Turgut Özal'ın zehirlendiği iddiaları üzerine 19 yıl sonra mezarı açılıyor. Dünya Adli Tıp Akademisi Genel Sekreteri Prof. Dr. Mete Gülmen "Ön diş, kemiklerden bir parça ya da saçı kaldıysa zehir belirlenebilir" dedi.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin iddialar üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'nın mezarın açılmasına karar vermesinin ardından bu konu tıp dünyasında da tartışılmaya başladı. 19 yıl sonra kesin ölüm sebebi belirlenebilir mi? Adli tıptaki gelişmelere karşın bu konuda bir gelişme sağlanır mı, yoksa çok mu geç kalındı? İşte bu konuyu Türkiye'de adli tıp konusunda en önemli bilim adamlarından biri anlattı. Dünya Adli Tıp Akademisi Genel Sekreteri Prof. Dr. Mete Gülmen SABAH için dünya literatürünü inceledi. Toksikoloji konusunda Amerika'da da araştırmalar yapan Dr. Nebile Dağlı ile birlikte Özal'ın otopsisini değerlendirdi:
AİLESİ YANINDA OLACAK: Mezarın açılmasına Cumhuriyet Savcısı karar verir Adli Tıp uzmanı ve onun görevlendireceği kişiler bulunur, aileden birilerinin de teyit amaçlı bulunmasına izin verilir.
20 YIL SONRA ZEHİRDEN ÖLDÜĞÜ ANLAŞILAMAZ: Tıbbi literatüre göre 20 yıl sonra zehirlenerek ölüp ölmediğinin anlaşılması imkânsız. Henüz yayınlanan böyle bir vaka yok. En fazla bir yıl sonra yapılan incelemelerde sonuçlar çıkıyor o kadar. Çünkü kalan vücut parçalarında zehir niteliğinde bir maddeye rastlansa bile bunun sonucu ölüm olup olmadı- ğı anlaşılamaz. Düşünün eroin sonucu zehirlenerek hayatını kaybetmiş birinin 340 düzeyinde çıkan toksik madde incelemesi bir yıl sonra 155'e düşebiliyor yani toksit madde de yok olma özelliğine sahiptir. Arsenik ya da kurşun gibi toksik maddeyi saptasanız bile bunun oranını bilemeyeceğiniz için ölüme yol açıp açmadığını anlamazsınız.
TOPRAK BİLE DELİLDİR: 20 yıl sonra artık doku kalmamıştır. Kemikler, dişler varsa saç alınır. Ama önemli olmasına rağmen saç kaldığını zannetmiyoruz. Bunun dışında omurga kemikleri aranır ama onlar da kalmamış olabilir. Kefen bezi ve toprak bile delil niteliği taşır. 20 yıl sonra bozulma herkeste farklı olur toprağın yapısı bile bunu etkiler o nedenle tam olarak mezar açıldığında ne toplanabileceği görülür.
MİCHAEL JACKSON İÇİN AMERİKA TOPLANDI: İnceleme için verilerin yurtdışına gönderilmesine hiç gerek yok, çünkü dünyada yapılan bütün testler Türkiye'de de yapılabiliyor. Geçen temmuzda bütün Adli Tıp uzmanları Türkiye'de toplandı. Bu verilerin analizlerini yapabilecek laboratuvarlarımız var. Ancak yorumlamak zordur. Tek bir kurumun bu sonuçları yorumlaması hataya yol açabilir. Michael Jackson'ın ölümünden hemen sonra yapılan otopside yüksek oranda zehirli maddeye rastlandı. Ancak bunun ölüme neden olup olmadığına karar verilmesi için Amerika'daki bütün toksikoloji uzmanları toplandı. Bu nedenle bu verilerin yorumlanması için de Türkiye'deki tüm toksikoloji uzmanlarının bir araya gelmesi gerekli.
BİR AYDA SONUÇLANIR: Mezar açıldıktan sonra toplanan verilerin incelemesi bir ayı bulur. Ama yorumlanması çok önemli bunun için çok çaba sarf edilmesi gerekli.
KALP KRİZİ KESİNLEŞEMEZ: Kalp krizi sonucu ölüp ölmediği de artık belirlenemez çünkü kalp dokusunu bulmak artık imkânsız. Bu nedenle ölümün kalpten olduğunun kesinleşmesi mümkün değil.
ZEHİRİ EN İYİ KEMİK İLİĞİ GÖSTERİRDİ: Zehirlenmeyi en iyi kemik iliği gösterir ama artık kemik iliği bulmamız nerdeyse imkansız. Bunun dışında uzun kemikler tercih edilir. Bacak kemikleri önemlidir. Kafatası çok bir şey göstermez. Diş kaldıysa bu da çok önemlidir özellikle dişin ön bölümleri önemli veri saklar. Varsa saçlar zehirlenmeyle ilgili ip uçları verirler. Ancak anlık bir zehirlenme olduysa henüz saça işlemeden ölüm gerçekleşmiş olabilir. Kronik bir zehirlenmede ancak daha fazla veri ortaya çıkar. Saçların da köklere yakın bölümleri önemlidir. Semra Hanım saçlarını saklamış ama uç bölümlerinden kesildiyse bir şey çıkmayabilir.
AMERİKALILARIN MEZARI İLE BİZDEN FARKLI: Amerika'da 20 yıl önce gömülmüş biri ile Türkiye'de 20 yıl önce gömülmüş birinin incelemesinde fark vardır. Onlar tabutla ve özel korumalarla toprağa verdikleri için 20 yıl sonra birkaç gün önce gömülmüş gibi bir ceset çıkabilir. Oysa Türkiye'de cesedin toprağa gömülmesi bu imkanı elinden alır. Bozulma çabuk olur. Toprak verimli bir topraksa bozulma çok daha hızlı olur ve elde bazen hiçbir şey kalmaz. Yıllar önce ölmüş birinin neden öldüğü açıklanabilir ama travma sonucu ölüm olduysa kurşun bir yerine saplandıysa, başına vurulduysa ancak o ortaya çıkabilir.
BEŞ YIL SONRA ORTAYA ÇIKABİLİR: Bu gün imkânlar ölüm nedenini tam olarak gösteremezse 5 yıl sonra bu verilerle kesin sonuç alınması mümkün olabilir. Saklanırsa olabilir ama söylediğim gibi şimdilik ancak bir yıl sonrasını yorumlayabiliyoruz.
ATATÜRK'E BİLE OTOPSİ YAPILDI ÖZAL'A YAPILMADI: Özal'a otopsi yapılmaması çok büyük bir hataydı. Hastane dışı ölümlerde ölüm nedeninin tam olarak belirlenmesi için otopsi yapılması gerekliydi. Şüpheli bir ölüm varken otopsi yapılmadan gömülmesi anlaşılır gibi değil. Atatürk'e bile otopsi yapıldı bunların kaydı vardır. Cumhuriyet Savcısı'nın ölüm nedeni konusuna açıklık getirmesi için otopsi istemesi gerekirdi. O gün otopsi istenseydi, ölüm nedeni belirlenirdi.
'ULUSLARARASI BİR HEYET AÇSIN' UYARISI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın mezarını açma kararı vermesi ile birlikte tartışmalar da başladı. Adli tıp uzmanları, mezarın nasıl açılacağı, açılışında kimlerin görev alacağı, kemiklerin nerede inceleneceği sorularını gündeme taşıdı. Adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, mezarın uluslararası bir heyet tarafından açılması gerektiğinin altını çizdi. Atasoy, zehirlendiği iddia edilen Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın cenazesinin de Cenevre'deki laboratuvarlarda incelenmesine karar verildiğini hatırlattı ve Özal için de böyle bir yönteme başvurulmasını gündeme getirdi.
"TÜRKİYE YETERLİDİR"
Adli Tıp Kurumu eski Başkanı Prof. Oğuz Polat, mezar açıldığında alınacak örneklerin mutlaka uluslararası referans laboratuvarlarına götürülmesi gerektiğini söyledi. Ankara Üniversitesi Adli Tıp Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamit Hancı ise Adli Tıp Kurumu'nun uluslararası geçerliliği olan bir laboratuvar olduğunu ve bu analizleri yapabilecek yeterliliğinin bulunduğu savundu. Öte yandan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın mezarın açılmasına dair talimat yazısının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaştığı, konuyla ilgili özel yetkili savcı Ümit Zafer Çolak'ın görevlendirildiği öğrenildi. Savcı Çolak'ın Adli Tıp Kurumu'na bağlı Morg İhtisas Dairesi, Kimya İhtisas Dairesi ve Biyoloji İhtisas Dairesi ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şubesi görevlilerinden oluşan bir ekiple mezar açma işlemlerini yapacağı belirtildi.
ZEHİRLENMİŞSE BULABİLME İHTİMALİ YÜKSEK
Prof. Dr. Ersi Abacı Kalfoğlu (Adli Bilim Uzmanı- Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı): Her türlü şüphenin ortadan kaldırılmasının tek yolu budur. Günümüz teknolojisiyle bu şüpheyi gidermek mümkün. Bu nedenle fethi-kabir yapılacak. Yani biyolojik materyal topraktan çıkarılacak. Onun üzerinde analizler gerçekleştirilecek. Kemik ve şaç, tırnak burada materyaldir. Bunlar, bu tür analizler için gayet uygun materyallerdir. Doğru bir strateji ve yüksek teknolojiyle konu açıklığa kavuşturulabilir. Gerek fethi-kabir süresince, gerek analizler için uzman bir ekibin çalışması şarttır. Zehirlenme söz konusu ise bu materyallerden çıkma olasılığı sözkonusudur. Uzman toksikologların çalışması şart. Teknik olarak problem yok. Özal, zehirlenmiş ise bulabilme ihtimali söz konusudur.
ZEHİR VARSA SAÇ TELİ, KEMİK VE TIRNAKTA ÇIKAR
Yrd. Doç. Dr. Rıfat Battaloğlu (Eski Adli Tıp Enstitüsü Toksikoloji Uzmanı): Özellikle zehirlenme iddialarında saç teli, kemik ve tırnaklarda vücuttaki zehir materyali uzun yıllar geçse de kaybolmuyor. Tarih öncesi açılan mezarlardan bile DNA tespiti yapılabildiği gibi toksikolojik araştırma da oluyor. Adli tıpta toksikoloji alanı zehirli maddeyi ortaya çıkaran alandır. Ülkemizde toksikoloji bölümlerinde gelişmiş cihazlarla analiz yapılıyor. Bir de şunu belirtmeliyim ki Semra Özal'ın, eşi 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a ait olduğunu iddia ettiği saç örneği adli tıp araştırmasında bir şey ifade etmiyor. Çünkü doğrudan adli tıp uzmanının bireyden almadığı bir materyal hukuki olarak kanıt sayılmıyor.