Necati Güngör Yazdı
Öğleden sonraydı, bir cinayet haberi, bomba gibi düştü haber merkezlerine! Agos gazetesinin sahibi ve yazarı Hırant Dink sokak ortasında öldürülmüştü!
Cinayet haberleri, genelde rutin bir gelişmedir haberciler için; günün her saatinde, her dakikasında, bir yerlerde, birileri birilerine kıyar Ama, öldürülen, ortadan kaldırılmasına hüküm verilen kişi, sıradan bir insan değil de, düşünen, araştıran, görüşlerini toplum önünde açıklayan Ermeni bir yurttaşımız olunca ortaya bir ölümün soğuk sessizliği çöreklenir, tıpkı bugünkü gibi!
Ermeni olacaksın, üstelik de düşüneceksin, okuyup yazacaksın, kendine özgü görüşlerini kamu önünde açık yüreklilikle söyleyeceksin Ne kadar büyük bir suç! Ceza olarak öldürülmeyi hak edecek kadar!...
Hırantın katline fetva verenler, böylesi bir fermanın altına mühür basanlar, bu cinayeti azmettirenler, taşeronluk edenler, tetik çekenler onu nasıl tanıyor, nasıl biliyordu, bilemiyoruz. Ancak, bu topraklar üzerinde doğup büyümüş adam gibi adamlardan biriydi Hırant Dink. Ülkesini seviyordu. Bu ülkenin insanlarına hümanist duygular besliyordu. Yakın tarihte yaşanmış trajik olaylar yüzünden gönül toprağına kin tohumları ekme yanlısı değildi. Bu yüzden de kendi cemaatinin üyelerince bile kuşkulu gözle bakılan bir aydınlık insandı. Türkiyeli Ermenilerin diline kültürüne, sorunlarına sahip çıkmak kaygısıyla yayıncılığa soyunmuştu. Kitapevi açmış kitap satıyordu. Gazete çıkarıyordu. Cemaatinin aydın bir insanı olarak kâh yurt dışında, kâh yurt içinde toplantılara katılıp konuşuyordu Köken olarak, Malatyalı bir demircinin oğluydu. Çocukluğu Malatyada geçmişti. Daha o yaşlarında, parçalanmış bir ailenin çocuğu olarak yatılı okula verilmiş; ana baba kanatlarının uzağında büyümüştü. Bir anlamda kendi hayat yolunu kendi çizmiş, kişiliğini geliştirmiş; yüreğine düşmanlık değil, hümanist tohumlar ekmişti.
Doksanlı yıllardan beri tanırdım Hırant Dinki. Öyle uzun boylu bir ilişkimiz oldu diyemem; bir iki kez bir araya gelip, kitaplardan, ortak kültürümüzün coğrafyası Malatyadan, babasının demirci dükkânından, Ermeni yemeklerinden konuşmuştuk. Bakırköyde açtığı kitapçı dükkânını gezdirirken kitap satarak hayatını kazanmanın erdemine gönül verdiğini görmemek olanaksızdı.
Malatyalıydı ya, yerelliği aşmış bir kişiydi. Ona kurşun sıktıranların da, sıkanların da çok üstünde bir kimlik sahibiydi
Türkiye son yıllarda çok şeyini elden çıkarıyor Dış dünyada saygınlığını elden çıkarıyor. Evlatlarının kanıyla sulanmış toprakları para karşılığında elden çıkarıyor. ABye girme uğruna, Kıbrısı gözden çıkarıyor. Asyalı Türk devletlerinin indindeki büyük ağabey imajını yitiriyor. İçerde, sağlıklı bir toplum olmanın koşullarını günden güne yitiriyor İşsizlikten, güvencesizlikten gözü dönen gencecik insanları, sokaklarda çanta kapıp kaçarak, çantasını vermeyeni öldürerek para sahibi olmaya çalışıyor. Üretmeyen, ama üreyen, üredikçe urlaşan bir toplum halindeyiz Toplum olarak birçok erdemlerimizi, birçok değerlerimizi yitirdik! Hırant Dink de yitirdiğimiz değerlerden biriydi! Yurttaşını, aydınını koruyamayan bir toplum hangi erdemini koruyabilir ki?