Almanyanın ilk Türkiye kökenli bakanı olan Aygül Özkanın muhafazakâr Hıristiyan Demokratlar (CDU) için büyük bir kazanç olması bekleniyordu. Ancak Özkanın devlet okullarındaki dersliklerden haçların kaldırılması yönündeki çağrısı ülkede büyük gerginliğe yol açtı. Yorumcular olayın Angela Merkelin partisi CDUya büyük zarar verdiğinde hemfikir.
CDU, Aşağı Saksonya eyaletinin Sosyal İşler Bakanlığına atanan ikinci nesil Türkiyeli göçmen Özkan için övgü bekliyordu. Çünkü Özkan ülkede bir bakanlığa atanan ilk Türkiye kökenli vatandaş ve dahası ilk göçmendi. Ancak alınan karar parti içinde dev bir tartışmaya neden oldu.
Özkanın Focus dergisine verdiği röportajda dile getirdiği, "Müslümanların başörtüleri gibi Hristiyanlığın sembollerinin, yani haçların da devlet okullarından kaldırılması gerektiği" yönündeki yorumları olay oldu. Bu yorumlara CDUdan ve Bavyeradaki kardeşi Hristiyan Sosyal Birliğinden (CSU) sert tepki geldi.
Özkanı bu göreve seçen Aşağı Saksonya Başbakanı Christian Wulff, eyalet hükümetinin okullardaki Hristiyan sembollerini memnuniyetle karşıladığını söyledi. CSUdan Stefan Müler ise Özkanın Hristiyan bir partinin kendisi için gerçekten uygun olup olmadığını gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.
Özkan Pazartesi günü yaptığı açıklamalarda yorumlarının yanlış anlaşıldığını söyleyerek partisindeki arkadaşlarından özür diledi. Wulff da Özkanın okullardaki haçlardan memnun olduğunu ve hatta haçları istediğini söyledi.
Salı günü ülkenin özellikle sol eğilimli gazetecilerinin yorumcuları Özkanın tavrını desteklerken, CDUyu gösterişçi olmakla eleştirdi. Partinin Özkanı bir seçim yatırımı olarak bakanlığa getirdiği fikrinde birleşen dergiler, yaşananların Hristiyan Demokratların imajını daha da kötüye götürdüğünü ifade etti.
Spiegel Online: CDU kendisini Özkanı kullanarak süslemek istiyor. Tabii ki parti içinde bir Müslümanın Hristiyan sembollerini savunması beklenemezdi. Ancak CDUlu politikacılar Özkanın duruşunu partinin heterojenleşmesi olarak görmek yerine muhafazakar Hristiyan seçmenin gazabından çekindikleri için esnek olmayan bir tavırla yanıt verdiler. Böylece Wulff ve ekibi hedeflerinin sadece güzel resimler ve sevimli manşetler olduğunu göstermiş oldu. Partinin bir karar vermesi gerekiyor: Göçmenleri gerçekten kucaklamak istiyorsa parti içindeki tartışmalara katlanmak zorunda. Aksi takdirde olay sadece bir gösteriden ibaret.
Financial Times Deutschland: Özkanın durumu siyaset bilimi ders kitaplarına girebilir. Yaşanan gerginlik, bir partinin aldığı görünüşte doğru bir kararın, bir anda seçim taktikleri açısından büyük bir gafa nasıl dönüşebileceğini gösteriyor. Özkan sadece genel prensibi dile getirdi, gerçek bir yasağı gündeme bile getirmedi. Dahası herhangi bir ajandası da yoktu, muhabirin kendisine sorduğu bir soruyu cevaplıyordu. Ancak sorun bambaşka. Hristiyan Demokratlar'ın Özkanı bütünleşme bakanı yaparak kazançtan çok kayıp elde etmeleri çok acı. Wulff, muhtemelen bu atamanın kendisine yeni oylar getireceğine inanıyordu ancak bu formül ancak yeni atanan bakan, bir bakandan beklenen şeylere, yani çok kültürlülüğe, cesarete ve zekaya, sahip olmazsa işe yarayabilirdi. Diğer türlü söyledikleri hem partinin tabanını hem de muhafazakar Müslümanları sinirlendirecektir. Özkan gibi daha fazla politikacımız olsun ama ona tepki gösterenler azalsın istiyoruz.
Sol eğilimli Die Tageszeitung: Özkanın haçların devlet okullarına ait olmadığı yönündeki inancı elbette ki partisinin içindeki çoğunluğun inançlarına aykırı. Dolayısıyla muhafazakar Hristiyan çevrelerin Özkanı eleştirmesinde şaşırtıcı bir durum yok. Ancak partisinin liderlerinin bir anda kendisinden uzaklaştığını görmek de hoş değil. Elbette ki sebep Özkanın halkın genelinin karşısında duracak cesareti göstermesi ve sözlerinin devletin dinle arasındaki mesafe konusunda geç kalmış bir tartışmayı başlatması. Bu aynı zamanda Wulffun bir Müslümanı bakanlığa getirebilecek kadar cesur olduğunu da gösteriyor. Bazı muhafazakarların ilk tepkileri Özkanın bu görevi üstlenmeye yetkin olmadığı ve bu hamlenin sadece bir halkla ilişkiler hareketi olduğu yönündeydi. Ancak haçlarla ilgili sözlerinden sonra bu tepki açık bir düşmanlığa dönüşmüş durumda.
Merkez sol Berliner Zeitung: Bir Alman politikacının Almanyada insan haklarının ihlal edildiğini ve federal hükümetin dini konularda tarafsız olması gerektiğini söyledikten sonra yaşanan skandalın sebebi bu hakların ihlal edilmesi değil, suçlamanın yapılmış olması gibi görünüyor. Özkan, devletin tarafsızlığı ilkesinin anlamını ve amaçlarını kendisini eleştirenlerin tamamından daha iyi anlamış durumda. Bu ilke devletin bütün dinlere karşı tarafsız olmasını değil, hepsine aynı mesafede durmasını gerektiriyor. Alman devleti bir Hristiyan devleti değildir. Bunu anlamayan ne Alman devletini ne de anayasayı anlamış demektir. Eğer Özkanın bakanlığı iptal edilirse bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar götürmeli ve davasının temeli anayasayı savunduğu için ayrımcılığa uğraması olmalı.
Merkez sol Süddeutsche Zeitung: Özkan bir hukukçu. Belki de sözlerinin Alman yüksek mahkemesinin kararlarına ve anayasa temeline dayandığına inanıyordu. Belki de Federal Anayasa Mahkemesinin 15 yıl önce söylediğinden başka bir şey söylemediğini düşünüyordu. O dönem mahkeme eyalet hükümetinin okullara haç konmasını dayatamayacağı yönünde karar vermişti. Ancak Özkan haçların kaldırılmasının dayatılması için de mahkemenin kararını kullanamaz. O dönemde mahkemenin kararı siyasi bir depreme neden olmuştu. Şimdi yeni bakan partisi içinde bir sarsıntıya yol açtı. Özkan gelecekte daha dikkatli olacaktır.