğini hızla yok ediyor.
Şimdilik savaşı insanoğlu kazanmış gibi gözüküyor. Ancak doğa henüz son sözünü söylemiş değil. Sanki insanoğlunun aşırı kar hırsının, çılgınca tüketme şehvetinin durulmasını bekliyor. Aklın ve sağduyunun ağır basmasını umuyor.
Sanayileşmenin etkisiyle insanlar kırsaldan kentlere doğru hızla akarken, mega kentler, metropoller oluşturdular. İnsanlar dev plazalarda çalışıp, uydu kentlerde yaşar oldular. İş ve ev hayatı arasına sıkışıp kalan insanlar hızla doğaya yabancılaşmaya başladılar. Suyla ilişkilerini gökdelenlerin teraslarında oluşturdukları yapay havuzlarla sınırlı tutuyorlar, bitkilerle temaslarını hobi bahçeleri ile gerçekleştiriyorlar. Karpuzun ağaçta yetiştiğini, portakalın tarlada yetiştiğini zanneden bir nesil yetişiyor.
Oysa tabiat, insanlar farkında olmasa da dört mevsim diye adlandırdığımız devinimine ara vermiyor. Her ilkbahar sular yine coşuyor, dağlar yine yeşilleniyor ağaçlar yine tepeden tırnağa çiçeğe bürünüyor. İnsanlar bin bir çeşit otomobillerin içinden sadece bakıyorlar. Güneş doğarken ya da batarken suların yanışını, sıradağların ahengini yaprakların kırağı ile dantel gibi işlenmesini, ateşin sırrını görmüyorlar. Sadece bakıyorlar. AŞIK VEYSEL kör gözleri ile Kızılırmak’ın her bahar coşup etrafını yıktığını, sonunda Karadeniz'e teslim olup sakinleştiğini seziyor. Bin bir çeşit çiçekler ile cıvıldaşan böcekleri, meleşen kuzuları görüp ''saklarım gözümde güzelliğini'' dizesini sazına söyletiyor. Ancak sözde gözleri sağlam insanlar bunları göremiyorlar.
Toprağı ve suyu hızla yok edip betona dönüştürmeyi uygarlık sayan insanoğlu için ne yaman bir çelişki?
İşte; bu fotoğraf çalışmama böyle bir görmezliğe ve aymazlığa dikkat çekmek için başladım diyebilirim. Suyun ve ateşin ritmini yeryüzünün rengini, kış ve kırağının yaprakları oya gibi işlemesini, havada pamuk gibi uçuşan mütevazi bir bitkiye yakından bakınca inanılmaz bir ritim ve renk cümbüşü barındırdığını gösterme çabasındayım.Bu fotoğraflar aracılığı ile insanların doğaya daha dikkatli bakmasını birazcıkta olsa sağlayabilirsem ne mutlu.”
HABER-FOTO: Güler HAZAR, yenimalatya.com.tr