Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya şube başkanı Ali Ekber Tunçdemir, Lozan Antlaşması'nın 87'nci yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Lozan'da tarihin yeniden yazıldığını söyledi.
Tunçdemir yaptığı açıklamada şöyle dedi:
"87 yıl önce, 24 Temmuz 1923te Lozan Antlaşması imzalandı. Atatürkün deyişiyle Türk ulusunun idam fermanı olan Sevr Anlaşması tarihin çöp sepetine atılmış oldu. Lozanda gerçekleşen olay tarihin yeniden yazılışıdır.
24 Temmuz 1923 yüzyıllara dayalı hesaplaşmanın yapıldığı Lozan Antlaşmasının tarihidir. Lozan Antlaşması, emperyalizmin Küçük Asyadaki yenilgisinin uluslararası hukuk yoluyla onaylanmasıdır.
Lozan Antlaşması, yok edildiği sanılan bir ulusun dünya tarihindeki yeniden dirilişidir.
Lozan Antlaşması, mazlum dünya halklarının kişilik bulmasına yol açan bir büyük başarının sonuç belgesidir.
İnönü Savaşlarında Türkün ters dönmüş talihini yenen Dışişleri Bakanı ve Baş delege İsmet Paşanın Mudanyadan sonra elde ettiği diplomatik başarı, Lozanın esasıdır.
10 Ağustos 1920 günü imzalanan Sevr Antlaşmasından 24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Antlaşmasına dek gecen tarihsel süreç; tutsak edilen, parçalanan, egemenlik hakları sona erdirilen, varlığı ortadan kaldırılan Osmanlı Devleti yerine, bağımsız olamayacaksa ölümü yeğleyen bir ulusun, tarihte eşine rastlanmayan onurlu, bağımsızlık savaşımıyla kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin tüm dünyaya duyurulmasıyla sonuçlanan bir zaman dilimini kapsar.
Direnç ve kararlıklı sonucudur ki, sömürgeci güçler, sekiz ay süren zorlu görüşmelerin ardından yeni Türkiye Devletinin kurulduğunu kabul etmek zorunda kalarak Lozan Barış Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır.
Yüzyılın en uzun yürürlükte kalan tek anlaşması olup, bir ulusun yeniden doğuşunu belgeleyen anıtsa bir yapıttır.
Lozan Anlaşması; Düveli Muazzama denilen sömürgeci devletlere karşı bağımsızlık ve egemenlik bayrağının göndere çekilmesidir. Bu anlamda sömürülen tüm dünya uluslarına kurtuluş yolunda, sömürüsüz bir dünyanın kurulabileceğinin de örneğini oluşturmuştur.
Lozandan bugün geriye ne kaldı dersek her halde sınırlarımız dışında hiç bir şey diyebiliriz.
Ekonomi, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların emrine verilmiştir. Avrupa Birliğine girme hayalleri ile yapılan antlaşmalarla ile kapitülasyonlar adeta geri gelmiştir. Özelleştirme uygulamalarıyla cumhuriyetin fabrikaları, limanları, havaalanları, bankaları, nehirleri ve toprakları iktidarı elinde bulunduranlar tarafından satışa çıkarılmıştır. .
Bağımsız yargı ilkesi, çeşitli yasalarda yapılan tahkime ilişkin ve yabancı kurumların yararına değişikliklerle çiğnenmiştir.
Güneydoğuda hiçbir korku duymadan federal devlet istekleri... Doğu ve Güneydoğu sınırlarımızda PKK eliyle yürütülen Kürt milliyetçiliği gündeme getirilerek ulusal sınırlarımız zorlanmaktadır. Toprak bütünlüğümüzü, üniter yapımızı, ulus devlet modelini zedelemek amacıyla azınlık sorunu yaratılmaya çalışılmaktadır
Fener Rum Patrikhanesine ekümenlik konusu dillendirilmekte Kıbrıstaki istekleri ortada Vatan, adım, adım işgal edilmektedir
İçinde bulunduğumuz durum, Lozan Antlaşması kazanımlarımıza aykırıdır
Kimilerinin Lozanın kazanımlarını unutturma çabalarına karşın, bu koşullar altında iken Lozanın getirdiği tam bağımsız koşullara dönmek zorundayız. Türk ulusu, yakın geçmişte emperyalizmi nasıl yenmiş ise bugün de yenecek kararlılığına sahiptir. Yol haritamız tam bağımsızlık, demokrasi ve Kemalizmdir. Tam bağımsızlığımızı yitirdiğimiz bu günlerde, mevzileri geri almanın tek yolu, ulusal birliğin yeniden sağlanmasıdır. Kurtuluşumuzun reçetesi Atatürk ilke ve devrimlerine sarılmaktır. Bütün kalelerimiz düşmeden bu bilinci kafalarımıza ve yüreklerimize işleyip ulus olarak bu azim ve kararlılığı göstermeliyiz Bu koşullar altında Lozana daha fazla sahip çıkılması gerekmektedir. Lozanın getirdiği tam bağımsız koşullara dönmek zorundayız Eğer bunu yapamazsak Lozanı bize sağlayan kuşaklara da, gelecek kuşaklara da borcumuzu hiçbir zaman ödeyemeyiz.
20. Yüzyılın ilk çeyreğinde sömürgeciliğin ve yok olmanın belgesi olarak dayatılan Sevr Antlaşmasın; Türk Ulusu tarafından, bedeli can ve kanla ödenerek Lozan Antlaşması ile gereken yanıt verilmiştir. Bugünde Sevr i savunan ırkçı bölücüler, yeni mandacı işbirlikçi uşaklar ortaklığı da tarihin bu dersini hiç unutmamalıdır!
Lozan, özgürlüğümüzdür, onurumuzdur, vatanımızdır. Lozanı ve Onun ilkelerini dün savunduk. Bugün savunuyoruz, yarın da savunacağız. Lozan anlaşması sonucu elde ettiğimiz bağımsızlığımızın ve Laik demokratik Cumhuriyetin kazanımlarının tehdit altında olduğu bir dönemde bu değerli tapuya sahip çıkmak her Türk Yurttaşının birinci görevidir.
Lozan Antlaşması'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli olduğu gerçeğinden hareketle, ömürlerini bu ülke ve bu ulus için engin hizmetlerle geçiren; büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk ile gerçek devlet adamı İsmet İnönü'nün saygın anılarında, Anadolu İhtilali'nin adı sanı bilinmez kahramanlarına sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz."