12 Eylül darbesinin başında bulunan 7. CUmhurbaşkanı Kenan Evren ile 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel arasında 1988de yapılan tarihi bir diyalog gün yüzüne çıktı. Gazeteci - yazar Cüneyt Arcayürekin Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan 11 Cumhurbaşkanı dizisinin dünkü bölümünde, o dönem cumhurbaşkanı olan Evren ile Çankayada biraraya gelen dönemin DYP lideri Demirelin 13 Mayıs 1988de Çankaya Köşkünde gerçekleşen görüşmenin tutanaklarına yer veriliyor. Demirel, görüşmenin ardından Arcayüreke de ufunetimi (cerahat) boşalttım) diyor.
İşte o diyaloğun bir bölümü:
E: Sizinle Trabzon konuşması üzerinde durmak istiyorum. Bu zamana kadar 12 Eylülü sizinle hiç konuşmadım. Aslında bu konu üzerinde durmak da istemiyorum. Ancak bize sataşma oldu.
D: Tarih doğruyu yazmaz ki. Çünkü Türkiyede devirler kendilerinden evvelki devirler üzerine mürekkep dökerler. İstense de, istenmese de 12 Eylül konuşulacaktır.
Hükümet sıkıyönetim ilan eder. Meclis bunu tasdik eder. Görev Silahlı Kuvvetlerindir... Fitneyi tesirsiz hale getirirler ve mesele ortadan kalkar. Böyle demeniz lazımdı... Görevleri yapacak olan Silahlı Kuvvetlerdir... Denen şudur: Sıkıyönetim tesirli olamadı. Başarılı olamadı ve netice alamadı... Siz aynen şöyle dediniz: Sıkıyönetim başarılı olamadı... Bu söz sizindir.
E: Evet benimdir. Hatta ben başarılı olmadığı için kaldıralım dedim.
D: Kaldırsak görevi kim yapacaktı? Devletin ikinci bir ordusu yok ki... Sıkıyönetim yokken anarşi daha azdı... İkide bir Kanun çıkmadı, yetki yoktu diyorsunuz. Sıkıyönetim 26 Aralık 1978 tarihinde ilan edilmişti. Sizin yetki talebiniz, kanun talebiniz, bunu ısrar ile talebiniz, 12 ay sonra, biz hükümet kurduktan sonradır... Kaldı ki, ben sizin bütün taleplerinizi yerine getirdim.
Size vurun yetkisi verdik
E: Hayır, bizim istediğimiz kanunlar çıkmadı.
D: ...Esasen, mevcut yetkileri kullanmadığınızdan şikâyet vardı. Yeni yetkilere ne lüzum var itirazları vardı... Cinayet işleyenin yakasına yapışmak niye yeni yetki gerektiriyordu? Kaldı ki, biz size şu adamları vurun diye kararname bile verdik. Hem siz, 12 Eylülden sonra mevcut kanun ve yetkilere ne ekleyerek anarşiyi durdurdunuz?
E: Çok kanun çıkardık.
D: ...6.000 kişi öldürülmüştür. Bu 6.000 kişinin katillerine, geçen 8 sene zarfında ne yapılmıştır?
E: Biz astık.
D: Astığınız 26 kişidir. Herhalde 6.000 kişiyi 26 kişi öldürmedi. Önemli olan olay, 12 Eylül öncesinin bugün korku, istismar ve kötüleme vasıtası yapılması değil, bundan ders almaktır. Devleti işletecek tedbirleri bulmaktır. Bu tedbirler yine yok ortada.
D: Benim maksadım o değil! Benim maksadım 12 Eylüle takılıp kalmak da değil... Benim maksadım, işleyen devleti bulmaktır. Niye Fransız Anayasasının 16. maddesi gibi bir maddeyi bu anayasaya (1982)koymadınız?
E: Düşündük ama Meclisin feshedilmesi partili cumhurbaşkanları tarafından suistimal edilir diye koymadık.
D: Milli Müdafaa Caddesinin bir tarafında Meclis, öbür tarafında Genelkurmay... Meclis Acaba askerler ne zaman gelip bizi buradan çıkaracaklar korkusu içinde... Genelkurmay ne zaman meclisi kapatsak düşüncesi ve palın içinde. Bu senaryo ortadan kalkmadıkça devlet de işlemez, rejim de işlemez... Benim hassasiyetimin sebebi budur. Umarım sizi üzmedim.
12 Mayıs 1980de yayınlanan bir Bakanlar Kurulu kararıyla, idam ve hapis cezasını gerektiren suçlardan sanık olan kişilere teslim olmaları için 19 gün süre verildi. Bu sürede teslim olmayanlara teslim ol ihtarından sonra veya silah kullanmaları halinde güvenlik kuvvetlerinin ihtara gerek olmaksızın vur emri uygulayacakları düzenlemesi getirildi.
İDAM TARTIŞMASI
Demirel: 6 bin kişiyi öldürenlere 8 yıl boyunca ne yaptınız?
Evren: Biz astık
Demirel: Astığınız 26 kişidir. Herhalde 6.000 kişiyi 26 kişi öldürmedi
İşte tartışılan Fransız Anayasası
Demirelin, ikili görüşmede Evrene yönelttiği sorulardan biri neden Fransız Anayasasının 16. maddesi gibi bir maddeyi 1982 Anayasasına koymadınız diye oldu. Evrenin buna cevabı ise olumsuzdu. İşte Fransız Anayasasının tartışılan o maddesine göre, Cumhuriyetin kurumları, ulusun bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ya da uluslararası anlaşmaların uygulanması ciddi ve acil bir şekilde tehdit altında olduğunda ve anayasal düzeyde yetkili makamların düzenli işleyişi kesintiye uğradığında, Cumhurbaşkanı, Başbakan, meclis başkanları ve anayasal kurula resmi olarak danıştıktan sonra koşulların gerektirdiği önlemleri alabiliyorlar.
Siyaset yasağı
12 Eylül 1980 askeri darbesi, dönemin Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı Süleyman Demirelin, başbakanlığı döneminde yapıldı. Demirel, darbeden sonra 7 yıl süreyle siyasi yasaklı olarak kaldı. 6 Eylül 1987de yapılan referandumda aralarında Demirel, Bülent Ecevit, Alpaslan Türkeş ve Necmettin Erbakanın da bulunduğu siyasetçilerin siyasi yasağa kalktı. Demirel, 24 Eylül 1987de yapılan DYPnin büyük kongresinde genel başkan seçildi. Demirel, 29 Kasım 1987de yapılan genel seçimlerde de Isparta Milletvekili olarak parlamentoya girdi.
Vur kararı neydi?
12 Mayıs 1980de yayınlanan bir Bakanlar Kurulu kararıyla, idam ve hapis cezasını gerektiren suçlardan sanık olan kişilere teslim olmaları için 19 gün süre verildi. Bu sürede teslim olmayanlara teslim ol ihtarından sonra veya silah kullanmaları halinde güvenlik kuvvetlerinin ihtara gerek olmaksızın vur emri uygulayacakları düzenlemesi getirildi. (Milliyet)