Vatan Gazetesi Yazarı Can Ataklı, 8. Cumhurbaşkanı merhum hemşehrimiz Turgut Özal'la ilgili bir olayı, "Özal'ın polisten korktuğu an" başlığıyla yazdı.
İşte o yazı..
"ÖZAL'IN POLİSTEN KORKTUĞU AN..
Geçen hafta 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelle ilgili bir anıya yer vermiştim bu köşede. Bu hafta da 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özalla ilgili çok ilginç bir olayı anlatmak istiyorum.
Tarihini tam hatırlamıyorum. Turgut Özal, o zaman Başbakan.
Hakkındaki bütün eleştirilere rağmen Özalın en sevildiği dönem. Tonton lakabının takıldığı günler.
Özallar o sırada Yeniköy sırtlarındaki apartman dairesinde kalıyorlar. Özal İstanbula geldiğinde hemen bu eve yerleşiyor.
O sıralar Özalın Türkiyeye çağ atlattığını söylediği günler. İthalat alabildiğine artmış. Türkiye batıya giden bir arkadaşından Nescafe istediği dönemi geride bırakmaya başlamış.
O tarihlere kadar sadece yabancı otomobil dergilerinde görünen lüks arabalar sokaklarda cirit atıyor artık. Nescafe artık ısmarlanmıyor, tam tersine marka bolluğu nedeniyle yeni bir sıkıntı bile baş göstermiş.
Turgut Özal, yeniliklere, özellikle de teknolojik olanlara çok meraklı. Adeta bir çocuk gibi bu yeniliklerle oynuyor.
İşte böyle günlerden birinde, Türkiyeye yeni gelen Honda marka bir cip almıştı Turgut Özalın büyük oğlu Ahmet Özal. Bu Honda cipler çok şeker görünümlüydü. Hawaiide geçen filmlerden tanıyorduk o zamanlar bu arabaları.
Özal da arabaya çok meraklı. Kendi makam aracını kullanan galiba ilk başbakandı. Sürat yapmayı da severdi. Bir keresinde de Semra Hanımla gezerken Tak şu kaseti Semra Hanım, neşemizi bulalım sözleriyle dikkat çekmişti.
Yerel seçim öncesi propaganda amacıyla yapmıştı bunu ama ters tepmişti, belediyeleri kaybetmiş ve ANAP yüzde 21e düşmüştü.
Gelelim Hondaya. Özal İstanbulda, Yeniköydeki evine yerleşmiş. Ahmet Özal bahçedeki arabayı gösteriyor. Özalın içi içine sığmıyor. İllaki kullanacak bu yeni arabayı. Ama istiyor ki yanında korumalar falan olmasın, özgürce sürsün.
Nasıl yapıyorlarsa yapıyorlar, Özal arka bahçeye çıkıyor gizlice, korumalar ön kapıda beklerken, yan taraftan çıkıyorlar. Özal direksiyonun başında, Yeniköyü geçiyorlar, İstinyede şimdi İDO İskelesi olan yere gelince bir bakıyorlar ki, ileride trafik tıkalı.
Ahmet Özal Baba geri dönelim, bu sıkışık trafikte sorun olur diyor. Bunun üzerine Özal dönülmez işareti olan yerden geri dönüş yapıyor ki...
Tam orada bir trafik polisi durmuyor mu?
Turgut Özal Ahmet eyvah, polis diyor refleksle. Ahmet Özal Ne oldu ki baba diye sorunca Özal cevaplıyor: Yahu galiba ehliyetimi yanıma almayı unutmuşum.
Polis ne bilsin ki arabayı kullanan Başbakan.. Kural çiğneyen sürücüyü yakalamanın keyfiyle polis sol ön camın yanına geliyor ve o anda şaşkınlıktan dona kalıyor. Direksiyonda Başbakan. Ceplerini karıştırıyor ki belki ehliyetini bulacak.
Tam bu sırada korumalar Özalın kaçtığını fark etmişler, aramaya çıkmışlar. Özalın camının yanında donakalmış polis bir anda havalanıyor ve yok oluyor. Korumalar polisi anında derdest etmişler.
Özal araçtan iniyor, polislerine çıkışıyor, trafik polisini yanına getiriyorlar tekrar. Özal heyecandan ve belki de korkudan titreyen polise atla arabaya diyor. O polisi eve götürüyor, Semra Hanım da tam o sırada börek yapmış. O polise çay ve börek ikramı yapılıyor. Özal bol bol sohbet ediyor, trafik polislerinin dertlerini öğreniyor.
Rivayete göre o polis ara sıra hâlâ uğrarmış Semra Hanıma.
Kızardık falan ama rahmetli gerçekten çok değişik bir adamdı."