SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Biraz Daha.. Bir Sıkımlık Daha.."

0
Güncellendi - 2020-04-30 02:04:15
A- A+ PAYLAŞ

Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yeşim Taşova, Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, alınan tedbirlerin sonucu olarak yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarında belirgin bir düşme gördüklerini, bunun da çok sevindirici olduğunu belirtti.

Vakaların azalmasının asla hastalığın bittiği anlamına gelmediğini vurgulayan Taşova, "Günümüz zaman içerisinde bu azalma devam edecek ama bu mikroorganizmanın ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Bu mikroorganizma henüz ortadan kalkmadı sadece biraz uykuya çekilir diye bir tanım kullansam ne kadar doğru olur onu bilemiyorum." diye konuştu.

Taşova, havanın ısınması, bağıl nem gibi unsurların vaka azalmaları için faktörlerden sadece biri olduğuna dikkat çekti.

Taşova, şunları söyledi:

"Sıcaklığın 20 derece üstünde olması, bağıl nemin yüzde 40 ve üstünde olması gibi bir faktörler yardımcı faktörler olarak görülebilir. O nedenle temmuz, haziran gibi biz bunu daha da az olarak göreceğiz ama bilmemiz gereken en önemli şey mikroorganizma ortadan kalkmadı, kalkamayacak da ve sonbaharda tekrar karşımıza belki daha fazla vakayla birlikte çıkacak. O yüzden kulağımız her zaman aşı çalışmalarında. Aşı ortaya çıktığı zaman daha rahat edebileceğiz."

Taşova, bu tip koronavirüslerin mevsimsel olarak özellikle kış, sonbaharda ön plana çıktıklarına dikkati çekerek şunları söyledi:

"Bildiğimiz soğuk algınlığı, diğer koronavirüslerden bunun en önemli farkı, bildiğimiz bir kere bunu vücudumuz tanımıyor, hiç geçirmemiş olmamız o yüzden hastalık daha şiddetli geçiyor ve çok hızlı bulaşıyor. Bakıldığında diğer önlemlerden yapacağımız en ufak bir taviz her şeyi yeni baştan, belki de bu ikinci dalga denen kısmın çok daha hızlı olmasına neden olabilir. Çok güzel koruduk, korumaya çalışıyoruz hep beraber bu önlemlerin devam etmesi gerekliğini vurgulamak istiyorum."

Taşova, Türkiye ve dünyada hastalığı geçiren kişilerin uzun süreli takip edilmesi yönünde çalışmalar yapıldığını kaydetti.

Aşı

Taşova, "ne zaman normalleşme olacak?" sorusuna, bunun tam güvenli bir aşıyla mümkün olacağını belirtti.

Hastalığı geçiren kişilerde antikor oluştuğunu ifade eden Taşova, "Hala cevaplayamadığımız bir soru var. Antikor bunları gerçekten koruyor mu, koruyorsa ne kadar süre koruyor. Aşı çalışmalarında yanıt aranan sorular bunlar. Etkili bir aşı derken ki amacımız uzun süreli koruyucu ve kalıcı bir antikor bulunmanın sağlanması." diye cevap verdi.

Dünyada aşı çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Taşova, şöyle konuştu:

"Bizde de aşı çalışmaları var ama aşı için 'hadi yapalım' deyip araştırma kısmına baktığınızda 24 aydan önce olmuyor bu iş. Araştıracaksınız, bunun hayvan deneyi kısmından tutun da insanlardaki kısmı var. Birçok kontrol listesi var. Aşı konusunda umut verici şeyler de geliyor. 70 veya daha fazla aşı çalışması var, 4 tanesi çok umut verici. Umarım başarılı olunabilinir. Bu anlamda aşı olursa zaten çok daha rahat edeceğiz. "

"Artık eski normalimiz yok. Yeni normlara alışmamız gerekiyor"

Taşova, insanların bu hastalıkla bilikte artık normların değişeceğini belirterek, "Bir kere hepimiz çok güzel el yıkamayı öğrendik. Sosyal mesafelere dikkat edilecek. Kovid-19'da en büyük sıkıntımız aşımız yok, ikincisi tedaviler etkinliği tam kanıtlanmış tedaviler değil. Her ne kadar güzel sonuçlar alıyorsak da onların da tam etkili diyebilmemiz bazı karşılaştırmalı çalışmaların bitmesini beklememiz gerekiyor. Artık eski normalimiz yok. Yeni normlara alışmamız gerekiyor. Yaşlılarımızı koruyacağız." diye konuştu.

Soru üzerine Taşova, bugünkü bilim kurulu toplantısında normalleşmenin nasıl olacağını, takviminin nasıl olacağının belirlenmesine çalışılacağını kaydetti. Taşova, "Birdenbire olmayacak. Bu kademe kademe olması gerekiyor. Kademe kademe ilerlememiz gerekiyor, bu basamaklar konuşulacak." dedi.

Ramazan bayramı

Taşova, bir gazetecinin "Ramazan Bayramı'nda sokağa çıkma yasağı gibi bir öneriniz olacak mı?" sorusu üzerine dünyanın her yerinde alınan önlemlerin durumunun o yörenin alışkanlıklarına göre revize edildiğini belirtti.

"Ben bayramdan korkuyorum aslında" diyen Taşova, korkunun neden olduğu yönündeki bir soruya ise şöyle cevap verdi:

"Bayramdan korkuyorum şöyle ki bizim alışkanlıklarımız anne babaya gittiğinizde anne babamızın elini öpmediğiniz zaman sıkıntı çıkabiliyor. Onlar gönül koyuyorlar hadi öpüyorsun, 'maskeli öptüm, elimi yıkadım' falan derken riskli grubu tehlikeye atabilme durumu olabiliyor. O yüzden hazır güzel engellemişken biraz daha bir sıkımlık daha. Kişisel olarak Ramazan Bayramı'nda belki sokağa çıkma yasağı olmaz ama şehirler arası gerçekten engellenmeli veya belirli saatler gidilip çok sıkı tedbirlerin kişilere hatırlatılması gerektiğini düşünüyorum."

Genç ve yaşlı kısıtlaması

Taşova, kişisel olarak sokağa çıkma engeli bulunan 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşların biraz rahatlatılması gerektiğini belirtti.

Taşova, şunları söyledi:

"Benim 20 yaş altı oğlum sabahlara kadar bilgisayar oynuyor. Yeter. Böyle bir şey söz konusu biraz onları rahatlatmak gerekiyor ama rahatladığımız her noktada bir şey patlayabiliyor ona da dikkat etmek gerekiyor. Gerçekten önemli kararlar alındı, önemli başarılar olduğunu düşünüyorum. Yanlışlarımız olmuştur, her şey, hepsinden ders alarak gidiyoruz. Çünkü her olay bizim için bir ders, ancak bir anda geriye de sarmamak için kademeli kademeli gidilmesinin uygun olduğunu düşünüyorum."

Adana, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız