ABD'nin saygın gazetelerinde çıkan bir yorum yazısında, İsrail'in uluslararası alanda ''kendini tecrit ettiğini'' ve Mavi Marmara saldırısı nedeniyle Türkiye'den özür dilemesinin ''doğru ve akıllı yol'' olduğu belirtildi.
Gazetenin internet sayfasında, Roger Cohen tarafından kaleme alınan yorum yazısında, BM Soruşturma Komisyonu tarafından Mavi Marmara olayına ilişkin hazırlanan raporda, İsrail'in ''üzüntüsünü uygun biçimde açıklaması'', ''ölenler ve yaralanan kurbanlar ve aileleri için ödeme yapması'' gerektiğinin belirtildiği hatırlatıldı. Giderek tecrit olan İsrail'in bunu yapması gerektiği vurgulanan yazıda, ''Özür, doğru ve akıllı yoldur'' denildi. İsrail'in geçen ay sınırda çıkan olaylarda Mısırlı askerlerin ölümünden dolayı Mısır'dan özür dilediği anımsatılan yazıda, Mısır'a yapılanın Türkiye'de de yapılması gerektiği bildirildi.
BM Soruşturma Komisyonu'nun Mavi Marmara raporunda, İsrail'in Mavi Marmara'ya baskın yapma kararının ''aşırı ve uygunsuz'' bir hareket olarak nitelendirildiği ve İsrail'in 9 ölüme izah getiremediği de vurgulanan yazıda, raporun İsrail'in Gazze politikasını da sürdürülemez bulduğunu anımsattı.
Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybeden ABD vatandaşı Furkan Doğan'la ilgili olarak BM Soruşturma Komisyonu'nun raporunda yazılanlardan alıntı da yapan Cohen, makalesinde, Doğan'a son derece yakından ateş edildiğinin, Doğan'ın öldürücü kurşunu almadan önce zaten yerde yaralı yatıyor olabileceğinin raporda yer aldığını ve rapordaki bu ifadelerin infaz ya da buna yakın bir durum olasılığını arttırdığını yazdı. Doğan ve gemide öldürülen diğer 8 kişinin üzerinde silah olduğuna dair kanıt olmadığının raporda belirtildiğini vurgulayan Cohen, Doğan'ın babası, Erciyes Üniversitesi öğretim üyelerinden Ahmet Doğan'la geçen yıl Ankara'da tanıştığını, Ahmet Doğan'ın hem oğlunu kaybetmekten hem de ABD'nin olaya ilişkin kaçamak tavrından derin üzüntü içinde olduğunu yazdı. Yazıda, uluslararası sularda yabancı bir güç tarafından bir ABD vatandaşına bu kadar yakın mesafeden ateş edilerek öldürülmesine ABD'nin bu kadar sessiz kaldığı başka bir durumu hayal etmenin zor olduğu yorumu da yapıldı.
Cohen, ''Elbette hiçbir ABD Başkanı, özellikle de ilk döneminde olan bir ABD Başkanı, İngiltere Başbakanı David Cameron'un söylediklerini söyleyemez'' yorumunu yaptı ve Cameron'un ''İsrail'in Gazze'ye yardım götüren filoya yaptığı saldırı kesinlikle kabul edilemez'' dediğini anımsattı.
Yazıda bir Amerikan vatandaşı öldürülse bile İsrail'in politikalarıyla ilgili soru sormanın ABD'de siyasi olarak onaylanmadığı vurgulanarak bunun ABD'nin İsrail'e karşı takındığı dış politikanın tabulara dayalı bir çıkmaz sokak olduğunu ve bu dış politikanın da büyük ölçüde iç politika olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Türkiye ve İsrail'in bir yıldan fazla bir süredir aralarında görüşme yaptıkları belirtilen yazıda, iki tarafın zaman zaman anlaşmaya yaklaştıkları, ancak özürden yana olan İsrailli bakanlar Ehud Barak ve Dan Meridor karşısında özürü reddeden şahinlerin lideri Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın ve aşırı sağın güçlü geldiği ifade edildi.
İsrailli siyasal bilimci Şolomo Avineri'nin konuyla ilgili görüşlerini de aktaran Cohen, yazısında, Avineri'ye göre, İsrail'de koalisyon çıkarlarının stratejik düşüncenin önüne geçtiği, oysa İsrail'in, BM'de Filistin meselesi dururken ve yeni Mısır'la ilişkiler önemliyken stratejik akıllılık göstermesi gerektiği belirtildi. Cohen, makalesinde bu düşüncenin doğru olduğunu, abluka mantığına kilitli ve Ortadoğu'daki değişim sürecini anlamayan, Yahudi yerleşimleri konusunda esnek olmayan ve ABD'nin, Mavi Marmara saldırısından dolayı (Türkiye'ye) özür dilemesi yönündeki isteğini dikkate almayan Lieberman etkisindeki İsrail'in, Müslüman dünyasındaki en iyi dostlarından biri olan Türkiye'yi kaybetmekte olduğu yorumunu yaptı.
Cohen, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun özür dilemeyeceğiz demekle hem İsrail'i zayıflatan hem de en yakın müttefiki ABD'nin stratejik çıkarlarını tehlikeye atan, ülkeyi tecride götüren gereksiz bir yol seçtiğini yazdı.
UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.