CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, hükümetin ‘Taşeron İşçiler’ in kadroya alınacakları yolundaki açıklamalarını değerlendirdi. Ağbaba, “AKP bu sözü daha önce de vermiş ama uygulamamıştır. 2015 Kasım seçimlerinden önce asıl işlerde çalışan taşeron işçilere kadro vaat edilmiştir. Daha sonra da Mart 2016’da devrik Başbakan Davutoğlu, asıl iş-yardımcı iş ayrımı olmaksızın tüm taşeron işçilere kadro verileceğini açıklamıştır. Bu söz 2 yıl boyunca tutulmamış, kadro bekleyen taşeron işçilere, ‘özel sözleşmeli personel’ statüsü dayatılmıştır. Taşeron işçilerden büyük tepki gören bu modelden vazgeçilmesi, bir lütuf ya da müjde değil, verilen ‘kadro’ sözünün gereğidir.“ dedi.
Ağbaba, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, konuya ilişkin olarak şunları söyledi:
"Geçtiğimiz gün iktidar tarafından taşeron işçilikle ilgili bir açıklama yapıldı.Bugüne kadar, işçilerin karşı çıktığı “özel sözleşmeli personel” modeli üzerine çalışan AKP bir anda bundan vazgeçmiş ve yeni bir çıkış yapmıştır.
Bu değişimin arkasında birkaç neden vardır. Birincisi Türkiye’nin içinde bulunduğu yoğun gündem AKP’yi buna zorlamıştır. Dün madalya takmak istedikleri, önüne yatıp plaket verme yarışında oldukları Rıza Sarraf’ın Amerika’da itirafçı olması bir etkendir.
Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı, Erdoğan’ın yakın çevresinin Man Adası ile milyonlarca dolarlık para transferleri de bir başka etkendir.
Bir etken de, geçtiğimiz ay CHP Emek Büroları olarak düzenlediğimiz, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’in kadro talebinde ortaklaştığı Taşeron İşçilik Çalıştayımız olmuştur.
Tüm bunların sonucunda köşeye sıkışan AKP, istemese de, ayak sürüse de, yıllardır dile getirdiğimiz taşeron işçisine “kadro” sözüne gelmiştir. Şüphesiz bu olumlu bir gelişmedir. AKP bu sözü daha önce de vermiş ama uygulamamıştır. 2015 Kasım seçimlerinden önce asıl işlerde çalışan taşeron işçilere kadro vaat edilmiştir. Daha sonra da Mart 2016’da devrik Başbakan Davutoğlu, asıl iş-yardımcı iş ayrımı olmaksızın tüm taşeron işçilere kadro verileceğini açıklamıştır. Bu söz 2 yıl boyunca tutulmamış, kadro bekleyen taşeron işçilere, “özel sözleşmeli personel” statüsü dayatılmıştır. Taşeron işçilerden büyük tepki gören bu modelden vazgeçilmesi, bir lütuf ya da müjde değil, verilen “kadro” sözünün gereğidir.
Gelinen bu durum, yıllardır yürütülen kadro mücadelesinin de bir sonucudur. Taşeron işçilerin, kadro dışında hiçbir formülü kabul etmediği düzenlediğimiz Taşeron İşçilik Çalıştayında bir kez daha görülmüştür. Çalıştayın sonuç bildirgesinde, üç konfederasyon, kamudaki taşeron işçilerin tümüne, koşul aranmaksızın kadro verilmesi talebini yinelemiştir.
Taşeron işçilerin kamuya alınması ile ilgili yasa taslağı hala kamuoyu, sendikalar ve taşeron işçiler ile paylaşılmamıştır. Büyük bir belirsizlik yaşanmakta, taşeron işçilerin endişe ve soruları çoğalmaktadır.
Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 5 maddenin altını çiziyoruz.
1) Yapılacak düzenlemenin kimleri kapsayacağı belirsizdir. Düzenleme kamudaki tüm taşeron işçileri kapsamalıdır! Mevsimlik işçiler ile 4-c’li personel de kapsama alınmalıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı açıklamasında birçok kamu kurum ve kuruluşunu sıralamış ancak KİT’lerde çalışan taşeron işçiler ile ilgili bir açıklama yapmamıştır. Öte yandan “personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı” dışındaki ihalelerle çalıştırılan çok sayıda işçinin durumu da belirsizdir. Yapılacak düzenleme KİT’lerde çalışan taşeron işçiler başta olmak üzere, ihale türüne bakılmaksızın, kamudaki tüm taşeron işçileri kapsamalı, söz verildiği üzere tek bir işçi bile dışarıda kalmamalıdır.Öte yandan mevsimlik işçilerin çalışma süresinin 9 ay 29 güne kadar çıkarılacağı ve 4-c’li geçici personelin 4-b’ye geçirileceği açıklanmıştır. Ancak mevsimlik işçiler kamuda tam süreli kadro, 4 c’li geçici personel ise memur kadrosu talep etmektedir. Mevsimlik işçiler, tam zamanlı kamu işçisi olarak kadroya alınmalı; 4-c’li geçici personel ise bir başka sözleşmeli istihdam modeli olan 4-b yerine devlet memurluğuna yani “4-a” kapsamına alınmalıdır.
2) Taşeron işçilerin kamuya alınmasında çeşitli koşullar uygulanacağı açıklanmıştır. Taşeron işçilerin tümüne kayıtsız, şartsız kadro verilmelidir!
Açıklamalara göre, taşeron işçiler kamuya alınırken, güvenlik soruşturması ve sınavdan geçirilecek, ayrıca işçilerin emeklilik durumlarına bakılacaktır. Kadro için böyle koşul ve sınırlamalara gidilmesi kapsamı daraltacak, çok sayıda işçi dışarıda kalacaktır. Ayrıca bu sınavın nasıl olacağı bir an önce paylaşılmalıdır. Hükümet bu konuda sabıkalıdır. Bugün hala mülakatlarda insanların inançları sorgulanmakta, “Reis deyince aklına kim geliyor” gibi sorular sorulmaktadır.Emekçiler yıllardan bu yana tüm kamu alımlarında olduğu gibi, inancına, mezhebine, kimliğine ve siyasi görüşüne göre ayrıma uğramamalıdır.Soruşturma, sınav ve benzeri koşullar, kadro bekleyen işçiyi, mevcut taşerondaki işinden de edip, işsiz bırakabilecektir. Oysa yapılması gereken kamudaki tüm taşeron işçilere, koşulsuz-şartsız kadro verilmesidir.
3) Yerel yönetimlerde çalışan işçilere farklı bir model öngörülmektedir. Yerel yönetimlerdeki taşeron işçiler de kadroya geçirilmelidir.
Genel yönetimlerde çalışan işçilere sürekli işçi kadrosu verileceği, yerel yönetimlerde çalışan işçilerin ise belediye ve il özel idarelerinin şirketlerine geçirileceği açıklanmıştır. Bu durumda iki işçi grubu arasında fark oluşacaktır. Genel yönetimlerde çalışan işçilere Devlet Memurları Kanunu’nda tarif edilen sürekli işçi kadrosu verilirken; belediyelerde çalışan taşeron işçiler, belediye şirketlerinin işçisi olacak, kadro hakkından yoksun kalacaktır. Oysa belediyelerdeki taşeron işçiler, çalıştıkları belediyelerin kadrolu işçisi olmayı talep etmektedir. Sonuç olarak, yerel yönetimlerde çalışan işçilerin hepsi, çalıştıkları yerel yönetimin kendi kadrosuna geçirilmelidir.
4) Taşeron işçilerin hangi hak ve ücretlerle kamuya geçirileceği belirsizdir. Kamuya geçişte ücret ve hak adaleti sağlanmalı; taşeron işçilerin birikmiş ve kazanılmış hakları korunmalıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, taşeron işçilerin mevcut ücret düzeyleri ile birlikte kamuya alınacağı yönünde bir açıklama yapmıştır. Oysa bugün aynı işi yapan, taşeron işçi ile kadrolu işçi arasında ciddi ücret ve hak farkları mevcuttur. Dolayısıyla kamuya geçiş sırasında ücret ve hak adaleti sağlanmalıdır. Geçiş sırasında taşeron işçilerin ücret ve hakları, kıdem süreleri ve yaptıkları işe göre aynı durumda oldukları kadrolu işçilerin seviyesine yükseltilmelidir. Aksi takdirde eşit işe eşit ücret ilkesi uygulanmamış, mevcut adaletsizlik büyük ölçüde devam ettirilmiş olacaktır. Ayrıca, taşeron işçilerin kamuda çalıştıkları süreye ilişkin birikmiş ve kazanılmış hakları mevcuttur. Ancak kamuya geçiş sırasında bu hakların korunup korunmayacağı noktasında belirsizlik söz konusudur. Yapılması gereken taşeron işçilerin daha önce taşeronda çalıştıkları tüm sürenin kıdem sürelerine dâhil edilerek kadroya alınmasıdır. Böylece taşeron işçiler, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, kıdem ücreti gibi haklar noktasında bir kayıp yaşamayacaktır. Birçok taşeron işçinin, açtıkları davalar neticesinde hak kazandığı alacaklar mevcuttur. Bu alacaklardan vazgeçilmesi şartı öne sürülmemeli, taşeron işçilerin birikmiş ve kazanılmış hakları korunmalıdır.
5) Taşeron işçilerin kamuya alınması süreci sürüncemede bırakılmamalı, siyasi rant aracı haline getirilmemelidir.
Taşeron işçiler en kısa sürede kadroya alınmalıdır. Taşeron işçilerle ilgili yasal düzenlemenin Meclis’te yasalaştırılacağı ve ardından 3 aylık bir süre içinde geçişlerin yapılacağı açıklanmıştır. Hazırlanan taslak en kısa sürede kamuoyu ve sendikalar ile paylaşılmalıdır. Bu süreç sürüncemede bırakılmamalı, taşeron işçilerin hakları 2019 seçimlerine yönelik bir siyasi rant aracı haline getirilmemelidir. Cumhuriyet Halk Partisi, her aşamada sürecin takipçisi ve taşeron işçilerin taleplerinin sözcüsü olmaya devam edecektir."
Bülten- malatyahaber.com