Hürriyet Gazetesi Kurumsal İletişim Müdürü Emel Armutçu, Malatya'da "Hürriyet Treni" ile gerçekleştirdikleri etkinlikleri yazdı.
Salı günkü Hürriyet Gazetesi'nde yeralan yazı şöyle:
...
".Malatya Garında, daha sabahın erken saatlerinde 200 çocuğu Af Örgütünün resim ve video atölyelerinde insan haklarını konuşurken görmek çok sevindirici.
Ama daha sevindirici olan, onlardan biraz sonra gelen 50 civarındaki çocuğun gülen yüzleri. Türkiye o çocukları, birkaç yıl önce, gizlice kameraya alınan inanılmaz şiddet görüntüleriyle çok acı bir şekilde tanımıştı. Günlerce gündemden düşmeyen skandal görüntüler, şimdi "Sevgi Evleri" projesiyle unutulmaya çalışılıyor Malatyada.
Malatya İşadamları Derneği, Malatya Valiliği ve sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa çabasıyla, geçen ay açılan 17 Sevgi Evi, korunmaya muhtaç çocuklara ev ortamına yakın koşullar sağlıyor.
Böylece, Hürriyet Hakkımızdır/Tren Özgürlüktür treni etrafında onları, gülen yüzleriyle görebiliyoruz. Eğitimlerimize katılıyor, Akbank Çocuk Tiyatrosuyla coşuyorlar.
Seviyorum yazan şehir
Trenimize ziyarete gelen Malatya Valisi İbrahim Daşöz, tüm kamu kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve öğrencilerle gerçekleştirdikleri "91 Bin Dev Öğrenci" projesiyle, "sevgi" sözcüğünü Malatyanın her yanına yaydıklarını anlatıyor. Bir şehirde, sağda solda, "Seni Seviyorum" yazısı görebilmek çok güzel. Biz de ona Hürriyetin insan hakları ve aile içi şiddetle ilgili kampanyalarından söz ediyoruz. İstanbul Valiliği ile yürüttüğümüz şiddete karşı acil yardım hattı projemizin Malatyada da hayata geçebilmesi için Malatyadan da söz alıyoruz.
Vali Yardımcısı Erdinç Filiz, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığının iki hafta önce, İnsan Hakları İl Kuruluna son beş yılda aile içi şiddetle ilgili başvuru olup olmadığını sorduğunu anlatıyor. Yokmuş. Malatya, insan hakları konusundaki başvurularda Türkiyede beşinci sırada; ancak aile içi şiddet başvurusu yok. Bu, şiddetin olmadığı anlamına gelebilir mi?
İl Sosyal Hizmetler Müdürü Murat Konan şiddet gören kadınlar için Malatyada bir ilk adım istasyonları olduğunu ve sığınma evi talep eden kadınların en geç iki gün içinde başka bir şehirdeki sığınma evine yerleştilirdiğini anlatıyor. Sonra da mahkemeye sadece 5 töre cinayetinin yansıdığını söylüyor ve "Burada çok fazla şiddete rastlamıyoruz" diyor.
Elbette, başvuru olmaması şiddet yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Daha çok kadına ulaşmak, başvurabilecekleri yerleri bildirmek ve bu yerlerde sonuna kadar yardımcı olunacağına inandırmak gerekiyor. Çünkü halen pek çok emniyet mensubu dayak yiyen kadınları ya iyi niyetle barıştırmaya çalışıyor ya da "Kocandır, döver de sever de" mantığıyla evine geri gönderiyor.
Şiddet eğitiminde erkekler
Bu yüzden, Hürriyet Gazetesinin Aile İçi Şiddete Son kampanyası gibi, farkındalık yaratmaya dönük kampanyalar önemli. Giderek daha fazla başarıya ulaşıyor ki, tren garlarında yaptığımız "Aile İçi Şiddet" eğitimlerinde erkekleri de görüyoruz.
Üstelik daha önce çok yaşadığımız gibi, "tepki göstermeye, yaptığımızın yanlış olduğunu anlatmaya" gelmiyorlar, tersine ilgilendikleri ve yardımcı olmak istedikleri için geliyorlar.
İşte dün Malatyadaki eğitimde, erkeklerin sayısı kadınlardan fazlaydı. Bir tanesi, aile içi şiddet suçlarının, örgütlü suçlar gibi ağır cezalandırılması gerektiğini söyledi. Bir diğeri, kırsal alandaki şiddetin basına ve yargıya taşınmasının zorluğundan bahsetti, haklı olarak. O yüzden Sosyal Hizmetler Müdürü gibi, başvuru gelmeyince şiddet olmadığını düşünmemek gerekirdi.."