SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Silahı Uzattım, Beni Öldürün O Zaman Dedim"

0
Güncellendi - 2017-03-03 01:23:04
A- A+ PAYLAŞ

  • 2. Ordu'daki darbe girişiminin 'lideri' Albay, darbe emirlerini uygulamakta tereddüt etmediğini söyledi

Malatya’daki darbe girişiminde yer alan darbeci grup arasındaki en aktifi ve "lider" konumundaki olduğu ifade edilen dönemin 2. Ordu Komutanlığı Plan Harekat Şube Müdürü Kurmay Albay Bahadır Erdemli, ifadesine de bu durumu yansıtarak, “Bile bile bu emirlere itaat ettim” dedi.

Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Malatya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan Malatya Darbe Girişimi iddianamesi dosyasında geniş kapsamlı ifadesi yer alan dönemin 2. Ordu Komutanlığı Plan Harekat Şube Müdürü Kurmay Albay Bahadır Erdemli, Yurtta Sulh Konseyi'nden gelen emirleri uyguladığını söyledi ve bunda da tereddüt göstermediğini belirtti.

Kurmay Albay Bahadır Erdemli, ifadesinde; “Mesajda ne emredilmişse onu yapma konusunda kararlıydım. Hiçbir tereddüt göstermedim. Söz konusu emirlerin kanunsuz emirler olduğunu ve bunu bile bile bu emirlere itaat ettiğimi kabul ediyorum. Kanunsuz dahi olsa emir yapılır, sonra şikayet edilir yönetmelik hükmünü uygulamakla yükümlü olduğumu düşünüyorum.” İfadelerini kaydetti.

-“Ne yapmam gerektiği yazılıydı. Ben de emrin gereklerini yapmak için hazırlıklara başladım”

Kurmay Albay Erdemli ifadesinde; “Ben olay günü mesai bitiminde saat: 19.30 sularında lojmana geçmiştim. Kim tarafından haberdar edildiğimi hatırlamıyorum ancak Genelkurmay'dan harekat yıldırım bir mesaj geldiği ve ivedi olduğunun söylenmesi üzerine derhal karargaha geçtim. Ben karargahta plan harekat şube müdürü olarak görev yaparım. emrin içeriğini okudum. Burada Yurtta Sulh Konseyi'nin varlığından haberdar oldum. Ne yapmam gerektiği yazılıydı. Ben de emrin gereklerini yapmak için hazırlıklara başladım. Bu mesajda karargahta mahiyetimde çalışan Yüzbaşı Kemal Keskin ve Kurmay Binbaşı Fatih Kılıç'ı haberdar ettim. Onlar da daha önceden benim talimatım doğrultusunda karargaha gelmişlerdi. Benim üstüm Albay Erkan Varol'dur. O zaten karargahtaydı. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti evindeydi. Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'da lojmanındaydı. Karargahta Tuğgeneraller Mustafa Serdar Sevgili ve Zeki Karataş vardı. Her ikisinin de söz konusu emirden haberleri oldu, mesajları okudular. Daha sonra Kemal Yüzbaşıyı 2. nolu nizamiyede görevlendirdim. Ani Müdahale Mangasında nizamiyeye görevlendirmesini söyledim. Hiçbir şekilde kimseyi içeri almamasını, giriş çıkışları kontrol altında tutmasını istedim. Sonra Serdar Paşa, Zeki Paşa ben ve Binbaşı Fatih Kılıç birlikte Ordu Komutanının ikametine geçtik. Kapı zilini çaldık. Ordu Komutanımız gelerek kapıda mesajları okudu, bize "süratle karargaha intikal edelim" dedi. Birlikte karargaha geçtik. Avni Paşanın bulunduğu yere de Binbaşı İbrahim Dede'yi Avni Paşa'yı olaydan haberdar etmesi için gönderdik. Ancak Avni Paşa lojmandan çıkmak isteyince İbrahim Dede kendisine silah çekmiş, ancak bunu niye yaptığını anlayamadık. Durum Avni Paşa tarafından Ordu Komutanımıza iletilince İbrahim Dede'ye Kurmay Başkanı olan Avni Paşa'nın karargaha gelmesine müsaade etmesini söyledik. Ancak İbrahim Dede'nin bu işte bir kusuru olmayabilir. Ben kendisini görevlendirirken yanlış cümleler seçmiş olabilirim. Sonrasında Avni Paşa karargaha geldi. Ordu komutanımızın odasına geçti. Bu sırada ben de Ordu Komutanının yanındaydım. Başka kimse yoktu. Avni Paşa gelince ben oradan ayrıldım. Odanın dışına çıktım. Gelişmeleri takip etmeye başladık. Komutanlarımızın emirlerini vermesini bekledik. Ordu Komutanı söz konusu mesajları benimle değerlendirmedi. Diğer paşalarla değerlendirdi. Sonrasında bize ne emir verdiğini hatırlamıyorum. Daha doğrusu herkes beklemedeydi olayı anlamaya çalışıyorduk. Ordu Komutanımız söz konusu mesajla ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar vermedi. Daha sonraki aşamalarda yani ilerleyen saatlerde bu işin uygun olmadığı yönünde bir takım cümleler sarf etti.” iddialarında bulundu.

-Albay Tümgenerale kelepçe vurdurmuş

TSK’dan ihraç edilen isimlerden de olan Kurmay Albay Bahadır Erdemli, karargahta yaşanılanlara ilişkin olarak şu iddialarda bulundu:

“Olay günü Avni Paşa ile aramızda tartışma olduğu doğrudur. Benim üzerime yürüyerek "ne emir veriyorsam onu yapacaksın" diyordu, ancak emirleri de anlaşılmıyordu. Bu sebeple gerildik. Kendi odasının kapısının önünde bana temas edince gerildim, tabancama dokundum ancak çekmedim. "Yapmayın komutanım zaten gerginiz, bir konuşalım" dedim. Bunun üzerine geri çekildi ve ordu komutanının odasına geri girdi. Sonrasında Avni Paşayla Ordu Komutanının odasında tekrar tartıştığımız doğrudur. Gene aynı şekilde tabancamı tuttum, ancak kendisine yöneltmedim. Aksine tabancının namlusundan tutarak kabzasını ona uzattım. "Buyrun beni öldürün o zaman" dedim. Sonra da odayı terk etmesini söyledim. Şeref odasına çıktı. Avni Paşaya güvenmediğim için kendisine kelepçe vurdurttum. Kelepçeyi kimin vurduğunu şuan hatırlamıyorum, Serdar Paşa kesinlikle kelepçeyi takmadı. Bunun sebebi Avni Paşa'ya güvenemiyordum, ne yapacağını bilemiyordum. Bu sebeple derdest ettim. Sonrasında Jandarma ve Polis unsurlarının kışlayı sarmış olduklarını ve içeriye girmek istediklerini öğrendik. Kesinlikle içeri girmelerini istemiyorduk. Kemal'e içeriye kimsenin girmemesini ben söylemiştim. Öğrendiğim kadarıyla içeriye girmek isteyen kobraların lastiklerine ateş etmişler. Bunun üzerine karşılıklı çatışma başladı. Fatih Kılıç polis tarafından uçurulan dronun faaliyetlerini gözlemlemek için gitmiş. Ancak bu esnada açılan ateş sonucu ölmüştü. Kendisinin ateş açıp açmadığını bilmiyorum. Ben de bahçede drona karşı ateş açmıştım. Bana hiç kimse ateş etme yönünde bir emir vermedi. Ancak ben Kemal Yüzbaşıya içeriye girenlere engel olmaları yönünde talimat verdim. Dolayısıyla bu aşamadan sonra çatışma çıktı. Ara ara çatışma devam ediyordu. Teslim olmamız yönünde bir şey duymadım. Çünkü karargahtaydım. Dışarıda bir anons yapıldıysa bundan haberim yok, daha doğrusu çok cılız bir ses geliyordu. İçeriğini anlamadım. Fatih'in öldürülmesinden sonra çok üzüldüm, televizyonda da Genelkurmay Başkan Vekilinin konuşmasını dinleyince bu işin daha farklı bir boyuta çıkmamasını arzu ettim ve silahlarımızı bırakarak teslim olmayı kabul ettim. Bu konuda Ordu komutanımız beni iknaya çalıştı. Fatih'in cebinden çıkan "Vali ve Emniyet Müdürü gözaltına alınacak, direnirlerse öldürülecek" ibareli notu ben yazmadım. Kimin yazıp verdiğini bilmiyorum.

-Darbe emirleri konusunda hiçbir tereddüt göstermedim..

Ben sadece emirleri yerine getiririm. Ben Jandarma ve polisin birliğe girme ihtimalini görünce İstihkam Alayı Tabur Komutanı Yarbay Ahmet'i arayarak acilen desteğe ihtiyacımız olduğunu söyleyip zırhlı araç istedim. Ancak aracın gelip gelmediğini görmedim. Mesajda ne emredilmişse onu yapma konusunda kararlıydım. Hiçbir tereddüt göstermedim. Aynı şekilde Yüzbaşı Kemal Keskin, Binbaşı Fatih Kılıç, Binbaşı İbrahim Dede, Yarbay Ahmet benim gibi hiçbir tereddüt göstermeyen arkadaşlarımdı. Tuğgeneraller Serdar ve Zeki tam net bir duruş sergileyemediler. Avni Paşa'ya güvenim yoktur. Adem Paşa ise ilk etapta olumlu veya olumsuz karar vermekte zorlandı. Yukarıdakilerle temas kurup kararını netleştirmek istedi ancak sonraları bu işin olamayacağını ve uygun olmadığını söylemeye başladı. Ben Fethullahçı değilim. Elazığ Mehmet Akif Ersoy Lisesi'nde okudum. Söz konusu emirlerin kanunsuz emirler olduğunu ve bunu bile bile bu emirlere itaat ettiğimi kabul ediyorum. Kanunsuz dahi olsa emir yapılır, sonra şikayet edilir yönetmelik hükmünü uygulamakla yükümlü olduğumu düşünüyorum. Önceden yapılmış bir hazırlığımız söz konusu değildir, olay tamamen emirlerin tarafımıza bildirilmesi üzerine başladı. Bu olaylar bir hazırlık neticesi meydana gelmemiştir.”

-Vurulan Binbaşının yanında görülüyor…

Bu arada, Kurmay Albay Bahadır Erdemli, darbe girişimi gecesinin sabahında öldürülen Binbaşı Fatih Kılıç’ın vurulması anında da yanında bulunuyor ve yaralı arkadaşını yerinde bırakması ve cesedini sürükleyerek 4. kattan zemin kata indirerek cesedin yerini değiştirmesi de kamera kayıtlarında yer alıyor.

-ByLock çıkan isimlerden biri de Albay Erdemli…

Malatya darbe girişimi iddianamesinde yer alan bilgiye göre; dönemin 2. Ordu Komutanlığı Plan Hareket Şube eski Müdürü Albay Bahadır Erdemli ile birlikte 2. Ordu eski Komutanlığı Harekat Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Ersin Yıldırım, 2. Ordu Komutanlığı Harekat Başkanı olarak görev yapan Albay Erkan Varol, Kara Havacılık Alay Eski Komutanı Albay Mustafa Özkan ve Malatya Kara Havacılık Alay Komutanlığı'nda Kara Pilot Teğmen Mustafa Sinan Soybaş’ın örgütün kendi aralarında iletişimi sağlamak amacıyla telefonlarına kurduğu kriptolu iletişim programı ''ByLock''u kullandığı belirtiliyor.

-Darbe girişimi günü Ankara’daki toplantıya görevlendirilmiş, ama…

14 Temmuz günü Ankara’ya giderek 15 Temmuz ‘da Genelkurmay Başkanlığındaki Terörle Mücadele Harekatı Yıllık Değerlendirme Toplantısına katılması için görevlendirilen Kurmay Albay Bahadır Erdemli’nin rahatsızlığını bahane ederek Ankara’ya gitmediği ve Malatya’da kalarak darbe girişimine katıldığı belirtildi. Buna ilişkin olarak davanın tutuksuz şüphelilerinden Tuğgeneral Ersin Yıldırım ifadesinde, “O toplantıya Kurmay Albay Bahadır Erdemli'nin de katılması gerekiyordu. Perşembe günü kendisiyle görüşmüştüm. Cuma günü saat 12.00 sıralarında Genelkurmay'da buluşacaktık. Burada bana toplantı öncesi bilgi aktaracaktı. Sabah 09.00'da aradığımda, kendisi Ankara’ya gelmediğini, rahatsız olduğunu, bundan Serdar Paşa'nın da haberinin olduğunu söyledi. Yani Ankara’ya gelmedi. Esasında kendisinin Ankara'ya gelmesi gerekiyordu. Çünkü bana yardımcı olması lazımdı. Kendisine hasta olup olmadığını sorduğumda, mesaide olduğunu söyledi. İçimden "Gelmiyorsan, gelme" dedim. Bunun gelmemesinden mutlaka Kurmay Başkanı Avni Paşa'nın haberi vardır. Aksi takdirde gelmemesi söz konusu olamazdı.” ifadelerini ileri sürdü.

-Huduti’ye Cemal Gürsel rolü için uçak isteyen isim..

Albay Erdemli’nin dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin Ankara’ya götürülmesi için 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saat 22.30 sularında Malatya’daki Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Hakan Keleş’i arayarak, İnsanlı Keşif Uçağı istediği de iddianamedeki ifadelerde geçiyor. Albay Keleş, “2. Ordu'dan Bahadır Erdemli Albay askeri hattan beni arayarak bir tane İKU (İnsanlı Keşif Uçağı) hazır etmemi, İKU'nun Ankara'ya gideceğini söyledi. Ben niçin gideceksiniz dediğimde, bir cevap vermedi.” diye ifade vermişti.

Orgeneral Huduti’de bu durumu doğrulayarak, ifadesinde, “Albay Bahadır Erdemli bana odadaki konuşmalar sırasında bu işten dönmeyeceklerini, ölümü göze aldıklarını, başarıya ulaşabilmek için kendilerinin başına benim geçmemi ve tüm idareyi elime almamı istedi, geçmiş tarihte buna benzer ihtilallar de veya darbe teşebbüslerinde alt rütbeli subaylar kalkışma sonrasında ilk etapta olay ile ilgisi bulunmayan herhangi bir orgenerali ikna etmek sureti ile kendilerinin başına geçmişlerdir, Orgeneral Cemal GÜRSEL de olduğu gibi…” demişti.

-“Albay Erdemli arada, ‘hazırlıklı olun’ dedi, Alay’da kaldık”

Darbe girişimi günü darbeci grubu kurtarmak için 2. Ordu Karargahına ZPT ile girmek isterken yaralı olarak ele geçirilen Yarbay Ahmet Üçbudak ise ifadesinde, “O gün saat 21.00 civarında Albay Bahadır Erdemli yanımıza gelerek "akşama hazırlıklı olun, kargaşa çıkacak " dedi. Bu beyan üzerine bizde akşam alayda kaldık. Haberlerden de ordudaki cuntacı bir grubun ya da ordu mensuplarının darbe girişiminde olduklarını anladık. Birlikleri, araçları hazırlayarak hazır vaziyette bekledik. Bir emir verildiği takdirde harekete geçecektik.” iddiasında bulunuyor.

Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

3 yorum yapılmış

  • Selim Faruk (7 yıl önce)
    eninde sonunda idam gelecek az daha sabredin
    0
    0
    Yanıtla
  • yusuf (7 yıl önce)
    keşke idam olsaydı.
    0
    0
    Yanıtla
  • cumali yiğit (7 yıl önce)
    bunların işini çarşafa dolayan rabbime hamd olsun
    0
    0
    Yanıtla