Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Kuzey Çevreyolu 30 yıldır oyalanıyor. 2019 Ağustos’unda biteceğini müjdelediler. Ekim ayındayız. Var mı Kuzey Çevreyolu? Ortada ne yol, ne köprü, ne kavşak var. Malatya’nın düştüğü durum budur” dedi.
CHP Malatya İl Teşkilatı’nda basın toplantısı düzenleyen Ağbaba, ülke ve Malatya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ağbaba, konuşmasında, “Çiftçinin durumu perişan, ekemez, üretemez duruma gelmiş. Ürünü para etmiyor. İcrayla karşı karşıya ama bunu duyan kimse yok” ifadelerini kullandı.
Hızlı tren konusunda da değerlendirmelerde bulunan Ağbaba, şunları söyledi:
“Bizim Malatya milletvekilleri gelip ne diyor; hızlı tren. Mavi tren gitti, ‘hızlı tren’ diyorlar. Milletvekilleri değişiyor, söylem değişmiyor. Ne diyorlar, ‘hızlı tren’, bizimkiler alkışlıyor. Her milletvekili, bakan geldikçe hızlı tren. Var mı hızlı tren, yok. Sivas’a gelmiş, Malatya’ya ne zaman gelecek belli değil. Malatya’ya hızlı tren niye gelsin? Her seferinde söz veriyorlar, millet oy veriyor. Bunu bir siyasi malzeme yapmışlar. Şimdi diyorlar ki ‘2023’te gelecek.’ Malatya’ya 2023’te gelmesi mümkün değil. Daha proje aşamasında, nasıl gelecek? Milleti avutuyorlar.”
Ağbaba, yeni adliye binasına ilişkin ise “Bölge Mahkemesi, önce Malatya’ya kurulacaktı. Malatya önce Adana sonra Kayseri’ye bağlandı. Bölge İdare Mahkemesi’ni Malatya’ya yapacaklardı, söz verdiler. Bunların sözünde sınır yok. Malatya’ya yeni bir adliye binası yapılacaktı. Bizde bunu destekliyorduk. Beylerderesi’ne yapılacaktı. Şimdi hanımefendi milletvekilimiz onun da tayinini çıkartmış. Yapılmayan adliye binasının tayinini çıkarıyorlar. Şimdi ‘Yeşiltepe’ye mi yapalım?’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
Kuzey Çevreyolu’nun yapımına da değinen Ağbaba, “Kuzey Çevreyolu 30 yıldır oyalanıyor. 2019 Ağustos’unda biteceğini müjdelediler. Ekim ayındayız. Var mı Kuzey Çevreyolu? Ortada ne yol, ne köprü, ne kavşak var. Malatya’nın düştüğü durum budur” dedi.
Ağbaba, Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Suriye’de ‘Barış Pınarı’ adı altında bir operasyon başlatıldı. Önce ‘barış’ harekatı dediler, sonra cumhurbaşkanının ‘fethedeceğiz’ söylemiyle Suriye’ye girildi. 9 gün sonra bu operasyon tamamlandı. Bugün hem Amerika’yla mutabakat hem de Rusya’yla mutabakatla gelinen nokta şudur; tam tamına 2011’deki başladığımız noktaya geldik. 2011’de Suriye’nin iç işlerine karışarak, Suriye’nin resmi hükümetini yok sayarak başlayan politika bugün çökmüş durumda. Şimdiye kadar ‘Esed’ dediler, bundan sonraki muhatabı Suriye resmi yönetimidir. 2011’den beri Cumhuriyet Halk Partisi, onun genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yüksek sesle söylüyor. Geçtiğimiz Suriye konferansında ve şimdiye kadar yüzlerce defa ifade ettik. ‘Suriye meselesini çözeceksen, mutlaka Suriye yönetimiyle bir araya gel, yönetimle masada otur ve bu işi çöz’ dedik. Bizim dediğimizi dinlemedi. Biz, ‘Suriye yönetimiyle görüş’ dedikçe uzak durdu. Ama Putin, ‘Suriye yönetimi, Esad ile görüş’ deyince bunu kabul etti. Keşke bu daha önce yapılabilmiş olsaydı, Türkiye’nin istemiş olduğu şartlar yerine gelecekti.”
ABD Başkanı Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektubu anımsatan Ağbaba, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Amerika Devlet Başkanı Trump, içerisinde ağır ifadeler içeren bir mektubu Türkiye’ye gönderdi. Bu mektup 9 gün boyunca gizlendi. Mektup Türkiye’ye geliyor, Türkiye bunu devlet arşivine sokuyor ama 9 gün boyunca gizleniyor. Nasıl ortaya çıktı? Amerika basına sızdırınca bu mektup ortaya çıktı. Ülkenin böyle bir mektupla muhatap olması herkes açısından utanç vericidir. Bu mektup kabul edilemez. AKP sözcüsü, ‘Biz bu mektubu aldık çöpe attık’ dedi. Erdoğan çıktı, ‘mektubu 13 Kasım’da Amerika’ya götüreceğim’ dedi. Bu mektubun kabul edilmesi bile bir zuldür. Sen eğer ülkenin çıkarını, onurunu düşünüyorsan yapman gereken bu mektubu kabul etmemekti.”
Ağbaba, ekonomiyle ilgili ise şunları kaydetti: “Türkiye ekonomisi çökmektedir. Suriye meselesiyle bu işi unutturmaya çalışıyorlar. Ama Türkiye ekonomisi maalesef zor durumdadır. Şimdi bütçe, meclise geliyor. Bütçede konuşulan şey, cumhurbaşkanının maaşı. AKP milletvekilinin biri ‘Türkiye’de işsizlik diye bir problem yok’ diyor. Tabi kendi çocuğuna, AKP milletvekillerinin kendi çocuklarına işsizlik yok. Ama fakire fukaraya işsizlik çok. Türkiye’de vergiyi artırmaya çalışıyorlar. Bütçe açığı kontrolden çıktı, çözümü ne ‘yeni vergi alacağız’ diyorlar.”
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com