İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Pazartesi gece yarısı Malatya’da 15 Temmuz Millet Meydanı’nda (Hükümet Meydanı) vatandaşlarla bir araya geldi.
Bakan Soylu, 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin temel ile ilgili sözleri için CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’yi eleştirerek, “Esas derdi şu; Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu’nun yaptığı iftar değil derdi, Metin Temel Paşa’nın oraya gelmeside değil derdi, bence derdi ne, sez nasıl Amerika’dan izin almadan, siz nasıl Avrupa’dan izin almadan Afrin’e girerde PKK’yı, PYD’deyi yerle bir edersiniz, nasıl oradan siler süpürürsünüz, bunu hangi komutanınız yapınca ilk önce ondan başlayıp, bize güya gözdağı verecek, senin ağababan bize gözdağı veremedi.” dedi.
Toplantıda konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, “Türkiye Cumhuriyeti için çok önemli bir dönüm noktası olan, çok önemli bir viraj olan 24 Haziran’da Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçeceğiz, Allah nasip ederse Malatya’da 6-0 milletvekili çıkartacağız. Bütün oklar, uluslar arası güçler Türkiye’ye yönelmiş iken, PKK ile, FETÖ ile DEAŞ ile bütün terör örgütleri ile mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz.” dedi.
“Kim oyun kurarsa kursun, ister Amerika kursun, ister Avrupa kursun, sen onları 50 gramlık oy pusulası ile yendin”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı konuşmada şunları söyledi:
-“Asil şehir Malatya’da sizlerin huzurunda olduğum için Cenab-ı Allah’a şükrediyor,, hepinizi, saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.
-Malatya’yı bu akşam kararını vermiş görüyorum, hazırmısınız, 24 Haziran’da a Okyanus ötesi dahil olmak üzere Türkiye’ye pusu kuranlara, şu aziz ve asil milleti çekemeyenlere, herkese şu Anadolu toprağından güçlü bir ses çıkartmaya, kuvvetli bir ses çıkartmaya ve Recep Tayyip Erdoğan’ı dünyada nasıl bir lider olduğunu göstermeye hazır mısınız? Allah sizden razı olsun.
-Güzel insanların şehri Malatya, çok önemli bir zaman dilimi içindeyiz, kritik bir seçime gidiyoruz. Bu topraklarda her seçim için siyasetçiler kritik der. Ama bilesiniz ki, her seçim kritiktir. Çünkü bu millet derdini ancak seçimle derman bulmaktadır, her seçimde bir doğum geçmektedir. Her seçim şu milletin özgürlüğünü, hürriyetini, bağımsızlığını, karşı karşıya kaldığı problemleri aşan 50 gramlık oy pusulası ile beraber aşan ve onu yarına umutla getiren bir hal almıştır. Çünkü millet çıplak elleriyle beraber kendi geleceğini tesis etmektedir. Biraz önce Ezan-ı Muhammedi okundu, Yatsı namazı ve yatsı ezanı. Bu ezan-ı Muhammedi bundan tam 68 yıl evvel yasaktı. Allah Ekber, Allah Ekber demek bu ülkede yasaktı. Nasıl aşıldı biliyor musunuz? 50 gramlık oy pusulası ile. Millet sandığa gitti, 50 gramlık oy pusulasını sandığa attı, Allah’a hamdolsun ki, ezanlar minarelerden sema ile buluşmaya başladı. Bu ülkede insanlarımız, 15 yaşındaki küçük çocukların, herkes biliyor ki Kur’an-ı öğrenmesi yasaktı. Kur’an Kursuna gidilmiyordu, yasaklamışlardı 298 Şubat’ta, bu 50 yıl önce değil, 20 yıl önce 28 Şubat’ta. Peki nasıl ortadan kalktı? 50 gramlık oy pusulası ile millet 28 Şubat’tan sonra 2002’de Recep Tayyip Erdoğan’ı getirdi ve yasakları elinin tersi ile iteledi. Bu ülkede, başı örtülü kadınlar ile başı açık kadınlar bir birinden ayrılıyordu, her şeyi ayırdıkları gibi ve üniversiteye gidemezsin, okula gidemezsin, memur olamazsın, peki nasıl bu sağlandı ve bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başı açığı da, başı örtülü de bir arada. Kıyafetler üzerinden insanlarımızı ayıran kalmadı. Nasıl oldu? 50 gramlık bir oy pusulası ile. Bu ülkede her 100 Lirasının 86 lirasını vergi gelirlerinden faize ayıran ve ülkemin insanının kalkınmasını engelleyen engelli kardeşlerimizi, kimsesiz ve çaresiz evinde bırakan bir durum söz konusu idi. Peki bugün her 100 Liranın sadece 10 lirası faize ayrılıyor, 75 lirası bu ülkede şehir hastanelerine, 75 lirası bu ülkede oto yollara, 75 lirası bu ülkede 81 ildeki üniversitelere, barajlara, yollara, köprülere, insansız hava uçaklarına, Atak helikopterlerine, Altay tanklara ve kimsesiz ve yalnız bırakılan engellilere ve bu ülkede bölünmüş yollara, ülkenin zenginleşmesine, kalkınmasına ve ülkenin hızla büyümesine ayrılıyor. Buda 50 gramlık oy pusulası ile oldu. Bu millet kendi kaderini rey ile oy ile, sandıkla ve oy pusulası ile beraber geleceğe ait değiştirme konusunda irade koydu. Korkmadı. Adnan Menderes’i astılar, ürkmedi. 5 yıl sonra onun devamı olan bir partiyi yine 50 gramlık bir oy pusulası ile getirdi. Evet, 80 darbesi oldu, ürküttüler milleti, sağcı ve solcu diye iki kardeşi bir birine pusu kurdurttular, ama korkmadı, ürkmedi, 83’te rahmetli Özal’ı getirdi. 28 Şubat’ta 28 Şubat’ı yaptılar. Tayyip Erdoğan’a yasak koydular, bu millet ürkmedi, 2002’de milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan’ı 50 gramlık oy pusulası ile getirdin. Ey aziz milletimiz kim oyun kurarsa kursun, ister Amerika kursun, ister Avrupa kursun, sen onları 50 gramlık oy pusulası ile yendin, mağlup ettin ve bitirdin Allah’ın izniyle. Size, bu aziz millete, çok ama çok zor günler yaşattılar, çok zor, hastanelerde çile mi çektirmediler, bu millete 500 milyon dolar emekli maaşı için gidip IMF kapılarında mı bekletmediler, THY’de uçak almak için torpil mi tutmadılar, bir doktor ile görüşebilmek için para sıkıştırmak zorunda mı bırakmadılar, bu ülkede emekli kuyruklarında insanları gecenin bir yarısında maaşını almak için inim inip bekletmediler mi? Ve bir tarafta iki darbe arasında bu insanları bu insanların zihnini per perişan ettiler. Bizi, evet neredeyse hükümlü insan sınıfına yaşarken hep birlikte koymaya çalıştılar.
-“ Çok sıkıntılar çekildi bu ülkede”
-Çok sıkıntılar çekildi bu ülkede. Çok dertler çekildi. Herkesi, kimini Kürt-Türk, kimini Alevi-Sünni, kimini sağcı-solcu, kimini uydurmaca, laik-anti laik, kimini ise kıyafetine göre başörtülü, başörtüsüz ayırarak bu ülkenin büyümesini, bu ülkenin zenginleşmesini, bu ülkenin özgürleşmesini, bu ülkede insanımızın onurlu bir şekilde başını göğe değecek kadar onurlu bir şekilde yükselmesini engellediler. Ama Allah sizden razı olsun, darbeden de korkmadınız, Allah sizden razı olsun, ekonomik krizlerden de korkmadınız, Allah razı olsun, yüzde 7500’lük gecelik faizlerden de korkmadınız. Akşam yattık, sabah kalktık memleketimiz yüzde 80 fakirleşti. Bugün öylemi? Hastanelerde sıkıntı veya başka bir yerde sıkıntı mı var? Hayır. Eskiden Almanya’da gurbetçiler gelirdi, derlerdi ki, ‘Eğer bana Türkiye’de bir şey olursa Alamanya’nın uçağı gelir beni alır ve Alamanya’ya götürür.’ Şimdi Almanya’nın sağlık politikası bozuldu, ama benim Türkiyem onların bütün sıkıştırmalarına rağmen dağın tepesinde hamile bir kadın varsa benim helikopterim oraya iniyor ve onu alıp hastaneye götürüyor.
-“ Tayyip Erdoğan’a kızarlar tabi, niye kızmasınlar”
-Tayyip Erdoğan’a kızarlar tabi, niye kızmasınlar, 100 liranın 85 lirasını Avrupa’daki faiz çeteleri, Amerika’daki faiz çeteleri kendi ceplerine indiriyorlardı. Ama Tayyip Erdoğan onu onlardan aldı, kimsesiz ve yalnız engelli dahil bu milletin bütün evlatlarına verdi. Bize her şey desinler,
Bize desinler ki hızlı tren yapmadınız, bize desinler ki, Avrasya Tüneli'ni yapmadınız, bize desinler ki şehir hastanelerini yapmadınız, bize desinler ki 81 ildeki üniversiteleri yapmadınız, bize desinler ki 3 bin dolardan kişi başı gelir seviyesini 11 bin dolara çıkarmadınız, bize desinler ki elin İsrail'nden İnsansız Hava Aracı alırken bugün biz kendi insansız hava aracımızı yaparken, siz yapmadınız, siz ATAK helikopteri yapmadınız, desinler. Ne söylerlerse söylesinler ama bir şeyi kabul etmeyiz. Biz bu ülkede bir şey yaptık. Allah şahittir, Allah’a yemin olsun ki biz bu ülkeyi hainlere teslim etmedik, hainlere teslim etmedik. İşimizi yarım bırakalım mı? Terörle mücadeleyi yarım bırakalım mı? Şu PKK'yı dağlara sıçan gibi kaçırdık, onları tamamen yok etmeyi yarım bırakalım mı? Peki bir şey söyleyeyim bu ülkeye yapılabilecek en büyük hainliği yapan Pensilvanya'da oturup oradakilerin uşağı olan o hain FETÖ ile mücadeleyi yarım bırakalım mı? Peki İslam'ı, Müslümanlığı güzel dinimizi istismar eden DEAŞ ile mücadeleyi yarım bırakalım mı? Peki şu illet örgüt DHKP-C ile mücadeleyi yarım bırakalım mı?
-“Uyuşturucu satıcısı kalmayacak ve hepsini silip süpüreceğiz”
-Hani ben bir söz söylemiştim de bana çok kızmışlardı. Hatırlıyor musunuz uyuşturucuyla ilgili bir söz söylemiştim. Şimdi uyuşturucuyla mücadeleyi yarım bırakalım mı? O söz üzerine o bana kızanlar da selam olsun cumhuriyet tarihinde ilk defa 9 bin 500 uyuşturucu satıcısını yılbaşından bugüne kadar kodese tıkıverdik. Daha yeni başladık.bunun Türkiye’ye bir terör saldırısı olduğunu Türkiye’de söylüyorum; Avrupa’da üretiyorlar, Hollanda, Belçika, Avusturya, Danimarka atölyelerinde üretiyorlar, sonra Türkiye’ye getiriyorlar ve Türkiye’de bunları satıyorlar. Bilesiniz ki bir taraftan bizi faiz ile kıskıvrak mengeneye almaya çalışanlar, PKK terör örgütü üzerinden bizi mengeneye almaya çalışanlar şimdi gençliğimize saldırıyorlar, onların zihinlerine,medeniyetimize, anne-baba kültürümüze, geleneğimize, örfimize saldırıyorlar. Bilesiniz ki bu ülkede bir tek uyuşturucu satıcısı kalmayacak ve hepsini silip süpüreceğiz inşallah. Hiç endişe etmeyin.
-“ Türkiye'yi büyütüyoruz. Bunu yarım bırakalım mı?”
-Peki, Türkiye'yi büyütüyoruz. Bunu yarım bırakalım mı? Bakın, geçen sene yüzde 7,4 büyüdük. Bu kadar işlere rağmen darbeye rağmen, 15 Temmuz 2016’daki darbeye rağmen, Avrupa, Amerika ayağımızı kesmek istemesine rağmen, büyüdük. Sadece öylemi, üretim yok diyenlerin kulakları cınlasın. 9.2 sanayi üretimimiz büyüdü. Peki ya Türkiye, Van oteller dolu, Diyarbakır oteller dolu, Mardin oteller dolu, Ege oteller dolu, Akdeniz oteller dolu, tabi Kemal Kılıçdaroğlu’na baksan, bunların hiç birisinin gelmemesi lazım. Biliyorsunuz; dış dünyaya dediki, açık açık ‘Türkiye güvensiz bir ülkedir.’ Ah be ahmak 33 milyon yabancı adam Türkiye’ye geliyor, bu ülkeye güvenirken, sen bu ülkede anamuhalefet genel başkanısın sen nasıl bu ülkeyi güvensiz bir ülke sayarsın, yazıklar olsun. Şunu net bir şekilde söyleyeyim, Türkiye büyüyor ve büyümeye devam edecek. Çok kritik dönemlerde büyüdük biz, Türkiye’nin ekonomisi büyüyecek, hele yeni sistemde, yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile hani füze rampaya giderde kalkar ya, biz birinci sıçramamızı yaptık, şimdi 2. sıçramamızı yapacağız. 10 yıllık işleri 4 senede yapacağız. Gençlerimiz iş aş bulacak, aş bulacak. Artık faize değil, artık darbe korkusuna değil, artık ekonomik korsuna değil, Türkiye’nin her tarafı gelişecek ve her tarafı büyüyecek. Bu yeni sistemle Tayyip Erdoğan’la, AK Parti ile şu güzel milletle herkes parmağını ısıracak.
-“ Herkesin gözüne baka baka dünyanın merkezini İstanbul’a Türkiye’ye taşıyor.”
-Bir soru daha sorayım; büyük projelerimizi yarım bırakalım mı? Şimdi çatlasınlar; güya onlar Türkiye’ye kabahat buluyorlar biz bu işlerin arasında Marmara’yı bitirdik, Avrasya’yı bitirdik, 5 tane şehir hastanesini bitirdik, insansız hava aracını bitirdik, Atak helikopterini bitirdik, bitirdikte bitirdik. Biz Türkiye’ye, Osmangazi köprüsünü bitirdik, bölünmüş yolları bitirdik, barajları bitirdik, yolları bitirdik, şimdi Çanakkale’ye 18 Mart köprüsünü yapıyoruz. Biz ne yapmaya çalışıyoruz, birde 3. Bir havalimanı yapıyoruz İstanbul’a. Biz sadece Malatya’ya konforlu bir şekilde İstanbul’dan gelsinler, gitsinler, diye bir havalimanı yapmıyoruz. Kimse yanlış anlamasın. Onu yapmak ona razılar zaten. Ama biz başka bir şey yapıyoruz, bu Tayyip Erdoğan varya, çok oluyor, vallahi çok oluyor. Sen Çin, Ortadoğu, Balkanlar ve Avrupa, evet 3. Havalimanı sadece uçakların inip kalkacağı bir istasyon olmayacak, Türkiye kimseye çaktırmadan da değil, herkesin gözüne baka baka dünyanın merkezini İstanbul’a Türkiye’ye taşıyor. Bunu yarım bırakımı, ama Geziciler yarım bırakın diyorlar, yapmayın diyorlar. Hatırlıyormusunuz kıyameti kopardılar Türkiye’de, 2 ağaç için. Şimdi Türkiye’nin her tarafında millet bahçeleri yapılıyor. Gezicilerden bir tek ses yok. Peki, bende diyorum ki millet bahçeleri Gezicilere kapak olsun. Kendi arabamızı yarım bırakımlı, kendi uçağımızı yarım bırakalım mı, kendi milli uydumuzu yarım bırakalım mı? Daha yapacak çok iş var. Huzurumuzu yarım bırakalım mı?
-“ Adamlar Edirne’yi Selahattin Demirtaş’ın cezaevini türbeye çevirdiler.”
-Siyaset yaparsınız, ama memleketin bazı meseleleri vardır ki bunlar üzerinde siyaset yapılmaz. Bunlar üzerinden oy devşirilmez, hesap kitap yapılmaz. Adamlar Edirne’yi Selahattin Demirtaş’ın cezaevini türbeye çevirdiler. Muharrem İnce gidiyor, hem ziyaret ediyor, hemde Türkiye’ye onunla birabar Selahattin Demartaş’ın çıkmasını istiyorum diyor. Sadece Muharrem İnce’mi? O yalnız başına değil, kim o? Ömrü boyunca ezik bir şekilde yaşamış, 28 Şubat’ta 28 Şubatçıların zülmü altında kalmış ve ondan öncede recm edilen olayların içinde bulunmuş, onu recm etmişler yani, ezmişler, fakat Tayyip Erdoğan kompleksinden de bir türlü kurtulamamış olan Temel Karamollaoğlu diye bir adam var. O ne diyor,o da diyor ki, Selahattin Demirtaş çıksın, Çakma milliyetçilik kisvesi altında güya yeni bir parti kuran, Devlet Bahçeli Allah razı olsun, onu iyi zamanda keşfetti, hemen keşfetti, yeni bir parti kurmuş, güya milliyetçi, diyor ki Selahattin Demirtaş çıksın, Meral Akşener. Allah’ınızı severseniz, ya biz bilmiyoruz, ya onlar çok şey biliyor. Peki Malatya’ya şu soruyu sormam mı, biz niye terörle mücadele ediyoruz. Bizim evlatlarımız niye şehit oluyor? 53 kişiyi, 6-7 Eylül olaylarında katlettirdi, tahrik etti, parti kararı aldı.
-“ Adam apolet sökücü çıktı yahu. Sen ömründü çivi söktün mü ki, apolet sökeceksin”
Adam apolet sökücü çıktı yahu. Sen ömründü çivi söktünmü kü, apolet sökeceksin. Malatyalılar siz sanatkar insanlarsınız. Çivi çakmak demiyorum ha, çivi çakmak başka bir şey. Çivi çakmak için, keseri tutmasanı bileceksin, çiviyi tutmayı bileceksin,onu vurmayı bileceksin, bunlar ömründe 3 tane koyun güdemediler, bırakın çivi çakmayı. Ama esas derdini anlatacağım. Esas derdi şu; Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu’nun yaptığı iftar değil derdi, Metin Temel Paşa’nın oraya gelmesi de değil derdi, bence derdi ne, sez nasıl Amerika’dan izin almadan, siz nasıl Avrupa’dan izin almadan Afrin’e girerde PKK’yı, PYD’yi yerle bir edersiniz, nasıl oradan siler süpürürsünüz, bunu hangi komutanınız yapınca ilk önce ondan başlayıp, bize güya gözdağı verecek, senin ağababan bize gözdağı veremedi.”
Gece Ankara'ya döndü
Konuşmasının ardından bazı ziyaretlerde bulunan Soylu, sahuru Yeşilyurt Belediyesi Gedik Tesisleri'nde yaptıktan sonra özel uçakla Ankara'ya döndü.
Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com