BİLGE İNSAN HÜSEYİN ÇOLAK'IN ARDINDAN
Şevket BAŞIBÜYÜK
Her ölüm erkendir
Her ölüm haberiyle içim titrer.
Hocam, patronum (Hakka Özlem Gazetesi imtiyaz sahi olması hasebiyle patronumdu ) ve Malatyamızın ayaklı ansiklopedisi Hüseyin Hocanın vefat haberiyle de içim titredi
Bir gazete sayfasında vefat haberini okuyunca: İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn... dedim
Dalmış olacağım ki bir kez daha, bir kez daha ve defalarca; İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi Râciûn demişim
Ama biliyor musunuz bu cümleyi öyle gelişigüzel değil, söylerken anlamını da düşünerek söyledim her seferinde
Biz Allah'a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O'na döneceğiz
Amenna ve saddakna
Biz Allaha/Âlemlerin Rabbi olan Allaha âidiz ve şüphesiz dönüşümüz de yine Onadır
Hüseyin Çolak ile 1998 yılında tanışmıştık.
Ben o zaman bir fabrika işçisiydim. Vardiyalı çalışan bir fabrika işçisi
Bu robotlaştırılmış hayata daha fazla dayanamamış olacağım ki, kendimi kapı dışında gördüm bir gün
Evet, (bazı gururlu insan müsveddelerinin kendini gizledikleri gibi gizlemiyorum ) ben kendim işten çıkmadım, işten çıkarıldım daha doğrusu çıkartılmaya zorlandım
Bereket ki o dönem, Malatyada yayınlanan Hakka Özlem Gazetesinde yazıyordum.
İşten çıkartıldığımı haber alan Hüseyin Çolak ve gazetenin kurucu sahibi (ancak memur olması nedeniyle müstear isimle yazan ..) Murat Elaldı bana sahip çıktılar. Gazeteye Yazı İşleri Müdürü olarak görevlendirdiler beni.
Bilmem anlatabiliyor muyum; insan ilk göz ağrısını unutamıyor.
Hüseyin Çolak da gazetecilikte ilk göz ağrımdı...
Halep Caddesinde bir kitapevi işletiyordu o dönem. Ben kendisiyle o dükkânda tanıştım daha doğrusu Murat Elaldı beni o dükkânda Hüseyin Çolak ile tanıştırdı.
İlk karşılaştığım anki gözüme çarpan sulietini unutamıyorum; bembeyaz bir sakalı vardı. Yaşlı olmasına rağmen dinç ve kendinden emin bir duruşu vardı. Her şair gibi içi içine sığmıyordu Hüseyin Hocanın.
Kendini bana emekli öğretmen olarak tanıttı.
Murat Elaldı araya girip onun şairlik yönünü öne çıkarttı.
Bir şair olarak bana tanıtılması daha çok hoşuna gitti Hüseyin Hocanın.
Bir şair olarak bana tanıtılmasıyla sevinmiş olacak ki heyecanlandı, yüzü kızardı. İnci gibi el yazısıyla yazdığı şiir arşivini adeta- önüme döktü
Önce hangisini okuyacağımı, neresinden başlayacağıma şaşırdım kaldım. Hızlı okuma tekniğiyle, Hüseyin Çolakın şiir üslubunu yakalayıvermiştim. Lirik ve didaktik şiir tarzından çok ben onun ozan tarzında yazılan şiirlerini sevmiştim. En çok da inci gibi el yazısını
Bu yazının ilk satırlarında; Malatyamızın ayaklı ansiklopedisi gibi patenti bende olan bir cümle kullandım Hüseyin Çolak Hoca için
Evet, Hüseyin Çolak; Malatyamızın ayaklı bir ansiklopedisiydi. Malatya kültürüne, Arapça ve Farsça metinleri Türkçeye tercüme ederek çokça katkı sağladı. Özellikle de üniversite öğrencilerine tez tercüme ederek
Lakin -mütevazı kişiliğinden olsa gerek-bu konuda çok ciddi çalışmaları olmasına rağmen kendi imzasını atmadı. Yalnız bu konularda değil birçok kültürel etkinliklerde maalesef- kendi imzası yerine arkadaşlarının imzasını tercik eden bir insandı. Yani bir nevi kendi arkadaşının nefsini kendi nefsine tercih eden gizli bir kahramandı Hüseyin Çolak
Allah gani gani rahmet etsin