Türk Ocakları Malatya Şube Başkanı Nadir Günata, "Kentler Çocuklarındır" programında bir öğrencinin "Kilisemiz" diyerek, eski kiliselerin onarımını istemesine tepki gösterdi.
Türk Ocakları Başkanı Günata, konuyla ilgili şu yorumu yaptı:
" Geçtiğimiz hafta ilimizde Kentler Çocuklarındır adı altında ilköğretim öğrencilerine yönelik bir program düzenlendi. Bir haftadır takip ediyoruz. Bu olayın kamuoyunda nasıl algılandığını, tepkileri almaya çalışıyoruz. Ancak üzülerek gördük ki bu olayın ciddiyeti hiçbir şekilde hemşerilerimiz ve yerel yöneticilerimiz tarafından algılanamamış.
Ülkenin gündemi başörtüsü, telekulak, sağ-sol gibi iç politikaya yönelik ve halkı CHP ve AKP arasında tercih yapmaya yönlendiren gündemlerle meşgul edilirken; 20 seneden beri ABye üyelik sürecinde elde ettikleri hukuki ve maddi kazanımlarıyla içyapımızı bozmayı ve bizi ayakta tutan dinamiklerimizi zayıflatmayı amaçlayan sivil toplum kuruluşu adı altında kökleri dışarıda vakıf ve dernekler faaliyetlerine hızlı bir şekilde devam ediyorlar.
Bu faaliyeti yürüten kuruluşlar yurt genelinde kamu-yerel-özel-sivil kesimlerin işbirliğine dayalı olarak, kentsel kimliklerinin niteliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Demek ki kentlerimizin kimliği henüz belli değil. Ya da Müslüman Türk kimliği olan kentlerimizi el birliği ile, Müslüman Türk kimliğinden kurtararak, Kentsel Kimliğini kazandıracağız. Gaye Türk kimliğine sahip yerleşimlerin, azınlıklara ait olduğunu ispatlamak. Bunlardan bir grup, yerel tarih grupları eli ile şehirlerdeki Türk olmayan unsurları bulup parlatıyor, başka bir grup da bunlar üzerinde yeni projeler geliştirerek, Cevre-Kültür Evi ya da başka adlar altında onarımını devlete yaptırıyorlar. Kısacası el birliği ile Anadoludan Türk mührü silinmeye çalışılıyor.
Kültür-Tabiat Varlıkları, İnanç Turizmi, Tarihi ve Kültürel Doku, Dinler Arası Diyalog vb. süslü cümlelerin arkasına saklanılarak yürütülen projelerin yüzde 99,9u Gayrimüslim veya Türklere ait olmayan eserlerin devlete restore ettirilmesidir.
Batı ne 434 yılı bahar aylarında Atillanın Roma kapılarına dayanmasını, ne 25 Ağustos 1071 Malazgirti, ne 29 Mayıs 1453 Fatih Sultan Mehmet Hanı, ne de Atatürk 29 Ekim 1923 tarih ve isimlerini unutmamıştır. Bizi bu topraklar üzerinde işgalci olarak görmektedirler. Tıpkı yazlığına gitmeden önce bir kış boyunca kirlenen evini temizletmek için kadın tutan ev sahibi gibi davranmaktadır. Ve kendine ait olduğunu düşündüğü bu topraklarda hem de bizlerin eliyle hızlı bir restorasyon çalışması yürütüyorlar.
Bunlara bir kaç örnek vermek gerekirse;
- Yunanlıların İzmiri işgali sırasında Rum çetecilerin örgütlenme yeri ve silah deposu olarak kullandıkları ve Atatürk tarafından kapatılan AYA VUKLA KİLİSESİ kültür ve sanat evi olarak restore edilerek İzmirde açıldı,
- Kastamonuda cevre ve kültür evi adı altında PAPAZ OKULUNU 250 konağın içerisinden Kastamonu Evi diye devlete restore ettirdiler,
- Fener-Balat Semtleri Kentsel Rehabilitasyon Programı azınlıklara ait yapılaşmanın restoresinden ibaret bir dizi faaliyetin süslenerek Türk insanına Tarihi Yapılar diye sunulmasıdır,
- Başta Güneydoğu olmak üzere restore edilen kiliseler ve manastırlar
Bu listeyi uzatmak mümkün...
Bu anlattıklarımızın yansımalarını Malatyamızda yapılan 4 günlük programda görmek mümkündür. Bakın ne diyor kapanış günü müzede yapılan törende bir yavrumuz; Kilisemiz harap halde, o bölgede yaşayan insanlarımız Hristiyan olmayabilir, ama o eseri yapanlar bu topraklarda yaşayan insanlardı en azından onlara saygılı olmamız gerekir
Hiçbir Malatyalı Müslüman Türk çocuğu o kiliseden KİLİSEMİZ diye bahsetmez. Velev ki hainler tarafından yanlış yönlendirilmesin, içine hainlik tohumları ekilmiş olmasın.
Bu çocuklara Malatyanın tarihi ve kültürü anlatılacaksa İnönü Üniversitesinin vatansever hocaları var, ilk ve orta öğretimde görev yapan onlarca vatanına milletine sevdalı tarih öğretmenleri var, M Ali Cengizleri, Mehmet Gülserenleri var, Dernekleri var, 2. Ordusu var. Bu iş yapılacaksa bunlara yaptırmalısınız. Bu kökü dışarıda Rockefellerlerden, Soroslardan beslenen yerli işbirlikçilerle değil. Biz Türk Ocakları olarak konu ile ilgili sorumluluğu olan herkesi şapkalarını önlerine koyup düşünmeye davet ediyoruz."