Yazıhan ilçesinin Sinanlı ve Balaban köyleri arasındaki araziyle ilgili davanın Balaban Köylüleri lehine sonuçlanması, oluşturulmuş bahçelerdeki ağaçların mahkeme kararıyla kesilmesiyle ilgili konu, Hürriyet Gazetesi yazarlarından Yalçın Doğan'ın 7 Temmuz Cumartesi günkü yazısına "Vahşet bu ülkeye bazen Medeni Kanunla geliyor" başlığıyla konu oldu.
Malatyahaber'in "Kayısılar 'infaz' edildi" başlığıyla kullandığı habere konu ağaç kesimi ile ilgili olarak Hürriyet Gazetesi'nde Yalçın Doğan'ın yazısı şöyle:
"Vahşet bu ülkeye bazen Medeni Kanunla geliyor
500 iğde, 390 kavak, 325 söğüt, 326 kayısı, 5 dut ağacı, toplam 1546 ağaç.
Malatyanın Yazıhan ilçesinde bu ağaçlar, hukuku uygun biçimde, bir gecede kal ediliyor.
Mahkeme bu ağaçların, asıl sahibine iadesi sırasında, kaline karar veriyor. Kal, yani kesmek. Ağaçların kaline verilen karar, geçenlerde uygulanıyor ve toplam 1546 ağaç kesiliyor.
Bu vahşet tamamen hukuka uygun. Hem daha önceki Medeni Hukuk Yasasına, hem de 2001de kabul edilen yeni yasaya uygun. Hukuka aykırılık yok, ama doğaya ve çevreye tam vahşet.
MADDE 730
Geçenlerde bir TVde şöyle gelip geçen, sonra kimsenin üzerinde durmadığı bir haber, beni irkiltiyor. Sonra olayın peşine düşüyorum.
Yazıhanda bir bahçe anlaşmazlığı var. Birileri geliyor, başkalarının bahçesine ağaç dikiyor. Bu yıllarca sürüyor.
Ekilen ağaçlar iğde, kavak, söğüt, kaysı ve dut. Adamlar başkasının bahçesine diktikleri bu ağaçların ürünlerini topluyor ve satıyor. Başkasının bahçesinden para kazanıyor.
Günün birinde, bahçenin asıl sahipleri uyanıyor ve dava açıyor:
"... şu pafta ve parselde yapılan tecavüzün menine ve üzerinde bulunan ağaçların, ev ve ahırların kaline karar verilmesini talep ediyoruz."
Yani, asıl sahipleri bahçelerini geri istiyor, ama geri alırken, diğerlerinin yaptığı ev ve ahırların yıkılmasını, diktiği ağaçların kesilmesini istiyor.
Nede öyle istiyor? Çünkü, Medeni Kanunun ilgili maddesi, "tecavüz durumunda, malın asıl sahibine eskiden nasılsa, o şekilde iade edilmesini" öngörüyor.
Yasanın 730. maddesi, zarar gören kişi, durumun eski haline getirilmesini isteyebilir, diyor. Bu madde eski yasada da var, yeni yapılan son yasada da var.
YARGITAY ONAYI
Yazıhan Asliye Hukuk Mahkemesi de, hukuka uygun olan istem karşısında, yine hukuka uygun bir karar veriyor:
"Şu şu paftada gösterilen arazilere yapılan müdahalenin menine, şu paftadaki 120 kavak, 26 kayısı, 200 iğde, şu paftadaki 250 söğüt, 100 kayısı ağacının kaline, şu paftadaki..."
Ağaçların kesilmesine ve bahçelerin eskiden nasılsa, asıl sahiplerine o biçimde iadesine karar veriyor.
Bu kararlar birlikte, madem eskiden nasıl ise, öyle iade edilecek, toplam 1546 ağaç geçenlerde kesiliyor.
Hukuka aykırı hiç bir şey yok. Karar hukuka uygun. Uygulama hukuka uygun. Üstelik, hukuka o kadar uygun ki, Yargıtay bu kararı onaylıyor. Zaten ağaçlar Yargıtay onayından sonra kesiliyor.
Peki, böyle hukuk insan vicdanına ne kadar uygun? 1546 ağacın kesilmesi, insan vicdanına ne kadar denk?
Örneğin, yargıç ben olsaydım, bahçeyi geri verirken, ağaçların kesilmesine izin vermezdim. Hukuku bu kadar dar yorumlamazdım.
Yargıtayın yerinde olsaydım, ağaçların kesilmesinin önlenmesini isterdim.
Ağaçların kesilmesi tam vahşet. Vahşet bu ülkeye her zaman silahla, mayınla gelmiyor.
Vahşet bu ülkeye bazen Medeni Kanunla geliyor.."