* Şehrin Göbeği Miting Alanı Olmuş!..
Seçim dönemi yaklaşıyor ya.. Valilik, daha önceden belirlenmiş 4 miting alanına (Kernek Meydanı, Milli Egemenlik Üst Kavşağı, İnönü Stadı Önü ve Şeker Stadı) iki yeni alan daha eklemiş.. Biri, şehrin göbeği olan ve Soykan Parkı diye adlandırılan, yeni düzenlemeyle Yeni Cami önünü tamamen açan merkez otobüs durağındaki alan, diğeri İstasyon Virajındaki akaryakıt istasyonu ile Tevfik Temelli Caddesi arasındaki alan..
Bunlardan Soykan Parkının miting alanı seçilmesinde, nasıl bir kriter uygulandığını, neye göre belirlendiğini çözmek pek mümkün değil.. Şehrin merkez otobüs durağı, bir miting için kapatılması halinde tüm kentin yaşamını alt üst edecek, en önemli ulaşım ana arterini etkileyecek, cami önü olması nedeniyle ayrıca hassasiyet taşıyan bir yer burası.
Kararı verenlerin konuyu ne trafik, ne güvenlik, ne kent insanının yaşam kalitesi vs. uygunluk açısından çok sağlıklı değerlendirdiklerini söylemek güç.
Park kaldırılıp, meydan açıldıktan sonra, PTT önü müdavimleri şimdi burada zaten eylem yapıyorlar ya.. Bir de burayı miting alanı yapıp çıkmışlar.. Nasıl olsa, toplanılıyor diye..
Peki öyle mi olmalı?
Kesinlikle olmamalı.. Bir kere, miting alanı kullanmak durumunda olan her nümayişçiye eşit davranmak durumundasınız. Burasını miting alanı olarak belirledikten sonra, birine verip bir başkasına vermemezlik edemezsiniz. Belirtilen bölgenin zaten istisnai bir durumu var, çok uzun yıllardır. Devletin Cumhurbaşkanı, Başbakanı geldiğinde zaten orayı kullanır. Onun dışında, siyasi parti, dernek, kurum, kuruluş faaliyetleri burada olamaz. Kamu düzeni açısından uygun değil, en başta.. Üstte belirttiğimiz nedenlerle.
Ama burası miting alanı yapıldıktan sonra her nümayişçi unsur burayı mutlak kullanmak isteyecektir. Öyle bir yerdir ki burası, eylemci sayısı 15 ise, her an gelip geçen sayısı 500- 1000dir. Yani, vatandaş kalabalığı her an hazırdır. O nedenle, kendilerini olduğundan fazla kalabalık göstermek isteyen her unsur, buraya yönelecektir. Denemek için, 5 dakika davul çaldırın, bakın ilgili- ilgisiz kaç kişi toplanıyor?
Geçmişte, yukarıda belirttiğimiz tüm olumsuzluklar, birebir yaşandığı için, Akpınar Meydanı miting alanı olmaktan çıkarılmıştı. Birilerinin bir toplantıda miting meydanı yapmalarının ardından Akpınar Meydanı için benzer şeyleri geçmişte yazmıştık, sakıncalarını dile getirmiştik.. Epeyce bir zaman kulak asan olmadı.. Sonra tüm belirttiğimiz sakıncalar birebir yaşanınca, burası izinli- izinsiz her türlü gösterinin merkezi olup, en azından kent yaşamı ve huzur darmadağın olunca ve de çok önemli olaylar meydana gelince, acil toplanan il yöneticileri, ilk önlem olarak bu bölgeyi miting alanı olmaktan çıkarmışlardı.
Soykan Parkını da, kentin huzurunu epeyce bir kaçırdıktan sonra, yine birileri gelip miting alanı olmaktan çıkaracaklar.. Eğer mevcut yöneticiler bunu yapmazsa, daha sonra kesinlikle dediğimiz gibi olacak. Çünkü, bu kentin geçmişinde neler olduğunu biliyoruz!..
Bu aslında, kimi yetkililerin, Malatyayı ne kadar bildiği, ne kadar öğrendiği, ne kadar çözdüğünün de ayrı bir ifadesi ya.. Zaten bir sürü örneği varken, sonuncusu da bu oldu galiba..
* Martta Kongre Zorunlu mu?
Geçtiğimiz sezon Süper Ligden düşen ve yeni sezonda mutlak şampiyonluğu hedefleyen, yeni yönetim ve büyük iddialarla Lig Aya başlayan Malatyaspor, bugüne kadar geçen süreçte ciddi olaylar yaşadı. Şampiyonluk hedefi ve bu doğrultudaki mücadele nedeniyle, bunların birçoğu bilinse de kamuoyuna yansımadı, yansıtılmadı.
Küme düşmenin ardından geçtiğimiz yıl Haziran ayında yapılan olağanüstü kongrede işbaşına gelen Haşim Karadağ başkanlığındaki yönetim, kulüp üye sayısını artırdıktan sonra Kasım ayında bir olağanüstü kongre daha yaptı, yönetimde revizyona gitti. Aradan 2 ayı biraz aşkın süre geçmesinin ardından, kulüp başkanı Haşim Karadağın istifa girişiminin kamuoyuna yansımasıyla ilgili birçoğu yine ilk paragrafta belirtilen nedenlerle haber konusu yapılmayan sorunlardan bazılarının halli için kulübün tüzüğüne göre 3 yılda bir Mart ayında yapılacağı ifade edilen olağan kongre gözleniyor.
Kulübün mevcut koşulları, devam etmekte olan şampiyonluk mücadelesi ve her hafta daha da artacak olan heyecan ve gerilimin yanı sıra, kongrenin gündemde oluşu ve yönetimin enerjisini bir de bu yönde harcayacak olması nedeniyle, 25 Martta kongrenin uygun olup olmadığı tartışılıyor.
Olağan kongrenin mutlaka Mart ayında yapılacağı diye bir zorunluluk yok. Kulüp tüzüğünün 28. maddesinde, yasal neden ve gerekçelerle, geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle.. üyelere duyurularak, en çok iki ay içinde yapılmak üzere ertelenebilir.. şeklinde olağan kongrenin 2 ay ertelenebileceğine dair hüküm var. Yani 20 Marttan sonraki herhangi bir günde yönetim kurulu toplanıp, şampiyonluk mücadelesi, ligdeki durum.. veya belirlenecek başka bir nedenle kongreyi 2 ay sonraya erteleyebilir. Bilindiği gibi Lig Ada sezon 20 Mayısta sona erecek. Yani erteleme kararını 28 Martta alırsanız, kongreyi 27 Mayıs Pazar günü yapabilirsiniz.
Tüzük, illa ve mutlaka Martta kongre demiyor yani.. Erteleme koşullarını da içeriyor.
Ama, buna rağmen yönetim, kongrenin şampiyonluk mücadelesini etkilemeyeceğini düşünüp illa da 25 Martta kongre yapmak istiyorsa, birçok acilleşen sorunu orada çözeceği inancındaysa yapacak, diyecek bir şey yok.
* Haberleri Bile Yokmuş!..
Doğalgaz, yeni kent yaşamının en önemli alt yapılarından biri.. Malatya kısmen de olsa doğalgazlı illerden biri durumunda..
Malatya Ticaret ve Sanayi Odasında, geçenlerde başkanının almak için bir organizasyon kurduklarını nihayet kamuoyuna söylediği, bir odada birkaç kişi içerisinde konuşulduğu ve memleketin hiç bilmediği anlaşılan bu şirketin sonuna kadar götüremediği 15 dakika süren ihaleyle işletmecisini bulan Malatya Doğalgaz işi ta en başından beri enteresan bir seyir izliyor.
Elazığ ihalesinin yapılması, orada 5 Malatyada ise 185 dolar olan abone bedeli ile daha çok kamuoyunun gündemine gelen Malatya Doğalgaz işine yasa gereği belediye yüzde 10 ortak. Ama hiçbir aşamada, belediyenin bu şirket konusunda belirleyici bir durumu olmadı. Hissesinin olmaması halinde bile altına-üstüne gaz girilen kentin belediyesi olarak, her durumda ağırlık koyması gereken belediye, kent yaşamını alt üst eden disiplinsizlikte devam eden hat döşemeleri vs. çalışmalarına müdahale etmediği gibi, her türlü eleştiride şirketin adeta avukatı rolünü üstlendi. Özellikle alt yapının oluşturulması döneminde, bu alt yapının kalitesinin tartışılması, güvenlik kaygıları, usulüne uygun yapılmadığı iddialarına ilin Valiliği de seyirci kaldı. Geçenlerde bir televizyon kanalında, doğalgaz konusu konuşulurken, bu konudaki şikayetler için vatandaştan dilekçeyle başvuru beklediği gibi bir ifadesini anladığımız Vali de, yerel basında dile getirilen tüm olumsuzluklara karşın, pek müdahil olmadı.
Doğalgaz borularını Valilik ve Belediyenin fevkalade hoşgörüsüne mazhar bir şekilde döşeyen, hatta Vali konağı önündeki hattını 2-3 kazıda uygun hale getirdiği ifade edilen şirketin devri sessiz sedasız gerçekleşmiş..
Bu şirket o kadar hoşgörüye mazhardı ki, şebeke döşeme çalışmaları sırasındaki bir olumsuzluğa müdahale eden belediye başkan yardımcısına, bu şirketin taşeronunun söylediğini birçok kişi biliyor. Belediyenin bu taşerona karşı hiçbir şey yapmadığını, yapamadığını da. Hemen belediyenin önünde gündüz gözüyle yapılan radyasyonlu bir çalışma fotoğraflarla görüntülenmesine karşın, hiçbirinden ses çıkmamış, öylece seyretmişlerdi, şimdi dilekçe bekleyenler.. Yine bir çay ocağı açılırken, yangın söndürme tüpü yoksa ruhsat vermeyenler, haftalarca doğalgaz bağlandığına dair açıklamalar yapılırken, bu şirket ve Malatya İtfaiyesi bünyesinde, özel donanım ve eğitim gerektiren bir müdahale grubu olmadığını görmemişlerdi bile. Birçok eve gaz bağlandıktan sonra bir müdahale grubunun oluşturulduğu kamuoyuna yansımıştı.
Bu olumsuzlukların iletildiği bir il yöneticisinin Bu şirket 30 yıllığına lisans almadı mı? 30 yıl işleteceği şebekeyi niye sağlam yapmasın? mantığı üzerine kurduğu savunma, birkaç ayda çöktü. Ortaya çıkan bilgiler, gaz şirketinin şebeke için kazmayı vurduktan 5 ay sonra, devir için girişimlere başladığını gösteriyordu.
Ama, içmesuyu, kanalizasyon, elektrik vs. gibi çok önemli ve bunlardan çok daha güvenlik riskli bir alt yapı hizmeti olan doğalgaz konusundaki devir girişiminden, kendi açıklamalarından anlaşıldığı üzere ne valinin ne de belediye başkanının haberi var. Ankaradaki ihaleyi alan ve büyük ortak olan şirket, sanki Dilek yolundaki tüpgaz fabrikasını devrediyormuş gibi görüşmelerini sürdürdü. Bir başka doğalgaz şirketine devretti deniyor.. Ne Valiliğe, ne de belediyeye bilgi verme gereği bile duymamış.
Şu 185 dolar abone bedeli ile tartışılan şirketin yeni patronajı da iddiaya göre ilginç bir uygulamayla başlamış işe.. Geçen yıl alınan 162 YTL depozito, bu yıl başında 165 YTL yapılmıştı.. Devralanlar, sessiz sedasız bu rakamı 205 YTLye çıkarmışlar. Yani abone başı 40 YTL zam.. Hani diyebilirler, zaten bu vatandaşın parası, aboneliği biterse geri alacak.... Ama onlar için taze para, sıcak para.. 7 bin civarında abonesi olan şirket, 100 binin üstünde aboneyi hedefliyor.. Bu ekstra 40 YTL ile 100 bini çarpın, ne çıkar?
1.derece deprem kuşağı üzerinde yer alan, ara sıra sallandıkça yetkililerin depremi akıllarına getirip, toplantılar yaptığı ve kendilerini böylece rahatlattıkları bu kentte, uygunluğu ciddi olarak tartışılan doğalgaz şebeke hattı da şirketle birlikte devredilecek. Depreme karşı güvenlik içerip içermediği bilinmiyor, belediye başkanı vardır herhalde açıklaması yapmıştı.
Doğalgaz aboneliği için aranan koşullardan birinin de binaların yapı kullanma ruhsatı olduğu belirtiliyordu. Bunu şirket de açıklamıştı.. Ama abone işleri başlayınca, bundan vazgeçtiklerini söylediler. Şirketin yöneticisine göre, geçtiğimiz günlerde 120 bin küsür dolayında hane olduğu belirtilen Malatyada, binaların yüzde 80inin yapı kullanma ruhsatı yoktu ki!..
Kalitesiz beton ürettiği belirtilen bir şirketle ilgili iddia ilin aynı sektörde iş yapan bir sivil toplum örgütünün başkanı tarafından ifade edildiğinde, bugün deprem toplantısı yapanlardan tek ses çıkmamıştı ki.. Üstelik, bu şirketin, kapatma kararlarına karşı, faaliyetini sürdürdüğü konuşuluyordu. Denetim görevini yapmayan iki belediyeciyle ilgili yasal işlem yapılması için izin istemine izin çıkmadığı için, ilgili makamın bu işlemi resen sürdürdüğü de iddia ediliyordu.
Depreme karşı bu hassasiyetle idare edilen Malatyada, doğalgaz şirketinin devrinde durum bu. Siz biz ne biliyorsak ya da ne bilmiyorsak, açıklamalarına göre Vali ve belediye başkanının da durumu o.
* Dünya Sorunları, Malatya Sorunları..
Malatyada sivil toplum örgütü olarak adlandırılan, bunlardan da marjinal olanlar değil de, yaygın olan, etkin olması da beklenenlerden birçok konuda, yeri zamanı geldiğinde kentin, ilin herhangi bir sorununa karşı duyarlı tepki beklemek, hele parasal anlamda katkıda bulunabilecekleri bir konuda hah şöyle diyebileceğiniz bir tavır görmek zor.. Hatta mümkün değil..
Bunun dışında, sadece lafa söze ve hamasete dayalı meselelerde ise, maşallahları var.. Her konuda bilgi sahibi, yetkililer.. Malatya mevzuları biraz ağır gelse de bunlardan bazılarına, Türkiye ve Dünya meselelerinde yetkinler!..
Bu kentin önemli sorunlarından biri de huzur ve güvenliği ile ilgili konularda.. ABye uyum adı altında özellikle ceza yasalarında yapılan değişikliklerin genel anlamda ülkeyi ne hale getirdiğini, özel olarak da Malatyadaki durumu hergün önümüze gelen vukuat raporlarından görüyoruz.
Bu konularda, yerel olanaklarla ne yapılabilir, huzur ve güvenliği sağlamakla görevli kurumlar nasıl güçlendirilebilir? Birçok ilde olduğu gibi, bu konu Malatyanın da gündeminde olmalı.. Ama, birçok ilde olan, Malatyanın gündeminde olmadı.. Can ve mal güvenliği ile ilgili konularda, ne oluyor? diye sorması gereken sivil toplum örgütlerinden pek ses çıkmıyor. Hatta, geçen aylarda kendi işyerinden yarım kiloya yakın altını çalınan bir sivil toplum örgütü yöneticisi bile bu mevzuyu konuşmak yerine, atış serbest olan bir dünya meselesiyle ilgili görüşlerini açıklıyordu.. Keşke, biraz maliyetli olabilecek bir Malatya meselesini de konuşsaydı da.. Neyse..
Birkaç ay önceydi.. Malatya Emniyet Müdürlüğü, emniyet ve asayiş hizmetleri için çok elzem dediği bir sorununu kendi çözdü. Emniyet mensuplarının maaşlarının ödendiği bankanın buna karşılık sağladığı parayla, Malatyanın emniyet ve asayiş hizmetleri için toplam 700 milyar 881 milyon lira bedelle 27 adet araç satın alındı. Yani Malatyanın emniyet ve asayişi için, polisler kendi ceplerinden para ödeyip, hizmet araçlarını satın almışlardı.
Aynı dönemde, Kahramanmaraşta da Emniyetin bu konudaki ihtiyacının karşılanması için çalışma yapıldığını biliyoruz.. Sorduk, öğrendik.. Kahramanmaraş Emniyetine aynı günlerde 33 araç satın alınmış ve 1 trilyon 020 milyar ödenmiş.. Bu araçları satın alan kim mi? KASİAD yani Kahramanmaraş Sanayici ve İşadamları Derneği.. Satın alıp, emniyete vermişler.. Ayrıca Pazarcık ilçe esnafı 3 adet, Elbistan ilçe esnafı da 10 adet araç alıp emniyete bağışlama sözü vermişler. Bunların da bir kısmı alınıp, polise verilmiş..
Bir mevzuya, iki komşu şehirden iki ayrı yaklaşım..
Mesela "Nedir bu asayişin durumu?" veya Malatyasporda ne oluyor, sıkıntı ne? diye niçin sormuyorlar, bazıları, anlaşıldı mı?..
* Geldi mi, Gelmedi mi?
Beydağı Devlet Hastanesinde bir başhekimlik konusu var hani.. Bu hükümet döneminde başhekimlik görevine getirilen hekim, geçen yıl Mayıs ayında görevden alınmış, yerine Bingölden bir hekim vekaleten atanmıştı. Görevden alınan eski hekim, idari yargıya gitmiş, yürütmeyi durdurup, görevine dönmüştü. Bunun üzerine, eski hekim de Bingöldeki görevine gitmek durumunda olmasına rağmen, gitmemiş, karşı girişimlere başlamıştı. Yargı kararıyla görevine dönen hekim, birkaç gün sonra görevden alındı. O kısa sürede, kendisinden önce birkaç ay başhekimlik yapan hekimle ilgili, 59 maddeden oluşan usulsüzlük vs. iddiasını ilgili makamlara iletmişti. Yeniden atanmayı bekleyen hekimin yaptığı bir ihale Valilikçe durdurulmuş, ayrıca iddialarla ilgili müfettiş istendiği de belirtilmişti. Bu tartışmalar nedeniyle, siyasi zorlamaya rağmen vekaleten bu görevi bir süre üstlenen hekimin yeniden ataması yapılamamıştı. O arada da, başhekimlik görevi vekaleten bir başhekim yardımcısına verilmişti.
Geçmişte çocuk yuvası skandalı ortaya çıktığında, oradaki bazı atamaların sorumlusu gösterilen bir vekilin de desteklediği ve partililerle de iyi ilişkileri bulunduğu öne sürülen bu hekimin yeniden göreve getirilmesi için girişimlerde bulunulduğu biliniyor. Ama, hakkında müfettişin inceleyeceği belirtilen 59 iddia vardı. Geçenlerde, Malatyada bir basın toplantısı düzenleyen milletvekili Ali Osman Başkurt'a, bu konu sorulduğunda, milletvekili Müfettiş geldi, iddialar doğru çıkmadı. Sorun yok.. mealinde açıklama yaptı. Orada bulunan AKP İl Başkanı, müfettişin gelmediğini söylemesine rağmen, milletvekili ısrarcıydı. Bu garip durum yerel basında yeraldı. Kamuoyu da, il başkanı gibi biliyordu. Müfettiş filan gelmemişti. Ama milletvekiline göre, çoktan gelmiş herhangi bir sorun yok raporu çıkmıştı bile..
Yeniden başhekim olmayı bekleyen hekimin, işi çok iyi bildiğini de söylemek gerekiyor. Mesela, geçtiğimiz aylarda Malatyayı ziyaret eden Sağlık Bakanının bu ziyaretinden hemen önce, bakanın teftişi halinde görmesi için gerçekte pratisyen hekimlerle görev yapılan SSK İl Müdürlüğü binasındaki dispansere bir günde Genel Cerrah, Dahiliye, Kadın Doğum vs. gibi branş hekimlerinin de görevli olduğuna dair levhalar astırdığı (bakan gittikten sonra sökülmüş), hastanenin ana binasının görünmez bir yerindeki Hasta Hakları Kurulunu bir günde teftiş güzelliği için en görünür yere naklettiğini anlatıyorlar, bilenler.. Zaten, bakan da, Öğretmenevinde yapılan toplantıda Sizi gayretli gördüm demişmiş.. Yani, işin peşini bırakmayan hekim bakandan takdir de görmüş o zaman.
Bakalım zaman ne gösterecek?