Malatya Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Zeliha Gültekin, kadına yönelik şiddetin giderek arttığını belirterek, "Kadınlar her gün, kocaları, eski kocaları, erkek arkadaşları, kardeşleri, babaları veya tanımadıkları erkekler tarafından şiddete uğrayıp öldürülürken, toplum olarak buna seyirci kalmak bu suça ortak olmaktır."dedi.
Gültekin, yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
"Ülkemizde kadına yönelik şiddet her geçen gün daha da vahim boyutlara ulaşmakta ve bunun önüne geçilememesinin en önemli sebeplerinin başında da kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için gerekli hassasiyetin gerek toplum tarafından, gerekse yasal, kurumsal ve ekonomik önlemlerin alınmış olmaması yer almaktadır.
Kadınlar her gün, kocaları, eski kocaları, erkek arkadaşları, kardeşleri, babaları veya tanımadıkları erkekler tarafından şiddete uğrayıp öldürülürken, toplum olarak buna seyirci kalmak bu suça ortak olmaktır.
Kurum ve kuruluşlarımız, kadınların can güvenliğini sağlayabilmek için çalışmalar yapmaktadır. Ne var ki, bu çalışmalar yeterli değildir ve toplum tarafından desteklenmedikçe de uygulanabilirliği zorlaşmaktadır.
Doktorları, polisleri, psikologları kısacası, toplumun tüm fertleri ile, aile içi şiddetin var olduğunu, bunun bir toplumsal sorun ve yara olduğunu, onarılabilmesi için ise hepimize önemli görevler düştüğünü bilmeli, olayları ciddiye almalıyız.
Kadına karşı şiddet ve cinayetler konusunda hepimizin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi gerekmektedir. Bu konuda en önemli görev şüphesiz ki medyaya düşmektedir.
Eğer medya kadın cinayetlerini, kıskanç koca cinneti gibi başlıklarla vermeye devam ederse, yaşadıkları şiddetin ve öldürülmenin nedeni olarak, kadın, gösterilecek ve toplum tarafından da katil koca haklı konumuna getirilecektir.
Toplum üzerindeki etkisini düşünerek bizim medyadan beklediğimiz, sorunu münferit bir olay olarak değil, toplumsal bir sorun olarak değerlendirmesi ve magazinselleştirmekten ziyade, toplumun bilgilendirilmesine ve bilinçlendirilmesine katkıda bulunmasıdır.
Tüm bunların dışında ayrıca;
Kadınları şiddetten korumak amacıyla, gençleri de içeren ulusal ve yerel diyalog ve faaliyetlerin kolaylaştırılması
Kadınlara yönelik koruma hizmetlerinin kalitesinin geliştirilmesi ve sayılarının artırılması
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede erkeklerin sürece katılımını sağlayacak programların başlatılması da gerekmektedir.
Her ne sebepten olursa olsun acaba bir insan nasıl cana kıyabilir?
Hayatta aslolan yaşatmak iken, bir insan eşinin, yılların hayat arkadaşının, hayatına nasıl kast edebilir?
Hiçbir sınır tanımayan ve giderek derinleşen bu problem toplumsal bir yara olarak varlığını sürdürmektedir. Bilinmelidir ki;
Kadına karşı şiddet, bir insan hakkı ihlalidir.
Kadına karşı şiddet, maddi ve manevi bütünlük hakkının, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının, ifade özgürlüğü, eğitim ve çalışma hakkının ihlalidir.
Bilinmelidir ki; kadın cinayetleri sadece bir kadın problemi değil, bizim de içinde bulunduğumuz bir toplum problemidir."