SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Dizide Ölen İçin Ağlayan Var"

A- A+ PAYLAŞ
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi olan İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu "Medya ve Eğitim" konulu konferans verdi. Aynı zamanda UNESCO İnsan Hakları İhtisas Komisyonu Üyesi de olan Prof. Dr. Fendoğlu , “Medyada intihar görüntüleri, argo söylemlerin konuşulması, dizilerin, sanatçıların taklidi (takıları, elbiseleri, hatta yürüyüşlerini taklit) toplum üzerindeki etkisi çok büyüktür. " dedi. 
 
İnönü Üniversitesi kampüsünde bulunan Hoca Ahmet Yesevi salonundaki  konferansa Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süheyla Ünal, Malatya Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut, Fakülte Dekanları, akademik, idari personel ve öğrenciler katıldı.
 
"SUÇ ORANINI ARTIRIYOR"
 
Dizi karakterleri öldüğünde arkasında ağlayanlar var diyen Prof. Dr. Fendoğlu slayt görüntüleri eşliğinde yaptığı konuşmasında,  “Medyada intihar görüntüleri, argo söylemlerin konuşulması, dizilerin, sanatçıların taklidi (takıları, elbiseleri, hatta yürüyüşlerini taklit) toplum üzerindeki etkisi çok büyüktür.  Dizi karakteri öldüğünde arkasından ağlayan, üzülen, ruhsal durumu bozulan ve helva dağıtanlar var. Taciz-tecavüz görüntüleri: Gençler arasında suç oranını artırıyor. Şiddet görüntüleri öğrencileri suça itiyor. Aile birlikteliğine aykırı, nikâhsız birlikteliklerden övgü ile söz edilmesi, aile kurumunu zedeliyor. Formatlıyor. Evlenme (izdivaç)  programlarında, yayın ilkelerine aykırılık toplumu rencide ediyor. Medya dünyası, yenilik (inovasyon) yapan ve dünyayı değiştirenlerin çok olduğu bir dünyadır. “Dünyayı değiştirebileceklerini düşünecek kadar çılgın olan insanlar, bunu yapan insanlardır” (Steve Jobs). “Bedava bilgi dünyayı değiştirdi” (Jimmy Wales. Wikipedi’nin Kurucusu) 267 dilde, 365 milyon takipçi." dedi. 
 
"GEREKEN ÖZENİ GÖSTERELİM"
 
Türkiye'de televizyon izleme oranının günde ortalama 3-5 saat olduğunu söyleyen Prof.Dr . Fendoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü; 
 
İnsanlığın 3 devrimi vardır;
1. Tarım devrimi ve tarım toplumu: 1870’lere kadar devam etti. Geleneksel toplum yapısı, coğrafi keşifler, sömürü dönemi dâhil. “Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, Bizim de elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda ise; Bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı”. Jomo Kenyatta. Kenya'nın Kurucu Devlet Başkanı.
2. Sanayi devrimi ve sanayi toplumu: 1870-1970=100 yıl kadar sürdü. Sanayileşme süreci 1970’lerde yerini yeni teknolojiye terk etti. 
3. 1970-2011 devam ediyor: İletişim teknolojileri ve bilgi toplumu (Information Society).
Bilgi endüstrisi: Bilgiyi üreten, işleyen veya dağıtan mal ve hizmetlerden oluşan endüstriler: BS, Elektronik basın vs.
Enformasyon bilginin ham maddesidir. Bilgi ise düzenlenmiş, filtreden geçmiş, netleşmiş enformasyondur.
1958: ABD’de Knowledge Enstitute GSMH’nın % 31 ini oluşturuyordu.
1990 yılında çağ, “Megatrends (Büyük Yönelimler) Çağı” ilan edildi.
Teknoloji, ülke sınırlarını dinlemiyor. Kütüphaneler, fabrikalar, medya: Dijitalleşti.
Ben askerde muhabereci idim; telem (faks) ile yazışamıyorduk. Şimdi görüntülü telefon var.
Dünyanın en âlimi Google oldu.
Kısaca: Yeni bir çağ ve yeni bir toplumda yaşıyoruz. Eski hal muhal, yenilik kaçınılmaz. Yeni toplum: “bilgi toplumu” dur.
 
Ülkemizde bir kişi yılın % 19’unu televizyon izleyerek geçiriyor
 
Türkiye’de televizyon izlenme oranı günde ortalama 3–5 saattir. Buna göre; bir kişi yılın %19,4’ünü televizyon izleyerek, (toplam: 45 gün-45 gece), %33,1’ini uyuyarak, %33,1’ini çalışarak, %14,4’ünü de diğer etkinliklerle geçiriyor. Türkiye’de 95 kişiye bir kahvehane, 65.000 kişiye bir kütüphane düşüyor. Ulusal ve Uluslararası araştırmalar, TV izlemeyi, zaman tüketme olgusu olarak gösteriyor. Acaba zamanı israf mı ediyoruz? Sorgulamalıyız.
 
Öğrenciler, ortalama, yılın yaklaşık, 900 saatini okulda, 1200-1500 saatini ise ekran karşısında geçiriyor. Öğrencilerin, %82’si TV izleme, program seçme ve ekran başında kalma kararını kendileri veriyor. Bu durum sakıncalı olabilir, başarıyı engelleyebilir. UNESCO Raporuna göre 2006 yılında ABD (Günde ortalama: 3 saat 59 dakika); Türkiye ise 3 saat, 36 dakika televizyon izliyordu. Şimdi ise Türkiye 4 saat televizyon izlemektedir.
 
1991’de Amerika’da yapılan bir projede, 4-6 yaş arası çocuklara, “babanızı mı yoksa televizyonu mu daha çok seversiniz?” diye sorulmuş ve %54 oranla “televizyonu babamdan daha çok severim.” cevabı alınmıştır.
 
Medyayı izlerken şunlara dikkat etmeliyiz:
 
1. Bir tuşun ucundaki sanal dünya, kişiyi esir alabilir.
2. Ekran kölesi kişi, anti sosyal, gerçekten uzak, doğadan uzak, okumaktan nefret eden bir birey haline gelebilir.
3. Dizilerdeki alkollü içecek sahneleri bağımlılık yaşını düşürüyor.
 
Sonuç: İş işten geçtikten sonra, şikâyetçi olmak, suçu çocuğa yüklemek, boşuna bir çaba olacaktır.
 
Medyanın yükü ağır bir yüktür
 
Evren’in yaratılış amacı insandır; medyanın temel amacı ise “insan onuruna uygun” yayın yapmaktır. İnsan onuruna uygun temiz yayın yapan medya ödüllendirilmelidir. Medyanın hedefi, gerçek özgürlüğe ulaşmak olmalıdır.
 
Çocuk ve medya: Kanayan yara
 
Türkiye'de nüfusun % 25’i 15 yaşın altındadır. “Medyanın en büyük mağduru çocuklardır”.
 
Medya eğitiminin önemi
 
Medya eğitimi; medyayı anlamaktır. Eleştirel düşünmedir. Kültürler arası farkındalıktır. Medyanın nasıl kullanılması, TV’nin hangi programlarının izlenmesi gerektiğini bilmektir. Bu konuda seçim yapabilme gücünü geliştirmektir.
 
Medya, izlenmesi doğal olan zararsız bir araç sayılmaz. Şöyle ki; Medyanın ticari çıkarları vardır. Her insan medyanın verdiği mesajları farklı yorumlayabilir. Medya ideolojik mesajlar verebilir. Medyanın kendi dili, tarzı, tekniği, eğilimi ve estetiği, medyanın sosyal ve politik eğilimi vardır. Medyada şekil ve içerik çok yakın ilişki içerisindedir. Reklamlarda şekil ve içerik çok dikkatle seçilir.
 
Kamu kuruluşları; üniversiteler (Özellikle İletişim, Psikoloji-Psikiyatri, Sosyoloji Bölümleri); İlgililer;       Medya konusunda anne-babaları ve öğrencileri bilinçlendiriniz.
 
Öğretmenlerden, Medya’dan ve öğrenci velilerinden talebim
 
Medyayı Bilinçli Kullanmaları konusunda lütfen çocuklarımıza gereken özeni gösterelim. Malatya’yı, medya okuryazarlığı dersini en çok seçen illerden biri yapalım.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız