Yeşilyurt Belediyesi ile Yeşilyurt Kent Konseyi iş birliğinde Malatya Kongre ve Kültür Merkezi Fahri Kayahan Salonu’nda düzenlenen “Terörsüz Türkiye” konferansına konuşmacı olarak AKP Malatya Milletvekili ve TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Babacan katıldı.
Babacan, Türkiye’nin yaklaşık 45 yıldır terörle ağır bedeller ödediğini vurgulayarak, sürecin artık nihai çözüme ulaşması gerektiğini söyleyerek, “Türk’üyle, Kürt’üyle, Arab’ıyla, Çerkeziyle, Laz’ıyla; Sünnisiyle, Alevisiyle, gayrimüslimiyle hepimiz bundan çok çektik. Artık bu meseleyi bitirmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
“Bu Bir Devlet ve Millet Projesidir”
Terörle mücadelenin yalnızca siyasi değil, devlet ve milletin ortak meselesi olduğunu belirten Abdurrahman Babacan, sürecin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tam iradesiyle yürütüldüğünü ifade etti. Babacan, “Hiçbir siyasi kaygı duymadan, oy hesabı yapmadan, ‘yeter ki Türkiye kazansın’ diyerek bu sorumluluğu üstlendiler.” dedi.
Babacan, bugüne kadar 13 ayrı çözüm girişiminin başarısız olduğunu, mevcut sürecin ise 14’üncü ve son deneme olması gerektiğini dile getirdi.
Son 7–8 yılda terör eylemlerinin ciddi biçimde gerilediğini vurgulayan Babacan, bunun devletin bütün kurumlarının eşgüdüm içinde çalışmasıyla sağlandığını söyledi. Babacan, “Bir dönem neredeyse her gün bombalama ve şehit haberleriyle yüzleşen Türkiye’den, bugün çok farklı bir noktaya geldik.” dedi.
Terörün Ekonomik Maliyeti: 140 Milyar Dolar
Babacan, terörün Türkiye’ye yıllık yaklaşık 140 milyar dolar maliyet oluşturduğunu belirterek, “Bugün deprem bölgesi olan 11 il için harcadığımız yaklaşık 110 milyar dolarlık bütçeye eşdeğer bir kaybı, sadece bir yılda teröre ayırmışız." değerlendirmesini yaptı.
Bu kaybın Türkiye’nin ekonomik büyümesini ciddi biçimde engellediğini belirten Babacan, milli gelirin 5 trilyon dolar seviyesine ulaşabileceğini söyledi.
Babacan, Türkiye’de hak ve özgürlükler ile terör sorununun birbirinden net biçimde ayrılması gerektiğini vurgulayarak, “Kürtlerin, Alevilerin, farklı toplumsal kesimlerin sorunları vardır. Ama bu sorunlar artık terörle meşrulaştırılamaz. Şiddet siyaseti zehirler.” dedi. Terörü besleyen yapıları “terör sektörü” olarak tanımlayan Babacan, bu yapıların çözüm sürecinden rahatsız olduğunu ifade etti.
Babacan, örgütün kendini feshetmesi ve silah bırakmasının sahada fiilen gerçekleştiğini, özellikle Irak’ın kuzeyindeki bazı bölgelerin tamamen temizlendiğini söyleyerek, “Silah bırakanlara hukuk devleti çerçevesinde yaklaşmak zorundayız. Suça karışanla karışmayan arasında adaletli bir ayrım yapılacak.” dedi.
AKP’nin raporunda, silah bırakan örgüt üyelerinin topluma kazandırılmasına yönelik rehabilitasyon ve mesleki destek programlarının önerildiğini de belirtti.
"Biz bunu kabul etmiyoruz"
Babacan, sürecin bir pazarlık ya da karşılıklı barış anlaşması olmadığının altını da çizerek şu ifadeyi kaydetti:
“Bu bir devletin terörle mücadelesidir. Barış kavramı, devletle örgüt arasında eşitlik ima eder. Biz bunu kabul etmiyoruz.”
Konuşmasında Suriye’deki gelişmelere de değinen Babacan, İsrail’in bölgede istikrarsızlığı derinleştirdiğine işaret ederek, “Suriye istikrara kavuşmadıkça Türkiye kendini güvende hissedemez. Aynı şey Irak için de geçerlidir.” dedi. Babacan, Türkiye’nin hedefinin askeri müdahaleden kaçınarak, diplomatik ve siyasi yollarla kalıcı istikrar sağlamak olduğunu söyledi.
Konuşmasının sonunda Babacan, terörün tamamen ortadan kaldırılmaması halinde farklı biçimlerde yeniden ortaya çıkabileceği uyarısında bulunarak, “Bu mesele çözülmezse, yarın başka bir terör ve şiddet biçimiyle karşımıza çıkar. Biz çocukların ölmediği, silahların konuşmadığı bir Türkiye istiyoruz.” diye konuştu.
malatyahaber.com
