SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Canı Çeken Herkesin İşi!..

A- A+ PAYLAŞ

Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, 4 Aralık günkü yazısında Malatya'da da "her önüne gelenin" bu mesleğin mensubu olarak ortaya çıktığı "gazeteciliği" ele aldı.

Özdil'in "Gazeteci Karnesi" başlıklı yazısı şöyle:

"Gazeteci karnesi

GAZETECİLER tartışılıyor...

- Şu iyi.


- Bu kötü.

- Falanca bizden.

- Filanca değil.


Niye biliyor musunuz?

*

Türkiye’de "üç hayati işi" canı çeken herkes yapabilir de, ondan...

Siyaset.

Müteahhitlik.

Gazetecilik.

*

Mesela, yoldan geçen bir avukatı, kolundan tutup, "gel şunu değiştir" diye, böbrek nakli ameliyatına sokamazsınız... Veya, bir cerrahı yakalayıp, "iddianameyi yazıver" diye, savcılık makamına oturtamazsınız...

Balıkçı, jeofizik bilmez.

Türkücü, statik hesabından anlamaz.

Ama...

Bunların hepsi, gazeteci, siyasetçi ya da müteahhit olabiliyor bu ülkede.

*

Onun için...

Binalarımız çöküyor.

Onun için...

Başbakan, "20 milyon satan bir gazete" yapılabileceğini düşünüyor.

"İstesem, en yüksek gökdeleni yaparım" da diyebilirdi.

*

Onun için TMSF müfettişleri bile gazete yönetebileceğini sanıyor ve yönetiyor. Onun için imam, köşe yazabiliyor. Onun için tavernacı, futbol yorumluyor. Onun için cebinde sarı basın kartı taşıyan bakkal var.

*

"Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur"
palavrası da, buradan çıkmıştır zaten...

Hiçbir "bilimsel kritere" dayanmadığı için, "ana rahmi"ne dayandırılır!

*

Sorun tanıdığınız varsa, "o haberi neden 5 sütun ya da 6 sütun değil de, 7 sütun verdin" diye, mantıklı cevap veremez. "Niye senin logon, yeşil-kırmızı değil de, mavi-siyah" de, açıklayamaz... Bilmez ki okur, mesela, askerlik üzerine atıp tutanların hangileri askerlik yapmıştır, hangileri raporludur... Düne kadar adı bile geçmeyen insanlar, nasıl olur da, başyazar olur, genel yayın yönetmeni olur, merak etmez... Okuduğu haberleri anchormanler mi hazırlar?

Bakın acı bir örnek vereyim...

Daha önce çalıştığım "çok önemli" bir gazetede, iki yazar vardı. İkisi de ödüllü, ikisi de ağır abi, ikisi de cemiyet üyesi... Ama, yazılarını kendileri değil, başkaları yazıyordu!

Bir gün "meslek ahlakı" üzerine kavga ettiler aralarında... Biri dedi ki, "Yazılarını kendin bile yazmıyorsun, ne konuşuyorsun?" Öbürü cevap verdi: "Ben hiç olmazsa, yazılarımı kimin yazdığını biliyorum, sen onu da bilmiyorsun!"

*

Gazetecilik meslek değildir.

Tartışılmayan gerçek bu."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız