Malatya'da "İntraabdominal (Karın içi) Enfeksiyonlara Güncel Yaklaşımlar Sempozyumu" düzenlendi. Sempozyum, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) ve İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı tarafından ortaklaşa yapıldı. Sempozyuma İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Türkiye EKMUD Başkanı Prof. Dr. Haluk Vahaboğlu ile birlikte uzmanlar katıldı.
"ENFEKSİYON EN BÜYÜK RİSKLERDEN"
Organ naklinde en büyük ristlerden birinin enfeksiyon olduğunu söyleyen İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Bayındır, "Bu sempozyumun düzenlemesinde emeği geçen rektörümüz Prof. Dr. Çemil Çelik, Dekanımız Prof. Dr. Ahmet Kızılay hocamıza, Karaciğer Enstitüsü Müdürümüz Prof. Dr. Sezai Yılmaz hocamıza ve ekibine, EKMUD Başkanı Prof. Dr. Haluk Vahaboğlu'na, radyoloji bölümü hocalarımıza ve ekibine teşekkür ediyoruz. Karaciğer nakli çok zor bir ameliyat. bir ameliyat ne kadar riskli ise, ne kadar büyük teknik olarak zorluklar içeriyorsa, bir takım riskleride kendi içerisinde barındırıyor. Bunlardan en büyük risklerden bir tanesi enfeksiyonlardır. Enfeksiyonlardan dolayı nakil edilen organın kaybı söz konusu yada hastanın hayatının kaybı söz konusu. Bu istenmeyen olaylarla mücadele çok büyük önem arz ediyor. Bu enfeksiyonlarla uğraşmak sadece bir kliniğin görevi değil, ya da sorumluluğunda değil, genel cerrahi, organ nakli, enfeksiyon hastalıkları, mikrobiyoloji laboratuarı, iç hastalıkları, hastalıkları, radyoloji gibi bir çok branşın ortaklaşa hareket etmesi gerekiyor yada işbirliği içerisinde hareket etmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
"BU TÜR ETKİNLİKLER ÖNEMLİ"
Bu tür etkinliklerle bilim adamlarının yetkinliklerinin arttığını belirten EKMUD Başkanı Prof. Dr. Haluk Vahaboğlu, "Biz dernek olarak bu toplantını paydaşıyız. Toplantını gerçek düzenleyicisi meslektaşım Prof. Dr. Yaşar Bayındır ve kendisini destekleyen İnönü Üniversitesi yönetimidir" dedi
"KANSER ENSTİTÜSÜ'DE İSTİYORUZ"
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin çeyrek asırlık bir tarihinin olduğunu söyleyen, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kızılay ise, "25 yıllık bir fakülte. Dolayısıyla orta yaş fakültesi. Olgunluk dönemi ve başarının en yüksek beklediğimiz bir döneme girmiş bulunuyoruz. Fakültemizde, karaciğer nakli konusunda Türkiye'de ve Avrupa'da çok büyük bir başarı elde etmiş bir grubumuz var. bu grup çok büyük bir grup. Prof. Dr. Sezai Yılmaz hocamızın başkanlığında başta genel cerrahi ekibimiz olmak üzere, gastroenteroloji ekibimiz, çocuk bölümü ekibimiz, radyoloji ekibimiz, enfeksiyon hastalıkları ekibimiz, anestezi ekibimiz ve daha saymadığım temel bilimlerinde içerisinde olduğu çok geniş bir ekibimizin yer aldığı çok geniş bir aile. Çok başarılı bir aile. Bu başarısını dünya çapında kanıtlamış durumda. Karaciğer Nakli Enstitüsü üniversitemizde kurulmuş durumda. Alt yapı çalışmaları devam ediyor. Prof. Dr. Sezai Yılmaz hocamız müdürlüğe atandı. İkinci başarı alanımız kanser alanıdır. Burada da organ naklinde olduğu gibi önümüzdeki aylar ve yıllarda çok büyük bir başarıya ulaşmak için şuanda elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Tıp fakültelerini her alanda başarıyı sürüklemesi mümkün değil. Temel, tıp alanlarının seçilmesi gerekiyor. Bizde kendi fakültemizde karaciğer nakli ötesinde böbrek nakli, kemik iliği nakli, kornea nakli, pankreas nakli, akciğer nakli gibi, bir kısmı henüz başlamamış olan organ naklini çok geliştirerek, büyüterek, gerek ülkemizde ve gerekse de dünyada merkezlerden birisi olma yolunda çalışıyoruz. Kanserde de aynı çalışmalara devam ediyoruz. Önümüzdeki yıllarda aynı başarıyı kanserde de duyacaksınız. Bunların araştırma alanlarında da çok büyük bir başarı umuyoruz. Kanser Enstitüsü gibi bir enstitüye de ulaşarak kanserde de çok büyük başarılar yakalamak istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"BİZDE ÖYLE BİR SORUN YOK"
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik ise, "İnönü Üniversitesi Türkiye'de yeni bir model oluşturuyor. Bu şaka filan değil. Barışık olmakla, insanların kendi alanlarında nasıl başarılı olduklarını, üniversitedeki barış atmosferinin, üniversitedeki bilim insanlarını başarıya nasıl imza attıklarını bir 3-3.5 yıllık uygulamasını semerelerini alıyoruz. Şimdi İstanbul'da üniversite hastaneleri ile ilgili toplantı devam ediyor. Üniversite hastanelerini içerisinde bulunduğu sıkıntıları biliyorsunuz. Fakat Turgut Özal Tıp Merkezi'nin öyle bir sorunu yok. Diğer üniversite hastanelerinden gelen yöneticiler hayret ediyor. 'Siz bu kadar başarıyı nasıl elde ediyorsunuz, acaba uydurma faturamı hazırlıyorsunuz?' Bunu diyenlere kadar karşılaşıyoruz. Hayır. Her şeyin ilacı önce samimi olmak, insanların bir birinden kötülük görmeyeceğini, bir birine destek olmasını bilmesi, samimi uyum atmosferi başarının bir kere yüzde 50'sini oluşturuyor. Ondan sonra hekimlerin başarısı bunun üzerine artı değer katıyor. Turgut Özal Tıp Merkezi'nde görev yapan hiç bir ekibimizin dışarıda muayenehanesi yok. Öyle piyasa hekimliğine bulaşmış hekimleri de üniversiteye almak istemiyoruz. Bundan sonrada almayacağız. Çünkü piyasa hekimliği ile akademik hekimlik yapmak bilim adamlığı ile çokta örtüşen değerler olmadığını biliyoruz. Bunu birlikte beceren hekimlerimiz olabilir. Ama bizden önce kurulan sistem böyle kurulmuş, bizde bunu böyle götürmek için çalışıyoruz. Laf ve lafoloji ile meşgul oluyorsanız, fazla bir şey olmuyor" dedi. Konuşmalardan sonra panellere geçilerek, bilimsel çalışmalar anlatıldı.