SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Gazeteci Uğur Mumcu Anıldı

0
Güncellendi - 2018-01-25 04:02:04
Gazeteci Uğur Mumcu Anıldı
A- A+ PAYLAŞ

Gazeteci ve yazar Uğur Mumcu, ölümünün 25'inci yılında kabri başında anıldı.

Evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu 24 Ocak 1993'te yaşamını yitiren Mumcu'nun Cebeci Asri Mezarlığı'ndaki kabri başında düzenlenen anma etkinliğine, eşi Güldal, kızı Özge, oğlu Özgür ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Eşi ve çocukları, Mumcu'nun kabrine çiçek bıraktıktan sonra mum yaktı.

Anma etkinliğine katılan CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin ve vatandaşlar da Mumcu'nun kabrine kırmızı karanfiller bıraktı.

Bombalı suikastin düzenlendiği evinin önünde de anıldı

Gazeteci yazar Uğur Mumcu, bombalı suikaste uğradığı, adı verilen sokaktaki evinin önünde anıldı.

Anma törenine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li bazı milletvekilleri ve vatandaşlar katıldı.

Kılıçdaroğlu, tören öncesinde Mumcu'nun evinde eşi Güldal Mumcu, kızı Özge Mumcu ve oğlu Özgür Mumcu ile kısa bir süre görüştü.

Mumcu ailesi ve Kemal Kılıçdaroğlu, önce Faili Meçhuller Anıtı'na sonrasında da Mumcu'nun hayatını kaybettiği alana karanfiller bıraktı, mum yaktı.

Mumcu'nun hayatını kaybettiği yerde saygı duruşunda bulunulan etkinlikte, sanatçı Selda Bağcan da küçük bir konser verdi.

ADD Malatya'dan Açıklama

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şubesi Başkanı Yunus Millioğulları da, Uğur Mumcu'nun da katledildiği 24- 31 Ocak tarihleri arasındaki 1 haftanın Adalet ve Demokrasi Haftası olarak kabul ettiklerini belirtti. Millioğulları, yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:

"Cumhuriyet devrimine karşı başlatılan ilk başkaldırıda şehit olan öğretmen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın katli üzerine Mustafa Kemal Atatürk Türk ordusuna yazdığı taziye yazısında şunları söylüyordu:

“Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkureci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile Cumhuriyet’in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.”

Menemen olayının üzerinden geçen 87 yılda, devrim karşıtları, Ulusal Kurtuluş Savaşımızda verdiğimiz şehitlerimizden daha fazlasını katletti. Devrimci aydınlarımız, hiç şüphemiz yok ki bu uğurda bir gün canlarını vermeleri gerekirse duraksamayacaktı. Öyle de oldu…

Genç Cumhuriyeti bilgileriyle sulayıp büyütmek, fidanlar yetiştirmek isteyenler ne acıdır ki gelecek kuşakları kanlarını dökerek, canlarını vererek yetiştirdiler.

12 Eylül faşist darbesi ile Cumhuriyet Devrimi kazanımlarının önemli bir kısmını yitirirken, dönemin devrimci aydınları, gelecek tehlikenin daha büyük olduğunu öngörerek Prof. Dr. Muammer Aksoy önderliğinde Atatürkçü Düşünce Derneğini kurdu. Derneğin kuruluşunun üzerinden 8 ay geçmemişti ki, Muammer Aksoy hain bir saldırı ile katledildi. Bu cinayet ile Türkiye yeniden karanlık suikastler dönemine girdi. Muammer Aksoy’un katledilmesi ile başlayan bu dönemde Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun, Eşref Bitlis, gibi pek çok aydınımız canlarını verirken, aynı dönemde Sivas Katliamı, Başbağlar Katliamı gibi kitlesel cinayetler de yaşandı.

Bu listeyi pek çok kaynakta görebilsek de “90’lı yılların karanlık olayları” adı altında toplanan pek çok yayında, 1990 yılının ilk ayının son günü olan 31 Ocak’ta öldürülen Muammer Aksoy adına rastlayamıyoruz. Bu cinayetler serisi iki binli yıllarda da sürdü. Sonunda Cumhuriyet rejimine kast etme noktasına kadar geldi.

İşte bu cinayetleri topluca lanetlemek ve devrimci aydınları anmak için Uğur Mumcu’nun katledildiği 24 Ocak (1993) ile 31 Ocak (1990) arasında kalan 7 günlük sürede Adalet ve Demokrasi Haftası etkinlikleri düzenleyerek şehitlerimizi saygı ve minnetimizi sunuyoruz.

Şüphesiz devrim şehitlerimiz bu bir haftaya sığamayacak kadar çok. 1979 yılında katledilen Abdi İpekçi de, Cavit Orhan Tütengil de, Bedri Karafakioğlu da, Bedrettin Cömert de, Denizler de, Ahmet Taner Kışlalı da, Necip Hablemitoğlu’da, “Balyoz- Ergenekon” kumpas davaları sırasında ölen, onur nedeniyle intihar edenler de devrim şehitlerimizdir.

“Cumhuriyetin hayatiyetini tazelemek ve kuvvetlendirmek” için  mutlaka ölmek gerekmiyor. Ancak gerektiğinde canını seve seve verme cesaret ve kararlılığı gerekiyor. Zaten caniler de hedef olarak bu kararlılıktaki kahramanlarımızı seçiyor.

Tüm devrim şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz. Anıları Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatma mücadelesinde yaşayacak. Mücadeleleri rehberimiz olacak."

Eğitim- İş Şube Başkanı

Eğitim İş Sendikası Malatya Şube Başkanı Hatem Denktaş'ın açıklaması da şöyle:

"Cumhuriyet ve demokrasi mücadelesiyle ucunu sivrilttiği keskin kalemi, 24 Ocak 1993’te uğradığı suikastta kırıldı Uğur Mumcu’nun. Aramızdan ayrılışının 25. yıldönümünde, onu ve tüm devrim şehitlerimizi derin bir özlem ve saygıyla anıyoruz. Bu yiğit kalemi halkımız unutmamıştır, unutmayacaktır.

İlkeli ve cesur gazeteciliğin, tam bağımsız Türkiye’nin, gericiliğe karşı mücadelenin simge isimlerinden Uğur Mumcu, mafya ve siyaset ilişkisine, teröre, yolsuzluğa, kökten dinci akımlara karşı, somut belgelere dayalı çalışmaları ve yayınladığı eserleriyle hayatını derin yapıların ortaya çıkarılmasına adamış, bu yapıların ortaya çıkmasından endişelenenler tarafından katledilmiştir.

12 Mart faşizminin ''Sakıncalı Piyadesi'' Uğur Mumcu’nun özelleştirmeler ile ekonomik kaynaklarımızın peşkeş çekilmeye başlandığı, etnik ve dinsel kimliklerin ''demokratikleşme'' adı altında ortaya atıldığı bir süreçte katledilmesi sıradan bir terör saldırısı olamaz.

Artık şu çok iyi anlaşılmıştır ki,  ister dinsel, ister etnik olsun her türlü terörün arkasında emperyalizm ve işbirlikçileri vardır. Bugün hala Uğur Mumcu'nun katledilmesinin üzerindeki sis perdesinin bilinçli olarak aralanmamasını bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Bugün Türkiye’de 25 yıl öncesine göre değişen hiçbir şey yoktur. Bu bağlamda geçmişte Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy gibi aydınlarımız cinayetlerle susturulurken günümüzde emperyalizm ve AKP iktidarının saldırıları demokrasiden, laik eğitimden, cumhuriyet devrimlerinden yana olan örgütlere, gazetecilere, aydınlara karşı yapılmakta, hukuksuz yargılamalar ve faşizan baskılarla karşı karşıya bırakılmaktadır.

Ancak Uğur Mumcu’nun da dediği gibi “Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne kelepçeler, ne demir kapılar, ne iddianameler ve ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz”

Eğitim-İş olarak Uğur Mumcu’nun ve diğer devrimci aydınlarımızın katillerinden elbet bir gün hesap sorulacağına yürekten inanıyor ve cinayetler, hukuksuzluklar, yolsuzluklar karşısında suskun kalmayacağımızın bilinmesini istiyoruz."

Ankara, AA- Bülten

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

1 yorum yapılmış

  • NEŞAN (6 yıl önce)
    Işıklar İçinde Yatsın. . .
    0
    0
    Yanıtla