Malatyaspor Genel Sekreteri ve Basın Sözcüsü Ali Cengiz, kulübün resmi internet sitesinde kulübün malzemecisi olan çalışma arkadaşı Bektaş Koç (fotoğrafta ortadaki) için "Vefa Yalnızca Bir Semt Adı Değilmiş" başlıklı bir yazı yazdı.
19 Mayıs Pazartesi günü rahatsızlanan ve Turgut Özal Tıp Merkezi'nde yoğun bakıma alınan, Çarşamba günü öğleden sonra "beyin ölümü gerçekleşen" Bektaş Koç'la ilgili bu haberi gözyaşları içerisinde duyuran, Perşembe günkü cenaze töreninde de gözyaşı döken yönetici Ali Cengiz'in "çalışma arkadaşı" için yazdığı yazı şöyle:
"..İlk kez biri hakkında yazı yazma ihtiyacı duydum. Nasıl duymayayım? 40 yılı aşan Malatyaspor tarihinde 20 yılı aşkın hizmetin sahibi ve 20 yılın 12 yılını beraber çalıştığım, can dostum, kardeşim Bektaş Koç için nasıl yazmayayım, nasıl ağlamayayım?
Kulübün iyi döneminde, kötü döneminde uzun yıllar beraber olduk. Yeri geldi, kulübe külfet getirmeyelim diye 2 kişilik odada 3 kişi kaldığımız oldu. Ankara İçkale Otelde, abi niye fazla para verelim. Şuraya battaniye atar yatarız demişti; öylece 3 kişi 2 kişilik odada yatmıştık.
Bektaş işte bu denli Malatyasporu koruyup kolluyordu. Görevinde bu denli başarılı, bu denli dürüst bir insan tanımadım. Soyadı gibi, Koç gibi bir insandı Bektaş Koç. Derler ya; namus dâhil her şey teslim edilir. Bektaş Koç işte öyle bir insandı.
Böyle bir insanın arkasından yazmayıp kimin arkasından yazacağım.
Dedim ya, iyi zamanda beraberdik, kulübün zor zamanlarında beraber olduk. Ama hiçbir zaman yönetici ve malzemeci gibi değildik. Hep ağabey-kardeş gibiydik. Bunun için arkasından yazıyorum; bunun için, için için ağlıyorum.
Bektaş Koç, herkese aynı hassasiyet ve duyarlılığı gösterirdi.
Kendisine teslim edilen forma ve topları ancak öle ki ondan alabilesin. Bulunduğu ortamda Malatyasporla ilgili olumsuz sohbetlerin yapılmasına asla müsaade etmez ve böyle bir ortamda kesinlikle oturmazdı.
Allaha şükür birbirimizi hiç kırmadık. Ben kimsenin de kırıldığına inanmıyorum.
Çünkü Bektaş görevi süresince işinden başka bir şey düşünmezdi. Görevi dışındaki boş zamanlarda yaptığı espri ve şakaları ortamın gerginliğini ortadan kaldırırdı.
Bir kez daha gördüm ki, Vefa İstanbulda bir semtin adı değilmiş! İçin için ağlamam ve arkasından yazmam boşa değilmiş.
Son yıllarda Malatyasporda takım kaptanlığı yapmış, oynamış Mert, Hakan, Atilla, Bülent, Serdar, bunlarla birlikte Bora, Fevzi, Mehmet Budak, Serkan, Tayfun, Selim, Murat, Aliş, Olcayto, Mahmut, Mustafa, Karşıyakadan Şehmuz, Trabzondan Erhan, Mehmet Albayrak, Engin, Serdal Boyraz, Teknik Direktör Fahrettin Hoca ve yıllarca beraber görev yaptığı nice dostunun omzunda son yolculuğuna uğurlanırken gördüğüm tablo beni bu yazıyı yazmaya zorladı.
Özellikle vefanın ne denli önemli olduğunu burada gördüm ve yaşadım. Evet, Bektaşın ardından yazarken ve için için ağlarken ne denli haklı olduğumu gördüm.
Özellikle hastaneye kaldırıldığı andan itibaren kulüp çalışanlarından, genel müdüründen şoförüne, aşçısından bekçisine kadar, isim isim yazmak istemiyorum, birini unutup da gönlünü kırmayayım, herkes Bektaş Koça olan görevini yerine getirdi.
Tabii bu hizmeti yaparken kimseyi zorlamadık. Herkes Koçun misafirlerine hizmet etmek için içinden gelerek koştu.
Burada ben Sayın İlhan Kavuka yürekten teşekkür etmek istiyorum. Vefanın büyüğünü o gösterdi. Koç ailesinin taziyesi bizim taziyemiz. Malatyaspor yöneticileri olarak bu acıyı birlikte paylaşacağız dedi. Kendisi Türkiye dışında olduğundan başta yönetici arkadaşlar ve kulüp çalışanları, ondan aldığımız destekle en iyi şekilde Koç ailesinin yasını paylaşmaya çalıştık. Tabii bu süreçte onun sevenleri, arkadaşları da aynı acıyı bizlerle paylaştı.
Dostluk, arkadaşlık böyle acılı ve zor günde kendini, ne denli önemli ve değerli olduğunu gösteriyor.
Tüm arkadaşlarına, sevenlerine gösterdikleri vefadan dolayı teşekkür ediyorum. Ve inanıyorum ki sizler de benim gibi düşünüyorsunuz.
Bektaşla Kocaelispor maçından önce iddiaya girmiştik. Baba bu maç ne olur? dedi ve ekledi Farklı yeneceğiz. 3ten aşağısı bana, 3ten yukarısı sana. Ben gülerek Tamam Bektaş Baba dedim. İyi bir ziyafetine iddiaya girdik. Nasıl kabul etmeyeyim Bektaşın teklifini? O maç bizim var olma-yok olma maçımızdı. Maç sonunda Malatyaspor 40 kazandı.
Biz de Bektaşa olan borcumuzu yerine getirdik.
Aldık bir kuzu, sağ olsun Kervansaraydan Hacı Babaya bir güzel doldurttuk, ver elini Sultansuyu Harası.
Kimler mi vardı? Taner Sarıbaş (kulüp müdürü), Şükrü Özman ve Münür Şad (kulüp muhasebecileri), Serdar Samatyalı, Hakan Söyler ve eşi. Eşim Emine Hanım da evde bir şeyler hazırlamıştı. Önce atların bulunduğu yerleri gezdik. Sonra misafirhanede okey ve ellibir oynamaya başladık. Birkaç gün sonra ölüme yenik düşen Bektaş Koç, son galibiyetini okey arkadaşı Şükrü ile birlikte Serdar ve Münüre karşı şen-şakrak, güle oynaya almıştı.
O sırada İlhan Başkan aradı, ben de Bektaşa ziyafet çektiğimizi söyledim. O da kalkıp yöneticimiz Kaan Kodaman ile birlikte geldi.
Ben de bu vesileyle Bektaşa borçlu kalmamış oldum.
Sultansuyunda son galibiyetini alan kardeşim, canım dostum maalesef birkaç gün sonra menenjite yenik düştü.
Biz Bektaşla sürekli birlikte olduğumuz için ondaki değişikliği fark etmemiş olacağız. Ama o gün eşim, Bektaş abi sen hasta mısın? Rengin sararmış. Sanki yüzün şiş dedi. O ise mütevazı bir şekilde Emine Abla, başım biraz ağrıyor, o kadar dedi. Akşam eve geldiğimde eşim Bektaşın rengi sararmış. Sanki ölü benzi atmış dedi. Bunu kötüye yormak istemedik, üzerinde durmadık, önemli değildir, iyileşir inşallah dedik.
Bundan 5 gün sonra Bektaş hastalandı ve vefat etti. Demek biz fark edememişiz. Keşke o an fark edebilseymişiz. Ama ne fayda? Yiyecek ekmek, içecek su bu kadarmış.
Buradan, sevgili Bektaşın kardeşleri, HASAN KOÇ ve BÜLENT KOÇ kardeşime seslenmek istiyorum.
Bundan sonra sizin işiniz çok daha zor. Çünkü siz o koç gibi Bektaş Koçun kardeşlerisiniz. Nasıl olsa aynı babadan aynı anadan dünyaya gelmişsiniz. Gerek hastalığında gerek vefatından sonra sevenlerinin, arkadaşlarının, dostlarının vefa örneğini gördünüz, bizzat yaşadınız. Bundan böyle Bektaş Koça yakışır birer koç gibi kardeş olacağınızdan şüphem yok ama inanın işiniz çok zor. Çünkü Bektaş size bu sorumluluğu yüklüyor. Bunu iyi taşırsanız onun ruhu rahat eder. Sizde bu sorumluluğu taşıyacak medeni güç var. Siz taşıyacaksınız ve biz dostları, arkadaşları size güç ve kuvvet olacağız. Bunu bilesiniz.
Değerli dostlar,
Biz Malatyaspor yönetimi olarak Bektaş Koçun geride bıraktığı eş ve çocukları için destek kampanyası başlatacağız. Bunların hiçbiri kardeşimizi geri getirmeye yetmeyecek ama az da olsa katkımızın onun ebedi istirahatgahında rahat etmesini sağlayacağına inanıyorum. Bu kampanyaya tüm dostlarının ilgisini bekliyorum.
Ayrıca kimseyle paylaşmadığım ve ilk kez burada açıkladığım bir şahsi düşüncem var. Malatyaspor yönetimine bu öneriyi sunma hakkını kendimde buluyorum. Bilindiği gibi Orduzu Pınarbaşında sentetik, çim yüzeyli bir futbol sahası var. Bu sahanın yapılmasında emeğim çok. Gece demedim, gündüz demedim, koşturdum. Bu saha bugün Türkiye şampiyonalarının dahi oynandığı bir saha haline geldi.
Buraya BEKTAŞ KOÇ SENTETİK ÇİM SAHASI adını verilmesini öneriyorum.
Bu kulübe 20 yılın üstünde hizmet veren birisinin adını buraya vermek en büyük vefa örneği olacaktır. Sayın Kavuk ve yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımın bu önerimi geri çevirmeyeceğine inanıyorum.
Bektaş Koç kardeşimin gerek hastalığı gerek vefatı sonrasında, o kadar çoklar ki buraya tek tek isim yazmam imkânsız, öyle bir mozaik vardı ki anlatmak mümkün değil. Bektaş sevgisi, hepimizi bir araya getirdi. Bektaşın ailesini, bizleri yalnız bırakmayan herkese en içten teşekkürlerimizi sunuyorum.
Son yolculuğuna kendi malından çok değer verdiği sarı-kırmızılı formasıyla uğurlanan canım kardeşimle biz birbirimize BABA diye hitap ediyorduk. Bu sevginin, dostluğun bir ifadesiydi.
Bu sevgiye, bu dostluğa sen yaşamasan da halel gelmeyeceğinden emin ol, rahat uyu.
Tüm akraba, arkadaş, dost ve kulüp çalışanlarına başsağlığı, ailesine sabır diliyorum.
MEKANIN CENNET, RUHUN ŞAD OLSUN BEKTAŞ BABA."