Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumundan (TÜBİTAK) 17 Aralık 2013-31 Ekim 2018 tarihleri arasında, FETÖ/PDY irtibatı ve iltisakı olan toplam 1289 personelin işine son verildiğini bildirdi.
Varank, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2019 yılı bütçesinin görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Türkiye Bilimler Akademisinin (TÜBA) mevzuatta kuruma verilen görevleri yürüttüğünü anlatan Bakan Varank, akademinin görüş ve önerilerini bilimsel toplantı ve raporlar aracılığıyla kamuoyuna ve ilgililere ilettiğini söyledi.
TÜBA'nın mevzuatında özerkliği güçlendirici değişiklikler yapıldığını ve gerekli diğer değişikliklerin de gündemde olduğuna işaret eden Varank, ödül ve üyelik konularının ise liyakata göre titizlikle sürdürüldüğünü belirtti.
Mustafa Varank, Sayıştaş raporlarında "kamu zararı" tespiti bulunmadığının altını çizerek, "Bakanlık kredisi kullanmamış veya Bakanlığımıza kredi borcu bulunmayan OSB'lere bedelsiz parsel tahsisi düzenlemesini, 2017 yılında çıkan 7033 sayılı Kanun için madde olarak teklif etmiştik. Ancak TBMM sürecinde tasarıdan çıkarıldı. Dolayısıyla Bakanlık olarak üzerimize düşeni yaparak, yüce Meclisimizin bilgisine sunduk. Takipçisi olmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının (KOSGEB), etki analizi yapılması için mevcut organizasyon yapısındaki ilgili daire başkanlığının görevlerini yeniden belirlediğini aktaran Varank, bu konudaki çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü dile getirdi.
Bakanlığın Sanayi ve Verimlilik Genel Müdürlüğü bünyesinde de Etki Analiz Daire Başkanlığı bulunduğuna değinen Bakan Varank, 8 farklı kurumun idari kayıtlarından elde edilmiş, 3 milyondan fazla girişime ait muhtelif ekonomik verileri içeren Girişimci Bilgi Sistemi'nden istifadeyle çalışmaların sürdürüldüğünü kaydetti.
Varank, KOBİ'lere yönelik temel verilerin, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Gelir İdaresi Başkanlığından (GİB) elektronik ortamda alınmaya başlandığına işaret ederek, uzmanların illerdeki ihtiyaç ve destek yoğunluğuna göre görevlendirmelerinin yapıldığını ve her bölgede en az bir uzman olmasına çok dikkat ettiklerini vurguladı.
TÜBİTAK'ın muhasebe işlemleri konusunda, Sayıştayın tespitlerine yönelik savunma ve gerekli düzeltmelerin yapıldığını belirten Mustafa Varank, bu konuda mali işlemlerin mevzuata uygun olarak yürütülmesi noktasında, kurumda hizmet içi eğitim başlatıldığını bildirdi.
"Milli Teknoloji ve Güçlü Sanayi vizyonuyla yola çıktık"
Varank, Bölge Kalkınma İdareleri ve Kalkınma Ajanslarının Bakanlık uhdesine geçtiğini hatırlatarak, "Dönüşümün verimli ve etkili olmasını hedefliyoruz. Kalkınma Ajansları ve BKİ'ler arasında yetki ve sorumluluğun netleştirilmesine öncelik verilecektir. Eylem planlarının, tüm izleme ve değerlendirme süreçleri BKİ başkanlıkları tarafından yürütülmektedir. Eylem Planları Elektronik İzleme ve Değerlendirme Sistemi (EPİS) çalışmaları tamamlanmış, sistem test sürecine açılmıştır. 2019 yılı içerisinde aktif olarak 'Elektronik İzleme ve Değerlendirme Sistemi'ne geçilmiş olacaktır." şeklinde konuştu.
Kalkınma ajanslarının görevlerinin oldukça geniş kapsamlı olduğunu ve bu nedenle ajanslar nezdinde gerçekleştirilecek denetimlerde sınırın belirlenmesinin güçleşebildiğini dile getiren Bakan Varank, ajansların görev ve yetki alanında bulunan bulguların takibinin yapıldığını anlattı.
Varank, Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ile ilgili Sayıştay raporunda mali denetim sonucu tespit edilen bulgulara ilişkin gerekli düzeltme kayıtlarının tamamlandığını ve performans denetimine yönelik tenkitlerin ise 2019-2023 Stratejik Planı hazırlama sürecinde gerekli düzenlemelerin gerçekleştirildiğini kaydetti.
Bakanlığın Plan ve Bütçe Komisyonu sunumuna yöneltilen eleştirilere, "Milli Teknoloji ve Güçlü Sanayi" vizyonuyla yola çıktıkları cevabını veren Mustafa Varank, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu vizyonu 4 temel stratejiyle hayata geçiriyoruz. Birincisi, yüksek katma değerli üretim. Yerlileşme buradaki en önemli politika. 'Uçtan uca yerlileşme' programına değindim, programın detaylarını çok yakında açıklayacağız. Oldukça somut hedeflerimiz var. İkincisi, sanayide verimliliği artıracağız, ki bu sürdürülebilir büyüme için olmazsa olmaz. Bunu yaparken sektör bazlı analizler bize yol gösterecek. Üçüncüsü, dijital dönüşüm. Herkes risklere odaklandı ama bunun hem istihdama hem de üretime pozitif etkilerini görebileceğiniz örnekler de mevcut. Biz Türkiye olarak, riskleri minimize edip bu sürecin sunduğu fırsatlardan en iyi şekilde faydalanmak üzere çalışıyoruz. TÜBİTAK'ın 'Akıllı Üretim Yol Sistemleri Haritası' çok somut bir program. 8 kritik teknoloji alanında 29 kritik ürün belirledik. Bugüne kadar dijital teknolojileri geliştirme adına 1,6 milyar liralık destek verdik. Dördüncüsü, bölgesel kalkınmada sonuç odaklı programlardan bahsettim. Burada da sanayi, yenilik, girişimcilik, mesleki eğitim ve yaratıcı endüstriler gibi alanlarda destekler vereceğiz."
"TÜBİTAK insafsızca eleştiriliyor"
Varank, TÜBİTAK'ın "insafsızca" eleştirildiğini ve kurumu mesnetsiz gazete haberleriyle yıpratmanın doğru olmadığını dile getirdi.
TÜBİTAK'ın reforma ihtiyacı olduğunu ve bu konuda Başkan Hasan Mandal ile çalıştıklarını anlatan Bakan Varank, kurumdan 17 Aralık 2013-31 Ekim 2018 tarihleri arasında FETÖ/PDY irtibatı ve iltisakı olan toplam 1289 personelin işine son verildiğini bildirdi.
Basında ve sosyal medyada gündeme gelen, "papaz eriğini, imam eriğine çevirme projesi"nin Mersin Mut İmam Hatip Lisesinde 2016 yılında meydana geldiğini anımsatan Varank, "Bahsi geçen proje TÜBİTAK'a sunulan bir proje olmayıp, okuldaki birkaç öğrencinin şaka amaçlı yaptıkları bir gösteri niteliğindedir. TÜBİTAK'ın bütçesinden herhangi bir harcama yapılmamıştır. Bu öğrencilerin, bütün medyayı ve sayın vekilimizi trollemesini de başarılı buluyorum ve tebrik ediyorum kendilerini." ifadelerini kullandı.
Mustafa Varank, TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığınca (BİDEB), lise öğrenimi devam eden öğrencileri temel, sosyal ve uygulamalı bilim alanlarında çalışmalar yapmaya teşvik etmek, yönlendirmek ve katkı sağlamak amacıyla Türk dili ve edebiyatı, biyoloji, fizik, kimya, matematik, coğrafya, tarih, kodlama, değerler eğitimi, psikoloji, sosyoloji, teknoloji ve teknolojik tasarım alanlarında, 1969 yılından bu yana Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması düzenlendiğini ifade etti.
Ülke geneline yayılması hedefiyle 2005 yılından itibaren üniversitelerle iş birliğiyle yapılan yarışmaya ilişkin süreçler hakkında da bilgi veren Varank, şöyle devam etti:
"2016 yılında düzenlenen 47'nci Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması'na katılan Tuğba Coşkun ve Hakan Furkan Sarıyerli, psikoloji alanındaki 'kanser hastalığını yenmede, dini inancın ve doğanın olumlu düşünmenin etkisi üzerine bir araştırma' adlı projeleriyle katılmışlar ve Samsun bölge yarışmasında 3'üncülük ödülü almışlardır. Burada gençlerin, psikoloji alanında güzel bir gayretle ortaya koyduğu projeyi başka şekilde ortaya getirip, TÜBİTAK'ı yıpratmak doğru değil. Gençleri burada da tebrik etmek lazım. Yine basında yer alan haberlerde Memduh Göktuğ Altıparmak ve Fadime Seda Erol isimli öğrencilere ait 'Melisa, okaliptüs ve karanfil yağlarının havada bulunan bakteriler üzerine etkisi' isimli projeyle Yusuf Ergül ve Bengisu Şentürk isimli öğrencilere ait 'Kobalt 60 izotopunun alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilirliği' isimli projelerin Harvard Üniversitesine kabul edildiği belirtilmiştir. Bu projeler, Harvard Üniversitesi kampüsünde düzenlenen Boston Yıllık Multidisipliner Konferansı'na katılmıştır. Adı geçen konferans, Harvard Üniversitesinin düzenlediği ya da destek verdiği bir konferans değil, sadece mekanlarını kullandıkları bir konferanstır. Ayrıca bu konferansa kayıt yaptırarak parasını ödeyerek herkes katılabilmektedir. Bu bir yarışma değildir."
"Bin 787 proje, 210 milyon lira bütçeyle yürütülmekte"
Sosyal bilimlerle ilgili bir eleştiriye biraz katıldığını dile getiren Varank, "TÜBİTAK Sosyal Bilimler Araştırma Grubu olarak bugüne kadar bin 787 proje, 210 milyon lira bütçeyle yürütülmektedir. 2019'dan itibaren grup, sosyal ve beşeri bilimler alanında derinlemesine araştırmaları hedef odaklı destekleyecektir. Daha da önemlisi sosyal ve beşeri bilimlerin diğer tüm alanları mühendislik, sağlık, gıda, tarım gibi nasıl etkilediğine dair çağrılara çıkacaktır." diye konuştu.
Varank, Yurda Dönüş Araştırma Burs Programı'nı, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı'na dönüştürdüklerini belirterek, programla ülke açısından stratejik değer taşıyan alanlarda yürütülecek projelere katkı sağlamak için üst seviye bilimsel ve teknolojik çalışmalarla temayüz etmiş ve yurt dışı çalışma deneyimine sahip, başta Türk bilim insanlarının ve nitelikli araştırmacıların yurt dışından Türkiye'ye gelmelerini teşvik etmeyi ve çalışmalarını Türkiye'nin önde gelen akademi, sanayi, kurum ve kuruluşları veya kamu kurumlarında yürütmelerini sağlamayı amaçladıklarını vurguladı.
Program kapsamında 24-36 ay arasında destek verileceğini kaydeden Varank, bursiyerin temel araştırma ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla araştırma başlangıç paketi ödeneği, gerçekleştireceği araştırma projesi için araştırma desteği ve bu araştırma projesi kapsamında görev alacak doktora öğrencilerine burs ve araştırmacılara proje teşvik ikramiyesi, desteklediği süre boyunca kendisi ve ailesinin yaşam giderlerine yönelik bursla sigorta ve yurt dışından gelişi için yol desteği, araştırmalarını yürüteceği ev sahibi kurum, kuruluşa kurum hissesi genel gider desteği sağlanacağını bildirdi.
Varank, burs miktarlarına ilişkin şu bilgiyi verdi:
"Proje yürütücüsüne verilecek burs, genç araştırmacıysa ayda 20 bin lira, deneyimli araştırmacıysa ayda 24 bin lira net, araştırma başlangıç paketi ödeneği genç araştırmacılar için 500 bin lira, deneyimli araştırmacılar için 1 milyon lira. Araştırma desteği en çok 720 bin lira. Araştırmacılara verilecek proje teşvik ikramiyesi aylık 750 lira, aile yaşam gideri bursu 2 bin 250 lira, araştırma ekibinde doktora öğrencisi bursu öğrenci başına 4 bin 500 lira, kurum hissesi genel gideri aylık 3 bin 750 lira, araştırmacı ve eş ve çocukları için sigorta desteği, ayrıca araştırmacı, eşi ve çocukları için yol desteği."
"Bütün atamalarımızı liyakat esasına göre yapıyoruz"
Bilim merkezlerinin dünyadaki merkezler gibi hareket ettiğini ifade eden Varank, "Yakın zamanda bu merkezleri tematik odaklı bir şekle de dönüştüreceğiz. Bu merkezlerle çocukların bilime, teknolojiye, üretime, tasarıma olan ilgilerini artırmak istiyoruz." dedi.
Varank, yerli tohum desteklerine ilişkin, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) bünyesinde şimdiye kadar 34 projeye 8,3 milyon lira, Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) bünyesinde ise 53 projeye 13,7 milyon lira destek verildiğini, böylece 87 projeye 22 milyon lira destek sağlandığını bildirdi.
TÜBİTAK'ın yönetim kuruluna yönelik eleştirilere de cevap veren Varank, şunları kaydetti:
"Bakanlığa geldikten sonra yönetim kuruluna atanan arkadaşların bir kısmını hiç tanımıyordum ama kendileriyle ilgili yaptığım araştırmalar, istişareler, değerlendirmeler bu arkadaşların konularında hem yetkin olduğu hem uzman olduğu, kendi uzmanlıkları çerçevesinde Bakanlığa katkı sağlayacakları şeklindeydi. Hepsinin CV'si mevcut, hepsi alanlarında uzman. Biz bütün atamalarımızı liyakat esasına göre yapıyoruz. Kimse liyakatlı olmayan biriyle çalışmak istemez."
Sanayide katma değer üretiminde artış
Yüksek teknolojinin ihracattaki payına değinen Varank, "İhracatta orta yüksek ve yüksek teknolojinin payı 2002'de yüzde 30 iken şu anda yüzde 40 seviyesine çıkmıştır. Aynı dönemde düşük teknolojili ürünlerin ihracatı yüzde 47'den yüzde 33'e düşmüştür." diye konuştu.
Varank, sanayide katma değer üretiminin de arttığının altını çizerek, Dünya Bankası rakamlarına göre 2002'de 40 milyar dolar olan imalat sanayi katma değerinin 2017'de 150 milyar dolar olduğunu söyledi.
Ar-Ge harcamasının Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) içindeki oranının düşük bulunduğunu ifade eden Varank, kendi hedeflerinin de daha yüksek olduğunu ancak bu oranın 2002'de 0,5 iken bugün yüzde 1 olmasının önemli olduğunu dile getirdi.
Varank, "KOSGEB desteklerinin AK Parti'li olmayanlara verilmediği" iddialarına ilişkin, şunları söyledi:
"KOBİ ölçeğinde olan ve KOSGEB destek kapsamındaki sektörlerde faaliyet gösteren tüm işletmeler, e-devlet üzerinden KOSGEB desteklerine başvuru yapabilmektedir. Başvurular destek mevzuatında tanımlanan kriterler çerçevesinde değerlendirilmekte. Başvuru sahibiyle ilgili özel nitelikli herhangi bir bilgi alınmadığı gibi başvuru değerlendirilmesinde bu tür hususlar dikkate alınmamaktadır."
"Takım tezgahları sektörünü stratejik sektör olarak ilan edeceğiz"
OSB'lerdeki doluluk oranına ilişkin bilgi veren Varank, "Bugün itibarıyla 311 OSB'de yer alan sanayi parsellerinin doluluk oranı yüzde 73 seviyesindedir." dedi.
Varank, geçmişte hedeflenen ağır sanayi tesislerini de kurduklarını aktararak, "5'ten fazla çelik fabrikası ve çelik ürünleri fabrikaları kurduk, petrokimya ve kimya tesisleri kuruyoruz. TAKSAN'ı yeniden canlandırıyoruz. Takım tezgahları sektörünü stratejik sektör olarak ilan edeceğiz. Kağıdı da stratejik ürün kapsamında değerlendiriyoruz. Balıkesir SEKA fabrikası inşallah önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde yıllık 300 bin ton kapasiteyle tekrar üretime geçecek." diye konuştu.
Bakan Varank'ın konuşmasının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2019 yılı bütçesi kabul edildi.
Öte yandan Varank, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'e ve komisyon toplantısına katılan milletvekillerine TÜBİTAK tarafından yayımlanan Aziz Sancar'ın kendi kaleminden hayatı ve biliminin anlatıldığı kitabı hediye etti.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2019 Yılı Bütçe Sunuşu kitapçığında ise ilk kez karekod uygulaması kullanıldı. Komisyon katılımcıları, bu kodu akıllı telefonlarına okutarak sunum metnine erişebildi.
Ankara, AA