Süleyman ÖZEROL
AKÇADAĞ Öğretmen Okulunda Okurken Türkçe ders kitaplarında öyküleri yer alan Tarık Dursun K. Adlı yazarımızın adından sonra gelen K harfini hep merak ederdim. Ansiklopedi ve edebiyat sözlüklerinde soyadı olan KAKINÇın kısaltması olduğunu sonradan öğrendim.
Bugünlerde Kutu adlı romanı elime geçti. Romandan Malatya ile ilgili olan bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Trenlerle ilgili kötü bir hikâyedir, ama bilin; Evvel zamanda bir Malatyalı Fahri varmış; hem çalar, hem söylermiş, ünü yurdu tutmuş. Aşk yüzünden bir iştir başına gelmiş, sevdiğinin hayınlığına uğramış, yemin kasemle bir daha gelmemek üzere çok sevdiği Malatyasından çekip gitmiş gurbet ellere.
Ama bir gün yolunun Malatyada geçmesi kaçınılmaz olduğunda, Gözlerimi bağlayın, Gözlerim Malatyayı görmesin, Malatya da beni görmesin demiş, tren Malatya sınırından girmeden kara çaputla gözlerini sımsıkı bağlatmış, il sınırından çıktıktan sonra uzun bir süre gözlerinin açılmasına izin vermemiş.
Derler ki; O gün bu gün Malatyadan gelip geçen trenler Malatyalı Fahri için düdük çalmaz, kenti bir başından öbürüne sessizce gelip geçerler.
Garip, sanki bu anlattıklarımı geçmişte de size anlatmışım gibime geliyor. (Bulut Yay, İstanbul 2003, s. 36)
Anlaşılan, yazara yanlış bir nakil olmuş.. O olayda, "sevdiğinin hayınlığı" yok, "elim bir olay" nedeniyle ölümü vardır.. (Malatyayı Fahri ile ilgili detay için; Sn. Adnan IŞIK'ın bu sitenin arşivinde yer alan yazısını aşağıdaki linki tıklayarak okuyabilirsiniz)
Bunu belirttikten sonra..
Yazarın son bölümdeki açıklaması bana da benzeri duyguları anımsattı
1984 ten itibaren her yaz geceleri geç saatlere kadar balkonda yazı yazdığım günlerde önce tren tekerlerinin tıkırtılarını, bir süre sonra da düdük sesini duyardım. Dikkatimi çeken bu durumu yıllar sonra Turfanda İşhanında malatyahaber'de otururken birisine anlattığımda, o da bana bu öyküyü anlatmıştı. Hatta başka biri de trenin geçiş saatinin 00 45 olduğunu söylemişti.
Acaba Tarık Dursun K. bu öyküyü kimden dinlemişti? Bilemiyorum Bildiğimiz kadarıyla yapıtlarında Malatya ile ilgili konulara yer veren Eflatun Cem Güney, Cahit Uçuk, Ziya Ünsel, Muzaffer Hacıhasanoğlu, Lütfü Kaleli, Necati Güngör gibi birkaç yazar var. Bu nedenle Tarık Dursun K.nın romanında bu öyküye yer vermesi farklı bir durum.
Malatya Kültür ve Sanat Derneği'ndeki arkadaşlara Malatyadan söz eden kitaplar kaynakçasının oluşturulmasında ilk adımın atılmasını anımsatıyor, herkese kolay gelsin diyorum.
Sahi geçen trenler hala Malatyalı Fahri için düdük çalmaz mı, kenti bir başından öbürüne sessizce mi geçerler?