Vatan Gazetesi Yazarı Necati Doğru, Ercincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in (fotoğraftaki) tutuklanmasıyla farklı bir boyut kazanan Erzincan- Erzurum adliyeleri arasında yaşanan olayla ilgili olarak "Niçin Malatya'daki değil de Erzurum'daki özel yetkili savcı Erzincan'a el attı?" sorusunun sorulması gerektiğini savundu.
Doğru'nun, "Niçin Malatya değil de Erzurum!" başlıklı yazısı şöyle:
"Bu ülke polis ve asker devleti olmaktan çıksın, cemaat devleti mi olsun? Hayır! Güzel ülkemiz; polis devleti de olmasın, asker devleti de olmasın, devletin kasasına yedek anahtar uydurmaya niyet koymuş cemaatlerin devleti de olmasın.
Ülkemiz hukuk devleti olsun.
Yerli ve yabancı bütün hukuk otoriteleri, profesörleri, ordinaryüs profesörleri, hukukun zenit noktası olabilecek kadar yetkin olmuş adalet adamları şunu söyler: Hukukta usulü atlarsan, esası yitirirsin.
Bülent Arınç!
Usulü atlıyor.
Adalet Bakanı!
Usulü ittiriyor.
İktidar sözcüsü.
Usulü örtüyor.
İktidara yandaş medya!
O zaten borazan.
Gerçekten Türkiyeye giydirilmeye çalışılan cemaatler oligarşinin penceresinden bakmıyorsan ve hukukta usulü ittirme ve esası da yitirme niyetinde değilsen soracağın soru: Niçin Malatyadaki değil de Erzurumdaki özel yetkili savcı Erzincana el attı? olmalıdır.
Erzurum, çarşı pazar.
İçinde bir kız gezer.
Bu güzelim Erzurum türküsüne bile kıyıp, Erzurumun içinde hukuk usulünün başını vurup sonra da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Adalet Bakanı Sadullah Ergini TVye çıkartarak; HSYKnın yaptığı hukuksuzluktur. Yetki gaspıdır. Bağımsız yargıya vurulmuş darbedir diye halkın kafasını karıştıracak yoğunlukta ses yükselttiler. Ve sanki hukuk devleti-yüksek demokrasi- zengin ve gelişmiş Türkiye istiyorlarmış da asker-yargı-bürokratik oligarşi bu asil, bu yüce, bu üstün amacı doğmadan boğuyormuş ezberini yine tekrarlamaya başladılar.
HSYK ne yapsın!
Hukukun dışına mı çıksın.
Hukuk usulünü mü ittirsin.
Hukuk esasını mı yitirsin?
CMUKun 250-251-252nci maddeleri diyor ki; Birinci Sınıf Savcı durumunda olan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, bir kusur kabahat işlemişse kuşkusuz sorgulanır, yargılanır, cezasını çeker ancak onu Yargıtay sorgular, mahkeme eder, yargılar. Onu özel yetkili Erzurum Savcıları, sorgulanmak, yargılanmak üzere mahkemeye çıkartamazlar. Buna hukuken hakları yoktur. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Adalet Bakanı Sadullah Erginin gözlerden kaçırdığı, ittirip üstünü örttüğü hukuk usulü işte budur.
Usulü ittirirsen.
Esası yitirirsin.
Esası yitirirsen!
Türkiye hukuk devleti olmaz.
Türkiye cemaat devleti olur.
Erzincan Başsavcısı birinci sınıf hukukçu sınıfında olmasaydı bile, işlediği iddia edilen kusur ve kabahatten ötürü, yine de Erzurum yetkili savcılarınca mahkeme önüne çıkartılamazdı. Hukuka göre, onun Erzurum yerine Erzincana en yakın Ağır Ceza Mahkemesinin olduğu il olan Tunceli Başsavcılığına gitmesi gerekirdi. Tuncelide özel yetkili savcılık olmadığı için bu kez de Tunceliye en yakın il olan ve özel yetkili savcılığın bulunduğu Malatyaya gönderilmesi gerekirdi.
Niçin Malatya değil?
Niçin Erzurum?
Erzurumda hukukun içine cemaat işlediği, adalet cemaatin kaynağı haline geldiği için mi? Ben bilmiyorum, suçlayamam, hüküm veremem. Suçlamıyorum, hüküm de vermiyorum. Sadece; Malatya dururken niçin Erzurum diye soruyorum.
Polis devleti olmayalım.
Asker devleti olmayalım.
Cemaat devleti mi olalım.
Hayır cemaat devleti de olmayalım. Hukuk devleti olalım. Dünyanın en ileri, en gelişmiş demokrasilerinde ordu nerede duruyorsa, bizim ordu da orada dursun, yargı nerede duruyorsa bizim yargı da orada dursun.
Son bir küçük soru:
Hukuk devleti olacaksak; HSYKnın Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaneri tutuklayan hakimi de görevden alması gerekmiyor mu?"