Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin ardından 24 Temmuz 1923'te imzalanan ve 29 Ekim 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin 'Tapu Senedi' olarak da adlandırılan Lozan Barış Antlaşması'nın 101'inci yıl dönümü dolayısıyla, Malatya Valisi Seddar Yavuz ile Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şube Başkanı Yunus Millioğulları birer mesaj yayınladılar.
MESAJLAR..
Malatya Valisi Seddar Yavuz
"Bugün Egemenliğimizin nişanesi Lozan Barış Antlaşmasının 101’inci yıl dönümüdür.
Necip Milletimizin tam bağımsızlık iradesi Lozan Barış Antlaşması’nın müzakere ve imza sürecinde de kendini çok güçlü bir şekilde göstermiştir.
Lozan Barış Antlaşması’nın 101’inci yıl dönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, istiklâl ve istikbalimiz uğruna hayatını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, Gazilerimizi hürmetle anıyorum.
Rabbim Devletimizi ilelebet payidar eylesin diyorum."
Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şube Başkanı Yunus Millioğulları
"Lozan Antlaşması; vatanın bağımsızlığını ve milletin özgürlüğünü dünyaya kabul ettirdiği gibi, 224 yılın ardından masadan başımız dik kalktığımız tek uluslararası antlaşmadır. Hükmünü 101 yıldır sürdüren ve sonsuza dek sürdürecek olan ender antlaşmalardan biri olması yanında, Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın gerçekte Batı Emperyalizminin 1. Dünya Savaşı galibi mağrur devletlerine karşı kazanıldığını, Yunanistan’ında emperyalizmin piyonu olarak Anadolu’ya sürüldüğünü belgelemiş olması nedeniyledeçokanlamlıvedeğerlidir.Anadolu Türklüğünün 400 yıl pençesinde inim inim inleyerek yoksullaştığı kapitülasyonlara son veren, bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla tam olarak sağlanabileceğini ortaya koyan ve mazlum milletlere umut ışığı yakan tarihin en önemli belgelerindendir Lozan Antlaşması.
Emperyalistler ve iş birlikçilerinin 9 Eylül 1922’de İzmir’den denize dökülmesinin ardından Anadolu ve Trakya 10 gün içinde hızla işgal zilletinden kurtarılmaya başlandı. Emperyalistler telaşlandılar ve derhal silah bırakma çağrısında bulundular. 3 Ekim 1922’de başlayan ateşkes görüşmelerinde İsmet Paşa’nın karşısında sadece İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri oturuyordu. Ne Yunanistan, ne de Osmanlı Hükümeti temsilcileri vardı. Bu masa düzeni savaşın aslında kimler arasında yapıldığını bütün açıklığıyla gösteriyordu. Mudanya Mütarekesi’nin 11 Ekim 1922’de imzalanmasıyla 1. Dünya Savaşı resmen bitmiş oldu. Türk Ulusu Osmanlı’nın kabul ettiği Sevr Antlaşmasını 3 yıl daha savaşarak yırtıp atmıştı.
İngiltere’nin başını çektiği İtilaf Devletleri Lozan’da bir Barış Konferansı toplanmasını istediler ve hem galip Ankara’nın gücünü azaltmak, hem de Türkiye’de iki ayrı hükümet tanıdıklarını göstermek amacıyla Lozan’a Ankara hükümeti ile birlikte İstanbul hükümetini de çağırdılar. Ama Kemalist Devrimcilerin, kazandıkları zaferi bildik emperyal hilelere kurban etmeye niyetleri olmadığını, karşılarında her istediklerini kabul ettirdikleri Vahdettin ve hükümetinin bulunmadığını anında gördüler. TBMM, emperyalistlerin bu tuzağını 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırarak bozdu.
Saltanatın kaldırılmasını öneren tasarının görüşüldüğü komisyon toplantısında tartışmaların Saltanat yanlıları tarafından kasten uzatıldığını ve kafa karışıklığı yaratılmaya çalışıldığını gören büyük devrimci Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa şu tarihi konuşmayı yaptı:
“Efendiler; egemenlik, hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları Türk Ulusu’nun egemenliğine zorla el koymuşlar, bu yolsuzluklarını 600 yıl boyunca sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu “artık yeter” diyerek ayaklanıp egemenliğini fiilen eline almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan ulusa egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız, sorunu değildir. Sorun zaten olupbitti durumuna gelmiş bir gerçeği açıklamaktan ibarettir. Bu, herhalde yapılacaktır. Meclis ve herkes bunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa gerçek yine yöntemine göre saptanacaktır. Ama ihtimal bazı kafalar kesilecektir.” Bu konuşmadan sonra komisyonda oy birliği ile kabul edilen tasarı TBMM’de yasalaştı.
Bu ilk devrimin ardından Türk Ulusu’nun tek temsilcisi olarak konferansa katılan İsmet Paşa başkanlığındaki Ankara heyeti güçlü bir irade ortaya koydu. Bir ara kesintiye uğrayan görüşmeler 8 ay sonra tamamlandı ve 24 Temmuz 1923 tarihinde, sonraya bırakılan Musul ve Boğazlar konuları dışında bütün Türk tezlerinin kabul edilmesiyle antlaşma imzalandı.
Uğradıkları hezimeti bir türlü içlerine sindiremeyen emperyalistler yıllarca Türkiye’ye Lozan yerine Sevr paçavrasını dayattılar, 2003’de de Sevr’in 21. yüzyıl versiyonu olan BOP’u gündeme getirdiler. Kadim işbirlikçileri Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı gericileri kullanarak Lozan’ı “hezimet” ilan ettirdiler, 100 yıl süreli olduğu yalanını ürettiler ve hatta gizli maddeleri bulunduğundan söz ettiler. Oysa Tarih bilimdir, asla nankör değildir ve hükmünü vermiştir. Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir.
Maddeleri şehit kanıyla yazılmıştır. Lozan’ı tartışmaya açmak, güncellenmesi gerektiğini söylemek Sevr paçavrasına ve benzeri emperyal projelere hizmet etmektir. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusu var oldukça Lozan Antlaşması da var olacaktır!
Kuvayı Milliye kahramanları kurdukları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni akılla, bilimle, namusla, liyakatla yönettiler. Hem Osmanlı’nın Düyun-u Umumiye borçlarını ödemeyi, hem 15 yılda uçak üretip ihraç eden bir sanayi ülkesi yaratmayı, hem de Türkiye’yi dünyanın kendini doyuran 7 ülkesinden biri yapmayı başardılar.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; Türkiye Cumhuriyeti’ni olduğu gibi, Tapu Senedi’ni de sonsuza dek korumayı, bu zaferi Ulusumuza kazandıranlara saygısızlık edenlerle bütün gücümüzle mücadele etmeyi görev saydığımızı kamuoyuna duyururken değişmez önderimiz Atatürk’ü, Lozan’ın bilge diplomatı İsmet İnönü’yü, Kuvayı Milliye Kahramanlarımızı ve aziz şehit ve gazilerimizi minnetle, şükranla, saygıyla anıyoruz.
Lozan Antlaşması’nın 101. yılı kutlu olsun!"
malatyahaber.com