Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şubesi tarafından Adalet ve Demokrasi Haftası dolayısıyla Atatürk Anıtı'na çelenk konuldu.
Çelenk sunumunun ardından bir basın açıklaması yapan ADD Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir, şunları söyledi:
"Bu yılın ana teması Hukuk Devleti Hepimiz İçin olarak seçilen 17. Adalet ve Demokrasi Haftasında başta 31 Ocak 1990 tarihinde öldürülen Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer AKSOY, 24 Ocak 1993 tarihinde kalemini, beynini ve yüreğini Kemalizm'e adayan kalpaksız Kuvay-i Milliyeci gazeteci -yazar Uğur Mumcu, Kubilaylar, Bahriye Üçoklar, Ahmet Taner Kışlalılar, Abdi İpekçiler, Turan Dursunlar, Çetin Emeçler, Tütengiller, Onat Kutlarlar, Gaffar Okanlar, Hablemitoğulları, Özbilgin ve daha nice cumhuriyet ve demokrasi şehitleri.. Atatürk devrim ve ilkelerine karşı yurt dışı ve yurt içi odakların yetiştirdikleri tetikçiler tarafından katledilmişlerdir.
Atatürk ilkelerini ve devrimlerini savundukları için, ulusalcı, antiemperyalist ve tam bağımsız Türkiyeden yana oldukları için hayatlarını kaybeden tüm devrim şehitlerini, Sevgi ve özlemle anıyoruz.
Aydınlanma yolunda ilerlerken, aydınlanmanın ışığının kitlelere ulaşması her devirde, hep engellenmek istenmiştir. Işığın getirdiği aydınlıktan, bilgiden ve gerçeklerden, karanlık ilişki ağlarını çıkar ilmekleriyle örüp, halkın yarınlarını çalanlar korkarlar. Bu korkuyla da sürekli baskı, zulüm yaparlar ve ölüm emirlerini yağdırırlar. Son otuz yıldır aydınlarımız, aydınlanmanın ışığını topluma aktarmak isteyen o güzel insanlar, bu korkakların verdikleri emirlerle baskı ve zulüm görmüşler, arkalarında dul eşler ve yetim çocuklar, acılı ana babalar bırakarak öldürülmüşlerdir.
Yıllardır "faili meçhul" cinayetlerin acısını toplumca yoğun olarak yaşadığımız ülkemizde, dilimize yerleştirilmek istenen 'faili meçhul' kavramına karşı bilinçli bir şekilde karşı koymak aydın olmanın bir gereğidir. Geçmiş cinayetleri kolayca unutan toplumlar gelecek cinayetlere gebe demektir. Haince canlarına kıyılarak aramızdan alınan ve birçoğu hala faili meçhul kalan yurtsever aydınlarımızın acısı dinmezken başkalarının yaşamına son verenler, katiller, teröristler kahraman muamelesi görmemelidir. Eğer görürse, toplumun adalet duygusu incinir, hukuk anlamını yitirir.
Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Bu maddenin tüm bireyler ve birimlerce içselleştirildiği ve yaşama geçirildiği bir toplumda yaşamak istiyoruz.
En temel insan hakkı olan yaşama hakkının korunduğu bir toplumda yaşamak istiyoruz.
Evrensel hukuk değerlerinin geçerli olduğu, hukuka siyasetin bulaşmadığı bir toplumda yaşamak istiyoruz.
Ülkemizin işgal edildiği günleri unuttuk, uyuduk, gene geldiler!
Gericiliğe, bölücülüğe, işgale, sömürüye, her türlü yozlaşmaya ve yabancılaşmaya ve tüm bunların suçlusu emperyalizme karşı direnmek ve mücadeleyi kazanmak Mustafa Kemalin manevi mirasçıları olarak hepimizin görevidir. Şimdi derin uykulardan uyanma zamanıdır.
Kandilden gelen teröristlerin, karşılanıp salınması.
İmralıdaki bebek katilinin muhatap alınması,
Abdi İpekçinin katilinin davul-zurna ile karşılanması,
Toplumun adalet duygusunu örseliyor, yok ediyor.
Mağdur edilen insanlarımızın yaralarını kanatıyor.
Vicdanı olanların vicdanlarını sızlatıyor.
Bağımsız cumhuriyetimizin ve Atatürk Devrimlerinin savunucusu Anayasal kurumumuz Türk Ordusunu emperyalizm aşağılamak istiyor!
Türk bağımsızlığına karşı emperyalist emellere alet olan işbirlikçiler ise akıl tutulması içindedir. Madalyalı kahramanlarımızı suçlayıp, teröristlere ve katillere alkış tutulmasını hiçbir akıl ve vicdan sahibi insan kabul edemez.
Bu ülke, bu Cumhuriyet sahipsiz değildir.
Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarda bulunarak meşruluğunu yitiren iktidarların görüldüğü ve yaşandığı ülkemizde hukuk, bir gün hukuku yok edenlere de gerekecektir. Unutmamalıyız ki , hukuk devleti hepimiz için.."