"Malatya'nın Depremselliği'ni en iyi bilen isimlerin başında gelen İnönü Üniversitesi emekli öğretim üyesi Jeolog Prof.Dr. Mehmet Önal, 6 Şubat tarihinde meydana gelen, 10 ilde çok büyük can kaybı ve yıkımlara neden olan Kahramanmaraş merkezli depremleri, 12 yıl önce yayınlanan bir röportajında dile getirmiş ve önlem alınmasını istemişti.
O dönem İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Başkanı olan Prof.Dr. Mehmet Önal, Malatya ve yöresinin depremselliği konusunda en yetkin isimlerin başında geliyor. Ancak, Yaşar Karaaslan tarafından yayınlanan Yorum Gazetesi'nin 2011'de çıkardığı deprem özel sayısına yaptığı, malatyahaber.com'da da o dönemde açıklamalarda, Malatya ve bölgenin depremselliği konusunda çok açık uyarılar yapan, yüzyılın en büyük depremlerinden biri olan Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili olarak da, yıllar önce "Gölbaşı-Hatay arasında büyük bir deprem bekleniyor. Onun için Malatya’yı en yakın sürede etkileyecek olan bölüm, bu segmenttir." uyarısını yapan Önal, Malatya'nın depremselliği, riskli ve sağlam alanların yanı sıra, yapılması gerekenleri alınması gereken önlemleri de tek tek sıralamış.
Depremlerin ardından Malatya'da bakanların da katıldığı kriz merkezleri, koordinasyon kurulları oluşturularak, deprem sonrası yapılacaklar, yeni yerleşim alanlarının ve imar durumunun belirlenmesine ilişkin niteliği çok tartışmalı çalışmalar yapılmasına rağmen, tespitlerine ve bilgisine, öngörülerine, önerilerine başvurulma gereği dahi duyulmayan, Prof.Dr. Mehmet Önal, Malatya'yı yönetenlerin Malatya'nın hafızasından, gerçeklerinden, Malatya için yapılan köklü ve önemli çalışmalardan 'bihaber' olduklarını, buna rağmen her konuda yetkin olduklarını öne süren yerel yöneticilerin aklına dahi gelmedi.
Malatya'da yaşayan Prof.Dr. Önal'ın, zaman zaman kamuoyuna yansıyan kriz ve koordinasyon merkezi çalışmalarına çağrılmaması, Malatya'nın geleceğine karar verilen bugünlerde en büyük eksik olarak değerlendiriliyor ve mutlaka kendisinin de bu çalışmalara dahil edilmesi gerektiği ifade ediliyor.
PROF.DR. ÖNAL, YILLAR ÖNCE BİR BİR ANLATMIŞ..
Prof.Dr. Mehmet Önal'ın, 12 yıl önce Yorum Gazetesi'nin deprem özel eki için yapılan röportajı, ilgililerin aklına gelmese de bugün de büyük değer taşıyor.
İşte, Prof.Dr. Önal'ın, 2011 yılında yayınlanan röportajı:
"İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Başkanı, Jeolog Prof. Dr. Mehmet Önal, Yorum Gazetesi’nin ücretsiz eki olarak yayınlanan Yorum Deprem Özel Sayısı’na yaptığı özel açıklamalarda Malatya’nın depremselliğine ilişkin çok çarpıcı bilgiler verdi.
Malatya’nın depremselliği bakımından ciddi risk ürettiği tespit edilen Çöşnük Fayı’na ilişkin bilimsel çalışmaları ve bu fayı literatüre kazandıran akademik yayınları ile tanınan Prof. Dr. Mehmet Önal, söyleşide ilginç bir bilgi de vererek, bazı müteahhitlik firmalarının Çöşnük Fayı’na konusunda medyaya yaptığı bilimsel açıklamalar nedeniyle üst düzey amirlerine şikâyet edildiğini söyledi. Prof. Önal, ‘Ben tabii bilimsel bir çalışma yürüttüğüm için kimseye eyvallah etmeden devam ettim. Biz bilim adamıyız’ sözleri ile şikâyetler karşısında yılgınlık göstermeden çalışmalara devam ettiğini belirtiyor.
Prof. Dr. Mehmet Önal Malatya’nın depremselliğinin en önemli unsuru olan Doğu Anadolu Fay Hattı’nın Gölbaşı-Hatay bölümünün en son 1513 yılında kırıldığına dikkat çekerek ‘Bir kayacın kırılması için 5 metrelik bir yer değiştirmesi gerekiyor. 1513 yılından bu yana bu bölge hiç deprem üretmemiş. Yani 5 metrelik yer değiştirmenin tamamlanması için 2 yıl kalmış. Bu nedenden dolayı Gölbaşı-Hatay arasında büyük bir deprem bekleniyor. Onun için Malatya’yı en yakın sürede etkileyecek olan bölüm, bu segmenttir’ diyor ve yöneticilere muhtemel bir deprem için uyarıda bulunuyor.
Malatya’nın güneye doğru genişlemesinin zemin açısından ve tarım topraklarının yok edilmesi bakımından çok yanlış olduğunu ifade eden Prof. Dr. Önal, ‘Şayet yeni bir Malatya kurulacaksa Şöför Okulu arazisi ideal bir yerleşke olur. Şoför Okulu en iyi yer. Belki de TOKİ’nin binlerce konut yapacağı en iyi alanlardan biri. Zaten bu bölgede su sorunu da yok’ diyor.
İşte Prof. Dr. Mehmet Önal ile yapılan o söyleşinin tam metni:
Dünya ve Türkiye ölçeğinde ele aldığımızda, Malatya depremsellik bakımından büyük deprem üreten faylarla ilişkili olarak nasıl bir konuma sahiptir?
Yırtılma açısından değerlendirildiğinde Dünya’da üç büyük fay var. Biz bunlara yanal fay diyoruz. Dünya’daki bu üç yanal faydan 2’si ülkemizden geçiyor. Bunlar, Doğu Anadolu Fayı (DAF) ve Kuzey Anadolu Fayı (KAF). 3.’sü ise San Francisco Fayı. Doğu Anadolu Fay Hattı kuş uçuşu Malatya’nın 23 km. güneyinden geçiyor. Bu hat, dünyadaki üç büyük fay hattından birisi.
Malatya’yı gelecekte deprem açısından etkileyebilecek üç büyük fayımız var. Birincisi biraz önce ifade ettiğim Doğu Anadolu Fay hattı. İkincisi Sürgü’den Akçadağ’ın kenarından Ovacık’a kadar giden Malatya-Ovacık Fay hattı. Bu da aktif bir fay. Üçüncüsü ise Çöşnük Fayı.
Tarihsel depremselliğine bakacak olursak bu üç fay hattı bugüne kadar neler üretmiş?
Örneğin 1893 yılında Malatya - Adıyaman - Çelikhan depremi var. 7.1 büyüklüğünde. Bunu TÜBİTAK yayınladı. 1905 yılında Malatya Şiro Çayı depremi. 6.8 büyüklüğünde. Yani Malatya’nın güneyindeki Doğu Anadolu Fayı yaklaşık yüz yıl ve daha öncesine ait 2 büyük deprem üretmiş. Malatya’yı da oldukça etkilemiş. Üstelik bu iki büyük deprem Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış dönemine denk geldiği için çok detaylı, maddi-manevi can kaybına ilişkin bilgi yok. Arşivi yok. Bu sadece Osmanlı arşivinden alınan sınırlı bir bilgi. Tabi bu söylediğim iki büyük deprem 6.6’dan büyük olan depremler. Jeolojik olarak biz daha çok 6.6’dan büyük olan depremleri, yani yıkıcı depremleri değerlendiriyoruz.
Çünkü yer değiştirme bu 6.6’dan büyük depremlerden sonra gerçekleşiyor. Buna bakarak günümüzden geriye doğru gidersek, ülkemizde 1903’ ten bu yana 30 büyük deprem olmuş. Yani 7 ve daha üzerinde büyük deprem olmuş. Bu 30 büyük depremde 81 bin insanımız ölmüş. Bunlar yayınlanmış bilimsel veriler. Bu 30 büyük depremin yüzde 70’i ülkemizin doğusunda, gerçekleşmiş. Adana’dan Erzincan’a doğru bir çizgi çizin, büyük depremlerin yüzde 70’i bu hattın doğusunda meydana gelmiş. Bu ne demek? Bu şu demek: Doğu Anadolu Fayı, sürekli büyük deprem üretiyor. Üstelik bu ölen 81 bin kişinin büyük kısmı da doğu illerinde yaşayan insanlarımızdı.
Şimdi başka bir gerçek daha var. Kandilli’nin verilerine göre Türkiye’de yılda ortalama 20 bin deprem oluyor. Tabi bunlar irili ufaklı depremler. Ancak yıkıcı olan 7’den büyük deprem sayısı 110 yılda 33 adet. Bu da ortalama 3.3 yılda bir 7’den büyük deprem olduğu anlamına geliyor. Bu büyük depremlerin de yüzde 70’i ülkemizin Doğusu’nda meydana gelmiş. İşte, Malatya’yı bu açıdan değerlendirirsek üzerinde önemle durulması gereken bir coğrafi konumda yer alıyor.
Siz, özellikle Malatya’daki 3. önemli fay olarak nitelendirdiğiniz Çöşnük Fayı üzerinde duruyorsunuz. Zaten Çöşnük Fayı’na ilişkin tüm bilimsel çalışmalar da neredeyse size ve beraber çalıştığınız bazı akademisyenlere ait. Uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan bu faya ait ilk bilimsel makaleler de size ait. Çöşnük Fayı’nı anlatır mısınız bize? Nerede başlayıp nerede sonlanıyor, yaratabilecği tehlikelerin boyutları nelerdir?
Şimdi bakın, 1988’de 9 Eylül Üniversitesi’nden Malatya’ya geldim. Ondan önce İstanbul Üniversitesi’nde çalışıyordum. 1989’dan günümüze kadar Türkiye’nin, özelde de Malatya’nın depremselliğini, depremselliğin yaratabileceği tehlikeleri ve alınması gereken önlemleri dile getirdim.
Örneğin Çöşnük Fayı. Ondan başlayalım. Bu fayı ilk kez ben ortaya çıkardım ve bunu uluslararası bilimsel dergilerde yayınladım. İlk olarak 2004 yılında Amerika’daki Uluslararası Science İndex’te yayınladım. Science İndex, bilimsel hakemli dergi. Daha sonra Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) yaptığım bir çalışmada, Malatya’nın jeolojik haritasını çizdim. Bu harita da yayınlandı ve onaylandı.
Amerika’da San Francisco Fayı üzerinde çalışan, bu konuda master, doktora yapan bir arkadaşım var. Şu anda Türkiye’de depremsellik konusunda en üst düzeyde olan insanlardan biri. İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği’nde Profesör Hayrettin Koral. Benim arkadaşım. Malatya’ya davet ettim, geldi. Burada Çöşnük Fay’ını birlikte yeniden inceledik, çalıştık. Malatya’da iki yıl çalıştık. UNESCO’nun Rusya’da düzenlediği uluslararası bir sempozyumda biz Çöşnük Fayı’na ilişkin bir tebliğ sunduk. Bu uluslararası yayına girdi.
Malatya’nın güneyinden geçen Çöşnük Fayı, Yimpaş Holding’in oradan Venk Köyü’nden başlıyor ve Sürgü’ye kadar devam ediyor.
Çöşnük Fayı’nın bir kolu Malatya’nın güneyinden geçiyor, bir kolu da Eski Malatya’nın girişinde Yıldıztepe’nin arka tarafından geçiyor. Çöşnük Fayı’nı ve Malatya Ovacık Fay’ını Ankara Üniversitesi’nde, tektonik, yani faylarla ilgili çalışan, İngiltere’de doktora yapan meslektaşlarımla birlikte beş kişi çalıştık, tekrar gözden geçirdik. Ve biz sahadaki bu çalışmalarımızın sonuçlarını Çanakkale Üniversitesi’nin düzenlediği Tektonik Çalıştayı’nda da tebliğ olarak sunduk. Bu beş kişinin imzasının bulunduğu Çanakkale’deki Tektonik Çalıştayı’nda sunduğumuz bu Çöşnük Fayı ile ilgili bildiride şunlar var: Malatya’nın güney sınırını oluşturan ve yerleşmelerin önemli bir kısmının da doğrudan üzerinde yer aldığı Çöşnük Fayı, bölgedeki sismik etkinliğin de işaret ettiği gibi aktif ve Malatya ilini en çok tehdit eden bir deprem kaynağı durumundadır. Doğu Anadolu Fayı üzerinde olabilecek depremlerin, Çöşnük Fayı üzerinde uyarıcı etki yapacağı söylenebilir.
Çöşnük Fayı 100 Yılda 9 Deprem Üretti
Tabii biz bununla da yetinmedik, bilimsel araştırmalarımıza devam ettik. Kandilli’den Malatya’nın depremsellik verisini aldık. Çöşnük Fayı’nın 100 yıl içinde ürettiği depremleri Kandilli’den alıp Malatya’nın fay haritası üzerine yerleştirdim. Çöşnük Fayı, 100 yıl içinde 9 tane deprem üretmiş. Bunlar, 3.00 ile 4.5 arası büyüklükte depremler. Bu veriler bize neyi gösteriyor? Çöşnük Fay’ının aktif bir fay olduğunu.
Benim mesleğim arazi jeologluğu. Ben arazilerde fayların yer altı haritasını yapan kişiyim. Ben araziye çıkıp fayların kıvrımlarını doğrultusunu çizen kişiyim. Çöşnük fayını da araziye çıkıp ben çizdim. Bilimsel verilerini de yayınladım.
Bu konuyu ilk açıkladığımda bazı arkadaşlar buna itiraz ettiler. 2001 yılında Malatya’da depremle ilgili bir çalıştay yaptık. Depremle ilgili uzmanlar, bizim meslektaşlarımız geldi. Onları da gezdirdim ve daha sonra çalıştaya gelen meslektaşlarımız da bunu onayladı. Daha sonra bahsettiğim arkadaşım Prof. Dr. Hayrettin Koral ve başka meslektaşlarımızla birlikte yine çalıştık. Nihai olarak Çöşnük Fay’ını bilimsel literatüre geçirdim. Bakın bir çalışmanın bilimsel literatüre geçmesi için çok büyük emek gerekiyor. Çöşnük Fayı artık bilimsel bir olgu. Haritaların üzerine işlendi. Bunun aksi ispat edilmediği sürece bu bilimsel anlamda geçerli bir doğrudur. Şimdi biri çıkıp ‘Çöşnük Fayı yoktur’ derse ben bunu onunla bilimsel olarak tartışırım. Ama bunu şimdiye kadar kimse yapmadı.
Çöşnük Fayı hakkındaki bilimsel açıklamalarınızdan, TV programlarında yaptığınız uyarıcı konuşmalardan Malatya’daki bazı çevrelerin rahatsız olduğunu biliyoruz. Hatta bazı inşaat şirketlerinin tehdit ve şikâyetlerine maruz kaldığınız yönünde duyumlarımız var, doğru mu bunlar?
Evet, maalesef. Özellikle Malatya şehir merkezindeki Çöşnük Fayı konusunda ben bu açıklamaları ve yayınları yapınca maalesef Malatya’da beni pek çok insan üst düzey amirlerime kadar şikayet ettiler. Ben tabi bilimsel bir çalışma yürüttüğüm için kimseye eyvallah etmeden çalışmaya devam ettim. Biz bilim adamıyız. Halkı korkutmak amacıyla bunları dile getirmiyoruz. Sadece bilimsel çalışmalarımızı yürütüp sonuçlarını alıyoruz ve kamuoyuna açıklıyoruz. Bundan sonra da çalışmalarımıza yine devam edeceğiz ve halka karşı olan sorumluluğumuz doğrultusunda kamuoyunu aydınlatmaya devam edeceğiz.
Malatya Valisi Ulvi Saran’a Malatya’nın depremselliği konusunda bir çalışma hazırlayıp sunduğunuzu biliyoruz. Bu çalışma hakkında bilgi verir misiniz?
Evet. Geçen yıl valimiz Ulvi Saran İnönü Üniversitesi Rektörlüğü’ne bir yazı yazdı. Malatya İli Jeolojik Etüt Raporu’nun hazırlanmasını istedi. Zaten bu alanda çalışmalarımız vardı. Ben bunu yapıp teslim ettim. Bunun içinde Çöşnük Fayı’nı da anlattım. Biraz önce size anlattığım bilimsel yayınlarımı da orada kaynak gösterdim.
Malatya-Ovacık Fayı’nın Malatya ve çevresi açısından önemi ve etkinliği nedir?
Malatya Ovacık Fayı ile ilgili çok sayıda bilimsel çalışma var. Bunlardan bir tanesi 2004 yılında yayınlanmış bilimsel çalışma.
Ovacık’tan Malatya’ya kadar olan bölümü çalışmış akademisyen meslekdaşımız. Kendisi diyor ki, Malatya-Ovacık Fayı’nın Malatya kesimi ölü faydır. Ancak biz de diyoruz ki Arguvan’da iki yıl önce bir deprem oldu. Çünkü orada deprem fırtınası dediğimiz bir durum yaşandı. Bu da şunu gösteriyor: Malatya - Ovacık Fayı aktif bir faydır. Çünkü deprem fırtınası yaşandı dediğimiz dönemde 90’a yakın deprem oldu. Biz Malatya-Ovacık Fayı’nı da çalıştık ve onu da bir deprem çalıştayında sunduk.
Dünyanın en önemli yanal faylarından biri dediğiniz Doğu Anadolu Fayı Malatya’yı nasıl etkiliyor? DAF’ın Malatya’nın depremsellik kimliğindeki yeri, etkinliği, bugüne kadar ürettiği depremlerin karakteristiği nedir?
Doğu Anadolu Fay’ına gelince: Ben 1978’de Şiro Çayı’ndan Hatay’a kadar olan bölgede, daha sonraki süreçlerde ise Çat Baraj’ı projesi nedeniyle bölgenin jeolojik yapısı üzerinde çalıştım. Dolayısıyla Doğu Anadolu Fay’ı üzerinde en çok çalışan insanlardan birisiyim. Buradaki çalışmalarımız da uluslararası bir yayında yer aldı. İki kişinin ismi vardır bu yayınlarda. Bu iki isimden biri benim. Bu yayının tarihi 2006.
Doğu Anadolu Fayı, dünyanın en büyük faylarından biri. Bu fay, çok sayıda segment faylardan oluşuyor. Doğu Anadolu Fayı’nın başlangıç yeri Bingöl’ün Karlıova ilçesi. Oradan başlayıp Bingöl’e kadar uzanan birinci segment. Sonra aşağıya doğru gelirsek, Hazar Gölü ile Elazığ Sivrice arasında kalan ikinci bir segment var. O da kendi başına kırıldı.
Malatya’nın güneyinden Şiro Çayı’ndan Sivrice’ye uzanan bir parça daha var. 1905 yılındaki deprem burada meydana gelmiş. Şiro Çayı depremi zaten. 6.8 büyüklüğünde. Yani bu segment, Şiro Çayı’ndan Sivrice’ye uzanan bu bölüm, 1905 yılından bu yana bir deprem üretmemiş.
Diğer bir parça Adıyaman’ın Çelikhan İlçesi’nden Adıyaman’ın Gölbaşı İlçesi’ne kadar bir segment. Bu fay da 1893 yılında 7.1 büyüklüğünde bir deprem üretmiş.
Şimdi bundan sonraki çok tehlikeli. Gölbaşı’ndan Hatay’a kadar uzanan Doğu Anadolu Fayı’nın bu parçası 1513 yılından bu yana hiç deprem üretmemiş. ODTÜ’den bir meslektaşımızın yaptığı bir çalışma var. Uydu görüntüsünden bir çalışma. Bu arkadaşımızın uydu bağlantılı yaptığı bu çalışmaya göre Doğu Anadolu Fayı’nın yılda 1 cm. yer değiştirdiğini öngörüyor. Şimdi bir kayacın kırılması için 5 metrelik bir yer değiştirmesi gerekiyor. 1513 yılından bu yana bu bölge hiç deprem üretmemiş. Yani 5 metrelik yer değiştirmenin tamamlanması için 2 yıl kalmış. Bu nedenden dolayı Gölbaşı-Hatay arasında büyük bir deprem bekleniyor. Onun için Malatya’yı en yakın sürede etkileyecek olan bölüm, bu segmenttir.
Yakın bir gelecekte yaşanabileceğini öngördüğünüz Gölbaşı-Hatay segmentindeki bir deprem Çöşnük Fayı’nı nasıl etkiler?
Bu bölümde kırılacak çok sayıda parça var. 1513 yılında 7.4 büyüklüğünde Malatya-Tarsus depremi meydana gelmiş. O tarihten bu yana bu bölgede büyük deprem hiç olmamış. Malatya’dan Tarsus’a kadar olan bölge tek parça halinde kırılmış. Tarihi kayıtlarda bu bölgenin tümüyle yıkıldığına dair belgeler var. Şimdi bu bölgede büyük bir deprem olursa Malatya merkezinden geçen Çöşnük Fay’ını etkileyeceğini bilimsel olarak söyleyebiliriz. Tabi onun doğusunu da etkileyebilir. Şimdi bir fay yanal yönde yer değiştirirken enerjisini de onun devamına aktarıyor. Onun yanında bulunan faylara da enerjisini potansiyel olarak aktarırken onlar da yükleniyor. O faylar da biriken enerjiyi taşıyamazsa onlar da kırılıyor.
Türkiye’de alışkanlık haline gelmiş bir durum var. Kriz öncesi planlama ve hazırlık yaparak krizi önlemek yerine, krizi yaşadıktan sonra krizi yönetme alışkanlığı… Bu alışkanlığımızdan vazgeçtiğimizi düşünürsek deprem öncesi, depreme hazırlık sürecinde Malatya ne yapmalı?
Malatya ne yapmalı? Bakın en büyük görev belediyeye düşüyor. Belediyenin görevleri neler peki?
Birincisi: İmar planı yapıyor mu belediye? Yapıyor. Belediye imar planı yaparken mutlaka yer bilimcilerden destek almalı. Çünkü yer bilimci, o yerin yapısını çıkartır. Jeoteknik özelliklerini çıkartır. Bu konuda çok planlı çalışan en yakınımızdaki şehir Elazığ. Elazığ Belediyesi, oradaki üniversitede bulunan meslektaşlarımızla birlikte çalışıyor. Şehri sağlam zemine taşıyorlar. Eğer Malatya’da yeni yerleşke alanları kurulacaksa mutlaka yer bilimcilerle ortak hareket edilmeli. Çünkü yer bilimci belediyeleri sağlam zemine doğru yönlendirir. Ama Malatya bugüne kadar bizden destek almadı. Malatya, doğuya, batıya ve güneye doğru büyümelidir. Neden? Çünkü saydığım bu bölgelerin zemini çok sağlam. Kuzey’e doğru büyümemeli çünkü oradaki kayaçların yaşı çok genç. Genç kayaçlardan oluşan bir zemin var. Bakın size çok basit bir örnek vermek istiyorum. Malatya Ovası’ndaki kayaçların yaşı 1-2 milyon yıl. Çakıl, alüvyon yığıntı kayaçlar. Alt geçitler yapılırken gördük. 3 metreden su çıktı. Malatya’nın batısına, yani Beylerderesi’nin öbür tarafına gidersek, buradaki kayaçların yaşı 16 milyon yıl. Malatya’nın doğusuna gelecek olursak yaşı 70 milyon yıla ulaşan daha sağlam kayaçlardan oluşan bir zemini var. Malatya’nın güneyine gidecek olursak,- ki ben onları Amerika’daki dergide yayınladım- Malatya’nın güneyi 50 milyon ile 170 milyon yıl arasında değişen kayaçlardan oluşuyor. En sağlam zemin yani. TOKİ evlerinin zeminin yaşı 50 milyon yıllık kayaçlardan oluşuyor. Zemin gerçekten mükemmel.
Malatya Belediyesi’nin imar ve yapılaşma konularındaki yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yapı denetimi, sağlıklı yapılaşma, nitelikli şehircilik konusunda üstüne düşen görevi yapıyor mu sizce?
Belediye ne yapıyor? İnşaat ruhsatı veriyor. İskan, oturma ruhsatını da belediye veriyor. Belediye bu ruhsatları verirken, Türkiye çapında istatistik yayınlandı, Malatya’daki kaçak yapı yüzde 67. Yani bu yayınlanmış istatistik. Malatya’nın kaçak yapılaşma oranı yüzde 67. Peki Belediye bu yüzde 67’si kaçak olan yapıların elektriğini suyunu vermiyor mu? Veriyor. Yasaya aykırı hareket ediyor. Suç işliyor.
Bir diğer konu, yapı denetim olayı. 2001 yılında bu kanun çıktı ve Malatya’mızda bu sene uygulanmaya başlandı. Şimdi bir inşaatın zemin etüdünü jeoloji mühendisi yapıyor. Ama yapı denetiminde jeoloji mühendisleri yok. Peki, bu inşaatın temeli atıldığında o temelin denetimini kim yapacak? İnşaat mühendisleri yapıyor. İnşaat mühendisleri mecliste çok güçlü olduğu için yapı denetiminde jeoloji mühendislerini çıkardılar. Çünkü bir inşaatın temeli atıldığında jeoloji mühendisi onay vermediği zaman o inşaat yapılamaz. Yapı denetiminde temeli inşaat mühendisi denetliyor. Bu da büyük bir sorun olarak duruyor.
Şimdi bir başka konu, zemin etüdünü meslektaşlarımız yapıyor. Çok sayıda özel şirket var. Malatya Belediyesi’nde jeoloji mühendislerinin yaptığı zemin etüt raporlarını jeofizikçilerin onayladığını duydum. Ben bunu Malatya Belediye Başkanı ile görüştüm. Bu konudaki yanlışı, çelişkiyi anlattım. Bana ‘Ya bu raporları jeofizikçi onaylasa ne olur?’ diye cevap verdi. Sözün bittiği yer bir bakıma. Biz daha bu noktadayız. Yani bir jeoloji mühendisinin raporunu başka meslekten birisi nasıl onaylar?
Bakın geçenlerde Eski Malatya - Çarmuzu taraflarında çalıştım. Oradaki yapıların yüzde 90’ı gece kondu. Yarın Van’daki gibi bir deprem olursa büyük bir yıkım olduğunu göreceksiniz. Temennimiz olmaması yönünde elbette.
Van Depremi sonrası Başbakan Tayyip Erdoğan kesin bir ifadeyle depreme karşı dayanıksız, kalitesiz, çürük binaların sahiplerinin rızası olsun ya da olmasın yıkılacağını açıkladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da bu yönde bir çalışma başlattı. Siz bir deprem uzmanı akademisyen olarak kişilerin ve kamu kuruluşlarının bu süreçte yapması gerekenleri madde madde sıralayabilir misiniz?
Evet, bunları anlaşılır ve net olması bakımından maddeler halinde anlatayım.
1-Halka deprem öncesi korunma yöntemleri öğretilmeli. Her vatandaş ev alırken, jeoloji mühendislerine zeminini, inşaat mühendislerine inşaatını denetletmeli. Jeoloji mühendisine diyecek ki ‘Bu evi alıyorum, bunun zemini nedir? İnşaat mühendisine ise ‘Bu evi alacağım. Bunun kolonundan örnek alır mısın?’ Böyle kolonların filmini çekecek alet getirdiler. Aynen insan ciğerinin röntgenini çeker gibi. Kolonların filmini çekiyor, içindeki demirin kalınlığı, betonun yoğunluğunu ölçüyor. Mimarın çizdiği statik proje ile karşılaştırıyor. Ayrıca portatif karot makineleri var. Duvarı delip örnek alıp onun üç boyutlu dayanıklılığını ölçüyor. Bunun maliyeti de öyle çok fazla değil. Bu otokontrol. Bunu yaparsak, vatandaş bir ev alırken müteahhitler korkar ve kendiliğinden bir denetim de ortaya çıkar. Japonya’da, Amerika’da vatandaşlar bunu yapıyor. Bakın buna bir somut örnek vermek istiyorum. Yimpaş Holding binasının arkasında Çöşnük Fayı’ndan kaynaklanan bir heyelan bölgesi var. Orada üzüm bağının içerisine vatandaşın biri bir ev yapıyor. Heyelan bölgesinin üzerine. Ben bunu basına duyurdum. Bunun üzerine belediye o ev inşaatını durdurdu. Başka bir vatandaş da bana geldi ve ‘Garibandan ne istedin de evinin inşaatını durdurdun?’ diye sordu. Bakın heyelan bölgesinin üzerine ev yapılıyor ve ben bir bilim insanı sorumluluğu ile görevimi yapıyorum. Ben bir anlamda onların geleceğini düşünerek bu hareketi yaptım ama, bir takım insanları bana karşı kışkırttılar. Bakınız üniversite ile halk arasındaki mesafeyi artık siz hesaplayın.
2- Çürük binalar yıkılmalı. Tabi bunlar çok kısa sürede olamaz. Mantıklı değil. Bunu 15-20 yıla yayarsak, özel sektör marifetiyle yürütürsek, belli bir zaman dilimi içinde çürük binalardan kurtulmuş oluruz. Bunun için tabi ekipler oluşturulmalı ve bu iş geleceği planlayarak yapılmalı. Malatya’da bir bina kendiliğinden yıkıldı. Aynı müteahhidin yaptığı diğer binalar da belediye tarafından yıkıldı. Onların da çürük olduğu anlaşıldı. Bu tesadüfen ortaya çıktı. Allah’tan can kaybı olmadı. Peki diğer gecekondu bölgeleri? Buralarda da böyle binalar var. Ama bunu bugünden planlayarak, ekipler oluşturarak veya ülkemizin şartlarına göre özel sektör marifeti ile yürütürsek gelecekte olacak depremlerde olası can kayıplarını önlemek için çok önemli bir adım atmış oluruz. Bakın Van’da bir tane fay vardı. Malatya’da üç tane fay var. Van gibi olmaz. Malatya’nınki daha yıkıcı olur. Üstelik Van Erciş’te Malatya’daki gibi Doğu Anadolu Fayı yok. Onun çok küçük bir uzantısı var.
3- Zemini kötü olan binaların zemini sağlamlaştırılmalı. Bununda artık makinesi var. Zemini kontrol edilip çürük olan binaların zeminine beton enjekte edilmeli. Sondaj makineleri ile deliniyor. Sondaj çimentosu enjekte ediliyor. Bakın ben bunu gözlemiyorum. Hep söylüyorum. Merkezin özellikle zemini çürük. Örneğin Fuzuli Caddesi. Fuzuli Caddesi’ndeki binaların zemini çürük. Altı su zaten. Örneğin İnönü Kapalı Çarşısı, Alt geçitlerin yapıldığı bölge, Adliye ve Maliye binaları. Malatya’nın bu gibi yerleri tespit edilip çimento enjeksiyonu yapılmalı. Bakın şöyle bir olgu var. Binanız sağlam, zemininiz sağlam ise hiç bir şey olmuyor. Zemininiz çürük, binanız çürük ise yıkılıyor. Bunları zaten depremlerde görüyoruz. Bu yüzden zemini çürük olan binalar tespit edilip zemini sağlamlaştırılmalı. Bunlar öyle çok yüksek maliyeti olan işler değil. Çürük olan binalar yıkılmalı, çürük olmayan orta derecedeki binalar acilen sağlamlaştırılmalı.
4- Bir diğer konu Kentsel Dönüşüm veya geri dönüşüm projesi. Malatya’daki yapılaşmanın büyük bir kısmının gecekondu olduğunu düşünürsek -ki bu bir gerçek zaten- mutlaka bugünden başlayıp kentsel dönüşüm projelerini uygulamalıyız. Gelecekteki depremlerden korunmak için. Geri Dönüşüm Projesini acilen uygulamaya koymalıyız. Malatya’da bu konuda ben bir çalışma olduğunu biliyorum. Bu çok güzel bir proje. En önemli konu bu. Malatya’nın gelecekte depremden en az zararla çıkması yolunda gerçekleştirilecek en önemli proje olması açısından çok önemli. Belediye, sağlam zemini olan bölgelerde yeni yerleşke projelerini planlayıp hayata geçirmeli. Bundan asla geri adım atmamalı. Malatya’da da sağlam zemine taşınmak istersek çok yer var.
TSK’ya ait olan ve uzun yıllar Şoför Er Eğitim Alayı, ya da halk arasındaki deyimiyle Şöför Okulu’nun olduğu bölge neredeyse boşaltıldı. Çok az asker var artık. Bir gün o bölge sivil makamlara devredilirse Yeni Malatya bu araziye kurulabilir mi?
Çok doğru söylediniz. Eğer Malatya için yeni bir yerleşke alanı oluşturulacaksa Şoför Okulu en iyi yer. Belki de TOKİ’nin binlerce konut yapacağı en iyi alanlardan biri. Zaten bu bölgede su sorunu da yok. Çünkü o bölgede yer altı suyu çok zengin. Sondaj vurursanız, saniyede 10 litreden aşağı su çıkmaz. Şoför Okulu’nun bulunduğu alan düşünülürse eğer o bölge yapılaşma için çok uygun bir bölge.
Bir diğer yapmamız gereken, jeoloji mühendislerinin önderliğinde yeni yerleşke alanları oluşturulmalı. Şehri zemini sağlam yeni yerleşim alanlarına taşımalısınız. Malatya’da biliyorsunuz bir Çevre Yolu projesi var. Jeoloji mühendisleri Odası olarak ve ben kendi kişisel düşüncem olarak Çevre yolunun güneyden geçmesi gerektiğini her platformda dile getirdik.
Çevre yolunun şimdi projelendirildiği bölge, yani Kuzey bölgesi gerek tarımsal alan olması bakımından gerekse zemini bakımından uygun değil. Malatya’nın en sağlam zemini güneyde yer alıyor. İşte Malatya’nın güneyinden geçecek Güney Çevre Yolu’nun zeminindeki kayaçların yaşı 16 ile 170 milyon yıl arasında değişiyor.
Üstelik Güney Çevre Yolu’nun geçeceği bölgedeki hazine arazisi oranı yüzde 70’ye varıyor. Dolayısıyla hem kamulaştırma maliyeti olmayacak hem de daha kısa bir yol olacağı için maliyet düşecek. Kuzey Çevre Yolu’nun hemen hemen üçte biri kadar bir uzunlukta.
Kuzey Çevre Yoluna gelecek olursak, birincisi zemini çürük, genç kayaçlardan oluşan gevşek bir zemin. Zaten buraya bir çevreyolu yapılırsa ileride yapılaşma da kaçınılmaz olacak ki, yapılaşma için burası en son tercih edilecek nokta. Zemini çürük bir bölgede yapılaşma olursa gelecekte olacak depremlerden de çokça etkilenecek. Bakın daha önemlisi, jeolojik olarak 1 cm. tarım toprağın oluşması için bir milyon yıl geçmesi gerekiyor. Çevre yolunu kuzeye yaparsanız tarıma dayalı geçimi de yok edersiniz. Gelecek neslin geleceğini de yok ediyorsunuz. Bu iki gerekçeyle karşı çıktık biz. Maalesef yerel yöneticiler bu konuda bizi dinlemedi.
Malatya’nın orta vadede bir deprem eylem planı var mı?
Ben onun yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Ama kesinlikle yapılmalı. Mutlaka olması gerekiyor.
Deprem alanında ve jeolojik çalışmalar konusunda bilimsel araştırmalarınıza yeterince maddi destek veriliyor mu? Yeteri kadar kaynak aktarılıyor mu?
Projenizi iyi hazırlarsanız TÜBİTAK size destek veriyor. Proje konusunda sıkıntı yoksa sorun da yok. Yeter ki siz projenizi hazırlayın ve verin. 50 bin lira, 100 bin lira veya 200 bin liralık kaynaklar proje başarılı ise rahatlıkla bulunabiliyor."
MEHMET ÖNAL KİMDİR?
1952 Malatya doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Malatya’da, Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora çalışmasını İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünde yaptı. 2 yıl İstanbul Üniversitesi, 10 yıl Dokuz Eylül Üniversitesi ve 30 yıl İnönü Üniversitesinde asistan ve öğrektim üyesi olarak çalıştı. Yükseköğretim Kurulu Bilgi Sistemi (YOKSİS)’e kayıtlı 39 uluslararası, 33 ulusal yayını bulunmaktadır. Mesleği ile ilgili bir ders kitabı yazdı. Ayrıca; 5 TÜBİTAK, 2 TPAO, 15 BAP projelerinde proje sorumlusu ve araştırmacı olarak çalıştı. Academia. Edu tarama sistemine göre 268 uluslararası, 1000 civarında da ulusal atıfı bulunmaktadır. 6 Yüksek Lisans ve 2 Doktora Tezi yönetti. Mesleğiyle ilgili 5 farklı ders verdi ve yurtdışında uluslararası sempozyumlarda meslektaşları ile birlikte mesleği ile ilgili 12 bildiri verdi. İyi derecede İngilizce bilir. Evli ve iki çocuk babasıdır.15.01.2019 tarihinde emekli oldu.
Seçilmiş bilimsel çalışmaları:
1-Malatya Çat Barajı ve İsale tünelinin Jeolojisi projesi (TÜBİTAK),
2-) Gürün-Sivas bitümlü şeyl projesi (TÜBİTAK),
3- Hekimhan-Malatya Zeolit projesi (BAP),
4-Akcadağ-Malatya mermer potansiyeli (BAP),
5-Uzunyayla-Kayseri-Sivas dolayının jeolojisi ve hidrokarbon potansiyeli (TPAO),
6-Malatya doğusu (Muşar Dağı) dolayının jeolojisi ve hidrokarbon potansiyeli (TPAO).
7-Gelibolu Yarımadasının jeolojisi ve hidrokarbon potansiyeli (TÜBİTAK)
8-Çayırhan-Peypazarı (Ankara) dolayının trona potansiyeli (TÜBİTAK)
Toplam 103 bilimsel faaliyeti bulunmaktadır.
malatyahaber.com- Yorum Gazetesi