RTÜK'te de görev yapan İ.Ü. öğretim üyesi Prof.Dr. Fendoğlu, Türkiyede Yeni Anayasa Çalışmaları ve Anayasa Yargısı konulu bir konferans verdi.
Konferansa ilişkin üniversiteden yayınlanan basın bülteni şöyle:
"Üniversitemiz Hukuk Fakültesi tarafından Türkiyede Yeni Anayasa Çalışmaları ve Anayasa Yargısı konulu konferans düzenlendi.
Fethi Gemuhluoğlu amfisinde gerçekleşen, konuşmacı olarak RTÜK Üyesi ve üniversitemiz öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlunun konuşmacı olarak katıldığı konferansa Rektörümüz Prof. Dr. Cemil Çelik, rektör yardımcıları, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Hukuk Fakültesinin üniversitemizde ve dolayısıyla Malatyada açılmasının ve burada yetişecek olan pırıl pırıl beyinlerin ülkemizin parlak geleceğine katkılarının olmasının önemine vurgu yaparak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu yeni anayasa çalışmaları konusunda şunları söyledi: Birçok anayasa hukukçusu ile birlikte bizlerde yeni anayasa çalışmalarına katkıda bulunuyoruz. Mevcut anayasanın bugüne kadar dayanması bile mucize bir durumdur. Tıpkı üzerimize uymayan, daralan bir elbise gibi artık mevcut anayasada miadını doldurmuştur. Dünyanın birçok ülkesinde ve dış basının gözünde Türkiyede demokrasi açığının olduğu birçok kez dile getirilmiştir. Bunu ülkemizde yaşayan önemli sayılabilecek sayıda hukukçu da dile getirmekten çekinmemektedir. Benim gözümde de gerçekler bunlardır. Türkiyede bir demokrasi açığı varsa yeni bir anayasaya da ihtiyaç var demektir. 80 milyona yaklaşan nüfusuyla ülkemizde eğer sorunlar varsa ve bu sorunlar hukuki olarak çözüm bulamıyorsa yeni bir anayasaya ihtiyaç var demektir. Artık ülkemizin her yerinde birçok sivil toplum örgütü ve zaman zaman bireysel çıkışlarla da yeni bir anayasa söylemi, tartışması başlamıştır. Mevcut Türkiyede problmeler ve çatışmalara mahal veren bir anayasa bulunmaktadır. Buna, seçim sürecine girdiğimiz şu zamanda bazı bağımsız adaylarla ilgili kısa süreli farklı neticelere yol açabilecek kararların verilmesini örnek gösterebiliriz. Türkiyenin sivil bir anayasaya ihtiyacı vardır. Ülkemizdeki anayasalar maalesef hep darbe sonrası kurulan anayasalar olmuştur. Geniş katılımlı sivil tabanlı bir anayasa örneğine rastlamak mümkün değildir. Oysa Dünya ülkeleri, anayasalarını toplumsal mutabakat sonrasında oluşturmuşlardır. Bizim de, birilerinin çıkarlarına bağlı olmayan insan haklarına dayalı, azınlık grupların dahi ihtiyaçlarına karşılık gelebilecek bir anayasa hazırlamamız ve uygulamaya koymamız gerekmektedir. Meclisimizde Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir sözünün anlamına uygun bir egemenlik maalesef milletimizin olamamıştır. Önemli olan insanları dışlamayan, ötekinin olmadığı ve egemenliğin milletimize ait olduğu yeni bir anayasanın hazırlanmasıdır. Böyle bir anayasanın yapılması için yürütülen mevcut çalışmalardan bahseden Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, üç yöntem üzerinde çalışıldığını ifade ederek şunları söyledi: Birincisi, 12 Haziran seçimleri sonrasında oluşan meclisin kurucu meclis sıfatıyla hazırlayacağı anayasa, ikincisi, seçim sonrası mecliste bulunan partilerin koltuk sayısına göre oluşturacağı kurucu meclisin hazırlayacağı anayasa, üçüncüsü ise % 40nın kadınlardan oluşacağı bir kurucu meclisin hazırlayacağı anayasadır. Tabi bunlar yapılırken meclisteki partilerin sahip oldukları koltuk sayılarının göz önünde bulundurulması önemli olacaktır.
Yeni anayasa çalışmalarında asıl amaç vesayet rejiminin kaldırılması olmalıdır. Dünyanın çağdaş ülkelerinde vesayet rejimi diye bir şey yoktur. Bunun ülkemizde de kaldırılması gerekmektedir. Laiklik ve etnisyenlik gibi konuları da içimizde çözümlemiş değiliz.
Anayasa yargısı konusuna da değinen Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu daha sonra öğrencilerin sorularını cevaplandırdı."